Dr. Adrian Zenz’in açıkladığı bulgularda, Uygurların Çin komünist rejimi tarafından yanıltıcı bir şekilde “yeniden eğitim” kampları olarak adlandırılan toplama kamplarına kapatılmalarının ardından, FAW-Volkswagen gibi şirketlerde doğrudan istihdam edildiği ve bu şirketlerde eğitilerek Fabrikalara yönlendirildiklerini ortaya koyuyor.Geçtiğimiz yıllarda batılı Hackerler tarafından Çin’in resmi yazışmalarından sızdırılan ve ” Sincan Polis Dosyaları/Belgeleri ” olarak tanımlanan ve ilk kez yayınlanan bazı önemli belgelerde ve Çin’in devlet içi yazışmaları, toplama kamplarındaki Uygurların zorla eğitime gönderilmeleri ve Uygur tutukluların Mesleki eğitim kurumları ile bu şirketler arasında doğrudan bağlantılar olduğunu gösteriyor.
Volkswagen ile doğrudan iş birliği olan Sincan Hafif Endüstri Teknik Koleji ve Sincan Meslek Üniversitesi gibi önde gelen kurumların da Uygurların toplama kamplarından zorla çalıştırılmak üzere mesleki eğitime tabi tutuldukları kurumlar arasında yer aldığını gösteriyor.
Kanıtlar, Küresel Şirketlerin Çin’in Uygurlara Yönelik İnsanlık Suçları ile İnsan Hakları İhlallerinde Ortak Olduğunu Gösteriyor
Dr.Zenz’in açıkladığı Kanıtlar ve diğer belgeler küresel ve çok uluslu şirketlerin Doğu Türkistan’da insanlığa karşı işlenen suçlara ve diğer ağır insan hakları ihlallerine karışarak bu suçlara ortak olduğuna endişeleri ciddi şekilde arttırdığını ortaya koyuyor. Dr. Zenz, Uygurların ve bölgede yaşayan diğer Müslüman Türk halklarının toplama kamplarına alınmasının en az iki milyondan fazla kişiyi doğrudan etkilediğini, Doğu Türkistan’daki bu durumun 2.dünya Savaşı esnasında Hitler Naziziminin benzeri uygulamalarından bu yana devlet destekli ve resmi zorla çalıştırma sistemi olduğunu kanıtlıyor.
Uygur Hareketi Başkanı Abbas : Dünya Derhal Harekete Geçmelidir !
Uygur Hareketi İcra Direktörü Rushan Abbas, Dr.Zenz’in açıkladığı bu bulguları şu sözlerle yorumladı : ” Çin yönetimince Uygurlara karşı dayatılan ve Uygur halkına karşı işlenen insan kaçakçılığı ve onların Köle/İşçi olarak zorla çalıştırılması gibi ağır insanlık suçlarına ortak olmaya devam eden şirketleri en güçlü biçimde protesto ediyor ve kınıyorum. Bu şirketleri Çin’in işgalindeki Doğu Türkistan’daki Çin şirketleri ile ticaret yapmaktan derhal vazgeçmeye çağırıyorum.” dedi.
Uygur Hareketi Lideri Ruşen Abbas açıklamasında ayrıca şunları da ifade etti : “Bugün Doğu Türkistan’da ortaya çıkan korkunç gerçek, Küresel şirketlerin Doğu Türkistan’da Uygur halkının kanı, teri ve gözyaşı ile elde edilen kârların kaynağı konusunda bilgilerinin olmadığını söylemelerinin inandırıcı olmadığını göstermektedir. İleride ortada nedamet ve pişmanlıktan öte yapacak bir şey kalmadan bir an önce, uluslararası toplum birlikte derhal ve hemen harekete geçmeliyiz. Uygurların çektiği acıları uzaktan izlemenin bir faydasının olmadığı açıktır. Bunun için Çin’in Uygur soykırımının durdurulması için somut eylemlere ihtiyaç duyulmaktadır. Küresel Şirketler için zaman daralıyor. Bu Şirketler eğer, Çin’in Doğu Türkistan’da insanlığa karşı işlediği suçlara ortak olmak istemiyorlarsa bu şirketler Doğu Türkistan’dan derhal çıkmalı ve ilişkilerini hemen kesmelidir. Çin’in baskıcı rejimi nedeniyle uluslararası misyonların ve denetimlerin Uygur Köle/ işçilerinin gerçek çalışma koşullarını tespit etmesinin imkansız olduğu göz önünde bulundurulduğunda, Uygur Soykırımının suç ortağı olma riskiyle karşı karşıya olan şirketler için bölgeden derhal çekilmek Çin işgal rejimi ile yapılan ekonomik antlaşmalara derhal son vermeli ve bölgeyi terk etmelidir. Bu tavırlar ise, doğru ve yerinde tam ve geçerli ve ahlaki tek çözümdür.” şeklinde konuştu.
Kaynak : karar.com.tr 06.12.2023 (Haber : Ceyda Cengiz Düşkün)