Son Dakika
UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ(UYHAM)
İlk duruşması 2021 yılının Haziran ayında yapılan ve son duruşması (Mahkemenin son kararı) 09 Aralık 2021’de açıklanan ve Londra’da toplanan Bağımsız Uygur Mahkemesi Başkanı İngiliz akademisyen ve Hukukçu Prof.Dr.Sir Goofrey Nice, Komünist Çin yönetiminin işgalindeki Doğu Türkistan’da yaşayan Müslüman Türk halklarını toptan yok etme amacına , insanlığa karşı insanlık suçları ile etnik soykırım cinayetleri işleyerek asla ulaşamayacağını açıkladı.
BM. Eski Yoguslavya Savaş Suçları Mahkemesinin ünlü Başsavcısı Nice bu açıklamalarını Özgür Asya(rfa.org) Uygurca Servisi Direktörü Ali Seyitov ile yaptığı raportajinda ifade ettiği bildirildi.
Dr.Nice raportajında Bağımsız Uygur mahkemesinin bu kararının Çin yönetimi ile direkt yada dolaylı olarak ilişkiler içerisinde olan hükümetlere, üniversitelere, ticari ve seyahat Şirketler ile işletmelere karşılıklı bu ilişkilerinde onların neler yapmaları konusunda veya Çin’in mevcut durumunun olumlu yönde değişmesine yararı olacak ise yanı Uygur Mahkemesinin bu kararının işe yaraması noktasında bundan büyük mutluluk duyacaklarını ifade ederek şöyle konuştu : ” Bağımsız Uygur mahkemesinin Çin’in işgalindeki Uygur bölgesinde Müslüman Türk Halklarına yönelik insan hakları ihlallerinin “İnsanlığa karşı işlenmiş bir suç ve Etnik Soykırım Cinayeti” olduğu yolunda aldığı bu kararının Çin’deki insan hakları durumunun iyileştirilmesinde ileride katkılar sağlayacağını düşünüyorum. Ancak, Çin yönetiminin Mahkemenin aldığı bu kararı tanıması şu anda mümkün gözükmemektedir.
Uygur Mahkemesi Çin’in Uygur Bölgesindeki İhlallerini Hukuki Olarak Kanıtlamıştır.
Mahkememizin Çin’e karşı açıkladığı bu hükmünün şu anda bögedeki dramatik durumun iyileştirilimesine katkı sağlayacağı mümkün görülmüyor.Ancak, yıllardır,Çin’in Uygur bölgesinde yaşayan etnik Uygurlar ve diğer etnik Türk halklarına karışı insanlık suçu ve soykırım cinayetleri işlediği yolundaki suçlamalar uluslararası toplumca açık ve net olarak kabuml edilmiyor ve şüphe ile karşılanıyor bu iddialar da zaten Mahkemenin toplanması için çok önemli bir gerekçe idi. Bağımsız Uygur Mahkemesi’nde Çin’in Doğu Türkistan’daki Çin Tipi Toplama kamplarından bir şekilde kurtulan mağdurlar,Tanıklar,bizzat bu soykırım ve insanlık suçlarını uygulayan eski Çin Polisi dahil olmak üzere yüzlerce Araştırmacı ve Uzmanların tanıklığı ile uluslararası toplumun Çin’in bu suçları işlediğine dair şüphelerini tamamen ortadan kaldırdık ve bu konudaki büyük bir boşluğu doldurmuş olduk.
Çin Yönetimi Atil İddiaları Savunarak Aklanmak Yerine Bana Saldırma Yolunu seçti
Uygur Mahkemesi Soykırım suçlarının mağdurları,tanıkları ve diğer uzman ve araştırmacıları dinledikten sonra Çin yönetimine kendisine atil bu iddialarını savunarak aklanması için kendilerini Mahkemeye davet ettik. Ancak,Çin,bu davetimizi kabul etmediği gibi bbana,Mahkeme Heyetine ve ifade veren tüm mağdur ve tanıklara saldırma yolunu seçti. Çin yönetiminin bu tavrı bu da bugüne kadar kişiler, Kurum ve Kuruluşlar, ve ülkelere karşı takındığı umursamaz ve kibirlenme ve yukarıdan bakma gibi olağandışı tutumunun bir tekrarı olmuştur. Halbuki Çin yönetimi karar hükmünde açıklanan hususlarda bazi ülkeler gibi açık olmasa da bu konuda yeni bir örnek olmak yolunu seçmiş olsa idi ÇKP.Çin’in uluslararası toplumun nazarındaki konumunu daha yukarılara yükseltmiş olurdu. Çin yönetimi bana ve Mahkeme heyeti Üyelerine bazı cezalar koydu ve bizleri haksız olarak suçladı. Çin’in bu sözde tedbir ve saldırılarını asla kabul etmediğimiz gibi bunlardan hiç üzüntü dahi duymuyoruz. Hatta hiç te umurumuzda değil.
Çin’in Mahkemenin Arkasında ABD Var İddiaları Tamamen Yersiz ve Saçma
Çin Komünist yönetiminin bu haksız ve hukuksuz iddiaları ve suçlamaları ancak kendilerini bağlar ve ispata muhtaç mesnetsiz ve boş saçmalıklardan ibarettir. ÇKP Yönetimi kendilerini eleştiren bireylere, kuruluşlara ve ülkelere açık olmanın yerine başkalarını ” Çin’i karalamak ve suçlamak için yapmacık ve yersiz kanıtlar icat ediyor.” iddiaları ile reddediyor.Çin bir kere olsun bu konuda kendilerini bir kez olsun sorgulama yolunu asla düşünmediler. Çin bu iddialarını Mahkemeye gelerek kendilerine yönelik bu suçlamaları kanıtları ile birlikte savunması ve aklaması gerekirdi. Bu konuda fazla söze gerek yoktur. Biz bunu ÇKP Yönetimine açıkça ilettik. Çin’in şeffaf ve açık olması kendilerinin yararına olacaktır.
Uluslararası toplum Uygurların Diyarında neler olduğunu bilmek istiyor.
Çin yönetimi Uygur Mahkemesinin Savcı ve Hakimlerinin batılı istihbaratlar adına çalıştığımızı iddia ederek bizlere iftiralar atıyor. Çin’in bu suçlamaları ilk değil, sürekli tekrarlıyor. Bu konuda yapılacak en doğru şey Çin’in bu iddiaların kanıtlanmasıdır. Eğer Çinliler bu söylediklerini ispat edemezlerse gerçeklere aykırı ve yalan söylemiş olurlar. Çin’in bize yönelik bu tarz iftira ve suçlamalarının esas nedeni Uygurların içinde bulunduğu dramatik durumu kanıtları ile birlikte Bağımsız Uygur Mahkemesinde ortaya koymuş olmamızdır. Bütün mesele budur. Çin yönetimi Uygurlara yönelik soykırım suçları hakkında açık ve şeffaf olmalı ve en önemlisi bu konuda konuşmalı ve ayrıntılı açıklamalar yapmalıdır. Çin, Uygurlar konusundaki kendilerine yönelik suçlama ve İddialar hakkında şimdiye kadar hiçbirini kanıtlar ile ortaya koyarak doğrulayamadı.
Daha önce söylediklerimi tekrar edeyim, tüm dünya ve uluslararası toplum Çin’in idaresindeki Uygur topraklarında olup bitenleri ve o bölgede yaşayan Uygurlar ve diğer Çinli olmayan etnik halklara karşı ne gibi uygulamalar yaptığını öğrenmek ve bilmek istiyor. Bu nedenle bölge konusunda Çin açık ve şaffaf olmalı Uygur bölgesine erişim ve iletişime izin vermelidir. Bu haklar asgari ve temel insanı bir haktır. Bu temel hakların engellenmesi ve bölgeye erişim ve iletişim olmaması üzücüdür ve bu durumu kabul etmek mümkün değildir.
Çin’in Uygur Kadınlara Yönelik Baskı ve Zulüm Uygulamalarına Karşı BM.Sözleşmesi Hükümleri Uygulanmaları
Uygur Mahkemesinde ifade veren toplama kampı mağdurları,Tanıklar ve diğer Araştırmacı ve uzmanların ifadelerine göre Çin’in toplama kamplarına Uygur kadıınlarına cinsel taciz,sistematik tecavüz uyguladıkları onların zorla doğurganlıklarını kaybettirmesi gibi insanlık dışı zulümleri BM.İnsan hakları evrensel bildirisine tamamen aykırıdır. ABD başta İngiltere ve diğer ülkelerin Çin’in insan hakları ihllallerinin İnsanlık Suçu-Etnik Soykırım Cinayeti olarak kabul etmeleri elbette bu yönde atılan önemli adımlardır. Ancak bunun yanında diğer ülkelerin bu konuda bir şeyler yapması en azından bir vicdanı gerekliliktir. Bu durum “BM.lerin Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi” sözleşmesi hükümlerine göre gerekli önlem ve tedbiriler alınmasının önemli olduğunu düşünüyorum.
BENZER HABERLER