Son Dakika
Mehmet Emin HAZRET
Sıkıntılı günlerde dost, düşman kendini belli eder. Türkiye’nin sıkıntılı günlerinde de durum böyle.
Japonya, Türkiye’nin batı demokrasisinden kopmamasını, kazandığı birikimleri ile uygar dünya ile el ele geleceğe yürümesini istiyor. Çin ise, Türkiye’ni uygar demokrasi dünyasından kopararak aklınca kendi peşine takarak , üçüncü dünya ülkelerinin safına sokmak istiyor.
FETÖ’nün başarısız 15 Temmuz darbe kalkışmasından sonra, en üst üst düzey 3 Çinli yetkili peş peşe Ankara’ya geldi. Her gelen Çinli yetkili’nin ilk sözü “ Çin, Türkiye’nin kara gün dostudur.” oldu ve bu sözünü değişik kelime oyunları ve ses tonlarında dile getirdiler. Bir ülke’nin diğer bir ülke ile Dost olması için illa karşı tarafın “ kara günü” nü mi beklemek ve kollamak mi gerekiyor? Çin dilinde krizi (危机) Wéijī olarak adlandırılıyor. Weiji’nın Kelime kelimesine tercümesi ise “Tehlike içindeki fırsat” dır. Türkiye’deki krizi, ÇKP.’nin Çin yönetimi kendine göre bir fırsat olarak görmektedir. Türkiye demokratik değerleri ile insan hakları ve evrensel hukuk ilkelerine saygılı ve bu değerlere bağlı bir ülkedir. Çin’de ise seçme seçilme hakkı söz konusu olmadığı gibi,bu kelimeleri dile getirenler rejim karşıtı sayılır. Çin’de en üstten başlayarak en alt seviyedeki yöneticiler dahi ÇKP. tarafından atanır. Çin’de seçimle iş başına gelen tek bir köy muhtarı bile yoktur.
Hafta başında Türkiye’ye gelen Çin dışişleri bakanı Vang Yi, Anadolu Ajansa verdiği mülakatta, “Hem Çin hem de Türkiye terörün mağdurudur.” diyerek ülkesinin terör mağduru olduğundan şikayet etmiştir. Çinli Bakan Türkiye’deki güncel terör algısını azami derecede istismar ederek terör konusunda kendine Türkiye ile aynı kefeye koymakta , Türk Milletinin terör konusundaki gerçek ve saf duygularını sömürmeye çalışmakatadır. Çin Komünist Partisi yönetimi tarafından 1949’da bağımısız Doğu Türkistan devleti yıkılarak işgal edilmiş olan ve Türkiye’den iki buçuk misli büyük Doğu Türkistan adındaki Coğrafya asalında Türklerin ana vatanı ve bir tarihi Türk toprağıdır. Bu topraklarda yaşayan insanlar Müslüman ve aynı zamanda Türkiye Türkleri ve diğer Türklerin özbe öz kardeşi ve dindaş ve soydaşıdırlar. Onların dramatik durumu ile nasıl yaşadıkları , onların temel hak ve hukuku ile insanı hakları ile ilgilenmek her insanın,her Müslüman’ın ve bilhasse Anadolu Türkünün ve onun kurduğu Türkiye cumhuriyetinin doğal ve yasal hakkıdır. Biz Uygur Türkleri kendimizi Türk ve Müslüman diye tarif etmemiz, Türkiye Cumhuriyeti devletimizi Çin’in karşısında diplomatik sıkıntıya sokmak için değil, Allah bizi Türk ve Müslüman olarak yarattığı içindir. Ancak, Çin sınırları içinde kökü oralalarda olan yerleşik Kürt veya diğer etnik topluluklar yoktur. Bu yüzden Çin’in, Türkiye’deki Kürt sorunu veya başka bir iç sorun ile ilgilenme hakkı da yoktur. ilgilenemez de. Öyleyken, Türkiye’ye gelen her Çin yetkili neden sıkılmadan ve utanmadan “Hem Çin hem de Türkiye terörün mağdurudur.” Diyebiliyor? Bu söylemlerin altında başka sinsi amaçlar yatmaktadır. Bu sinsi amaç bellidir; kendilerinin Doğu Türkistan’da yürütmekte oldukları baskı,zulüm,etnik assimilasyon,dini ve ırkı soykırım icraatları yetmiyormuş gibi, Çin’in soykırım ve katliamlarından kaçarak ,Çin’in cehenneme çevirdiği ülkelerinden kurtulup Türkiye’ye sığınan Doğu Türkistan Türklerine, Allah’tan sonra dünya’da tek güvendikleri ,umut ve ilham kaynağı olan Özkardeşleri Anadolu Türkleri ve onun seçtiği yönetimler eli ile onlara sığındıkları Türkiye’de de baskı uygulamak istemektedir. Çin, bunu gerçekten yapabilir mi ?
Biz Uygur Türklerinin bu soruya cevabımız şudur : Çin’in bu sinsi amacı ve hedefi asla gerçekleşmeyecektir ! Kendini dünya’da tek süper güç olarak gören ve tarihi sembolleri olan yedi başlı Ejderha gören Çin, bu konuda büyük bir serap ve hayal görüyor.
Türk Milleti ve ounun seçtiği Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri, Doğu Türkistanlı Kardeşlerini hiç bir zaman Çin’in yalan ve aldatmaları için asla feda etmez ve etmeyecektir. Türk Milletinin tarihinde ve töresinde böyle insanlık dışı hiyanetlerlere asla rastlanmaz.
Çin Türkiye’ye 15 milyar dolar tutarında enerji yatırımı yapma taahhüdünde bulunmuştur. Türkiye’nin güçlenmesi ve büyümesi için elbette ki yatırıma ihtiyacı vardır. Çin yönetimi elbetteki bu yatırımları yapabilir. Ancak, şu gerçek durumu asla unutmamak lazımdır ki, 2013’de iki ülke arasındaki ticaret hacmi 28,3 milyar dolar mertebesinde olup, bu ticaret hacmi içinde Türkiye’nin ihracatı, 3,6 milyar Dolar’dır. Türkiye’nin Çin’den yaptığı ithalat tutarı ise 24,7 milyar Dolar olarak gerçekleşmiştir. Türkiye aleyhine işleyen dış ticaret açığının tutarı ise tam 21.1 Milyar dolar’dır. (DİEK. DIŞ TİCARET RAPORU 2015)
Çin’in bu ticaret açığından Türkiye’den kazandığı paranın bir kısmını Türkiye’ye yatırması, bazı Çin sevici medyanın paralı Çin kalemşörlerinin yere göğe sığdıramadığı gibi Çin mucizesi olarak görülebilir mi ?
Çin, işgalı altında tuttuğu ve insafsızca sömürdüğü Doğu Türkistan’da 2 milyon 610 bin kişinin yoksulluk sınırı altında yaşadığını açıklamıştır. (Kaynak : 在新疆有261万贫困群体- xinhuanet-07 Kasım 2016).
Doğu Türkistan’a demografik assimilasyon, yanı bu Müslüman Türk Ülkesinin bir an önce Çinlileştirilmesi için Çin’den büyük ekonomik,siyasi ve sosyal imkanlar vaadı ile göç ettirilerek yerleştirilen etnik Han Çinlisi Çinli göçmenler arasında işsizlik, yoksulluk tam tamına sıfırdır. Etnik Çinliler için işsizlik ve aşsızlık asla söz konusu değildir. Çünkü,bu ülke’ye getirilip yerleştirilen Çinliler Çin yönetiminin mantığıne göre bu toprakların asıl sahibidirler. Diğerlerinin bu topraklarda yaşamaya ve bu topraklardan elde edilen doğal zenginliklerden faydalanmaya asla hakları yoktur.Bu ülke’de yaşayan Müslüman Türkler daha keşfedilmeyen Mars gezegeninden gelmişlerdir Çinlilere göre. Çin’in resmi son nüfus verilerinde, Doğu Türkistan’dan 10 milyon Uygur Türkü, 1,8 milyon kazak Türkü ile diğer Türk boyları olmak üzere 12 Milyon azınlık halk yaşamaktadır. Bugün Doğu Türkistan’da her 5 Müslüman Türk’ten biri yoksulluk sınırının altında yaşam savaşı vermeketedir. Ancak, bunu sıkılmadan açıklayan aynı ÇKP.nın Pekin yönetimi Çin’in toplam enerji ihtiyacının %40 nı Doğu Türkistan topraklarından karşıladığı ile övünmektedir (!) .
Türkiye dahil tüm dünya’ya sinsice ve siyasi amaçla gelen Çin yatırımlarında, Doğu Türkistan Türklerinin kanları ve göz yaşları vardır. Yiyeceklerine haram karıştırmamaya çok özen gösteren Anadolu’nun bağrı rahim ve şafkat dolu yüreği geniş paylaşımcı Anadolu’lu Müslüman Türk Kardeşlerimizin bu noktaya dikkatini özellikle çekmek isterim.
Çin’in tek partili dikitatöryal ve despot komünist rejiminin yönetiminde hızlı kalkındığı bir gerçektir. Ancak, bu kalkınmanın arkasındaki karanlıkları Türk insani pek bilemez. Bilmesi de imkansızdır. Türkiye Cumhuriyeti devletimiz ve asalet abidesi cesur Türk halkı tarihte olduğu gibi bu ve benzeri sıkıntılı dönemleri büyük bir sabir ve azımla atlatacaktır.Yol ayrımındaki Türkiye’nin ayağını Komünist Çin kaydırabilecek mi? Asla Sanmıyorum.
Türkiye’nin, Dostluğu ancak parayla kazanmak zorunda kalan komünist Çin’in güdümündeki geri üçüncü dünya bloğu ile değil, her şeye rağmen ve günümüzdeki Batı’nın olumsuz tutum ve baskılarını de bertaraf ederek insan hakları,hukuk ve demokratik uygar dünya ile el ele vererek barış ve refaha doğru yürüyeceğine inanıyorum. Çünkü, Yüce kitabımız Kur’ani Kerimi düstur yapan bir Milletin, Kuur’ani kerimi inkar eden, onun öğrenilmesi,öğretilimesi ve okunmasını yasaklayan ve hala büyük bir yalanacılık ve utanmazlıkla Kur’anı Kerim ve Dini kitapaları yakarak yok etmekte olan ateist Çin yönetimi ile aynı blokta yere alması ve aynı yolda yürümesi Allah Taala’nın emirlerine ve Müslüman Türk toplumunun iradesine asla uygun değildir.
Yararlanılan Kaynaklar :
BENZER HABERLER