Son Dakika
Mehmet Emin HAZRET
ABD. Japonya, Rusya ve Hindistan’ı Yakınlaşmaya Sevkeden Faktörler
Çin ve Japonya
Çin, kendisine kalkınma ve gelişme yöntem ve süreci olarak bir yüzyılı aşkın bir süredir, Japonya’yı örnek almakta ve bu ülkeyi izlemektedir. Ancak,buna karşılık bu ülkeyi kıskanmaktan, ezeli düşmanı olarak görmekten hiç bir zaman vaz geçmemektedir. Çin’de Orta okul ve lise ders kitaplarında 2. Dünya savaşı sırası ve öncesinde meydana gelen Çin – Japon savaşı ayrınıtılı olarak şöven içerikli olarak okutuluyor ve bu savaşın 8 yıl gibi uzun bir süre devam ettiği özellikle vurgulanıyordu. Çin Eğitim bakanlığı bir genelge yayınlayarak 2016-2017 yılı eğitim yılından itibarın ders kitaplarındaki Çin – Japon savaşlarını 14 yıl olarak belirledi ve buna göre yeniden hazırlanmasını talimatlandırdı. 2017 başında ise yeni bir genelge ile bu savaş sürenin 40 yıl olarak hesaplanması ve ders konularının buna göre yeniden düzenlemisini emretti. 1964’te Çin’e resmi bir ziyaret gerçekleştiren yüksek düzeydeki Japon hükümet yetkileri başkent Pekin’de Çin’ın kurucu diktatörü Maozedong ile görüşürken “ 2. Dünya savaşında Japonya’nın Çine saldırması konusunda çok üzgünüz.” şeklinde özür beyan ettiklerinde,buna karşılık , Mao’nun şu entersan ve ibretli cümleleri sarfettiği söylenir ; “ Siz Japonlar geçmişte Çin’e saldırmamış olsa idiniz, biz Komünistler Çin’de iktidara gelemezdik.Bu sebeple siz Japonlara teşekkür borçluyuz” demişti.
O,yıllarda Okul derslik kitaplarında Çin – Japon savaşı 8 yıl olarak yer alıyordu.Daha sonra bu süre 14 yıla ve 2017’de ise, 40 yıla çıkarılmıştır. Bu durum, resmi ideolojisi tükenmiş Çin Komünist Parti’sinin popülerizme dayalı şöven Milliyetçilik duygu ve akımına olan ihtiyacından kaynaklanmaktadır.
Rusya Ve Çin
Rusya,tarihsel olarak Çin’den en büyük toprak gasbeden ve dolayisiyle Çin’ien çok toprak kaybına uğratan bir ülkedir. Çinli tarihçiler, son 200 yıl içerisinde Rusların, zayıf düşen Çin ulusunu nasıl ezdiklerini, aşağılıyarak horladıklarını her vesile ile dile getirmek ve yazmakla bitiremiyorlar. Ayrıca, temel orta öğretim ders kitaplarında Rusya’nın Çin’e ait 1,7 milyon Km2.lık toprak parçasını işgal vee daha sonra ilhak ettiğini iddia ederler. Çarlık Rusyası tarafından işgal edilen bu toprakları geri almanın Çin ulusunun tarihi ve Milli bir onur meselesi olduğu yeni kuşaklara aşılamaktadır. Çin, Moğolistan’ın Çin’den kopartılıp bağımsız ülke yapılmasında yine Rusya’yı sorumlu tutmakta ve her bahane ile ile bunları serikli gündemde tutmaya çalışmaktadır. Ruslar, Çin’in daha de güçlenerek dünyada bir numaralı konuma geldiğinde ilk hedefinin Sibirya’dan Ural dağlarına kadar toprakların kendisine ait olduğu iddiasını pratikte hayata geçirmeketen hiç bir şekilde tereddüt etmeyeceğini gayet net ve açık olarak bilmektedir. Ekonomik menfaatların,bazen düşmanların dost görünümüne bürünmesini sağladığı sık rastlanan bir küresel gerçeklerden birisidir. Günümüzde Rusya ile Çin karşılıklı menfaatları gereği güya dost ve stratejik müttefik olarak gözükmeye mecburdurlar. Çin toplumuna geçmişte Rusya ve Japonya ilee Çin arasındaki anlaşmazlıklar ve savaşları devamlı surette işleyerek ve Çin şövenizmini güçlendirerek, Japonya ve Rusya’dan tarihin intikamını almalarını teşvik ve buna inandırmaya çalışmaaktadır.
Yeri gelmişken,zamanın ABD.Başkanı Nixon’un Milli Güvenlik Danışmanı ve daha sonra Dış işleri Bakanı olan Henry Kissinger’in 12 kasım 1973 tarihide Pekin’de Mao ile arasında geçen şu tarihi diyalogu bir kez daha hatırlatmak istiyorum ;
Mao Zedong : Sovyetler Birliği Başbakanı Kosigin Pekin’e geldi ve beni de ziyaret etti. Bu ziyaretin tarihi 1960 yılında idi. Ona, : Ruslar ile aramızdaki on bin yıllık bir geçmişe dayanan mücadelemi sürdüreceğimi açıkladım. ( kahkahalar) Daha sonra Kosigin’e bu kez sana bir ayrıcalık yaptım. Aslından bu mücadelenin on bin yıl süreceğini söylemiştim,Ancak.senin beni kişisel olarak ziyaret etmenin hatırına bu onbin yıllık mücadele sürecinden bin yılını kaldırrarak bu süreyi dokuz bin yıla indireceğim. ( gülüşmeler) Benim ne kadar cömert olduğumu kabul etmelisiniz. Daha sonra size yapacağım ayrıcalıklar ve hatır saymaları de ilave edeersek,bu süre belki ileride bin yıla kadar indirilebilir. Gülüşmeler …. (Kaynak : Henry Kissinger :Dünden bugüne Yeni Çin. 347s. Türkçe. Kaknüs yayınları .2015)
Çin’ın Kızıl Maskeli Faşist Diktatörü Mao, Ruslarla olan mücadelenin on bin yıl süreceğini açıkça itiraf ediyor ve Sovyet devlete adamlarının kendisini ziyaret etmeleri karşılığında ve bu ziyaretlerin hatırı için bu süreyi ilk etapta lütfederek dokuz bin yıla indirdiğinden aymazca bahsedebiliyor ! Çinlilerde “ Bir intikam için kırk yıl fırsat kollamak” diye ata sözü vardır. Tahminimce şimdiki Rusya Liderleri bu tehlikenin farkındadırlar.
Çin’in kara sınırları ile ve denizlerdeki kit’a sahanlığına komşu 16 ülke bulunmaktadır. Şimdilik bu 16 komşu ülkenin içerisinde sınır ihtilafı olmayan sadece bir tek komşusu ; Pakistan İslam Cumhuriyeti’dır. Çin’in Kuzey Kore dahil diğer tüm komşularından toprak talebi vardır. Çin tarafından toprak talep edilen ülkelerin başında Rusya, Japonya, Tayvan, Filipinler, Vietnam ve Hindistan gelmektedir. Bağımsız Moğolistan Cumhuriyeti’nı en kısa zamanda geri alınarak Çin ana karası topraklarına katılacak bir vatan toprağı olarak görmektedir. Kazakistan, Kırgızistan, ve Tacikistan’dan Çarlık Rusya zamanında Çin’den gasbedilip ilhak ettiğini ileri sürdüğü 700 bin km’lik toprağı olduğunu iddia etmektedir. Çin, Okul ders kitaplarında yer verdiği haritalar ile bu iddiaları doğrulamaktadır. Çin gelişip güçlendikçe Avrasya kıtası istikrarsızlığa sürüklenecektir. Rusya, Japonya, Vietnam, Hindistan başta diğer bölge ülkelerinin Çin’i çevreleyen hilal kuşak ekonomik ve Savunma Projesi oluşturmasının sebebi de Çin’in bu yayılmacı ve saldırgan politikalarını önleme düşüncesinden kaynaklanmaktadır.
Çin Devlet Başkanı Şijinpeng Ne Yapamaya Hazırlanıyor?
Çin devlet başkanı Şi jenping, ocak 2017 nin ilk günlerinde 1. Nolu genelge adı ile bir genelge yayınlamıştır. Ardından derhal, , Çin Halk Kurtuluş Ordusu Genel kurmay başkanı Orgenral Sey Yingting, Savunma bakanı Liu yazho, Genel Kurmay Başkanlığı nezdinideki ÇKP genel sekreteri Ding Yidong başta olmak üzere Çin Ordusunun yüksek rütbeli 47 Generali görevinden almıştır. Bazı yüksek ruübeli generalaların içinde bulunduğu bir çok ordu mensubunu tutuklayarak hapsetmiştir. Görevden alınan Çin Ordusu Komutanları arasında Güney Çin Bölgesi Kolordusu ( güney Çin denizi ve çevresi de bu kolorduya bağlıdır.) Komutanı Korgeneral Vang jiao Ching da vardır. Doğu Türkistan’daki Çin İşgal Orduları Başkomutanı Orgeneral Zhu Fuşiong de işten el çektirilip hapsedileenleer arasında bulunmaktadır. Daha önceki yıllarda Emekli Genel Kurmay başkanı Orgeneral Gu Beyşiung , Genel kurmay başkan yardımcısı Orgeneral Şüy Seyhu ( ceza evinde öldü) başta 24 general de sadece 2014-2015 yıllarında tutuklanmıştır.
ÇKP Genel sekreteri olarak, Devlet başkanı, Çin halk Kurtuluş Orduları Başkomutanı başta bir çok görevleri tek başına elinde toplayan ÇKP.’nın son Mültimilyarder Kızıl Kapitalıst diktatörü Şi Jingping Ordu içindeki kendi düşüncesine muhalif ve liberal görüşlü olduklarına kanaat getirdiği üst düzey Generalleri temizlemek sureti ile Çin Ordusunun tek ve mutlak hakimi konumunu güçlendirmiş ve böylece ciddi şekilde bir muhtemel savaş hazırlığına girişmiş bulunmaktadır.
Çin’in Tarihsel Rakipleri Japonya ve ABD.
Çin Lideri Xi,mühtemel bu savaş hazırlıklarına girişirken, Çin’in rakipileri olan ülkeler de boş durmamaktadır. ABD Yeni başkanı Donald Trump 2015 de yayınladığı “Sükunetli Amerika: Amerika’yı Nasıl Yeniden Büyük Yapabiliriz?”(Crippled America: How to Make America Great Again) kitabında ” Çin ABD’nin dostu değildir. ABD’nin Düşmanıdır.”, ” Çin bizim düşmanımızdır. Şimdi düşman görerek hareket etme zamanı gelmiştir.” Klinton hükümeti dış işleri bakan yardımcısı Susan Shirk medyaya verdiğidemeçte “ABD, Çini İŞİD’den sonraki 2. numaralı düşman olarak seçtiği bir gerçektir.” diye itirafta bulunmuştur. ABD’nin Rusya’nı kendi safına çekme çabası özel bir stratejik öneme sahiptir.
Son yıllarda ABD ile Japonya çok sıkı ve sarsılmaz derecede bir askeri ittifak içerisindedir. ABD.nin önceki dönem başakanı Barak Obama 27 mayıs 2016’da Japonya resmi ziyareti esnasında Hiroşima kentindeki atom bombasının kurbanları anıt mezarını ziyaret etmiş ve saygı durusuda bulunmuştur. 6 ağustos 1945’de bu kente atılan ABD atom bombasının patlaması sonucu hayatlarını kaybeden 140 bin Japon için taziyede bulunan ilk ABD başkanı olmuştur. Japonya başbakanı Şinzo Abe ise 27 aralık 2016 günü Havaii’daki askeri üssü ziyaret etmiş ve 7 aralık 1941′ de Hawait adasındaki Bearl Harbor Deniz üssünün Japonlar tarafından bombalanması sonucu hayatlarını kaybeden ABD deniz piyadeleri annısına yapılan Arizona Anıtı’nı ziyaret eden ve taziyelerini sunan ilk Japon başbakanı oldu. Karşılıklı ziyaretler ve ve karşılıklı özür dilemeler ABD ile Japonya arasındaki stratejik ortaklık ve sarsılmaz dostluk ve karşılıklı güven noktasını çok ileri düzeylere ulaştırmıştır.
Japonya Ve Rusya
ABD ile Rusya arasındaki yakınlaşmaya paralel, Rusya ve Japonya arasındaki yakınlaşma ve güven arttırıcı ilişkiler yeni bir boyut kazanmış bulunmaktadır. 15-16 Aralık 2016 günleri Vladimir Putin Japonya’ya resmi bir ziyarette bulunmuştur. 2017 yılının Ocak ayı içerisinde Japonya Başbakanı Şenzu Abe Moskova’da ziyarette bulunacağı duyuruldu. 2. Dünya savaşı sonrası Rusya, Japonya’ya ait ve bu ülkenini kuzeyindeki ve Rusya ana karasına yakın 4 Japon adasını işgal etmişti. Bu fiili durum nedenle iki ülke arasında barış anlaşması bugüne kadar yapılamamıştır. Daha sonraları, 1956 yılında Sovyetler Birliği işgalı altınıdaki adalardan ikisini Japonya’ya geri vererek barış anlaşmasını yapılmasını kararlaştırmıştı. Japonya’nın ikna olmaması nedeni ile Barış antlaşması bir türlü gerçekleşememişti. Son Japonya Rusya yakınlaşmasından sonra 77 yıldır muallakta kalan Japonya – Rusya barış antlaşmasının bu ziyaret esnasında imzalanması beklenmektedir.
Şu hususu hatırlamakta yarar vardır ; 1904- 1905 yıllarında Çin’in kuzeyindeki Liaodung yarım adasında gerçekleşen Rus –Japon savaşında Japonlar, Rusları feci şekilde mağlubiyete uğratmıştır.Japonya’ya 1905 tarihli Porsmouth antlaşması ile Kore ve Mançurya’nın hakimiyeti tanınmıştır. Kuvvetli Rus deniz gücünün uzatdoğu’nun bir küçücük ada devleti olan Japonya tarafından imha edilmesi ve Çin topraklarından sökülüpp atılması, Çarlık Rusya’nın kendi halkı ile esareti altında tuttuğu müstemleke toprakalarında yaşayan başta müslüman Türkler olmak üzeri Rus olmayan halkları arasındaki itibarı yerle bir olmuştur. Bu ölümcül mağlubiyet, Çarlık Rusya Topraklarında şok geçiren halk arasında büyük infial yarattı. Saint Pretresburg ve Moskova’da çocukları bu savaşta ölen on binlerce Tatar Türkü annelerin öfkeli yürüyüşüne Rus annelerde katıldı ve Rusya çapında Çarlık rejimine karşı isyanlar başladı. Saint Petresburg’da Geçici hükümet kuruldu derken, sorunlar yumağı Lenin’in Bolşevik inkılabına kadar devam etti ve Sovyet sosyalist Cumhuriyetinin doğması ile sonuçlandı.
Savaş Rus –Japon arasında devam ederken, savaşa sahne olan Çin’in Liaodong yarım adası ve çevresinde savaşa taraf olmayan ve tarafsız kalan Çin vatandaşlarından 600 binden fazla insan taraflar arasındaki savaşlar sonucu hayatını kaybetti. Bu durum ve kuzey Doğuda büyük toprak kaybı Çin toplumunu galeyana getirdi. Çin’in dört bir tarafına yayılan halk ayaklanmaları sonucu 1911 yılında 2 bin yıllık krallık rejimi sona erdi. Yerine Cumhuriyet idaresi kuruldu. Çin’de onlarca yılıdır süren ve hiç durmayan iç savaş ve kargaşa 1949 da Çin komünist partinin iktidara gelmesi ile son buldu.
Demek istediğim şudur; Japonya çok küçük bir ada ülkesi. Ancak, onun askeri zaferi Asya ve Avrupa’da yüz yıllar sürecek siyasi ve sosyal dönüşüm ve depremler yaratmıştır. Rusya, Japonya’nın potansiyelini çok iyi bilmekte ve bu ülkenin luslar arazı toplum nezdinde bıraktığı barışçıl duruşu ve tutumu ile çok saygın bir konumdadır. Ayrıca, Japonya, Sibirya’ya taşacak kadar aşırı ve kalabalık nüfusa da sahip değildir. Japonya yatırım için gittiği ülkelere kalabalık iş gücü ile değil, sermaye ve teknoloji götüren bir ülkedir.
Çin, günümüzdeki siyası,ekonomik ve toplumsal durumun kendi aleyhinde gelişmekte olduğunun çok iyi farkındadır. İç ve dış krizin baskısı altında kalan Çin devlet başkanı Şi, krizi yönetmek ve sona erdirmek bahanesi ile ordu ve hükümetin en üst 13 yetkilisini tasfiye ederek tek başına kendi elinde toplamış durumdadır. Bunu da yetersiz bulduğu için, Ekim 2016 de toplanan Çin komünist parti 18. Kurultayının 4. Genel toplantısında Şijinpeng kendisini “ÇKP. ve onun yönettiği Çin devletin çekirdeği” ilan etmiştir. Bu adlandırmanın Türkçedeki anlaşılabilir tam anlamı ise, “ Tek Önder ” demektir.
Bu ” Diktatör Tek Önder”ler dünyaya ne getirmişlerdir?
Bu defa Şijinpeng “önder” ilan edildi. Mao savaşarak iktidarı elde ettiği için “önder” olduğunu hak ettiğine emindi ve kendisi de Otorite sahibi biri idi. Dengşaopeng gerçi Mao’un emrinde savaşan bir General olmasına rağmen, kültür devriminde Mao tarafından görevden alınarak köye gönderildi ve polis nezaretinde domuz ahırlarında domuz bakmaya icbar edildi. Mao’un ölümünden sonra Pekin’e dönmeyi başaran Cüce lakaplı Deng, otoritesini tekrar pekiştirmenin peşine düştü. Tüm diktatörlerin otoriteyi elde etme yolundaki tek aracı savaşmaktır. Deng, iktidarı ele aldıktan sonraki ilk işi savaşmak oldu. 1979 da, ABD nin teşviki ile Çin ordusuna Vietnam’a saldırma emir verdi. Güney Çin denizinde Vietnam’a ait bir çok adayı işgal etti. Ancak,bu saldırısı Çin Ordusunun 80 bin ölü bırakarak büyük bir mağlubiyeti ile sonuçlandı. Buna rağmen, Deng gerçek otorite sahibi olmakla kalmadı, “Çine toprak kazandıran büyük önder” olarak tarihe geçti. 1989 da başkent Piken’in ünlü Tienenmin meydanında barışçıl gösteri yapan öğrencilerin üzerine ateş açma emri vererek 3 binden fazla öğrencinin katili oldu. Deng şiaopeng’nin Çin’deki önderliği savaş ve katliamalar sonucu pekiştirilmiş oldu.
Günümüzde, Mao’nun hayatında asla sahip olamadığı, Deng Xiaping’ın ise, hayal bile edemediği büyük ve tartışmasız ve en üst yetkileri Şijinpeng elinde toplamış durumdadır. Ancak Şi, Mao ve Deng gibi otorite ve yeteneğe hiç sahip değildir. Bunu kazanabilmesi için büyük ve kapsamlı bir savaşa ihtiyac duymaktadır. Şijingpeng’in asıl amacı Doğu Türkistan üzerinde batıya yürüyerek 2020 yılı ve sonrasında Türkistan( Orta Asya) Türk Cumhuriyetlerini komple işgal etmek ve ardından Hazar havzası ve denizine ulaşmaktır. Ancak, doğu Pasifik bölgesinde Japonlar, Güney Pasifikte ABD ve müttefikleri Çine karşı yeni bir cephe açmış durumdadır. Çin Lideri Şi, şimdilik Pasifikte küçük veya orta ölçekli bir Savaşa girmeye hevesli görünmektedir. Kesin ve tam bir Otorite olmak için savaş şarttır,ancak, savaşa girdikten sonra bir de o savaştan çıkamamak riski de bulunmaktadır.
Pekin’ i askeri harekata bu kadar acil bir şekilde zorlayan en önemli nokta Tayvan’ın durumudur. Tayvan’ da 2006’deki bir kamu yoklamasında kendilerini Çinli olarak görmeyenlerin oranı % 55 olarak tesbit edilmiştir. Tayvan’da bu kez 2016 yılında yapılan bir kamu oyu yoklamasında “Ben Çinli değilim” diyen Tayvanlıların oranı % 75’e yükselmiştir. Bu dönüşüm devam ederse, 10 Sene sonra Tayvan’da kendisini Çinli olarak kabul eden ve gören kimse kalmayacaktır. Tayvan 1885- 1945 yılları arasında 6/ yıl süre ile Japonya tarafından yönetilmiştir. 1945 te Japonlar Tayvan’dan çekildiğinde 300 bin Japon, Tayvan vatandaşı olarak bu adada kalmıştı. O zaman Tayvan nüfusu 6 milyon idi. Aradan 71 sene geçti. Bugün 23 milyonluk Tayvan nüfusu içinde 6 milyon Japon kökenli ve Japon kanı karışmış olan Tayvan vatandaşı yaşamaktadır. Tayvanlıların Çin’den daha çok Japonya’ya meyli ve daha yakın gönül bağı vardır. Eğer Çin çok kısa zamanda Tayvan’ı işgal etmezse, Bu adayı Çine katma hayali ebedi hayal olarak yok olacaktır. Şijinpeng, Tayvan’ı Çin ana karesine katmak için askeri harekat yaparsa hem ülke içinde destek bulacak, hem gerçek “önderlik” sıfatı de böylece tescillenmiş olacaktır. Çinli liderler tarihten beri kenedi vatandaşları başta komşu vi işgal ettikleri ülke halklarını öldürerek “Kahraman” ve “Önder” sıfatına kavuşmuşlardır. Şijinpeng de Tayvanlı düşman kardeşlerini denize dökerek “önder”lik konumunu pekiştirme niyetindedir. Ancak, Çin’in Tayvan’a saldırması, ABD’ye saldırması ile eş değerdedir. Ayrıca, Japonya da Çin’in bu saldırılarına karşı kenarda susarak beklemeyecektir. Şi’nin yeni atadığı Generalleri “önder”i Tayvan’a bir an önce saldırmak için ikna etmeye çalışmaktadır. Şijinpeng bu aptallığı yapar mı?
Hitler, Stalin, Maozedong, Saddam, Kaddafi ve diğer diktatörlerin yaptıkları aptallığı Şijinpeng de yapabilir. Çünkü, diktatörler geri dönüşü olmayan çıkımaz ve karanlık yola sapmış olan katiller ve canilerdir. “Önder”lerin seferberlik gücü, liderin büyüsüne kapılmış cahil kitlelerin sürüye dönüşmesi, ülkenin güç ve kaynaklarının tek elde toplanması tarihte bir çok toplulukları yok olmakla karşı karşıya bırakmıştır.
Savaş Kaçınılmaz Hal Aldığında Çin’in Düşmanları Uygurları Bulacaktır
ABD ve müttefikleri mecbur kalmadıkça Çin ile savaşa girmeyecek veya bu savaşı olabildiğince geciktirmeye çalışacaktır. Çünkü bu savaş Afganistan, Irak,Suriye ve diğer savaşlar gibi kontrol edilebilir küçük ve orta ölçekli savaş olmayacaktır. Çin ile ABD her ikisi nükleer güce sahip ülkelerdir. İki ülke arasında patlak veren savaş 3. Dünya savaşına neden olacaktır ve savaş ateşi tüm yer küresine yayılacaktır. Dünya’daki mevcut istikrarsızlığı önleyen ve düzen sağlayamayan günümüz dünyasında, bu durumdan yararlanmaya kalkışabilecek bir çok ülke, komşu aciz ülkelerden toprak kapmak için harekata geçecektir. İnsanlık, tarihte görülmeyen ve tahmin edilemeyecek büyük tahribata uğrayabilir. Pekin yönetimi, ABD ve Japonya’nın yetersiz askeri gücünü ve diyalogdan yana barışçıl tavrını bildiği için güney Çin denizinde bildiğini okumaktadır.
Çin devlet başkanı Şijinpeng Çin Yüksek Yargı Organları kongresinde 2017 yılının Çin’in rejim ve yönetim güvenliğinin sağlanmasında kritik bir yıl olacağını açıklamıştır. Ayrıca,Xi, adalet ve yargı sisteminin batı emperyalizminin ülkedeki maşalarını göz açtırmaması gerektiğini söyledi ve gerekli önlemleri almaya çağırdı. Kongre’de Şi’nin emrini tereddütsüz uygulayacağını açıklayan Yargıtay başkanı Zhuo çiang “ Batı demokrasisi ve hukuk düzenine, kuvvetler ayrılığına, yargının bağımsızlığı gibi yanlış anlayışa kesinlikle izin vermeyeceklerini, yargının ÇKP’nin emrinde olma ilkesinden asla caymayacağını açıklamak sureti ile uygar dünyanın ve insanlığın ortak değeri ve yönetim biçimi olan hak,hukuk ve demokrasi kurallarına karşı de yeni bir savaş açmış oldu.
Çin’de ekonomik,toplumsal ve siyasi kriz gün geçtikçe derinleşmektedir. ÇKP iktidarından umudunu kesen ve ÇKP’nın zengin ettiği kapitalıst kesimin Ülkeden servet ve para kaçırma dalgasının önüne bir türlü geçilemiyor. Kitlesel sosyal patlamanın nerede ve ne zaman patlayacağını tahmin etmek şu anda mümkün görünmemektedir. Hongkong’da bağımsızlık yanlısı partinin oyları hızlı yükseliyor. Tayvan halkı ise,ırki ve kan bağı olan Kit’a Çini’nden hızla uzaklaşıyor. ÇKP.işgalindeki Doğu Türkistan ve Tibet’teki tepkisel eylemler ve direniş toplumsal boyut kazanmaktadır. Pekin, iç muhalifleri bastırma ve rejim karşıtlarını ortadan kaldırmanın yasallığını kendi toplumu ile uluslararası kamuoyunu inandırmak için Çin’in her hangi bir ülke ile bir savaşa girişmesi zorunlu hal almaktadır. Çin, doğu Çin denizinde Japonya ile veya güney Çin denizinde ABD ile kendisinin kontrol edebileceğine inandığı küçük veya orta çaplı bir savaşa önümüzdeki günlerde kesinlikle girecektir. Çin’in bu konuda deneyimi vardır. 1962 de Hindistan , 19670 de Sovyetler Birliği ve 1979 da Vietnam’a saldırmış ve kontrollü savaşlar gerçekleştirmiştir. Ancak, bu defa Pekin gerçekten savaşı kontrol edebilecek mı? Eğer Kontrol edemezse sonuç ne olacaktır ?
Savaş Çin’in kontrolünden çıktığında ve Çin’in iç kesimlerine yayıldığında ABD. Çinli muhalifler (Çin’de Silah zoru ile iktidarı ele geçiren ÇKP’yi, yine onlar gibi silah zoru ile indirmeyi amaçlayan gizli partiler vardır), ile bağımsızlık mücadelesi vermekte olan Doğu Türkistan ve Tibet halklarının silahlanmasına imkan ve katkı sağlamaya mecbur kalacağı kesindir.
O Şartlar Oluştuğunda Doğu Türkistanlılar neler yapmalı ?
Bu Konu Uygur toplumu açısından hayatı öneme sahiptir. İçte ve dışta yaşayan Doğu Türkistanlıların izleyeceği ana hedef ve stratejisi, vaziyet o noktaya yaklaştığında elbette ortaya çıkacaktır.Ancak,bu günler gelmeden önce fikri hazırlık ve teorilerin geliştirilmesi çok daha yararlı olacaktır,diye düşünüyorum. ( Yazı dizisi 5. ve son bölümü ile bitmiştir.)
Kaynaklar:
BENZER HABERLER