Son Dakika
Doğu Türkistan Milli Kahramanlarından Altay Kartalı olarak anılan hayatını Doğu Türkistan’in özgürlüğü ve bağımsızlığı için feda eden Osman Batur İslamoğlu’nu vefatının 70.yıldörümünde rahmet ve minnet ile anıyor,kendisi başta olmak üzere tüm aziz şehitlerimize dualarımızı yolluyoruz, Kabirleri nur Mekanları cennette olsun. Amin
UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (UYHAM)
Asıl adı Osman İslâmoğlu idi. Batur, Ona milletinin verdiği bir kahramanlık ünvan ve bir sıfattır. Batur, eski Türkçede Kahraman ve cesur anlamında kullanılmış olup, Türkistan’da bu ünvan ve sıfat halen kullanılmaktadır. Osman Batur Milletinin verdiği bu unvan ve sıfatla özdeşleşmiş, böylece Batur olarak anılmaya hak kazanmıştır.
Osman Batur Altay vilâyetindeki Köktogay bölgesinin Öndirqara Dalasında(mevkiinde) 1899 yılında doğdu. Orta halli bir çiftçi ve hayvancılık ile uğraşan bir Kazak Türkü ailesinin oğluydu. Dedesi din adamı idi. Osman Beğ, 40 yaşına kadar doğduğu bölgede tarım ve hayvancılıkla uğraşarak geçimini sağladı. 1937-1944 yıllarında Doğu Türkistan’i Soveyetlere yamanarak KGB.katillerini ile birlikte ayrı bir devlet gibi yöneten Çinli Faşist General Şeng’in devlet terörü dayanılmaz hal almıştı. Çin Nazisi bu Katil Çin Generalı Doğu Türkistan Türklerinin din adamları başta aydınlar,Toprak sahipleri ve zengilenler başta olmak üzere en az 100 bin kişiyi tutuklayarak çeşitli eşkencelerle yok etmiştir. Camiler ibadete kapatılmış, dini eğitimi ise yasaklamıştı. Hac farizası de engellenmiş ve geçmişte hacca gidenler dahi tutuklanarak Cihangir’in Kuyruğu yaftası ile katledilmişti. Bu Çin terörüne isyan eden halk de acımasızca bastırılıyordu. Bu duruma tepti gösteren halk ise, eden, isyancı’ oldukları bahanesiyle tutuklanıyordu. Türklerin kasabı Çinli General Şeng Türk’lerin ellerindeki silâhları toplamaya başladılar. Osman Batur’un babası ve yakınlarından kişiler silâhlarını Çin askerlerine teslim ettiler.
Bu durum karşısında Osman Beğ tarihe not düşen ” Bu gün silâhımızı alanlar, yarın canımızı da alırlar. Ben silâhımı Çinlilere vermem. İstiyorlarsa ve güçleri yetiyorsa, gelip alsınlar !” sözü ileBabası ve yakınlarının aksine kendi silahını Çinlilere teslim etmeyi reddetti ve tek başına dağa çıktı ve işgalcılara karşı şanlı direnişi başlattı. Osman Beg,Doğu Türkistan’ın özgürlük ve bağımsızlığı için silahlı mücadeleden başka kurtuluş yolu olmadığına inanıyordu.
Başlattığı bu silahlı mücadele a kendi ve diğer komşu Avullarda yaşayan Kazak Aymaklarından büyük destek gördü. Kendisine ilk katılanlar ise, yakın arkadaşı Süleyman ve büyük oğlu Şerdiman oldu. Silâhını Çinlilere teslim eden babası İslâm Bey, oğlu İslam Beğ’i dualarla uğurladı ve başarılılı olmasını dileyerek kendisini dualarla yolcu etti.
Annesi Ayça Hanım ise “ Ben oğlumu bu günler için doğurdum. Çinliler asırlardır koyun boğazlar gibi biz Türk’leri öldürüyorlar. Bizim canımız, bizden önce ölenlerin canından daha kıymetli değildir. Bizden sonrakilerin yaşaması için oğlum, ben ve diğer çocuklarım ölmeye hazırız !” sözlerini haykırarak kendisini desteklediğini açıkladı.
Osman Batur kısa zaman içerisinde, etrafında gözü pek insanlardan bir mücâhit ordusu oluştu. Zelebay Teyci, Nurgocay Batur, Kâseyin(Hüseyin) Batır, Canım Han Hacı, Süleyman Batır, Musa Mergen(Avcı) Aktepe, Sulibay, Ökürbay , Nogaybay, Ahid Hacı, Halil Teyci, Karakul Zalin başta bir çok ileri gelen Kazak mücâhidleri de kendisine katıldılar.
Osman Beğ,artık soydaşlarının Osman Batur’u idi.
Osman Batur ve silah arkadaşlarının mücâdelesi, 1941 yılı Ekiminden 1943 yılı Temmuzuna kadar gerilla savaşı şeklinde devam etti. 22 Temmuz 1943’te Altaylar, Çinlilerden tamamen temizlenmişti. Altay bölgesi artık kurtarılmıştı. Kendisi silah arkadaşlarının teklifi ve halkının kendisini onaylaması üzerine Altay Bölgesinin Valiliğine seçildi. 1944 – 1945 yıllarında, Tanrı Dağları’nın kuzeyindeki Cungarya bölgesindeki İli,Altay ve Tarbağatay vilayetleri Çin İstilâsından kurtardı. 12 Kasım 1944 yılında Gulca’da Ali Han Töre Liderliğinde kurulan Doğu Türkistan Cumhuriyeti Hükümeti kendisini Altay Valisi olarak atadı. Osman Batur 1945 yılının Ekim ayından 1947 yılının Şubatına kadar üç vilâyetten oluşan Doğu Türkistan Hükümeti’nin askerî ve mülkî âmiri olarak Vâli sıfatıyla görev yaptı. Bir din adamı olan Cumhurbaşkanı Ali Han Töre’nin Sovyetlerce kaçırılması ve Doğu Türkistan Cumhuriyetinde Sovyetlerinin etkisinin artması üzerine Şubat 1947’de Urumçi’de kurulan ve Türklerin de yer aldığı Eyalet Hükümetine bağlılığını bildirdi. Aynı zamanda, Altay Vâliliği görevini de devam ettiriyordu. Bütün bu görevleri sırasında Çinliler ile silâhlı mücâdeleden bir an bile geri kalmadı.
Osman Batur, Çinli İstilacıların işgaline başkaldıran efsânevî bir kahramandır. Silahlı mücadelesi ile kısa süreliğine de olsa halkına özgürlük vee bağımsızlik nimetini tattırmayı başarmıştır.
Ekim 1049’da Doğu Türkistan’ın Mao’nun Liderliğindeki Komünist Çin Ordusunca işgali arafesinde silah arkadaşları ve Doğu Türkistan Liderleri Mehmet Emin Buğra ve İsa Yusuf Alptekin’ın Vatan İçin Vatandan Ayrılma” yolundaki kararına uymayacağını ve slahlı mücadelesine öz vatanında sürdüreciğini bildirdi.
Osman Batur, Sovyet Kızıl Ordusu ve Gomindang(Milliyetçi Çin) Ordusundan sonra bu kez Komünist Çin Ordusu ile silahlı mücadeleye başladı.Üstün Kızıl Çin İşgal Ordusuna karşı kahramanca savaştı. Yiyeceği, mühimmatı ve Lojistik imkanlarının bitmesi üzerine Kumul yakınlarındaki bir savaşta yenildi ve Kızıl Çin Ordusunca esir edildi.Urumçi’ye getirilerek sokaklanda geçdirilerek teşhir edildi.Bundan amaç ise halkın direncini kırarak Komünist Yönetme itaatını sağlamaktı. Sözde Halk Mahkemesinde yargılarak idama mahkum edildi ve 28 Nisan 1951’de Urumçi’de idam edildi. Allah şehadetini kabul eylesin,Amin.
Osman Batur İdamından önce Milletine bu tarihi sözlerle son kez Haykırdı : …
“- Ben can verebilirim. Milletim, dünya durdukça mücâdeleye devam edecektir.”
İşgalci Komünist Çinliler Altay Kartalı olarak nam salan Milli kahramanımız Osman Batur’u işkencelerden sonra şehit etmekle ancak, bir büyük kahramanın aziz bedenini ortadan kaldırabilmişlerdi.
Ancak Doğu Türkistan Türklerinin özgürlük ve Bağımsızlık düşüncesini, Türk’lerin bağımsızlık için mücâdele azmini günümüze kadar asla yok edememiştir. Günümüzde ÇKP Faşist sömürge yönetimi edebileceklerini zannedip işkence ve zulümlerini sürdürüyorlar.
Osman Batur’un tek erkek kardeşi Delihan İslâmoğlu, istiklâl için giriştiği savaşta esir alınarak şehid edildi. Osman Batur’un ikinci hanımı, üç oğlu ve beş kızı da esir alındı. 18 yaşındaki kızı Kabiyra ile 14 yaşındaki oğlu Baybolla, anneleri Mamey’in gözleri önünde doğranarak şehid edildi. 11 yaşındaki oğlu Kariy ve 9 yaşındaki kızı Sapiyan, 20 metre derinliğindeki kuyuya diri diri atıldı. Evlâtlarına yapılan bu zulüm, işkence ve katliam neticesinde Mamey Hatun, aklını kaybetti ve onu da Çinliler olay yerinin yakınındaki nehrin azgın sularına attılar.
Doğu Türkistan Türklerinin 20. yüzyılda yetiştirdiği kahramanlardan en önde geleni Altay Kartılı Osman Batur’umuzu şehit edilmesinin 70.yıl dönümünde tüm Silah arkadaşları ve şehitlerimizi rahmet ve minnet ile bir kez dana anıyoruz ve azız ruhlarına dualarımızı yolluyoruz.
Osman Batur ve diğer tüm Kahramanlarımızın vatan-Millet yolundaki bu kahramanlıkları Doğu Türkistan bağımsızlık müdelesinde bizim yolumuzu aydınlatmaya devam edecektir.
Kahramanlarımı asla unutmayacağız.
Unutmak yok olmak demektir.
BENZER HABERLER