Son Dakika
Mehmet Emin HAZRET
Anadolumuz’da “Düşenin dostu olmaz” diye bir deyim vardır. Uygur Türkleri günümüzde düşen bir topluluktur. Bu yüzden Uygur Türklerinin düşmanları kudurmuş köpek gibi saldırılarını sürdürmektedir. Uygurların kardeşleri, dostları içinde de düşman saflarına geçen ve geçmek için yarışanlara son zamanlarda haylı sıkça rastlıyoruz. Düştüğü yerden kalkmaya çalışan Uygurlara bir tekmeyi ben atayım, diyenlerin sayıları artarken, hayat mücadelesi ile meşgul kitlelerin arasından kendilerine bir defa olsun sevgi ile tebessüm ederek geçen yüzleri gördüğünde bir nebze olsa da yükselen morali güce dönüşecek, ve motivasyonu aratacaktır. Uygur Türkleri o kadar sevgiye aç ki, başını bir okşayan, sıcak ve dost bir elin elini bir dakikacık bile olsa da tutan olduğunda, kendisinin sanki sıfırın altında – 60 derecedeki kar fırtınası içindeki ölümcül kuzey kutbundan alınıp, sımsıcak ve ihtişamlı saraya getirilmiş gibi unutulmaz mutluluk duygularına gark olacaktır.
Her devletin, her tolumun, kerkesin kendi öncülükleri, kendi gündemi, çözmesi gereken kendi acilve öncelikli sorunları vardır. Bu yüzden biz Uygurlar kimseye gönül koyamayız ve küsemeyiz ve buna da hakkımız olmadığını düşünüyorum. Düştüğümüz yerden kendimiz kalkmaya çalışıyoruz. Ancak, bizde insanız. Bizde duygu sahibiyiz. İster istemez kardeşlerimizden ,dostlarımızdan akrabalarımzdan ve insanlık vicdanından ilgi, sevgi ve şafkat bekliyoruz bazen. Uygur’u seven, Uygur’un derdi ile yatıp kalkan, Uygur’un acılı feryatlarını bir anten gibi çevreye yayan ve dağıtan, kerkesin dikkatini Uygurlar üzerine çekmeye çalışan fedakar bir yiğit var Anadolu’da. O yiğidin adı Yücel Tanay’dır. Ben şahısları eleştiren yazılar yazmadığım gibi, öven yazı da yazmıyorum. Ancak, bu Yücel Tanay Kardeşim bam başka.
Uygur Türklerinin Fedakar Ve Vefakar Dostu Sayın Yücel Tanay
Ben bir Doğu Türkistanlı aydın olarak mübarek vatanım, aziz halkımın acı dolu hayatını Türkiye’de gündemde tutmak için sürekli yazmayı devam ettiriyorum. Türkiye’de Doğu Türkistan ve Uygur Türkleri hakkında yazılanları da çok dikkatli takıp ediyorum. Sayın Yücel Tanay’ın yazılarını son 3 yıldır dikkatle takıp ederim. Sayın Tanay, haftada en az bir kez Türk dünyası hakkında yazı yazıyor. Yazılarının odağında ise,genellikle Doğu Türkistan ve bu ülke gibi ezilenler ve mağdurlar var. Yücel Tanay Türkiye’deki ünlü gazetelerin köşe yazarı değil. Kendi çapında bir Blog yazarı. Sosyal medyada gün geçtikçe artan okuyucuları ve takipçileri var. Hiç yorulmadan ve sürekli “Doğu Türkistan” diye haykırıyor Anadolu insanına. Doğu Türkistan’da işgalci Çin yönetiminin Uygur Türklerine yaptığı dini, etnik baskıları, katliamları, soykırım politikasının iç yüzünü bilgi ve belgelere dayanarak dile getiriyor. Anadolu insanının vicdanına haykırıyor. Ve bunu benim takip ettiğim 3 senedir aralıksız, hiçbir maddi ve manevi beklentisi olmadan devam ettiriyor.
Ben Doğu Türkistan için yazıyorum. Uygur Türklerinin özgürlüğü için haykırıyorum. Çünkü ben orada doğdum, büyüdüm. Babamın, annemin ve on bin yıl öncesine uzanan cedlerimin ve atalarımın mezarı o topraklardadır. Benim göbek kanım o topraklara dökülmüştür. Çocukluk ve gençlik hayallerimin unutulması mümkün olmayan yapraklarıdır o topraklar. Acıları,mutlulukların ve sevinçleri sevgili ve cefakar halkım ile beraber yaşadım o topraklarda. İlk kez aşık olduğum sevgilime ilk aşkımı kalbim çarpa, çarpa o topraklarda ilan etmiştim….
30 Sene oldu sürgündeyim. Vatanımı göremiyorum. Babamın Anamın mezarlarını ziyaret edip dua edemiyorum. Sevgili Annemin ve merhul kardeşimin cenazesinde bulunamadım.Onların tabutlarını taşımak nasip olmadı bana. Ben vatanımdan çok uzaklarda 2.vatanım Türkiyem’de yaşıyorum. Ama asıl birinci vatanım Doğu Türkistan benim içimde yaşıyor. O, vatan için ne kadar çalışsam, kanımı ve canımı versem bile Ana vatana olan diyet borcumu ödeyemem. Ben Doğu Türkistan’a ebedi borçlu olan birisiyim. O, vatanım için çalışmazsam kendimi borcunu ödememiş bir suçlu hissediyorum. Af edemem kendimi.
Ya Sevgili Yücel Tanay? Yücel Tanay Doğu Türkistan’ı hiç görmedi. Anadolu’da doğdu, büyüdü. Kendisinin bir Anadolu Türkü olarak Doğu Türkistan’ı, Uygur Türklerini sevmek zorunluluğu asla yoktur. Türkiye’de bir kısım kalemşörler İşgalcı Çin tarafından kiralanmışken, Onlar, nemalanarak karşılığında yalakalık yaptığı Faşist Çin için bizi yalana çıkarmak için vicdanını paraya çevirmekten yüzü kızarmaz iken, Yücel Tanay Doğu Türkistan’ın acıları ile yatıyor ve onun istirabı ile kalkıyor. Mazlum Uygur Türkü kardeşlerinin sesini Anadolu insanının kulağına küfe yapmak yolunda gece gündüz demeden durmadan çalışıyor. Bilimi çalışan her kes alabilir. Ancak, iman ve vicdan ancak Allah verenlerde olur. İslam, zalime karşı isyan bayrağı açan dindir. İman hiçbir zaman zulümle barışmaz. Yücel Tanay bir vicdan sahibi imanlı Anadolu yiğidi olarak hiç mecburiyeti olmayan bir yükü omuzlayarak biz mazlum Uygur Türkleri ile aynı safta yürümektedir. 3 yıldır, arada bir tatil yapıp dinleneyim,yazılarıma ara vereyim, demedi. Sayın Tanay son dönemlerde Türk dünyası, cümleden Doğu Türkistan hakkında çok emek ve araştırma gerektiren bilimsel, çok önemli kanıt ve veriler barındıran akademik yazılar hazırlayarak yayınlamaktadır. O, köklere indikçe Türklüğün temelinin Doğu Türkistan merkezli Türkistan toprakları olduğunu Anadolu insanına anlatmaktadır. Şahsım ve mensubu bulunduğum Uygur Türkleri adına Sayın Yücel Tanay Beye içten engin selam ve engin sevgilerimi gönderiyorum.
Sayın Yücel Tanay’a:
Sayın Yücel Tanay. Siz Doğu Türkistan davasına kendinizi vakfettiğinizi sözde değil, özde ispat ettiniz. Ancak bugüne kadar Doğu Türkistan için çektiğiniz cefa, ve gösterdiğiniz vefa için teşekkür etmek amacı ile sizi arayan Doğu Türkistanlı’nın yok denecek nadir olduğunu biliyorum. Sizin bu konuda kimseden bir beklentiniz de yok zaten. Bilmeyenler bizi iyilik bilmez vefasız bir halk diye düşünebilir. Siz çok iyi biliyorsunuz, Uygurlar yarım asırdan fazla bir zamandır toplumsal bunalım ve sosyal bir depresyon içinde yaşamaya itilen bir toplumdur. Bu durum, Doğu Türkistan’ın içinde veya dışında yaşayanlar için de fark etmemektedir. Pek çok Uygur Türkü hayata ve dünyaya küskün geleceğinden ümitsiz bir halde yaşıyor. Sevgi,saygı ve nefrete tepki göstermeyi dahi unutmuşlardır. Bazıları kendilerini vatanından eden işgalcı Çin’e olan öfkesini, kendileri için hizmet eden çilekeş Liderlerinin üzerine kusabiliyor. Onlar bilmiyorlar. Ancak, onların evlatlarının Türkiye’de çok iyi bir şekilde eğitim alarak yetişeceklerine inanıyorum. Bizim duyarsızlığımıza duyarlı davrandığınız için de ayrıca size, müteşekkirim.
Şartlar sevincimizin içine bile acı dolduruyor. Bugün televizyonda İstanbul Beykoz’da 10 gündür kuyudan çıkarmaya çalışılan bir köpek yavrusunun sağ salım kurtarıldığı haberini seyrederken sevinçten gözlerim doldu. Zaten köpeğin durumunu takip ediyordum. Sonra odama girdim bilgisayara baktım. Çin’ın resmi Yeni Çin (Xinhua) haber ajansı Çince bir haber düşmüş; “Hoten’de 3 saldırgan polislerce vurularak öldürüldü. “ Hoten benim memleketimdir. Hemen haberin detaylarını okudum. Bıçaklı 3 Uygur gencin Çin polisine saldırmak için koştuğunu, polislerin 3 saldırganı anında vurarak öldürdüğü, polis kurşunundan yoldan geçen 10 kişinin yaralandığı, 5 yaralının hastaneye giderken öldüğü, kalan 5 yaralının durumu kritik olduğu yazılıyordu. Çin polisi isterse bıçaklı 3 Uygur’un ayağına kurşun sıkarak yaralayarak yakalayabilirdi. (Eğer elinde bıçak olduğu gerçekse) Onları vurarak öldürmüşler. Yoldan geçen Uygurlara da kurşun sıkıp ölümüne neden olmuşlar. Doğu Türkistan’da Çin polislerince sokakta Uygur avlamak 2-3 basamak daha maaşının yükselmesi demektir. Artı 1-2 daire alabilecek nakit para ödülü de var işin içinde. Bakın dünyanın bir yerinde kuyuya düşen bir köpeği kurtarmak için karda, kışta kuyu başında çadır dikip gece, gündüz telaşla çalışıp sonunda köpeği kurtaran bir Millet var. Dünyanın diğer bir yanında keendisinden olmayan diğer bir milleti dininden, etnik farklılığından, toprakları altından çıkan zenginlikten dolayı tamamen yok etmek için silaha sarılan saldırgan bir Millet var. Türkiye’de ise, ölmekte olan sokak köpeğini bile yaşatmaya çalışan ve bunun için büyük fedakarlıklar gösteren bir toplum var. Doğu Türkistan’da ise, bu ülke’de yaşayan insanları sadece Türk ve Müslüman olduğu için yaşamasına izin vermek istemeyen işgalci Çin yönetimi vardır. Hayatı böyle bir büyük bunalımlar içinde geçen kardeşlerinizin kusurunun sizi incitmeyeceğine inanıyorum.
Uygur Türklerinin özgürlük mücadelesine yardımcı ve katkısı olan her kes Doğu Türkistan’ın şerefli kurtuluş mücadelesi tarihinin sayfalarında mutlaka layık olduğu şekilde yer alacaktır. Ben Türkiye’ye yeni geldiğimde merhum Liderimiz İsa Yusuf Alptekin’in dava arkadaşlarından Ahmet Kabaklı, Ergün Göze, Mustafa Necati Özfatura, Servet Kabaklı başta burada isimlerini sayamadığım onlarca gazeteci-yazarlar ve usta kalemler sürekli yazarak Doğu Türkistan davasını Türkiye gündeminde tutuyorlardı. Bu vefakar ve fedakar Doğu Türkistan dost ve gönüllülerineden ahirete intikal edenlere Allah’tan rahmet ve mağfiret,hayatta olanlara sağlık ve esinlikler diliyorum. Onların halis,kadirbilir ve vefakarlık örnekleri ile dolu hayatı Doğu Türkistan tarihinde ebedi yer alacağı gibi, bugün ve bundan sonrakilerin hizmetleri de ayni değerle mutlaka hatırlanacak ve her zaman minnet ve şükranla yad edilecektir.
Uygurların özgürlüğü belki yarın, belki yarından da yakındır. Zafere ulaşmamız kesindir İnşaallah. Biz Uygur Türkleri düştüğümüz yerden kalktığımız zaman, ilk yapacağımız iş düştüğümüzde bize kalkmamız için elini uzatan ve vefa gösteren kadirşinas dostlarımızı arayıp bulmak olacaktır.
Sevgili Tanay. Sizi Yazayım derken, daha fazla kendi derdimi anlattığım için kusura bakmayın.
Bu kutsal yollarda bundan sonra de hep beraber yürümeyi umuyorum. Size ve sizin gibi vefakar ve kadirşinas dostlara çok ama çok ihtiyacımız vardır. Size tekrar Sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum.
Allah’tan sağlık.esenlik,huzur ve başarılar içinde nice hayırlı ömürler niyaz ediyorum.
15.02. 2017 İstanbul
Etiketler: Çin » Din » Dünya » Edebiyat » Genel » Görüş Yorum » Gündem » kÖŞE YAZARLARI » Kültür Sanat » Makale Analiz » Sanat
BENZER HABERLER