logo

trugen jacn

UYGUR TÜRKLERİNİ ÇİN’E KİM SATTI ? (1.BÖLÜM)

Nuri Musabay Resimleri ile ilgili görsel sonucu

Nuri MUSABAY (Washington-ABD)

Geçtiğimiz haftalarda Çin’e resmi bir ziyarette bulunan Türkiye Dış İşleri Bakanı sayın Mevlüt Çavuşoğlu  Pekin’de  düzenlenen ortak basın toplantısında bazı açıklamalarda bulundu. Bakan sayın Çavuşoğlu “ Çin’in güvenliği aynı zamanda Türkiye’nin güvenliğidir.” Şeklindeki ifadelerine Türk topraklarında Çin aleyhinde hiçbir eyleme izin verilemeyeciği ” sözlerini de ekledi ve böylece Çin’e çok güçlü mesajlar vermeye çalıştı.
Çin’in resmi medyası  bu  söylemleri  ve diplomatik kurallar gereği yapılan ve normal karşılanan bu açıklamaları hemen istismar etmeye ve kendilerince kullanmaktan her zaman olduğu gibi hiç geri durmadı.Sayın Bakanımızın bu açıklamalarına kendilerince Çin usulü yorumlar ve ilaveler de de ekleyerek günlerce tekrar tekrar yayınladı. Bu durum ise. diasporada yaşayan Uygur Türkleri arasında tedirginlik  ve yaralı ve  mahzun kalepelerinin daha da kırılmasına ve çok çok  üzülmelerine yol açtı.
Doğu Türkistan Türklerinin hür dünyadaki medyası ile sosyal medya ortamında bu sözler günlerce sıcak tartışmalara sebep oldu. Bu söylemler Uygur Türkleri tarafından  çok tartışıldı.Bu arada  bazı Türkiye’yi bilmeyen ve tanımayanlar veya benim gibi bir süreliğine de olsa  Türkiye’de yaşamayanlar ve Türk Milleti ile Türkiye’yi yakından tanımayanlar kıt bilgileri ile bu konuşmaları iyi anlamadan kendilerince yorumlamaya ve sonuçlar çıkaramaya kalktılar.
Ben bu tartışmaların temelsiz ve haksızlığına  bakarak çok üzüldüm ve çok ta hüzünlendim. Çünkü.Türkiye biz mazlum Uygur Türklerinin başımız sıkıştığında ilk aklımıza gelen ve öncelikli olarak sığınacağımız tek penahgahtır. Geçmişte bizim gibi Doğu Türkistan’daki Çin baskı ve zulmünden kaçanlarımıza kucak açan tek ülke olduğu gibi,geçtiğimiz yıllarda Tayland.Malezya’ya kaçanlar ile  geçtiğimiz Temmuz ayından beri Çin’in talebi ve baskısı ise,Mısır’dan tutuklanarak Çin’e teslim edilmek istenen Uygur Kardeşlerimiz de Türkiye sahip çıkmıştır.  Mazlum ve mağdur duruma düşen Uygur Türklerini ABD. ve batı ülkelerine kabul ettirmek için onları ikna etmek deveye hendek atlatmaktan daha zor bir iştir. Öz Kardeşlerimiz olan Türk halkı ve bizim  ebedi  devletimiz olan Türkiye Cumhuriyeti  bizi en çabuk ve en iyi anlayan ve bizi bağrına basan dünya’daki tek ülkedir. Son yıllarda on bin civarında olduğunu tahmin ettiğimiz Uygur Türkü Mültecileri Türkiye sahiplenip kabul etmese idi, bunların tamamını ilgili ülkeler Tayland’in yaptığı gibi Çin’e teslim edeceklerdi.

Ben ve Ailem Türkiye Sayesinde    Kurtulduk
Ben ailem ile birlikte  başımız  sıkıştığı ve hayatımız  tehlikeye girdiği zaman aziz Türkiyemiz sayesinde bu tehlikeden kurtulduk.1997 Gulca katliamından sonra Çin işgal yönetimi Doğu Türkistan’da toplu tutuklamalar yapmaya başladı.Beni de tutuklayıp hepsedeceklerdi. Çünkü ben 1985 yılındaki Urumçi Uygur öğrencilerin  Milli hareketlerinde rol almıştım ve bu hareketin  öncülerden biri idim ve devamlı takip ve gözetim altında bulunduğumu biliyordum. Tutuklama furyası başlayınca derhal ülkemi terk etmek zorunda idim. Yoksa beni de tutuklayacaklar ve yıllarca hapiste yatacaktım.Belki bugün Doğu Türkistan’da olsa idim,hayatta ta olmayabilirdim. Benim o yıllarda gidebileceğim 2 ülke vardı.Biri komşumuz Afganistan,diğer ise Türkiye.Afganistan hiç çaresiz kaldığımda sığınabileceğim bir ülke idi.Hemen Türk Elçiliğine vize başvurusu yaptım.Derhal 3 günlük transit vizesi verdiler. Ben ve ailem bu transit vizemiz ile Türkiye’ye geldik ve ABD.’ye ilticamız kabul edilene kadar tam tamına bu 3 günlük transit vize ile 2 yıl  Türkiye’de  kaldım. Bu 2 yıl süresince  hiç bir  kimse bana “Sen nicisin veya  Vizen bitmiş ”  demedi. Ben Türkiye’de işgal altındaki kendi ülkemden daha rahat ve daha huzur içinde ve mutlu olarak yaşadım.Bu durum sadece benimle sınırlı olmayıp,Türkiye’ye bu şekilde gelen binlerce Uygur Türkü  de aynı şekilde  halen yaşamaktadır.
Türkiye Çin’in  Urumçi Katliamına Tepki Gösteren İlk Ve Tek  Ülke
Çin 05  Temmuz  2009’da başkent Urumçi’de kanlı bir etnik katliam yaptı ve binlerce  Uygur  öldürüldü  ve on binlerce kişi yaralandı veya kayboldu. Urumçi katliamı  Doğu Türkistan tarihindeki en büyük facialardan biri  olarak tarihe geçmiştir. O zaman Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan “ Urumçi’de olanlar Adeta Soykırımdır. Bu etnik kıyıma son verilmeli ve sorumlular yargı önünde hesaba çekilmeli.” Sözleri ile tarihi not düşen çok önemli bir açıklama yaptı ve Çin’e bu kadar net ve en üst seviye’de tepki gösteren dünya’da tek hükümet  başkanı oldu.Dünya’da hiçbir hükümet veya devlet yetkilisi bu şekilde tepki gösteremedi ve ortaya çıkmadı.Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın bu tarihi ve yiğitçe çıkışını ömrüm boyunca hiç unutmayacağım ve hiçbir Doğu Türkistanlı asla unutmaz, diye düşünüyorum.
Türkiye, Güneydoğu Asya Ülkelerine Kaçan Uygurlara Sahip çıktı
Son yıllarda Doğu Türkistan’daki baskı,zulüm asimilasyon ve soykırım uygulamalarından kaçarak Tayland,Malezya Myanmar ve diğer ülkelere kaçak yollardar gelen ve daha sonra bu ülke yetkililerince yakalanan Uygur Türkü mültecilere Türkiye devletimiz sahip çıktı ve bu ülkelere özel Heyet göndererek durumlarını yakından inceledi.Bu Kardeşlerimize sahip çıkarak onları Türkiye’ye kabul etti. Türkiye eğer bu Kardeşlerimize sahip çıkmamış olsa idi, Tayland ve Malezya’nın yaptığı gibi bu binlerce Uygur’u ilgili ülkeler Çin’e teslim edecekti.Bu faciayı sadece ve sadece Türkiye önledi. Bu sebeple de Türkiye uluslar arası ilişkilerde Çin ile karşı karşıya kaldı ve ilişkiler bir süre gerginleşti. Türkiye siyasi.ekonomik ve diğer ilişkiler yönünden yeteri kader sorunları olan bir ülke olmasına rağmen.bu sorunlarını ileri sürerek hiçbir zaman ve hiç bir şekilde sığınmacı Uygur Türkü Soydaşlarını reddetmedi ve reddetmez de. Bazı idraksiz ve düşüncesizlerin veya bazı ardniyetlilerin bu yöndeki  töhmetleri ve iddiaları tamamen haksız ve yersizdir.  Türkiye hiç bir zaman değil,öz Kardeşleri olan Uygur Türklerine,kendisine sığınmak isteyen her kese dini,dili ve etnik kimliği ne olursa olsun geleneksel olarak önem verdiği yüksek insanı değerler ve alicenap bir tutum ve yaklaşımla bu sığınma taleplerini insanı olarak  asla reddetmemiş ve onlara sığınma hakkı tanımıştır. Bugün Türkiye’de ülkelerindeki savaştan kaçan milyonlarca mülteci barınmaktadır. Bunları hepimiz her gün seyrediyor ve izliyoruz.
Bazı bazı Uygur Paylaşımcıların hiç bir kanıta dayanmayan asilsiz, temelsiz ve tamamen cehaletten kaynaklanan bu yöndeki haksız suçlama ve töhmetlerinden son derece kırıldım ve çok büyük üzüntü duydum. Sayın Çavuşoğlu’nun Pekin’de sarfettiği bu diplomatik söylemlerine bakarak Türkiye’yi suçlamak sadece töhmet ve iftiradır ve en hafif tabiri ile cahalet, vefasızlık ve kadir – kıymet yoksunluğundan  ileri gelmektedir.
Türkiye  – Çin İlişkileri
Benim kişisel tahminlerime göre, Türkiye Dış işleri Bakanı Sayın Çavuşoğlu’nun bu ani Çin ziyareti ve Çin’deki söylemlerinin esas sebebi ABD. ve batı ülkelerinin Türkiye’ye karşı son yıllardaki yanlış ve olumsuz politik tutum ve yaklaşımlarından  ileri gelmektedir.
Son yıllarda Türkiye ve AB.ilişkileri  olumlu  yönde gitmemekte ve ilerlememektedir. Batı ülkeleri Türkiye’yi haksız olarak eleştirmekten geri kalmıyor ve üstelik anlaşmalar ile taahhüt ettiği bir çok vaadlarını de  yerine getirmiyor. Ayrıca,Türkiye’nin güvenliğinı  tehlikeye atan bazı yanlış ve dostça olmayan tutum içine girmişlerdir. Batı ülkelerinin göz yumması ve bazen de onların gizli teşvikleri ile Türkiye’de terör  olayları   bir türlü son bulmamaktadır. Suriye ve Irak sınırlarının yer aldığı güneydoğu sınırlarında Türkiye’ye karşı tehdit ve tehlikeler gün geçtikçe artmaktadır.
Bu sebeplerle Türkiye’de iktidardaki bugünkü hükümet, Türkiye’nin başına bela olan bu tehdit ve tehlikeleri ber taraf edebilmek ve  ülke güvenliği sağlamak ve korumak için yeni dostlar,müttefikler ve kendisini destekleyecek ülkeler bulmak için diplomatik ve siyasi girişimlerini arttırmış bulunmaktadır.  Ben Dış işleri bakanı Sayın Çavuşoğlu’nun bu  ani Çin ziyaretinin bu arayışların bir sonucu olduğunu düşünüyorum.
Türkiye borç ödeyen bir ülke durumundan kurtulalı henuz 5-6 yıl olmuştur. Daha sonra ekonomik ve politik yönden yükselerek G20 ülkeleri arasına katılmayı başarmıştır. Eğer Türkiye G-7 Ülkeleri arasına girebilirse Uygur Türkü Kardeşlerine daha çok yardım edebilir ve onları daha çok himaye eder  ve onların haklarını daha açıktan ve daha iyi şekilde savunacağını  düşünüyor ve tahmin ediyorum. Güçlenen ve dünya’da itibarı yükselen bir Türkiye ancak,mazlum soydaş,dindaş ve kardeşlerine  daha çok yardım edebilir ve onlara kol kanat gerebilir. Bu hususun asla unutulmaması gerekir. Ben inşallah Aziz Türkiye’mizin Allah’ın yardımı ve Türk halkının büyük çabası ile G-7 ülkeleri arasında en kısa zamanda yer alacağına inanıyor ve öyle olmasını de yürekten diliyorum.
Türkiye şimdiki vatan  topraklarında bin yıllık bir devlettir.Çok eskilere dayanan kadim bir politik deneyim ve  oyunculuğa  sahiptir. Türkiye’miz ayrıca biz Türkleri günümüz dünyasında gerçek manada ve hakkı ile temsil eden tek ülkedir. Diplomasiyi uluslar arası ilişkilerde nasıl kullanacağını  ve oyununun kurallarını çok iyi bilmektedir. Bu sebeple sarfedilen sözler diplomasının gereğidir.Bu nedenle Türkiye biz mazlum ve mağdur Uygur Türkü kardeşlerini Çin’e hiç bir zaman  feda  etmez.  Sayın ÇAvuşoğlu’nun söylemleri diplomasının normal bir gereğidir.Kimsenin bu konuda endişe etmesine gerek yoktur.diye düşünüyorum.(1.bölümün sonu.yazı devam edecek)

Etiketler: » » » » » » »
Share
1088 Kez Görüntülendi.