logo

trugen jacn
03 Ocak 2021

TÜRKİYE’NİN UYGUR TÜRKLERİ İLE SINAVI

İstemi Yılmaz - Türkiye’nin Uygur sınavı

İstemi YILMAZ

Koronavirüs pandemisinin damga vurduğu bir yılı geride bırakırken, Türkiye’nın dış politikasında gündem bir kez daha Çin oldu.

Yılan hikayesine dönen Çin yapımı Sinovac aşıları sonunda ülkeye giriş yaptı. İki kez ertelenen aşıların neden geç geldiği kafalarda soru işareti bıraktı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın verdiği bilgiye göre gecikmenin sebebi “Pekin gümrüğünde görülen Kovid-19 vakaları” Ancak komplolara doyduğumuz pandemi ve aşı temalı 2020 senesinin sonunda, birkaç günlük rötarı başka bir gerekçeye, Uygur Türklerinin Çin’e iadesine dayandıranlar da var.

Dedikodunun kaynağı aşıların gecikeceğine ilişkin açıklamanın ardından ilginç bir habere imza atan Fransız Le Monde gazetesi.

Buna göre, Çin parlamentosu, Ankara ile Pekin arasında imzalanan Çin vatandaşlarının iadesi anlaşmasını onayladı. Haberde görüşlerine yer verilen Dünya Uygur Kongresi sözcüsü Dilşat Raşit, “Bu iade anlaşması, Çin’den kaçan ve henüz Türk vatandaşlığına sahip olmayan Uygurlar arasında paniğe yol açacaktır. Türk hükümetine bu anlaşmanın bir zulüm aracı olarak kullanılmasını önleme çağrısında bulunuyoruz” diyerek Ankara’yı anlaşmayı uygulamamaya davet etti.

Bir bardak suda fırtına kopartan anlaşma yeni değil. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 14-15 Mayıs 2017’de katıldığı Pekin’deki Kuşak ve Yol Uluslararası İş birliği Forumundan bir gün önce imzalanmıştı. Anlaşmanın Uygur Türklerini “doğrudan” hedef alan bir tarafı da yok. Basit bir suçluların iadesi anlaşması olarak tasarlanan metin, Pekin’in “terör suçu” işlediğine kanaat getirdiği Çin vatandaşlarını Türkiye’den teslim almasını sağlıyor. Bu konuya istisna teşkil eden tek hal ise iadesi istenen kişinin “Türk vatandaşlığına” veya Türkiye’de “iltica hakkına” sahip olması.

Elbette Türkiye, anlaşma imzalanırken iadenin kapsamının Uygur Türkleri olacağının farkındaydı. Fakat son yıllarda Suriye’ye geçerek Türkistan İslam Partisi’ne (TİP) katılan Uygurların sayısı düşünüldüğünde Pekin’in iadesini isteyeceği şahısların terörle iltisakının pek de üzerine kafa yorulacak bir tarafı kalmıyor.

Gayrı resmi verilere göre Suriye’deki Uygur Türklerinin sayısı on binleri buluyor. Uygurlar bölgeye teker teker değil, genelde aileleriyle beraber göç ediyor. Her biri İdlib’de TİP’in kurduğu Uygur mahallelerine yerleşip, orada yeni bir hayat kuruyor. Söz konusu “parti” hem Birleşmiş Milletler’in hem Türkiye’nin “terör örgütleri listesinde” yer alıyor. ABD ise Türkistan İslam Partisini geçen ay terör örgütleri listesinden çıkarmıştı.

Anlaşmanın Türkiye tarafından kabulü Suriye’deki TİP hesaba katıldığında oldukça anlaşılır. Buna rağmen Ankara’nın Çin’deki Uygur Türklerinin zorla tutulduğu toplama kamplarına veya maruz kaldığı ayrımcılığa dair tepki gösterdiğini söylemek güç. Türkiye bugüne kadar başta Birleşmiş Milletler olmak üzere birtakım uluslararası kuruluşların Çin’deki toplama kamplarına yönelik kınama bildirilerine imzacı olmadı. Ankara, Uygur meselesinde sadece bir kez, 2019 Şubat’ında toplama kampında öldüğü iddia edilen Abdurrehim Heyit için sesini yükseltti. Haberin doğruyu yansıtmadığı ve Heyit’in iyi olduğu ortaya çıkınca elde sadece Pekin’in temkinli öfkesi kaldı. O günlerde yaşananlar unutulsa da Türkiye Heyit olayından “Çin’in dostluğunu kazanmak istiyorsa Uygurlar konusunda temkinli olması gerektiğini” öğrendi.

Bugün Türkiye-Çin ilişkilerindeki en tehlikeli konu, Uygur Türklerinin durumu. Süreçten gördüğümüz kadarıyla Ankara, Pekin’i rahatsız edecek her adımı atmaktan imtina ediyor. Karşılığında tek beklentisi, Çin sermayesinin Türkiye’ye yatırım yapması ve ticaret hacminin genişlemesi. Özellikle talep edilen, İstanbul merkezli bazı dev projelerin Çinliler tarafından finanse edilmesi. Pekin bu sessiz iş birliğinden şimdilik memnun. Zira Çin yönetimi, Türkiye’nin çekimser tavrının, Uygur Türkleri üzerinden Kuşak ve Yol projesini hedef alan ABD’nin hamlelerini boşa düşürdüğünün farkında. Ancak yine de Türk kamuoyunu “Uygur siyasetine” ikna edebilmiş değil.

Sonuç olarak, Çin’in en düşük mali gelişmişlik seviyesindeki bölgelerinden Sincan’da yaşayan Uygur Türklerinin şartlarının zor olduğu görülüyor. Uluslararası medyanın uydu görüntüleri ve tanıklıklarla desteklediği Uygur haberleri, toplumun bir kısmının “merkezlere” yerleştirildiğini kanıtlıyor. Burada temel soru, Uygurların Çin’in iç politikasının bir parçası olup olmadığı. Türkiye’nin bu soruya verdiği yanıt ise tepkisizliğinden anlaşılabilir.

KAYNAK : turkish.aawsat.com/home/article/2716571/i%CC%87stemi-y%C4%B1lmaz/t%C3%BCrkiye%E2%80%99nin-uygur-s%C4%B1nav%C4%B1?fbclid=I

Share
394 Kez Görüntülendi.