logo

trugen jacn

TÜRKİYE’NİN ÇİN’İN TÜRK SOYKIRIMINA KARŞI SESSİZLİĞİ VE GELİŞEN TÜRKİYE-ÇİN İLİŞKİLERİ

UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (UYHAM)

İstatistiklere göre, çoğu Müslüman olan yaklaşık 12 milyon Uygur, Kazak ve diğer Türk halkları  Çin’in kuzeybatısındaki  Uygur  bölgesinde yaşıyorlar. Resmi olarak Sincan Uygur Özerk Bölgesi olarak bilinen bölge, insan hakları guruplarına göre  etnik ve dini azınlıkların etnik temizliğe tabi tutulmaktadır.

İnsan hakları gruplarının yanı sıra, birkaç ülke Çin’in  bu konudaki uygulamalarını  kınadı ve Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık ve Kanada ve Hollanda bu  kitlesel hedeflemeyi soykırım” olarak tanımladı.

Uygurların uluslararası arenadaki statüsü konusundaki son jeopolitik gelişmeler ışığında, ilgi sessiz kalmakla suçlanan İslam ülkelerine odaklanıyor.

Türkiye, Uygur meselesiyle ilgili artan iç ve dış  sorunlar ve gerginliklerle karşı karşıyadır.

Neden Türkiye?

Türkiye tarihsel, kültürel ve dilsel olarak Uygurlar, daha geniş Orta ve Batı Asya bölgesindeki Türk etnik gruplarla derin bağlara sahiptir. Türkiye, Çin makamları tarafından hedef alındığı için bu ülkeye sığınan on binlerce     Uygur mülteciler için uzun süredir bir sığınak olarak hizmet etti.

Türkiye’deki Uygur diasporasının sayısının şu anda 15.000 ila 50.000 kişi arasında olduğu tahmin edilmektedir.

Bu ilişkilerin farkında olan Uygur gruplarını desteklemek için çabalar sürüyor. Reuters 2015 yılında Uygur Türk mültecilere, Türk diplomatların Uygurların Çin topraklarından kaçmalarına yardımcı olmak için seyahat belgeleri bile verdiklerine dikkat çekti.

Türk halkı, Çin’in azınlığa karşı uluslararası hukuku ihlal ettiği iddialarına karşı çıkmak için de birkaç  kez protesto düzenledi.

9 Şubat 2019’da Türkiye, sert bir hükümet açıklamasıyla Pekin’i “Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Uygur Türklerinin ve diğer Müslüman toplulukların temel insan haklarını ihlal ettiği” için eleştirdi. Türkiye, Müslüman dünyasında Çin’i eylemlerinden dolayı alenen kınayan birkaç ülkeden biri olduğu için bu açıklama Türk  kamuoyunu memnun etti.

Son Yıllarda Türkiye sustu

Son yıllarda Türk yetkililerin  Uygurlar konusunu arka plana atması ile   Türkiye’nin Uygur yanlısı tutumu önemli ölçüde  zayıfladı.(kötüleşti.)

Türk Yetkililer, Uygurların durumu üzerine ara sıra yaptığı yorumlara rağmen, aktivistler ve gözlemciler Türkiye’yi Çin’in Sincan’daki Türk Müslüman toplumunun haklarını ihlal etmesine sessiz kaldığı için eleştiriyorlar.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2015 yılında İstanbul şehrini kasıp kavuran Çin karşıtı protestoları yorumlarken, “Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki kardeşlerimize yaptığı baskı iddialarının izleyicilerimizde duyarlılığa yol açtığını” öne sürerek kamuoyunu şaşırttı.Erdoğan ayrıca, kimliği belirlenemeyen grupların Türk Milletinin bu konudaki  kaygılarını Türk-Çin ilişkilerine zarar vermek için istismar etmeyi amaçladıklarını  de bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2015’te  resmi bir ziyaret için Çin’e  geldiğinde Çin’in toprak bütünlüğüne verdiği desteği teyit etti. Erdoğan, Türkiye’nin Çin ile ilişkilerini “kötü niyetli güçlerin” etkilemesine izin vermeyeceğini  özellikle belirtmeyi ihmal etmedi.

Erdoğan, Çin’in Uygurlara yönelik  şiddet eylemlerini  09 Temmuz 2009’da( on yıl önce) soykırım olarak tanımlasa da, Türkiye davaya resmi olarak müdahale etmedi.

Giderek daha fazla ülke Çin’i soykırım yapmakla suçlarken, halihazırda bir dizi anlaşmazlığı ortaya çıkaran Türk nüfusu arasında gerilim artıyor.

Uygurların sözde desteğine rağmen Türk yetkililer protestoları eleştirdi ve bazı iddialarını sorguladı.

15 Şubat’ta İçişleri Bakanı Süleyman Soylu protestoculara “çevre dışına çıkması planlanan bir uluslararası çatışma” uyarısı yaptı.

Son yıllarda Çin ve Türkiye stratejik bağlar geliştirdiler, belki de Türkiye ile Sincan’daki Türk Müslümanlar arasındaki bağlara rağmen Türkiye’nin neden konumunu değiştirdiğine dair sorulara cevap bulmak için şu yorumlara bir göz atalım :

Gerçek politika bir rol oynayabilir mi?

Türkiye ABD,batı ve Ortadoğu ülkeleri ile son yıllarda gerginlikler yaşarken( bir tarafı diğerine doğru ilerletmezken) buna akarşılık  Çin-Türkiye ilişkileri son yıllarda istikrarlı bir şekilde büyüdü.

İki ülke arasındaki ilişkiler başta ekonomi, ulaşım, ticaret ve turizm olmak üzere çeşitli alanlarda yoğunlaştı ve ticaret hacmi 2020’de yaklaşık 24 milyar dolara ulaştı.

Türkiye ile Batı, özellikle ABD arasındaki gerilimler, Çin’i Türkiye’nin bölgesel ve uluslararası konumunu güçlendirmeye yardımcı olmak için çekici bir müttefik haline getiriyor. Yıllarca süren ekonomik düşüşün ardından analistler, Türkiye’nin Çin ile bağlarının ekonomisinin toparlanmasına yardımcı olacağını umuyor olabileceğini belirtiyorlar.

Çin, Batı’ya bağlanmak için  stratejik projeler ve yatırımlar yapılıyor,

Washington’daki Brookings Enstitüsü’nde kıdemli araştırmacı olan Kemal Kirişçi, Amerika’nın Sesi ( VOA) radyosuna  yaptığı açıklamasında  Türkiye’nin Çin ile yatırımı, ticareti ve krediyi yoğunlaştırarak ekonomisini iyileştirmeye çalıştığını belirtti. Türkiye ayrıca Çin’den COVID-19 aşıları almayı seçti, bu da Türkiye için bir ek bağımlılık yarattığını ileri sürüyor.

Türkiye ile Çin arasındaki ilişkiler, esas olarak Uygur meselesi nedeniyle ara sıra gerilimler yaşasa da, iki ülke bir dizi ikili anlaşmalar, projeler ve hükümetler arası diyaloglar yoluyla işbirliğini güçlendiriyor.

Çin’in  bir projesi olan Kuşak ve Yol Girişimi çerçevesinde ilişkiler büyük ölçüde güçlendirildi ve bu aynı zamanda bölgedeki oyuncuların rolünü güçlendirecek ve Türkiye’nin Çin’in altyapı gelişimine olan bağımlılığını artıracaktır.

Bu durumu, Uygur aktivistlerin ve gözlemcilerin, bu gelişmelerin Türkiye’nin Uygurları destekleme kabiliyetini zayıflatacağına dair korkularını artırıyor.

Washington’daki Cato Enstitüsü’nde kıdemli araştırmacı olan Mustafa Akyol’un aynı kaynağa verdiği bir başka  açıklama ise, “Tüm bunların Türkiye’nin yeni yönetici ideolojisinin, Batı karşıtı dünya görüşünün ve Batılı olmayanlarla yakınlığının bir sonucu olduğunu düşünüyorum.  Bu güçler şu anda Rusya ve Çin olarak gözüküyor. ” dedi.

Bölgedeki son dinamiklerin analizi, Batı ile istikrarsız siyasi ve ekonomik bağlar ışığında Türkiye ve Çin işbirliğine yönelik jeostratejik ihtiyacın, Türkiye’nin Uygur meselesindeki sessizliğinin ana itici gücü olduğunu gösteriyor.

Türkiye NATO müttefiklerinden Rusya ve Çin dahil yeni büyük oyunculardan birine  dönüşürken, Uygurlar sorunu da gündem olmaya devam ediyor. Türkiye’nin ABD, İngiltere, Kanada, Hollanda ve diğerleri gibi Çin’in Uygurlara yönelik insan hakları ihlallerinin Soykırım olarak tanımlanması için   benzer bir karar  mi alacak  yoksa tersine bir  duruş mu sergileyecek ? Bu konuda henüz net bir tavır ortada gözükmüyor.

Çin Uygurları Sömürmeye,Baskı  ile Katletmeyi Sürdürecek

Bağımsız İnsan Hakları Gurupları Türkiye ile Çin arasında günden güne gelişen  ilişkilerindeki bu son durum karşısında  Çin yönetimi Uygurlar konusunda hiç geri adım atmayacaktır. Aksine  Çin yönetimi Doğu Türkistan genelinde açtığı yüzlerce Çin tipi toplama kamplarında   haksız ve hukuksuz olarak zorla hapsettiği  ve sayılarının en az  bir milyon olarak tahmin edilen Müslüman Uygurlara baskı, zulüm uygulayarak çeşitli işkenceler yapmaya ve onları Köle/İşçi olarak sömürmeye ve katletmeye devam edecektir.  

Kaynak : https://www.haberarasi.com/cin-turkiyenin-uygur-muslumanlari-uzerindeki-sessizligini-satin-aldi-mi/Heber-Analız Merve Akpınar)
Share
336 Kez Görüntülendi.