logo

trugen jacn
09 Ağustos 2016

TÜRKİYE – RUSYA İLİŞKİLERİNİN TÜRK DÜNYASINA ETKİSİ

plain-blue-background-wallpaper-3-12

Mehmet Emin HAZRET

Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün  Rusya’nın Saint Petersburg  kenti’nde Rusya devlet başkanı Putin ile görüştü. Rusya Lideri Putin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı  samimi bir şekilde karşıladı ve  ” Darbe kalkışmasıyla ilgili yol açtığı iç krizden sonra sizi arayan ilk liderlerden bir tanesi olduğumu biliyorum. Ve tekrar bizim ilkesel tavrımızı dile getirmek istiyorum. Biz her türlü darbe kalkışmalarına, anayasaya aykırı olan bu tarz girişimlere  her zaman karşı olacağız” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da “İkili ilişkilerimiz çok farklı ve olumlu bir süreç içerisine girmiştir”  cümlesi ile  iki ülke ilişkisinin geleceğinin   olumlu   olacağını belirtti.

Rus medyası, bugün St. Petersburg’da Rus ve Türk iş adamaları ile  gerçekleştireceği toplantıya, Doğrudan Yatırım Fonu  (RDPİ)  Başkanı Kirill Dmitriyev’in de katılacağı açıklanadı ve  ve bu karma toplantı’da  bir Türk şirketiyle önemli bir anlaşmanın  imzalanabileceği belirtildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’in bu bir günlük iş ziyaretinin sonucunun  şimdiden alınmakta olduğu gözlenmektedir.

Bende  iki ülke arasındaki resmi görüşmelerin bitmesini  ve yapılacak resmi açıklamaları beklemeden,  bu yazımı kaleme almış bulunuyorum.

Yıllardan beri normal ve  karşılıklı iyi diyebileceğimiz bir rota’da seyreden Türk-Rus ilişkileri,   sınırlarımızı ihlal eden bir Rus SU-24 uçağının Türk F-16’ları tarafından 24 Kasım 2015’te Suriye sınırları içerisinde  düşürülmesinden sonra, hissedilebilir bir krıze sebap olmuş ve siyasi,ekonomik ve diğer karşılıklı ilişkilerde belirgin  olumsuzluklar meydana gelmişti. Bugün  iki liderin, iki ülke ilişkilerinin normalleşmesi için bir araya gelmesi ve karşılıklı görüşmelerde bulunması  sadece Türk –Rus çıkarları açısından  değil, tüm Türk dünyası için de büyük bir  önem  arz etmektedir.

Türk medyası Erdoğan -Putin görüşmesinin önemini, daha fazla Rus turistlerin Türkiye’ye gelmesi, Türkiye’nin yaş meyve, sebzelerine tekrar Rusya kapısının açılması gibi daha çok ekonomik ağırlıklı olarak ele almakta bu  konular üzerinden  değerlendirmektedir. Bence Türkiye –Rusya ilişkisinin iyileşmesi, karşılıklı dostluk ve işbirliği  bağlarının  güçlenmesi,  omurgasını Türkistan coğrafyasının oluşturduğu 300 milyonluk Türk dünyasının güvenliği, istikrarı, refahı ve geleceği için hayatı öneme sahiptir.

Rusya Federasyonuna bağlı Özerk Cumhuriyetlerde yaklaşık  20 milyon, Sovyetlerden ayrılarak bağımsızlıklarını ilan eden Türk Cumhuriyetlerinde  ise, 80 milyon’u aşkın  Müslüman Türk yaşamaktadır. Ayrıca bunların yanında Rusya ve Türk Cumhuriyetlerine komşu ve günümüzde Çin işgali altında olan Doğu Türkistan’da  en az 25-30  milyon  arasında Müslüman Türk bulunmaktadır. Avrasya Türklüğü uzun vadede Türkiye için, Rus turisti,Limon, salatalık ve domates konusundan  da daha  çok önemlidir.

Erdoğan ve Putin uçak krizinden sonra ilk kez yüz yüze görüşecekler! İşte o tarih...

24 Kasım 2015 uçak düşürme olayından hemen sonra  Rus-Türk ilişkileri ve etkileri konusunda ardı ardına 3 yazı yazdım  ve bu site’de yayınladım.  Yazılarımda  bir T.C.Vatandaşı Doğu Türkistanlı Uygur Türkü olarak  Türk –Rus ilişkisinin bozulmasından duyduğum derin üzüntüyü anlattım ve bu konu üzerinde bildiklerimi ve tahminlerimi ayrıntılı bir şekilde sizlerle paylaşmaya çalıştım. Bozulan İki ülke ilişkilerinin  en   kısa süre içerisinde tekrar düzelmesini temenni ettiğimi tahmin ve tarihten örnekler vererek  içten ve samimi olarak ifade ettim.

Kafkasya,  Türkistan ve Orta Asya Türklüğü ile , Rusya Türkleri başta Türkiye dışında yaşayan bilumum Türkler  bin yıldan beri kendilerini ve islam dünyasını şerefle ve  bihakkın temsil eden  Anadolu Türkleri  Kardeşleri ile olan kardeşlik bağlarını yeniden kurmak ,geliştirmek,pekiştirmek ve daha da ileriye götürmek istiyorlar.  Yaklaşık bir yüzyıl önce kopan ve bir birlerine hasret kalan Doğu Türkleri,Batı Türkleri olarak tabir ettiğimiz Türkiye’deki Kardeşleri ile bir daha ayrılmak istemiyorlar.  Ama Rusya ile olan  iyi ve yakın ilişkilerinden  de vaaz geçmek ve kopmak  niyetinde hiç değiller.Çünkü,yer aladıkları coğrafyalarda buna muhtaç ve mahkumdurlar .  Onlar büyük komşuları  Rusya ve  Can Kardeşleri Türkiye ile el ele beraber  ve birlikte ileriye doğru yürümek istiyorlar. Cumhurbaşakanı Erdoğan ile  Rus devlet Başkanı Putin’in arasını  bulmak ve ve düzeltmek için Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev ile Dağıstan Özerk Cumhuriyeti başkanı Ramazan Abdulatipov’un  bu konuda büyük çabalar gösterdiklerini ve önemli röller  oynadıkları  şimdi  ortaya  çıkmış bulunuyor. Kazakistan Lideri ve Türk Dünyasının Aksakalı  Nazarbayev’in  iki lideri uzlaştırmak için aylar süren kişisel çabaları ve ilişkilerin yeniden kurulmasında  kilit rol oynaması takdire  şayan ve uzun vade’de Türk Milletinin geleceği açısından  çok önemli ve olumlu bir teşebbüs olmuştur.  Kafkasya,Hazar ötesi olarak tabir ettiğimiz  Türkistan ve  bütün Orta Asya  Müslüman Türk toplumlarının Türkiye, Rusya dostluğuna neden bu denli önem verdiğini, Türk devlet  adamlarımız ile  Türk aydınlarının çok iyi  anlamaya çalışması ve farkında olması  buna göre yeni fikirler ve stratejiler geliştirmesi çok önem arz etmektedir.

Türk – Rus ilişkisinin bozulmasından en çok  sevinen ve bundan istifade etmeye çalışan ülke ise,  Komünist Çin olmuştur. Çin,  günümüzde Türkistan Cumuhuriyetleri ile Orta Asya coğrafyasını kendisinin   ekonomik sömürgesi haline dönüştürmekle kalmadı ve  Rusya’yı batı sınırlarında da sıkıştırma  sürecine girmiş bulunuyor.  Ukrayna dış işleri bakanlığı  bir süre önce kurumsal  internet sitesinde kendilerine askeri mühimmat, araç – gerek  yardımı yapan   18 ülkenin listesini yayınladı. Listede  Ukrayna’ya  yardım eden ülke olarak Çin tek NATO üyesi olmayan ülke  olarak yer almıştır.  (NATO ülkelerinin Ukrayna’ya askeri yardım konusunda aldığı ortak kara vardır). Çin, listede Türkiye’nin önünde yer almaktadır. Yeni, Çin’in, Ukrayna’ya verdiği askeri yardım Türkiye’den daha fazladır. Zira Rusya Kırımı ilhak ettiğinde Çin, Rusya’yı desteklemiş ve bu ülkenin  yanında yer almıştır.

Batı blogu içerisinde yer alan  Japonya, Ukrayna’ya en çok yardım yapan ülkelerin başında geliyor.  Ama, Japonya’nın yaptığı yardım askeri içerikli değildir. Bu yüzden 18 ülke listesinde Japonya yoktur. Ama Çin vardır.

NATO ülkeleri  Liderleri 8-9 temmuz 2016 tarihlerinde Polonya başkenti Varşova’da  toplanma hazırlığında iken, Rusya   kızgınlığından  çılgına dönmüştür.  NATO toplantısından tam iki hafta önce Çin devlet başkanı Şi jinpeng  Varşova’yi ziyaret etmişti.Çin Lideri Xi,  Polonya ile inşaat, ham madde, enerji, yeni teknoloji, finans ve bilim alanlarında olmak üzere 40’a yakın anlaşma ve mutabakat muhtıraları imzalamıştır. Ayrıca,Xi Jing Ping NATO savunma kalkanı projesinin Polonya’ya kurulmasını desteklediğini  açık olarak dillendirmemiş ise de, duruş ve tavırları ile  buna desteğini ifade etmiştir.

Çin, Rusya’nın tüm dikkat ve tehdit algılamasında,tamamen  Avrupa’ya odaklanmasını istiyor. Rusya, tehdit algılamasında NATO’ya kilitlenirse, Çin, Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine yönelik işgal sürecini hızlandırabilecektir. Çin’in, doğu ve güney pasifikte ABD ve müttefikleri ile savaşa girme manevraları sadece propaganda amaçlıdır. Gerçek hedefleri ise Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine yoğun ve toptan askeri harekat düzenleyerek bu Coğrafyayı istila etmek istemektedir. Bu emel ise,Çin’in milli, tarihi ve stratejik hedefidir.

ABD, Rusya  ile  Çin arasından henüz  açık ve net bir şekilde tercih yapmış değildir. Son yüz yılda Çin, Rusya ile 3 defe ittifak  kurmuş  ve her 3 defasında de Rusya’yı arkadan hançerlemiştir. Daha sonra ise,  yüzünü ABD ye dönmüş ve ikiyüzlülük yapmıştır.  Çin bu kez de aynı dönekliği yapabilir. Bu defa da aynı dönekliği tekrarlayarak yönünü ABD.’ye çevirebilir. ABD.yi arkasına alan  2,5 milyonluk dev Çin ordusu, Sibirya ve Orta Asya topraklarına yönelebilir. Çin eğer buna cesarete ederse , Avrasya kıt’ası  tarihte görülmemiş şekilde kanlı savaşlara sahne olabilir. Bu suretle   Türkistan Türklüğü  büyük bir Rus ve Çin soykırım ile tekrar  karşı karşıya kalabilir.

Ruslar cesur, savaşçı ve aynı zamanda  devletçi bir toplum olmakla berber, üstün zekaya sahip bir Millettir. Ruslar,günümüzde  insanlığın temel yaşam standardı olarak kabul edilen  demokrasi yolunda epey yol almıştır. Slav ve  Avrupa kökenli olan Ruslar,  eğer, batı dünyası ile uzlaşır, Çin’in tuzağına düşmez ise.  sadece kendi toprakları olan  Sibirya, Türkistan ve  Orta Asya Türk halkları ve diğer halklar için değil,  bütün dünya  büyük  bir yıkım ve felaketten kurtulmuş olur.

Türkiye, Rusya ile  daima dost ve stratejik ortak olmak ve bu durumunu korumak  zorundadır. Bu durumun, Bölge’nin ekonomik, siyasi, diploması, güvenlik ve  istikrarı açısından hayatı önemi  bulunmaktadır. Gelecekte  Doğu Türkistan Türklerinin Çin esaretinden kurtularak  özgür  olmasında ve bağımsızlığına yeniden  kavuşmasında, Türk – Rus ittifakı  belirleyici role sahip olacaktır.

Türkiye için Avrupa değerleri vazgeçilmezdir. Türk devletinin bu coğrafyadaki kaderi ve yazgısı bu minval üzerinde  tecelli etmiştir.Türkiye,tarihten gelen tecrübelerine dayanarak  yönünü daima Batı’ya yanı Avrupa’ya yöneltmek zorundadır. Ancak, Rusya, Türkiye için batı’nın bir alternatifi değildir. Türkiye  bir NATO üyesi, Avrupa Konseyi AGİT AP. başta bir çok batı men’şeli Uluslararası kuruluşlarını  kurucu ve üyesi olarak Avrupa’nın  bir parçasıdır. AB, Türkiye’yi   üyeliğe alsın, almasın, Türkiye Avrupa standartlarına ulaşma  hedefinden şaşmamalıdır. Türkiye stabl bir şekilde  yerini koruyarak , ileriye doğru  yönünü değiştirmeden Rusya ile ilişkilerini geliştirmesi kendine  bir çok avantaj ve yararlar  sağlayacaktır. Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi, aynı zamanda Avrupa ile Rusya’nın  ilişkilerinde ve bütünleşmesinde Türkiye’nin tutkal rolü oynaması demektir.

Türkiye diplomatik ilişkilerde, Türkiye dışında kalabalık bir Müslüman Türk toplumunun olduğunu, onların desteğini aldığında daha sözü geçer bir Türkiye olacağını her zaman  bir köşe’de not etmek ve buna göre davranmak ve politikalar geliştirmek  durumundadır.

15 Temmuz FETÖ  Terör Örgütü’ne bağlı Hain Cunta’nın  darbe kalkışması , Türkiye   Cumuhuriyeti devletimiz üzerinde büyük bir etki yaratmış ve bunun tesirleri  uzun süre   devam edecektir.  Türk Milletinin en büyük düşmanlarının  yine kendi içimizde ve Türkiye’nin devlet kurum ve kuruluşlarında “Paralel yapı” adı ile   yuvalandığı gerçeği net ve açık olarak ortaya çıkmıştır. Bunun doğru olarak bilinmesinde çok yararlar  olacağını düşünüyorum. Bu yüzden Türkiye Cumhuriyeti  devletimizin  bu kriz ve  iç sorunlara  odaklanmasının uzun zaman  aralığında olmaması en büyük arzumuzdur.   Bu  işin uzun sürmesi ise, devletimiz ve Türk Milleti açısından bir çok dezavantajlara sebep olabilecek ve büyük bir   zaman ve enerji kaybına yol açabilecektir. Bu  tehlikeyi derinde hissettiğimi  özellikle belirtmek istiyorum. Ülkemizin bütün kurum ve Kuruluşlarının bu menfur kalkışmanın yarattığı sorunları bir an önce bertaraf ederek,normal devlet ve toplum hayatına dönmesi en büyük arzumuzdur. Türkiye’nin zaman  israfı ve kaybına  asla tahammülü yoktur.

Şu hususu özellikle ve öncelikle vurgulamak istiyorum ; Bugün  Türkiye’nin durumu ne olursa olsun, Tarih, Türk dünyasının  ve İslam aleminin  yükünü ve sorumluluğunu  Anadolu Türklüğünün üzerine yüklemiştir. Eğer Türkiye bugün, bir Almanya, bir Japonya gibi daha gelişmiş ve  güçlü bir ülke olsaydı, dünyada zulüm ve baskıya maruz kalan tek bir Müslüman,tek bir  Türk ve tek bir insan oğlu  olmazdı. Hür ve huzurlu bir  bir Türk – İslam dünyası ve  adalet arayan İnsanlık alemi için, doğru zamanda, doğru yerde duran ve yerini koruyan  güçlü ve istikrarlı bir Türkiye’nin  soluduğumuz hava ve içtiğimiz su kadar hayatı ve   elzem olduğunu düşünüyorum.

Yazımı merhum Liderimiz İsa Yusuf Alptekin’in şu sözü ile bitirmek istiyorum ;

” TÜRKİYE,Türk İslam Dünyasının Yegane Sığınağı ve İstinatgahıdır.”

“ALLAH,  Türkiye’mizi ilelebed korusun ve Yüceltsin.”  AMİN……….

 

 

Etiketler: » » » » » »
Share
1889 Kez Görüntülendi.