Son Dakika
Mehmet Emin HAZRET
Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün Rusya’nın Saint Petersburg kenti’nde Rusya devlet başkanı Putin ile görüştü. Rusya Lideri Putin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı samimi bir şekilde karşıladı ve ” Darbe kalkışmasıyla ilgili yol açtığı iç krizden sonra sizi arayan ilk liderlerden bir tanesi olduğumu biliyorum. Ve tekrar bizim ilkesel tavrımızı dile getirmek istiyorum. Biz her türlü darbe kalkışmalarına, anayasaya aykırı olan bu tarz girişimlere her zaman karşı olacağız” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da “İkili ilişkilerimiz çok farklı ve olumlu bir süreç içerisine girmiştir” cümlesi ile iki ülke ilişkisinin geleceğinin olumlu olacağını belirtti.
Rus medyası, bugün St. Petersburg’da Rus ve Türk iş adamaları ile gerçekleştireceği toplantıya, Doğrudan Yatırım Fonu (RDPİ) Başkanı Kirill Dmitriyev’in de katılacağı açıklanadı ve ve bu karma toplantı’da bir Türk şirketiyle önemli bir anlaşmanın imzalanabileceği belirtildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’in bu bir günlük iş ziyaretinin sonucunun şimdiden alınmakta olduğu gözlenmektedir.
Bende iki ülke arasındaki resmi görüşmelerin bitmesini ve yapılacak resmi açıklamaları beklemeden, bu yazımı kaleme almış bulunuyorum.
Yıllardan beri normal ve karşılıklı iyi diyebileceğimiz bir rota’da seyreden Türk-Rus ilişkileri, sınırlarımızı ihlal eden bir Rus SU-24 uçağının Türk F-16’ları tarafından 24 Kasım 2015’te Suriye sınırları içerisinde düşürülmesinden sonra, hissedilebilir bir krıze sebap olmuş ve siyasi,ekonomik ve diğer karşılıklı ilişkilerde belirgin olumsuzluklar meydana gelmişti. Bugün iki liderin, iki ülke ilişkilerinin normalleşmesi için bir araya gelmesi ve karşılıklı görüşmelerde bulunması sadece Türk –Rus çıkarları açısından değil, tüm Türk dünyası için de büyük bir önem arz etmektedir.
Türk medyası Erdoğan -Putin görüşmesinin önemini, daha fazla Rus turistlerin Türkiye’ye gelmesi, Türkiye’nin yaş meyve, sebzelerine tekrar Rusya kapısının açılması gibi daha çok ekonomik ağırlıklı olarak ele almakta bu konular üzerinden değerlendirmektedir. Bence Türkiye –Rusya ilişkisinin iyileşmesi, karşılıklı dostluk ve işbirliği bağlarının güçlenmesi, omurgasını Türkistan coğrafyasının oluşturduğu 300 milyonluk Türk dünyasının güvenliği, istikrarı, refahı ve geleceği için hayatı öneme sahiptir.
Rusya Federasyonuna bağlı Özerk Cumhuriyetlerde yaklaşık 20 milyon, Sovyetlerden ayrılarak bağımsızlıklarını ilan eden Türk Cumhuriyetlerinde ise, 80 milyon’u aşkın Müslüman Türk yaşamaktadır. Ayrıca bunların yanında Rusya ve Türk Cumhuriyetlerine komşu ve günümüzde Çin işgali altında olan Doğu Türkistan’da en az 25-30 milyon arasında Müslüman Türk bulunmaktadır. Avrasya Türklüğü uzun vadede Türkiye için, Rus turisti,Limon, salatalık ve domates konusundan da daha çok önemlidir.
24 Kasım 2015 uçak düşürme olayından hemen sonra Rus-Türk ilişkileri ve etkileri konusunda ardı ardına 3 yazı yazdım ve bu site’de yayınladım. Yazılarımda bir T.C.Vatandaşı Doğu Türkistanlı Uygur Türkü olarak Türk –Rus ilişkisinin bozulmasından duyduğum derin üzüntüyü anlattım ve bu konu üzerinde bildiklerimi ve tahminlerimi ayrıntılı bir şekilde sizlerle paylaşmaya çalıştım. Bozulan İki ülke ilişkilerinin en kısa süre içerisinde tekrar düzelmesini temenni ettiğimi tahmin ve tarihten örnekler vererek içten ve samimi olarak ifade ettim.
Kafkasya, Türkistan ve Orta Asya Türklüğü ile , Rusya Türkleri başta Türkiye dışında yaşayan bilumum Türkler bin yıldan beri kendilerini ve islam dünyasını şerefle ve bihakkın temsil eden Anadolu Türkleri Kardeşleri ile olan kardeşlik bağlarını yeniden kurmak ,geliştirmek,pekiştirmek ve daha da ileriye götürmek istiyorlar. Yaklaşık bir yüzyıl önce kopan ve bir birlerine hasret kalan Doğu Türkleri,Batı Türkleri olarak tabir ettiğimiz Türkiye’deki Kardeşleri ile bir daha ayrılmak istemiyorlar. Ama Rusya ile olan iyi ve yakın ilişkilerinden de vaaz geçmek ve kopmak niyetinde hiç değiller.Çünkü,yer aladıkları coğrafyalarda buna muhtaç ve mahkumdurlar . Onlar büyük komşuları Rusya ve Can Kardeşleri Türkiye ile el ele beraber ve birlikte ileriye doğru yürümek istiyorlar. Cumhurbaşakanı Erdoğan ile Rus devlet Başkanı Putin’in arasını bulmak ve ve düzeltmek için Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev ile Dağıstan Özerk Cumhuriyeti başkanı Ramazan Abdulatipov’un bu konuda büyük çabalar gösterdiklerini ve önemli röller oynadıkları şimdi ortaya çıkmış bulunuyor. Kazakistan Lideri ve Türk Dünyasının Aksakalı Nazarbayev’in iki lideri uzlaştırmak için aylar süren kişisel çabaları ve ilişkilerin yeniden kurulmasında kilit rol oynaması takdire şayan ve uzun vade’de Türk Milletinin geleceği açısından çok önemli ve olumlu bir teşebbüs olmuştur. Kafkasya,Hazar ötesi olarak tabir ettiğimiz Türkistan ve bütün Orta Asya Müslüman Türk toplumlarının Türkiye, Rusya dostluğuna neden bu denli önem verdiğini, Türk devlet adamlarımız ile Türk aydınlarının çok iyi anlamaya çalışması ve farkında olması buna göre yeni fikirler ve stratejiler geliştirmesi çok önem arz etmektedir.
Türk – Rus ilişkisinin bozulmasından en çok sevinen ve bundan istifade etmeye çalışan ülke ise, Komünist Çin olmuştur. Çin, günümüzde Türkistan Cumuhuriyetleri ile Orta Asya coğrafyasını kendisinin ekonomik sömürgesi haline dönüştürmekle kalmadı ve Rusya’yı batı sınırlarında da sıkıştırma sürecine girmiş bulunuyor. Ukrayna dış işleri bakanlığı bir süre önce kurumsal internet sitesinde kendilerine askeri mühimmat, araç – gerek yardımı yapan 18 ülkenin listesini yayınladı. Listede Ukrayna’ya yardım eden ülke olarak Çin tek NATO üyesi olmayan ülke olarak yer almıştır. (NATO ülkelerinin Ukrayna’ya askeri yardım konusunda aldığı ortak kara vardır). Çin, listede Türkiye’nin önünde yer almaktadır. Yeni, Çin’in, Ukrayna’ya verdiği askeri yardım Türkiye’den daha fazladır. Zira Rusya Kırımı ilhak ettiğinde Çin, Rusya’yı desteklemiş ve bu ülkenin yanında yer almıştır.
Batı blogu içerisinde yer alan Japonya, Ukrayna’ya en çok yardım yapan ülkelerin başında geliyor. Ama, Japonya’nın yaptığı yardım askeri içerikli değildir. Bu yüzden 18 ülke listesinde Japonya yoktur. Ama Çin vardır.
NATO ülkeleri Liderleri 8-9 temmuz 2016 tarihlerinde Polonya başkenti Varşova’da toplanma hazırlığında iken, Rusya kızgınlığından çılgına dönmüştür. NATO toplantısından tam iki hafta önce Çin devlet başkanı Şi jinpeng Varşova’yi ziyaret etmişti.Çin Lideri Xi, Polonya ile inşaat, ham madde, enerji, yeni teknoloji, finans ve bilim alanlarında olmak üzere 40’a yakın anlaşma ve mutabakat muhtıraları imzalamıştır. Ayrıca,Xi Jing Ping NATO savunma kalkanı projesinin Polonya’ya kurulmasını desteklediğini açık olarak dillendirmemiş ise de, duruş ve tavırları ile buna desteğini ifade etmiştir.
Çin, Rusya’nın tüm dikkat ve tehdit algılamasında,tamamen Avrupa’ya odaklanmasını istiyor. Rusya, tehdit algılamasında NATO’ya kilitlenirse, Çin, Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine yönelik işgal sürecini hızlandırabilecektir. Çin’in, doğu ve güney pasifikte ABD ve müttefikleri ile savaşa girme manevraları sadece propaganda amaçlıdır. Gerçek hedefleri ise Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine yoğun ve toptan askeri harekat düzenleyerek bu Coğrafyayı istila etmek istemektedir. Bu emel ise,Çin’in milli, tarihi ve stratejik hedefidir.
ABD, Rusya ile Çin arasından henüz açık ve net bir şekilde tercih yapmış değildir. Son yüz yılda Çin, Rusya ile 3 defe ittifak kurmuş ve her 3 defasında de Rusya’yı arkadan hançerlemiştir. Daha sonra ise, yüzünü ABD ye dönmüş ve ikiyüzlülük yapmıştır. Çin bu kez de aynı dönekliği yapabilir. Bu defa da aynı dönekliği tekrarlayarak yönünü ABD.’ye çevirebilir. ABD.yi arkasına alan 2,5 milyonluk dev Çin ordusu, Sibirya ve Orta Asya topraklarına yönelebilir. Çin eğer buna cesarete ederse , Avrasya kıt’ası tarihte görülmemiş şekilde kanlı savaşlara sahne olabilir. Bu suretle Türkistan Türklüğü büyük bir Rus ve Çin soykırım ile tekrar karşı karşıya kalabilir.
Ruslar cesur, savaşçı ve aynı zamanda devletçi bir toplum olmakla berber, üstün zekaya sahip bir Millettir. Ruslar,günümüzde insanlığın temel yaşam standardı olarak kabul edilen demokrasi yolunda epey yol almıştır. Slav ve Avrupa kökenli olan Ruslar, eğer, batı dünyası ile uzlaşır, Çin’in tuzağına düşmez ise. sadece kendi toprakları olan Sibirya, Türkistan ve Orta Asya Türk halkları ve diğer halklar için değil, bütün dünya büyük bir yıkım ve felaketten kurtulmuş olur.
Türkiye, Rusya ile daima dost ve stratejik ortak olmak ve bu durumunu korumak zorundadır. Bu durumun, Bölge’nin ekonomik, siyasi, diploması, güvenlik ve istikrarı açısından hayatı önemi bulunmaktadır. Gelecekte Doğu Türkistan Türklerinin Çin esaretinden kurtularak özgür olmasında ve bağımsızlığına yeniden kavuşmasında, Türk – Rus ittifakı belirleyici role sahip olacaktır.
Türkiye için Avrupa değerleri vazgeçilmezdir. Türk devletinin bu coğrafyadaki kaderi ve yazgısı bu minval üzerinde tecelli etmiştir.Türkiye,tarihten gelen tecrübelerine dayanarak yönünü daima Batı’ya yanı Avrupa’ya yöneltmek zorundadır. Ancak, Rusya, Türkiye için batı’nın bir alternatifi değildir. Türkiye bir NATO üyesi, Avrupa Konseyi AGİT AP. başta bir çok batı men’şeli Uluslararası kuruluşlarını kurucu ve üyesi olarak Avrupa’nın bir parçasıdır. AB, Türkiye’yi üyeliğe alsın, almasın, Türkiye Avrupa standartlarına ulaşma hedefinden şaşmamalıdır. Türkiye stabl bir şekilde yerini koruyarak , ileriye doğru yönünü değiştirmeden Rusya ile ilişkilerini geliştirmesi kendine bir çok avantaj ve yararlar sağlayacaktır. Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi, aynı zamanda Avrupa ile Rusya’nın ilişkilerinde ve bütünleşmesinde Türkiye’nin tutkal rolü oynaması demektir.
Türkiye diplomatik ilişkilerde, Türkiye dışında kalabalık bir Müslüman Türk toplumunun olduğunu, onların desteğini aldığında daha sözü geçer bir Türkiye olacağını her zaman bir köşe’de not etmek ve buna göre davranmak ve politikalar geliştirmek durumundadır.
15 Temmuz FETÖ Terör Örgütü’ne bağlı Hain Cunta’nın darbe kalkışması , Türkiye Cumuhuriyeti devletimiz üzerinde büyük bir etki yaratmış ve bunun tesirleri uzun süre devam edecektir. Türk Milletinin en büyük düşmanlarının yine kendi içimizde ve Türkiye’nin devlet kurum ve kuruluşlarında “Paralel yapı” adı ile yuvalandığı gerçeği net ve açık olarak ortaya çıkmıştır. Bunun doğru olarak bilinmesinde çok yararlar olacağını düşünüyorum. Bu yüzden Türkiye Cumhuriyeti devletimizin bu kriz ve iç sorunlara odaklanmasının uzun zaman aralığında olmaması en büyük arzumuzdur. Bu işin uzun sürmesi ise, devletimiz ve Türk Milleti açısından bir çok dezavantajlara sebep olabilecek ve büyük bir zaman ve enerji kaybına yol açabilecektir. Bu tehlikeyi derinde hissettiğimi özellikle belirtmek istiyorum. Ülkemizin bütün kurum ve Kuruluşlarının bu menfur kalkışmanın yarattığı sorunları bir an önce bertaraf ederek,normal devlet ve toplum hayatına dönmesi en büyük arzumuzdur. Türkiye’nin zaman israfı ve kaybına asla tahammülü yoktur.
Şu hususu özellikle ve öncelikle vurgulamak istiyorum ; Bugün Türkiye’nin durumu ne olursa olsun, Tarih, Türk dünyasının ve İslam aleminin yükünü ve sorumluluğunu Anadolu Türklüğünün üzerine yüklemiştir. Eğer Türkiye bugün, bir Almanya, bir Japonya gibi daha gelişmiş ve güçlü bir ülke olsaydı, dünyada zulüm ve baskıya maruz kalan tek bir Müslüman,tek bir Türk ve tek bir insan oğlu olmazdı. Hür ve huzurlu bir bir Türk – İslam dünyası ve adalet arayan İnsanlık alemi için, doğru zamanda, doğru yerde duran ve yerini koruyan güçlü ve istikrarlı bir Türkiye’nin soluduğumuz hava ve içtiğimiz su kadar hayatı ve elzem olduğunu düşünüyorum.
Yazımı merhum Liderimiz İsa Yusuf Alptekin’in şu sözü ile bitirmek istiyorum ;
” TÜRKİYE,Türk İslam Dünyasının Yegane Sığınağı ve İstinatgahıdır.”
“ALLAH, Türkiye’mizi ilelebed korusun ve Yüceltsin.” AMİN……….
Etiketler: Dünya » Ekonomi » Genel » Görüş Yorum » kÖŞE YAZARLARI » Kültür Sanat » Siyaset
BENZER HABERLER