Son Dakika
Halis ÖZDEMİR
Çin ile Türkiye’nin SUÇLULARIN İADESİ ANLAŞMASI!
Türkiye Çin’e hangi suçluları iade edecek?
Türkiye Çin ile suçluların iadesi anlaşması imzaladı. Bu anlaşma Çin Parlamentosu’nda onaylandı. Türkiye’de ise Sayın Cumhurbaşkanımız anlaşmanın parlamentoda değerlendirilmesi, uygun bulursa onaylanması için parlementoya havale etti.
Türkiye böyle bir anlaşmayla Çin’de bulunan Fetö’cü ve PKK’lıların iadesini amaçlamaktadır.
Peki Türkiye hangi suçluları Çin’e iade edecek?
Çin’e göre Türkiye’de yatırım yapan, Türkiye’ye eğitim için gelen çocuklarını görmek üzere Türkiye’ye gelen aileler, aileleri tutuklanan ve ailelerinin akıbetlerini soran Türkiye’de eğitim yapan öğrenciler, Ülkelerinde namaz kılan oruç tutan kendi dilini ve yazısını kullanan Uygurlar daha geniş ifade ile İHH’nın yaptığı ve uluslararası insan hakları kuruluşlarından da referanslar gösterilerek yapılan çalışmayla hazırlanan raporda akıl almaz gerekçeler suç sayılmıştır. Önceden yaptığı gibi bundan sonrada suç uydurması hatta iftiralar attığı gibi tertip ile iftiralar atması muhtemeldir.
Kısaca bu araştırmaya göre;
“Müslüman olmak, Türk olmak, Türkiye’ye gelmek, Türkiye’de çocuğuna eğitim yaptırmak suç ve TERÖR SUÇU dur”.
Bu sebeple Çin’in Türkiye’de eğitim gören öğrencileri Terör suçlusu ilan etmesi ve kendi mahkemelerinde şimdiye kadar ev kadınlarını, işinde gücünde mazlum müslüman Uygur halkını yargılayıp “suça meyilli” gibi akıl almaz gerekçelerle suçlayarak onlarca yıl ceza verdiği bilinmektedir. Peki Türkiye Devleti, Türkiye’de öğrenim görmekte olan oturum süresi dolmuş Uygur kardeşlerimizi Çin’e iade mi edecek? Tabii ki iade etmeyecek. İade etmeyecekse böyle bir anlaşmayı neden yapıyoruz. Çin her fırsatta Türkiye’nin önüne anlaşmayı koyacak, Türkiye Uygur Müslüman kardeşlerini işkenceye, ölüme gönderecek mi?
Türkiye böyle bir cinayete ortak olmaz, vede Olmayacaktır.
Çin cinayet işlemekte ve cinayetlerine ortaklar aramaktadır.
Türkiye öncelikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve BM İnsan Hakları Sözleşmesine göre hareket edecek, orada da kurallar bellidir. Dolayısı ile bizim Uygur kardeşlerimizi göndermemiz söz konusu değil denilmektedir.
İstanbul Sözleşmesi’nde düşülen ve sonradan düzeltilemeyen maddeleri hatırlatırım.
TBMM üyelerine sesleniyorum. Türkiye Çin’in Doğu Türkistan’daki kardeşlerimizi terör suçu ile suçlayarak insanlık suçu işlemektedir. Bu anlaşmanın meclisimizden geçmesi tarihi bir hata olur. Çin her fırsatta bu anlaşmayı Türkiye’nin önüne koyacaktır.
Ayrıca Çin’in oradaki kardeşlerimize uyguladığı soykırım suçu da önlenmemiş olacak, “suçlu olma durumları” tartışılır hale gelecektir. Bu anlaşma sonunda kazara bir Uygur Müslüman kardeşimizin Çin’e iade edilmesi sonucu katline sebep olmak bile hem dünyada kara leke olacak, hem de ahirette zulme alet olmak gibi vahim bir sorumluğu mucip olacaktır.
Bu anlaşmayı TBMM’den geçirmeyerek Türkiye’nin bu konuda Çin’e karşı elini güçlendirmesi gerekir, bu mesele iç siyaset konusu değildir. Bu konu bir insanlık sorunudur.
Türkiye’nin parlementoya indirdiği Çin ile Suçluların iadesini imzalama gerekçeleri olarak anlatılanların yanında,
Hukuk ve Fikir Platformu’nun Başkan Faruk Keleştimur’un aktarımına göre Türkiye’nin takdiri red nedenleri olduğu aşağıda uzunca anlatılmıştır. Ama her halükarda konu tarşılır olacaktır.
“İlgili antlaşmanın Madde 4 hükmünde “Takdiri red Nedenleri ” tanımlanmıştır.
Talep konusu fiilin, talep edilen tarafın ulusal mevzuatında bir suç teşkil etmemesi, Talep edilen tarafın ilgili fiil hakkında kovuşturma başlatmama kararı alması veya yargılamayı sonlandırması, sübjektif şartlar ışığında iadenin insani sebeplerle bağdaşmaması.
Bu red nedenleri uyarınca Türkiye Cumhuriyeti, Doğu Türkistanlılar’a yönelik bir iade talebini bilhassa ikinci ve üçüncü takdiri red nedeni uyarınca REDDEDEBİLİR. Batı Bloku ve bilhassa ABD’nin başta Türkistan İslam Partisi olmak üzere çeşitli Doğu Türkistanlı grupları terör listesinden de çıkarması bilhassa ikinci takdiri sebebinin kullanılması için güzel bir sebep teşkil etmektedir.
– Madde 3’te zorunlu ret sebepleri sayılmıştır. Bu sebepler 8 adettir.
(a) Belçika Şartı ile de uyumlu şekilde tanımlanan siyasal suçları konu alan iade talebi,
(b) talep edilen kişinin etnik, dini, cinsi yahut siyasi kimliği hasebiyle cezalandırılacağı yahut o kişiye yargılanma esnasında ön yargılı yaklaşılacağına dair sağlam gerekçeler,
(g) iade talebinin, iadesi talep edilen kişinin yokluğunda verilen bir hükme dayanması; Doğu Türkistanlılar özelinde “zorunlu ret” sebebi teşkil edecek hükümler olarak göze çarpmaktadır.
-Türkiye’nin de taraf olduğu 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Statülerine İlişkin Sözleşme ile 1984 tarihli İşkence ve diğer Zalimane, Gayri İnsani veya Küçültücü Muamele ve Cezaya Karşı Sözleşme; kişinin işkenceye muhatap olması yahut yaşam hakkının kat’i surette tehlikeye gireceği durumlarda iadesinin mümkün olmadığını, sınır dışı edilemeyeceğini yerleşik bir uluslararası hukuk kuralı olarak tayin etmiştir.
Bu korumadan bilhassa mülteciler yahut hukuki niteliği mülteci olmasa dahi fiili durumu benzeri vaziyette olan kişiler yararlanır. İlgili sözleşmelerin oluşturduğu hukuki durum gereğince TÜRKİYE BU SÖZLEŞMENİN AKSİNE DURUM DOĞURACAK İKİLİ SÖZLEŞMELER YAPAMAZ BU SÖZLEŞMENİN . YAPSA DAHİ İKİLİ SÖZLEŞMENİN 1952 VE 1984 TARİHLİ SÖZLEŞMELERİN HILAFINA HÜKÜM DOĞURAN HÜKÜMLER UYGULANAMAZ denilmektedir.
Ayrıca 1951 ve 1984 tarihli sözleşmeler, BM nosyonu da göz önüne alındığında esas olarak bağlayıcı olmakla birlikte; uluslararası ilişkiler cihetinden de küresel düzenin kurucu sözleşmesi niteliğini taşımaları itibariyle ulusal çıkarlar açısından da ikili anlaşmadan daha önemlidir.”
Yukarıdaki maddelerde de anlaşılacağı gibi..
Tekrar hatırlatıyorum!..
“Türkiye bu sözleşmelerin aksine durum doğuracak ikili sözleşmeler yapamaz. Yapsa dahi ikili sözleşmenin 1951 ve 1984 tarihli sözleşmelerin hilafına hüküm doğuran hükümler uygulanamaz” denilmektedir.
Ancak sürdürülen propagandalar ülkemizde yaşayan kardeşlerimizi huzursuz etmiş, bu durum sadece ülkemizdeki Doğu Türkistanlı kardeşlerimizi değil diasporadaki kardeşlerimizi de üzmüş ve derin endişeye sevk etmiştir.
Çin’in adeta bir zafer kazanmış gibi propaganda yapması da ayrı bir konudur.
Türkiye uluslararası propaganda ve Çin propagandasına karşı da dikkatli olmak zorundadır.
Sonuç olarak bu ikili anlaşmanın uluslar arası sözleşmeler gereği uygulanamayacağı ortada iken Çin ile böyle bir anlaşma Türkiye ile Çin’i sürekli olarak karşı karşıya getirecektir. İlişkilere faydası olmayacağı gibi Doğu Türkistan’da yaşanılan zulmün durdurulmasına da katkısı olmayacağı aşikardır. Çin ile Türkiye arasında suçluların iadesi anlaşması, bir defa daha çok yönlü düşünülmelidir.
Parlementomuzdan onay almaması Türkiye’nin lehine olacağı ve muhtemelen Türkiye’yi sıkıştırmayı planlayan Çin’in planlarını da akamete uğratacağı yönündeki kanaatler ve Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin endişeleri dikkate alınmalıdır.
Çin ile yapılan anlaşma farzumahal parlementoda onaylansa bile -kaldı ki bana göre kesinlikle onaylanmamalıdır- ÇİN bu anlaşmayla VATAN HAİNLERİNİ TÜRKİYE’YE KESİN OLARAK İADE ETMEYECEKTİR.
Şimdi iş parlementomuzda.
Umarız tepki ve endişeleri dikkate alacaklardır.
Vesselam..
BENZER HABERLER