Son Dakika
Uluslararası Türkistanlılar Derneği(TÜRKİSTANDER) Başkanı Burhan Kavuncu, bildiri yayınlayarak Doğu Türkistan ile ilgili son günlerdeki gelişmeleri değerlendirdi. Başkan Kavuncu, Bakan Soylu’nun ‘Uygur Türkleri, milletimizin ve devletimizin teminatıdır’ açıklamasının sevinçle karşılandığını bildirdi. Türkiye’nin Doğu Türkistan mücadelesinde yetersiz ve eksik yönleri olduğunu belirten Başkan Kavuncu ayrıca Türkiye’nin hiçbir Türkistanlıyı Çin’e vermeyeceğine inandıklarını belirterek ” Çin’le yapılacak “suç-suçlu-iade” kavramlarını içeren her türlü anlaşmaların bütün dünyada soykırımcı olarak tartışılan bir rejimi meşrulaştırmak anlamına gelecektir.” dedi.
UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (UYHAM)
Uluslararası Türkistanlılar Derneği(TÜRKİSTAN-DER) Başkanı Burhan Kavuncu, bir bildiri yayınlayarak son günlerde Doğu Türkistan ile ilgili gelişmeleri değerlendirdi ve görüşlerini açıkladı.
Türkistan-Der Başkanı Burhan Kavuncu’nun Bildirisi Şöyle ;
İÇİŞLERİ BAKANI SAYIN SOYLU’NUN AÇIKLAMASI MEMNUNİYET YARATMIŞTIR
İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu Türkiye’nin Doğu Türkistan politikası hakkında 15 Şubat 2021 günü ” Uygur Türkleri, Al ve Gökbayrakların gölgesinde,Milletimizin ve devletimizin teminatıdır.” şeklinde önemli bir açıklama yapmıştır. Belirtilen hususlar genel olarak doğrudur ve bu açıklama Türkistanlılar arasında sevinç yaratmıştır.
TÜRKİYE, DOĞU TÜRKİSTANLILARA SAHİP ÇIKIYOR”
1- Türkiye devleti, Doğu Türkistanlı muhacirlere sahip çıkmaktadır. Dünyada en fazla Doğu Türkistanlı sığınmacı Türkiye’dedir. Açıklamada belirtildiği gibi ikamet, vatandaşlık, göç hizmetleri gibi birçok konuda ayrıcalıklı yaklaşım gösterilmektedir. Hatta diğer Türkistan ülkelerinden gelen hemşerilerimiz kendilerine de benzer kolaylıklar gösterilmesini istiyorlar.
2- Doğu Türkistanlıların başka bir ülkeye iade edilmemesi yönünde bir uygulama mevcuttur. Türkiye’nin birçok ‘Müslüman ülke’ gibi Çin’in ekonomik- siyasi baskılarına boyun eğmeyerek Uygurları iade etmemektedir. Geçmiş yıllarda (2018 ve 2019’da) yaşanan iki olayın, görevlilerin hatası yüzünden meydana gelmiş istisnai vak’alar olduğunu düşünüyorum. Yetkililerin vakıaları reddetmeleri, bu hataların inşaallah bir daha tekrarlanmayacağını gösteriyor. Nitekim başka bir iade olayının vuku bulmaması, bunu doğrulamaktadır.
3- Malezya, Tayland gibi ülkelere sığınan Doğu Türkistanlılara da Türkiye “taraf ülke” sıfatıyla sahip çıkmaktadır. Bu ise, 2000’li yıllardan önce Türkiye’de görülmeyen bir politika ve uygulamadır.
4- Türkiye, BM ve diğer Uluslararası platformlarda “ Uygur Özerk Bölgesi’nde yaşayan Uygurlar ve diğer Müslüman azınlıklar”ın haklarını savunmaktadır. Ayrıca Çin’in işlediği insanlık suçlarını kınamıştır.
5- BM’de Çin’in Doğu Türkistan’daki zulmünü desteklemek için yayınlanan bildirilere, Türkiye imza atmamıştır. Sayıları 25’i bulan birçok ‘Müslüman ülke’’nin Çin’in ekonomik- siyasi baskılarına boyun eğerek ” Çin’in işgalindeki Doğu Türkistan’da baskı ve zulüm yoktur” yolundaki ortak mektuba imza atmıştır. Türkiye’nin bu imzacılar arasında arasında yer almaması sevindirici olmuştur.
Eksik Olduğunu Düşündüğümüz Hususlar ve Taleplerimiz
1- 2017 ‘de Pekin’de imzalanan suçluların karşılıklı iadesi anlaşması Nisan 2019’da yasa olarak onaylanması için TBMM.Başkanlığına gönderilmiştir. Bu durum Türkiye’de yaşayan Türkistanlıları özellikle son yıllarda ülkeerindeki baskı,zulüm ve işkence ve etnik soykırım uygulamlarından kaçarak sığınan Uygur Türklerini son derece endişelendirmektedir. Çin yönetimine göre Uygurlar potansiyel suçlu ve muhtemel terörist olarak algılanmaktadır. Bu anlaşmanın yasa olarak Gazi TBMM’de onaylanmaması gerekir. Ayrıca,bu anlaşması başta “Çin’le yapılacak “suç-suçlu-iade” kavramlarını içeren her türlü anlaşma, bütün dünyada soykırımcı olarak tartışılan bir rejimi meşrulaştırmak anlamına gelecektir.
2- Türkiye Çin’in Doğu Türkistan’daki baskı, zulüm ve soykırım uygulamalarına yeterince tepki göstermiyor. Uluslar arası toplumda özellikle batı ülkelerinde “Uygur sorunu” olarak adlandırılan Doğu Türkistan’daki Çin soykırımı batı ülkelerindeki gibi ülkemizde yeterince gündeme getirilememektedir. Konunun yasalarımız çerçevesinde yeterince gündeme getirilmesi insani ve milli bir vecibe ve tarihi bir sorumluluğun yerine getirilmesi olacaktır.
3-Finlandiya Başbakanı “Her şey para değildir, bu bir soykırımdır ve sessiz kalamayız” ve Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardren ise,” Çin yönetimi, Uygurların ve diğer azınlıkların temel ve yaşam haklarına saygı göstermiyor.” sözleri ile tepki göstermişlerdir. Kanada, İngiltere ve daha birçok Batılı ülke parlamentosunda Çin’i kınama kararları alarak ilan edilmiştir. “Soykırım” gibi büyük bir insanlık suçu işlemekte olan Çin devletini kınamak için BM’de iki defa bildiri yayınlanmıştır. Çin’in kınandığı önce 22 ve sonra 39 ülkenin imzaladığı bildirilere Türkiye imza koymaması bir eksiklik ve bizim açımızdan anormal bir tutumdur.
4- Çin’in Toplama kamplarındaki tutuklu Doğu Türkistanlıları zorla Köle/İşçi olarak çalıştırarak üretim yaptığı dünyaca bilinen bir gerçektir. Bir çok ülke Doğu Türkistan’da bu yolla üretim yapan şirketlerin ürün girişini yasaklamıştır. Bir çok ülke Çin’in bu soykırım suçuna ortak olmamak adına şirketlere ticari kısıtlamalar ve yasaklar uygulamaktadır. Özellikle “ Uygur Bölgesi”nden yapılan alımlar durdurulmuştur. Türkiye ise, ihracatının 10 katı olan ithalatında ve diğer ticari ilişkilerinde bu konuda bu durumu dikkate almamaktadır. Bu insanı duruma duyarlılık gösterilmesi yerinde ve doğru bir uygulama olacaktır.
5- Çin’in Doğu Türkistan Türklerine yönelik baskı ,zulüm ve soykırımları nedeniyle 2022 yılında Pekin’de yapılacağı kararlaştırılan Olimpiyatlara katılmama yönünde birçok ülke karar almış ve bu kararı açıklamıştır. Türkiye bu konuda da insanı duyarlılık, soydaş ve dindaşlık, ortak tarih ve kültür birlikteliğini dikkate alarak boykot açıklaması yapan ülkelerin gerisinde kalmamalıdır.
6- Doğu Türkistan Meselesinin kamu oyunda yeterli derecede gündeme getirilmesinde Sıkıntılar bulunmaktadır. Hepsinden önemlisi Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun “Çin aleyhindeki yayınlara ve faaliyetlere izin verilmediğini/ verilmeyeceğini” açıklaması üzüntü verici ve düşündürücüdür. Hür, bağımsız ve egemen ülkemizde demokrasi ve insan haklarının sonuna kadar hakim olduğu ve kullanıldığı açıktır. Vatandaşların yasalarımıza uygun olarak düşünce ve ifade özgürlüğünü kullanılabildiği ülkemizde bu ve benzeri resmi açıklamaların “dış politika önceliği” olarak kabul edilmesi elbette ki düşünülemez.
7- Türk halkının ve onları temsil eden STK’ların Doğu Türkistan duyarlılığına saygı gösterilmeli, ve engellenmemelidir. Ankara ve İstanbul’da Çin temsilcilikleri önünde ailelerini arayan Uygurlara yönelik münferit olumsuz uygulamalar hiç hoş olmamıştır. Kabul edilmesi asla mümkün değildir.
8- Türk medyasının büyük bir çoğunluğunun ve insan hakları ve hukukla ilgili faaliyet gösterecekleri tüzüklerinde belirtilen STK’ların Doğu Türkistan’daki insanlık dramına yeterince ilgi gösteremedikleri hayret ve üzüntü ile gözlenmektedir. Ana ve babalarına yıllardır hasret kalan ve hiç bir haber alamayan masum ve körpe Uygur Türkü Yavrularımızın “ANNEMİN VE BABAMIN KOKUSUNU ÖZLEDİM !” yolundaki feryat ve figanları arşa ulaşmıştır. Ama yürek yakan feryatlar,maalesef Doğu Türkistan’daki insanlık dramına sessiz ve kayıtsız kalan bu STK:ların bilgisine henüz ulaşmamıştır. STK.lardan Filisitin,Arakan,Moro ve dünyanın diğer mazlum Müslüman toplumlarına gösterdikleri ilgi ve duyarlılığı Doğu Türkistan’da Çin’in toptan soykırım tehdidi altındaki Müslüman Uygurlara, Kazaklara, Kırgizlara ve diğer Türklere de göstermelerini bekliyoruz.
9- Türk halkının, kamu oyunun, STK’ların ve medyanın, Doğu Türkistan hassasiyetini yeterince ve serbestçe ortaya koyabilmesi, Türkiye’nin uluslararası ilişkilerinde elini güçlendireceği gibi dünya’daki imajını daha da yükseltecektir. Devletimizin Çin ile ilişkilerinde ve bu ülke karşısında daha avantajli duruma geleceği açıktır.
10- Türkiye’de yaşayıp Çin’in Avukatlığını yapan,mazlum Türklerin çiğnenen ve gasbedilen temel insanı haklarını değil, Çin’in ,ihlallerini, baskı ve zulmü ile soykırım cinayetlerini savunan Çin yanlısı çıkarcı çevrelerinin Uygur aktivistlere karşı bühtanları ve ve tüm Uygur Türklerine yönelik hakaret ve iftiralarının önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması öncelikli ve ivedilikli talebimizdir.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Burhan KAVUNCU
ULUSLARARASI TÜRKİSTANLILAR (TÜRKİSTAN-DER) BAŞKANI
BENZER HABERLER