logo

trugen jacn

TANRI DAĞLARININ ARDINDAN YÜKSELEN ENDİŞE

Prof. Dr. Kürşad Zorlu

Prof.Dr. Kürşad ZORLU

Tanrı Dağları tarihte kadim Türkistan coğrafyasını adeta ikiye ayıran ve bugünkü Doğu Türkistan ile onun batısı arasındaki sıradağlardır. Ve günümüzde dünyanın farklı bölgelerinde birbirleriyle rekabet eden hatta çatışan ülkelerin bile ortaklaşmakta oldukları bir mesele vardır. O da işte Tanrı Dağlarının ardındaki Çin’in yeni yüzyıl stratejisidir…Bu algıyı pekiştiren siyasetine bakıldığında, Çin’in tarihsel ve siyasal kimliğinin yanı sıra üretim, tedarik ve finans araçlarıyla ülkeler bazında bir tür asimetrik bağımlılık hali meydana getirdiği söylenebilir. Bu aslında “Güç Geçişi Yaklaşımına” (power transition theory) dayandırılabilir. Tıpkı Hungtinton’un Medeniyetler Çatışmasına benzer şekilde bir bölgede siyasal-ekonomik güç konumlanmasından memnun olmayan bir başka yükselen güç, ya bölgedeki diğer güçler gibi eşit konum istemekte ya da bunun için mevcut dengeleri tümüyle değiştirecek araçları devreye sokmaktadır. Haliyle böyle bir süreç sert güç unsurlarının kullanımına kadar gidebilmektedir.

Önümüzdeki 5 yıllık dönemde Çin’in “Yeni İpek Yolu” veya “Kuşak-Yol Projesi” ile sunduğu bir takım avantajların yanı sıra ülkeleri bir tür güç geçişine/konumlanmasına taşıyacağını söylemek zor olmayacaktır. Örneğin Harvard Business Review verilerine göre Çin devleti dünyadaki 150 ülkede 1.5 trilyon dolarlık kredi/borç sağlamış durumdadır.

Bakın Orta Asya ülkelerindeki sosyal, ekonomik ve politik atmosferi ölçen Orta Asya Barometresinin (OAB) 2020 analizinde buradaki ülkelerin Çin hakkındaki değerlendirmeleri ölçülmüş. OAB Orta Asya Bölgesinde nispeten bağımsız anketler yapan bir araştırma kuruluşu. Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’dan 1500’er kişi ile yapılan anket çalışmasında gerçekten çok önemli bulduğum tespitler ortaya konulmuş.

Çin’in bu ülkelere ciddi yatırımları var. Dış ticarette Çin ya ilk sırada ya da ikinci. İthalatta bağımlılık daha da artıyor. Bununla birlikte Çin çoğunlukla kalkınma başlığı altında söz konusu ülkelere krediler veriyor. Bölge insanıyla bire bir konuştuğumda da gözlemlemiştim ki; en çok endişe duyulan konular, Çin’in toprak ve gayrimenkul satın alması, yerelde evlilikler yaparak hayatın içine entegre olmasıydı…OAB’ın araştırmasında vatandaşların bu endişelerle de cevap verdiği söylenebilir.

Buna göre Çin’in enerji ve altyapı yatırımlarını güçlü bir şekilde desteklediğini ifade edenlerin oranı Kazakistan’da %7, Kırgızistan’da %9, Özbekistan’da ise bu oran %48 düzeyinde. Ancak Çin-Özbekistan ilişkilerinin diğerlerine göre farklı bağlamları var. Diğer iki ülkeye göre Çin yatırımları ve ekonomisine açıklık 2016’da sonra yeni cumhurbaşkanı döneminde hızlanmış. Bir de Özbekistan’ın Çin’e doğrudan coğrafi sınırı yok. Buna rağmen Çin’e olan güven 2019’da %65’ten %48’e gerilemiş. Şiddetle karşıyım diyenler de %2’den, 2020’de %10’a yükselmiş. Daha bir yıllık değişimde bile şüpheler artmış gözüküyor. Özellikle Çinli şirketlerin ister bir borç karşılığı isterse doğrudan toprak satın almaları başlı başına bir endişe kaynağı. Araştırmada bu da sorulmuş ve Kazakların %75’i, Kırgızların %72’si, Özbeklerin de %53’ü (geçen yıl %30’du) bundan endişe duyuyor.

Çin’in kalkınma projeleri sebebiyle ülkelerinin borçlanmasından endişe duyanların oranı ise Kazakistan’da %39, Kırgızistan’da %51, Özbekistan’da %25…Özbekistan’da yine 1 yıllık dönemdeki olumsuz algı değişimi %7’den %25’e yükselmiş…

Bu oranların önümüzdeki yıllarda da yükselmesi muhtemeldir. Çünkü Çin’in bölgeye yönelik yatırım ve toprak satın alma çabaları devam ederken bir yandan da borçlanma (özellikle Kırgızistan) artacaktır. Türkiye ve Türk Dünyası açısından önemli olan ise Çin’in meydana getireceği avantajları öne çıkaran ilişkileri artırmak, buna karşın bağımlılığı azaltacak bir enerji/ulaşım hattı birlikteliği oluşturmaktır.

Kaynak : https://www.haberturk.com/yazarlar/prof-dr-kursad-zorlu/2924620-tanri-daglarinin-ardindan-yukselen-endise?utm_sour

Share
369 Kez Görüntülendi.