Son Dakika
Mehmet Emin HAZRET
Sovyetler Birliği 1948 -1989 yılları arası Kazakistan’ın Semey nükleer poligonunda 468 kez atom bombası denemesi yaptı. Çin, 1964- 1996 yılları arasında Doğu Türkistan’ın Lop-Nor bölgesinde 11 yeraltı olmak üzere 46 defa nükleer bombası denemesi gerçekleştirdi. Kazak ve Uygur Türkleri başta olmak üzere Türkistan Türklerinin bu denemeler konusunda hiçbir şeyden haberleri yoktu. Nükleer denemelerden önce bu topraklarda yaşayanların sağlıklarının korunması noktasında alınacak önleyici tedbirler hakkında de her hangi bir bilgi sahibi değillerdi. Kazakistan’da 304 bin km2. lik yaşam alanı ve 1.7 milyon Kazak Türkü Kardeşlerimiz ölüme terk edilmişti. Türkistan coğrafyasının ekolojik ve doğal dengesini sağlayan ve bu toprakların bir iç denizi konumundaki Aral gölü,bu gölü besleyen nehirlerden aşırı su çekilmesi sebebiyle kurutuldu.
Japonlar ve diğer batılı araştırmacılar, Doğu Türkistan’da atom denemelerinden dolayı hayatını kaybedenler sayısının 129 bin kişi olduğunu açıkladılar.Kazakistan’da yaşayan Doğu Türkistan Milli Hareketi Liderlerinden merhum Yusufbek Muhlisi ise, 1990’lı yıllarda Kazakistan’in ve Türk dünyasının önde gelen fikir adamı ve aktivistlerinden Olcas Süleyman ile birlikte Nevada-Şemey Anti – nükleer Teşkilatı adına Almanya’da katıldığı bir toplantı’da Doğu Türkistan’da Çin’in yaptığı nükleer denemeler sonucunda 250 bir Uygur Türkü’nün hayatını kaybettiğini ve 750 bin kişinin ise, teşhis edilip adı de konulamayan,ancak Çin işgal yönetimi tarafından Numaralandırılan ve sayılarla anılan onlarca tür hastalığa yakalandıklarını ve ölümle pençeleştiklerini bildirmişti.
Çin’in Doğu Türkistan’da yaptığı nükleer denemeler sonucu İsviçre topraklarından daha büyük olan Doğu Türkistan’ın en büyük iç denizi ve gölü konumundakı Lop – Nor gölü tamamen kurumuş ve onlarca ırmağın döküldüğü Tarım nehrinin suları ise 3/4 oranında azılmıştır. Doğu Türkistan’da Çin’in bu denemelerinde dolayı doğal çevre ile ekolojik dengenin bozulmasından kaynaklanan zararın boyutlarını tahmin etmek ise çok zordur. Uygur Türkleri arasında kanser hastalıklarına yakalanma vakası bir salgın haline dönüşmüştür. Kanserli ve eksik uzuvlu doğan bebek sayısında hala da her hangi bir azalma görülmemektedir. Bütün bu trajik hadiseler geçmişte kaldığı için insanlar tarafından zamanla unutulmuştur. Bu konuda “Ejderhanın Korkusu Türkiye” kitabımda detaylı bilgiler bulunmaktadır. Benim bu yazımın konusu de esasında bu değildir. Ben Türkistan topraklarının nükleer silahlar kuşatması altında olduğuna ve ufukta görünen kitlesel ölümlere yol açabilecek yeni tehlikelere dikkat çekmek istiyorum.
Doğu Türkistan ve Türkistan Cumhuriyetler
Doğu Türkistan’ı işgali altında tutan ve Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan’a Doğu Türkistan üzerinden komşu olan Çin’de Atom Bombası vardır. Çin’e ve Doğu Türkistan’a komşu, tarihte çok defa Çin ile savaşa girmiş, bugün ise Orta Asya Türk cumhuriyetleri ile savunma antlaşması olan ve bu ülkelerde askeri üssü bulunan Rusya’da Atom Bombası var. Okyanus ötesinden gelip Doğu Türkistan’ın güneybatı komşusu Afganistan’a yerleşen Amerika Birleşik Devletleri’in elinde de Atom Bombası mevcuttur. Çin’ in uzantısı ve en yakın müttefiki olan, Doğu Türkistan’ın güney komşusu Pakistan’da Çin’in uranyum ve teknelojik yardımı ile yapılan Atom bombası vardır. Toprak anlaşmazlığı sebebi ile Pakistan ve Çin ile gerginlikler yaşayan, Doğu Türkistan’ın diğer güney komşusu Hindistan’da Atom Bombası bulunmaktadır. Atom bombasına sahip Hindistan’ın, Doğu Türkistan’ın çok yakın ve batı’dan diğer komşusu Tacikistan’da Askeri üssü bulunması da dikkat çekicidir.
Büyük devletler, kitlelerin toptan imha olmasına neden olabilecek büyük savaşları kendi vatandaşlarının hayatını kormak için topraklarından uzak tutmaya çalışacaklardır. Kıt’a Çin’i toprakları 1840- 1949 yılları arasında 109 yıl süre ile batılı ülkelerin yeni buluşu olan modern silahlarını deneme poligonu olarak seçtiği önemli savaş meydanı olmuştur. 1980′ lerde Sovyet, ABD, Çin ve diğer silah üretici ülkelerin modern silahları Afganistan’da denenirken, bu savaşın sonlanmasından sonra savaş Orta doğu Topraklarına nakledilmiştir ve bu savaş bugüne kadar devam etmektedir. Bugün Irak ve Suriye topraklarını 20’den fazla ülkenin savaş uçakları bombalamaktadır. Her ülke kendi silahlarını burada denemektedir. Mesela, Rusya Lazkiye’de hava üssünden Suriye’deki her hangi hedefi uçakla rahatlıkla vurabilecek kabiliyet ve kapasiteye sahipken, Ak denizdeki savaş gemilerinden, su altı(Denizaltılarından) gemilerinden, Ta Hazar denizindeki savaş gemilerinden fırlatılan füzelerle Suriye’deki İŞİD ve diğer muhaliflere bomba yağdırmakta ve vurmaktadır. Rus Su- 35 savaş uçakları, S-400 füze savunma sistemlerinin yetenekleri Suriye’deki bu savaşta sergilenmektedir. Ve bazen İran’daki Hameden üssünden kalkan uçaklarla da vuruyor. Rusya’nin bu savaştakı müttefiki olan Suriye rejimi taraftarı olan İran başta , Lübnan Hizbullah, Çin, Kuzey Kore, Brezilya gibi ülke Suriye savaş meydanlarında çarpışırken ve bombalarken görmek mümkündür. ABD’nin başını çektiği batı koalisyon içinde İngiltere, Almanya, Fransa, İspanya, Hollanda, Kanada, Avustralya, İtalya, Belçika, Danimarka, gibi ülke uçakları 2014 den beri Suriye’yi bombalıyor. Bu koalisyona destek veren 60 ülke vardır. Müslüman ülkelerden yalnız Türkiye 6 aydır Suriye toprakları içerisinde İŞİD ile savaşıyor. Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Krallığı Türkiye ve koalisyon güçlerine destek sağlıyor. İsrail ise kendi başına istediği zaman Suriye’yi vurmaktan çekinmiyor. İsrail, Suriye içerisinde istediği yeri bombalamakla serbest bırakılmıştır. Rusya’nın başını çektiği blok olsun, veya ABD koalisyonunda olan ülkeler olsun, bu ülkelerin vatandaşlarının hiç birisinin şimdiye kadar burnu bile kanamamıştır. Ancak, küçük bir dünya savaşı cereyan eden Irak ve Suriye’de şehirler, kasabalar, köyler harap oluyor. İnsan ve diğer canlı türlerinin nesli tükeniyor. Bu ülkelerde sadece mezarlar abat oluyor, kabir taşlarının sayıları orman gibi çoğalıyor. İŞİD neden ortaya çıktı? Bu Müslüman kılığındaki katiller sürüsü örgütü kimler kurdurttu veya kimler yarattı? Bu soruların bugün cevabı de yoktur ve önemi de kalmamıştır.
Suriye ve Irak İŞİD belasından tamamen temizlenir, barış antlaşması olur. Sonra bu topraklarda taş üstüne taş bırakmayan ülkeler, Suriye ve Irak’ın imarını üstlenmeye başlar. O zaman herkes yeni bir savaş alanı bulma zorunluluğunu hissederler. Arap ülkeleri bu savaşlarda çok hırpalanmış ve aşağılanmıştır. Savaştan yorgun düşen Arap ülkelerinin hazineleri boşalmış, insanları bitkin ve bezgin bir duruma gelmiştir. Arap ülkelerinin günümüzde Savaşı finanse edecek paraları, savaşı sürdürebilecek genç insanları tükenme noktasına gelmiştir.
Türkistan’in Müslüman Türk Halkları, Savaşın altı yapısını hazırlanmış, baskı altında, parçalanmış, yoksul, mahalli etnik çatışmalara gebe, demokrasi, özgürlük ve insan hakları anlayışına kapalı bir durumdadırlar. Müslüman Türklerin yaşadığı Türk yurdu Merkezi Asya – Türkistan toprakları diğer yandan büyük bir Çin tehdit ve tehlikesinin baskısı altında bulunmaktadır. Çin’in etnik ve dini baskı, dini ve ırkı soykırımına dayanma gücü tükenen Müslüman Türkleri ise, eline silah olarak ne geçerse geçsin,onunla kutsal inançları,hürriyet ve bağımsızkları uğruna Şehadete koşmaya hazırdırlar. Doğu Türkistan günümüzde patlama öncesi sessizliğe bürünmüş bir yanar dağa dönüşmüş durumdadır.
Türkistan Cumhuriyetleri ve Sorunları
Özbekistan ve Tacikistan: Batı Türkistan’da, bilhassa Özbekistan ve Tacikistan yönetimi dini değerlere karşı engel yasak ve baskıda Çin’in Doğu Türkistan’da uyguladıkları baskı,zulüm ve işkence modelini ithal ettiği için bu ülkelenin inançlı Müslüman Halkı aşırı ve dini radikal fikir akımlarının kucağına itilmektedir.Bu nedenle bu ülkelerin halkı yönetime tepkili ve çok öfkelidirler. Yoksulluk ve yolsuzluk hat safhada.
Kırgızistan : günden güne özgürleşen ve demokrasi değerlerine ulaşmada ilerleme gösteren bir ülke olmasına rağmen çok yoksul ve fakirdir ve bu yüzden yolsuzluk, usulsuzluk,rüşvet virüsü diğer ülkelerde olduğundan daha yaygın durumdadır. Kırgızistan ve Tacikistan’da Çin kredisi ve desteği ile dev hidroelektrik santrallarının yapımı devam etmektedir. Bu dev santraller çalışmaya başladığında Özbekistan’ın Fergane vadesine akmakta olan suların büyük bir kısmının kesilme tehlikesi ve ihtimalı Özbekleri çok tedirgin etmektedir. Çünkü Fergane vadesinde bugün 20 milyondan fazla insan yaşamaktadır. İslam kerimov hayatta iken “ Su, savaş nedeni olabilir” diyerek komşu iki ülkeyi su konusunda uyarmıştı.
Kazakistan : Kazakistan ekonomi, refah bakımından Türkiye’den de daha iyi durumdadır. Ancak, ülkenin kuzeyinde yer alan endüstri, sanayi ve tarım bölgelerinde etnik Rus nüfusu yoğun ve hakim durumdadır. Kazakistan’da Rus nüfusunun oranı %40 mertebesindedir. Kazak Türkleri Kazakistan’da kuzeyinde Rus çoğunluğun yaşadığı bölge’nin 2. bir Kırım olayının yaşanması tehlikesinden dolayı çok tedirgin ve endişelidir. Diğer yandan bu ülke’de radikal terör gurup ve örgütlerinin tehdit oluşturma ihtimali göz ardı edilemeyecek bir düzeydedir.
Türkistan Coğrafyasındaki İç Çatışmalar
Yakın geçmişte Türkistan cumhuriyetlerinde yaşanan toplumsal ve etnik çatışmalar ve facialara yol açan kin ve nefretin tekrar patlama ihtimali her zaman mevcuttur.Bu durumu anlamak için yakın geçmişe bir bakalım:
Kardeş Türkistan Türk Halkları arasındaki bu gibi seri kanlı olayların açtığı yaralar henüz iyileşmiş değildir. Cerahatler kaşındığı anda yaralar tekrar açılabilecektir.
Türkiye’deki Terör Saldırıları
Ankara’da Rus büyük elçinin bir Türk polis tarafından vurularak öldürülmesi, hemen ardından Yeni yıl gecesi 39 kişinin ölümüne yol açan İstanbul Reina katliamını gerçekleştiren İŞİD’li katilin Özbek, emir verenin Tacik olması, organizatör ve yardım, yataklık yapanlar içinde Kırgız, Uygur, Kazak ve diğer Türk boylarından insanların olması, küresel güçlerin yeni savaş meydanı olacak Avrasya Coğrafyasının seçtiğinin ve bu savaşın önemli bir provasını gerçekleştirdiği varsayımı kuvvetli bir tahmin olarak dikkatimizi çekmektedir. Bu bir birleri ile yakından bağlantılı esrarlı eylemler çok boyutlu ve çok daha tehlikeli projelerin işaretini vermektedir.
Türkistan Coğrafyasının Yeni Bir Savaş Alanı Olabilme Tehlikesi Mevcuttur
Türkistan coğrafyasının yeni bir savaş meydanına dönüştürülme tehlikesi vardır. Çin Pasifikte ABD ve Japonya ile savaşacakmış gibi gözükmektedir. Çin büyük savaşı doğu sınırında değil, batı sınırında, denizde değil, karada yapacaktır. Çin tarihte denizde yaptığı hiçbir savaşta zafer elde edememiştir. Hep kaybetmiştir. Toprak, askeri güç ve maddi kayıplar Çin toplumunu utanç içinde bırakacak boyutlardadır. Çin tarih boyunca doğuda kaybettiklerini daima batı’da telafi etmiştir. Çin, Türk toprakları üzerinde genişleyerek Doğu Türkistan’a kadar gelmiştir. Emperyalist güçler başaramayacakları ve kazanamayacakları savaşlara asla girişmezler ve kesinlikle yatırım yapmazlar.
Çin, Sovyetler Birliği döneminde Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan sınır boylarında 40 kilometre genişliğindeki ve 2 bin kilometre uzunluğundaki topraklarda yaşayan yerli halkları bölgeden çıkarıp, boşalan sınır bölgelerine Bingtuven adı verilen ordu statüsündeki silahlı Çinli göçmenleri yerleştirmişlerdi. Bu 3 Türk Cumhuriyeti sınırında Çin sınır muhafızlarından başka her zaman savaşa hazır tutulan 2 milyon kişilik Bingtuven Milis Ordusu bulunmaktadır. Sovyet döneminde Çin’in bu ülke sınırlarına yığınak yaptığı silah, askeri teçhizat, mühimmatlar depolandığı yerde aynen durmaktadır. Değişiklikler ise, sadece bu silahların daha modern ve yenileri ile değiştirilmesi olmuştur. Çin’ in son geliştirdiği Dongfing- 41 adındaki 10 dan fazla nükleer balistik füze yerleştirilebilen füze sistemi de Kazakistan sınırına yerleştirilmiştir.
Türkistan Cumhuriyetleri Toprakları Çin’in Ham madde ve Enerji Deposudur
Batı Türkistan ülkeleri Doğu Türkistan üzerinden komşusu Çin’e sadece petrol doğal gaz ve ham madde satarak ayakta kalmaya çalışıyorlar. Bu ülkelerin Hükumetleri boğazına kadar Çin’e borçludurlar. Çin bilinçli bir şekilde bu ülkelere ucuz Çin yapımı tüketim mallarını sürerek Türk cumhuriyetlerinin sanayi ve endüstri üretimini yok etmekte. Bu sanayi dallarının gelişmesini engellemekte ve üretimlerini sıfıra yakın tutmaktadır. Türkistan Cumhuriyetleri sadece Çin’in ham madde deposu görevini üstlenmektedir. Üretmeyen toplum yoksulluktan kurtulamaz ve süresiz istikrarsızlığa mahkumdur.
Batı Türkistan’a Adım, Adım Yaklaşan İşgal Tehlikesi
Çin, Türkistan Cumhuriyetlerine dev enerji yatırımı yapmıştır. Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan’a bağlanan ve Doğu Türkistan üzerinden Çine uzanan petrol, doğalgaz boru hatları Çin’e ait yatırımların çok önemli bir kısmıdır. Türk Cumhuriyetlerinde bir kargaşa başlarsa, Çin yatırımlarının güvenliğini bahane ederek bu ülkelere kolayca asker sokacaktır. Orta Asya yanı Büyük Türkistan Coğrafyası ABD ve NATO için zor bir savaş alanı olacaktır. Çünkü lojistik bakımından bu ülkeler çok uzakta kalacaktır. Çin’de öyle bir sorun yoktur. Çin’in Türkistan Cumhuriyetlerinde görevde bulunan üst düzey Bürokratlar,Memurlar ve istihbarat mensupları arasında Çine bağlı ve para karşılığında onlara çalışan elemanlar bulunmaktadır.
Çin, Orta Asya topraklarına asker soktuğunda, Rusya ve NATO birleşerek bu işgale birlikte karşı koyabilirler. Çin bu topraklara 5- 10 milyon asker değil. 100 milyonları bulan silahlı ordusunu sokmaktan çekinmez. Çin 1.35 milyar insandan 500 milyonu kaybetme pahasına Hazar enerji havzasına hakim olabilirse hayatta kalan Çinlileri orta ve üst seviyede refaha kavuşturmayı garantiye almış olacaktır. En önemlisi Çinlilere daha geniş ve insan yaşamına uygun ve verimli toprak alanları yaratmış olacaktır. Diktatörlerin seferberlik gücünü küçümsememek lazımdır. Diktatörün ne zaman delireceğini bilemezsiniz. Asya’dan Avrupa’ya doğru ilerleyen kalabalık Çin ordusu ile baş edemeyen Batı koalisyonu Çinli işgalcilere karşı atom bombası kullanabilir. Bir ülke bir kere atom bombası kullanırsa , elinde atom bombası olan her ülke elindeki hiç çekinmeden kullanmaya başlayacaktır.
Türkistan Cumhuriyetlerinin liderleri, elitleri ve bu ülkelerin değerli aydınlarının bu tehlikenin farkında olduklarını düşünüyorum. Ancak, uyuşturucu bağımlısı insan uyuşturucunun kendini ölüme götürdüğünü bile bile bunu kullanmaktan vaaz geçemiyor. Bu ülkeler bol Çin parasından ibaret bu uyuşturucunun karşısında aynı durumdadır. Aynı zamanda parada bir türlü uyuşturucudur. Lüks yaşama tutkusu da bir bağımlılıktır. Yoksul ülkelerdeki zengin yöneticilerinin ahlakı çöküntüsü bu bağımlılıktan kaynaklanmaktadır.
Eğer ABD ve Müttefikleri doğu ve güney Çin denizinde Çin’in boğazına yapışırlarsa, savaş Pasifikte yoğunlaşırsa Çin güçlü düşmanları ile boğuşmak zorunda kalır, batı’da ikinci bir cephe açamaz. Ancak ikinci bir cepheyi ABD ve müttefikleri açmak zorunda kalabilir. Doğu Türkistan, Tibet, İç Moğolistan halkları Çin’e karşı silahlandırılabilir. Böylece kuzey, batı ve güney cephesinde Çin’e gidecek enerji ve hammadde yolları kesilmiş ve Çin’in savaş sanayisi çökme noktasına gelecektir. Batı cephesi’nede vuku bulacak muhtemel bir Çin’ i parçalanmaya kadar götürebilecektir.
Doğu Türkistan; Bütün Türklerin Ortak Vatanıdır
Şunu önemle hatırlatmak istiyorum ; 1944 de Doğu Türkistan’ın İli bölgesinde kurulan son Doğu Türkistan Cumhuriyeti’mizin Cumhurbaşkanı Özbek, Başbakanı Uygur, Genelkurmay başkanı Kırgız, savunma bakanı Kazak Türklerinden olmuştur. Doğu Türkistan’ın kuzeyini tüm Türkistan Türkleri hep birilikte ve beraber savaşarak kurtarmış ve bağımsız Doğu Türkistan Cumhuriyetini birlikte kurmuşlardır. Bu kez Batı Türkistan’dan Doğu Türkistan’in kurtarılması için Özbek,Kazak,Kırgiz,Türkmen,Tatar,Türkmen ve diğer Türk boylarından milyonlarca gönüllü savaşçı Doğu Türkistan topraklarına akacaktır. Türk Cumhuriyetleri hükumetleri tarihte Çarlık Rusya engelleyemediği gibi, bu gönüllüler Ordusunun Doğu Türkistan’a akışını engellemede başarılı olamayacak ve çaresiz kalacaktır. Batı blokunun modern silahları ile silahlanan Türkistan ordusu doğuya doğru zaferle ilerledikçe, Çin nefret ettiği bu toplumların üzerine atom bombası atmaktan çekinmeyecektir. Müttefik güçler Çin’e karşı aynı yöntemi kullanarak cevap vermek zorunda kalacaktır. Yine Türkistan toprakları, dünya ülkelerinin atom dahil tüm modern silahlarını deneyecek deneme alanı olmaktan kurtulamayacaktır.
Çin’de Komünist parti iktidarı devam ettiği müddetçe bu kara duman Türkistan Cumhuriyetleri semasında dolaşmaya ve kaplamaya devam edecektir. Konu, bütün dünya Türk aydınlarının ve elitlerin oturup düşüneceği, çözüm üreteceği ve Türk Milleti ve Türk Dünyası için bir hayatı meseledir. Çünkü 19. yüzyılda Müslüman Arapların topraklarında başlayıp bugüne kadar devam eden fitnenin yeni adresi Müslüman Türklerin topraklarının olma ihtımalı ve tehlikesi ufukta gözükmektedir. 27.02.2017 – İstanbul
Etiketler: Çin » Din » Dünya » Edebiyat » Ekonomi » etnik Çatışma » Genel » Görüş Yorum » kÖŞE YAZARLARI » Kültür Sanat » Makale Analiz » Ordular ve Silahlar » Siyaset » Tabii KaynaklarBENZER HABERLER