Son Dakika
Dünya’nın önde gelen medya kuruluşlarından ABD.merkezli The New York Times Gazetesi muhabiri Andrew Jacobs geçtiğimiz haftalarda Doğu Türkistan’a giderek 10 gün süre ile ülkeyi gezdi. Gerçek,tarafsız ve doğru bir gazetecilik örneği sergileyerek İzlenimlerini 04 Ocak 2016 tarihli gazete’de yayınladıı. Çin işgalında ve soykırım uygulamaları altındaki kadim Türk-İslam yurdu Doğu Türkistan’daki son durumun çok net ve açık olarak anlatıldığı, ” Uygurlar Çin Baskısı Altında Eziliyor,Doğu Türkistan İçten İçe Kaynıyor ” başlığı altında İngilizce olarak sunulan yazı, Dünya Bülteni için Sayın İbrahim MERCAN tarafından Türkçe’ye çevirilmiş ve DÜNYA BÜLTENİ NET.İnternet Gazetesinde yayınlanmıştır. Bu yazının tam metnini aşağıda siz değerli okuyucularımız ile paylaşıyoruz.Yazı’yı Türkçe’ye çevirten ve yayınlayan Dünya Bülteni.net yetkililerine de teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Uygur Haber ve Araştırma Merkezi(UYHAM)
Uygur Türklerinin Aile Hayatı Tahrip Edilmiş, Aileler ardı arkası kesilmeyen tutuklamalar sonucunda birbirlerinden koparılmış, camilerin namaza çağrısı olan ezan yasaklanmış, işçiye yapılan kısıtlamalar yerli tarım ve üretimi tahip etmiş veya zarara uğratmış ve daha birçok şekilde toplumun güvenliğine muhtemel tehdit unsuru oluşturmasından dolayı halkın iletişimini haksızca kontrol eden uygulamalar uygulamaya konulmuş.…
Son günlerde Çin’in batısındaki Uygur Bölgesi’ne yapılan bir seyahat;
Doğu Türkistan’da son aylarda yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği şiddet olayları meydana gelmiştir. Bölge’de Türk dilinin Uygur lehçesini Konuşan Uygurların içten içten kaynayan ve kin ve nefretin dozunun yükseldiği bir ortamda muhtemel bir isyandan korkmuş Çin Hükümeti’nin çok sıkı ve aşırı tedbirler almıştır. Son olaylar Çin yönetiminin Bölgeyi vatanı kabul eden 10 milyonu aşkın Müslüman bir azınlık olan Uygurların yaşayışını ve dini hayatını şekillendirmek için eşi benzeri görülmeyen tedbirler alması sonucu kin,nefret , öfke ve kaygıların aniden patlamasına ve bir isiyan karakteri almasına yol açmıştır.
Hükümetin Bölge’de sıkı ve aşırı bir güvenlik politikaları gütmesi ve İslamî hayata kısıtlamalar uygulaması, geçtiğimiz yılın Eylül ayında Aksu’nun Bay ilçesinde onlarca kişinin (düzinelerce kişinin ) ölümüne yol açan bıçaklı saldırıların ve şiddet olaylarının meydana gelmesine yol açmıştır.
Sıkı güvenlik önlemleri, engebeli geniş araziler ve karlı tepelerdeki yollarda trafik akışını yavaşlatan ve her köşe başında bulunan karayolları kontrol noktalarında, seyahat ederken bu noktalarda duran yolcuların gözünün önünde uygulanıyor.
Cep Telefonları Sürekli Kortrol Ediliyor.
Ağır silahlarla donanmış askerler araba bagajlarını didik didik arayıp kimlik sorarken bazen Uygur motosiklet sürücülerinden telefonlarını polisin, toplum güvenliğine tehlike oluşturabilecek yazılım veya içeriğin bulunup bulunmadığını kontrol etmesi için teslim etmeleri isteniyor.
Polis cihat konulu videolara ek olarak insanların Çin dışında bulunan arkadaşları ve akrabaları ile görüşmek için kullandıkları Skype, WhatsApp gibi uygulamalara ve engelli siteleri açmak için kullanılan programlara da dikkat ediyor.
Türkiye’deki bir arkadaşıyla mesajlaşmasından dolayı Kasım ayında bir gece gözaltında tutulduğunu söyleyen 23 yaşındaki mühendislik öğrencisi bir Uygur genç, şöyle dedi; “Hepimiz terörist şüphelisi olduk”. “Bu günlerde yurtdışından telefon çağrısı almak bile bölge güvenlik güçlerini harekete geçirmeye yetiyor.”
Kaşgar, Pakistan ve Afganistan sınırında bulunan meşhur İpek Yolu Karakolu,
Camilerden ezan okunmasını yasaklayarak cami müezzinlerinin çağrılarını şehirdeki çatıların üzerinden yapmaya zorluyor. Bu yeni kural uzun süredir uygulanan bir durum. Okul sonrası dini dersler yapılmasını ve 18 yaş altı çocukların camilere girmesini yasaklayan politikaya ek olarak koyuldu. (Son aylarda camilerin girişine yerleştirilen kameralar bu tarz uygulamaların göz ardı edilmesini zorlaştırıyor.)
Yerli halkın ve polisin dediğine göre, Kaşgarın güneydoğusunda bulunan Hotan şehrinin esnafı Müslümanlara ait olan iki düzine ismin yasaklanmasına, ebeveynleri çocuklarının isimlerini değiştirmeye zorlanmasına ve çocuklarını okula kayıt ettirememelerine yol açan bir kararın hükümet tarafından çıkarılması sonucunda öfkelendi.
Turfan’da kuzeye doğru, üzümüyle meşhur bereketli bir vahanın sahibi, Uygur işçilerin oraya gitmelerinin yasaklanması sonucu bağlardaki tonlarca meyvelerin çürümeye bırakılmasından şikâyetçi.
Daha da kuzeyde bulunan Gulca’da Kazakistan sınırına yakın, gerilimle dolu bir tarihi olan, etnik açıdan zengin bir şehirdeki üniversite mezunu bir çift işsiz genç, erkeklerin sakal uzatmasını ve kadınların yüzlerini örtmelerini yasaklayan baskıya öfkeli. Bölge sakinleri kuralları göz ardı edenlerin kimi zaman hapis cezasına çarptırıldıklarını söylediler. Kendileriyle röportaj yapılmış adamlardan, yetkililer tarafından cezalandırılmaktan korktuğu için adını vermek istemeyen bir adam “Ben, şahsımca, dindar biri değilim ancak kadınlarımızı başörtülerini çıkarmaya zorlamak gururlarını küçük düşürmektir ve bu birçok kişiyi sinirlendirir” dedi.
Diğer tedbirler ise Uygur kimliğinin kuşatma altına alındığı algısını güçlendiriyor.
Okulların resmi eğitim dili Uygur dilinden Mandarin Çincesine çevrildi ve hükümet Uygur insanlarının ülkenin çoğunluğunu oluşturan ve tarihte bu bölgeye büyük gruplar halinde göç etmiş Han ulusundan kişilerle evlenmelerine teşvik etmek için para yardımı ve yerleşim yeri sağlamaya başladı.
Gözetim de artırıldı. 2014’den beri ülke dışına seyahat etmek isteyen Uygurlar için içinde ev sahiplerinin ve yerel karakolun telefonları yazan özel bir kart taşımaları zorunlu tutuluyor. Pek çok Uygur incelenmek üzere diğer insanlardan ayrıldıkları için sözde “ kolay geçiş irtibat kartları” diye adlandırılan bu kartlardan şikâyetçi.
Avusturalya’daki La Trobe Üniversitesin’de Çin’in etnik politikası üzerinde uzman James Leibold “Ülkenin Uygur toplumuna zorla girişi gittikçe karmaşık ve baskıcı bir hal aldı” dedi. “Yeni çıkarılan bu tedbirler cemiyete birçok probleme son vermesinde yardımcı olurken, aynı zamanda cemiyetin meşruiyetini ve yönetimi zayıflatacak yeni ötekileştirme şekillerine ve şiddete davetiye çıkarıyor.
2014 yılında 43 kişinin hayatını kaybettiği, bölge başkenti Urumçi’de gerçekleşen birkaç saldırıdan sonra Pekin, sonucunda yaklaşık 200 teröristi etkisiz hale getirip en az 49 kişiyi idam ettikleri “özel ağır saldırı operasyonunu” başlattı. Ülke medyası baskı altında kalan insanları terör zanlıları veya bağımsız Doğu Türkistan destekçisi bölücüler olarak tanımlayıp bölgede gerçekleşen şiddet olaylarından yurtdışındaki temsilcilikler tarafından etkilenen ve yönetilen Mücahitleri suçluyor. Bu iddiaları incelemek isteyen yabancı gazeteciler pek çok zorlukla yüzleşiyorlar. Doğu Türkistan’daki görevliler nadiren röportaj isteklerine cevap veriyorlar. Her tarafta bulunan bu kontrol noktaları gazetecilerin karışıklığa uğramış şehirlere ve kentlere ulaşmalarını engelliyor ve diğer yerlerde ise hükümet görevlileri bölge sakinleriyle konuşmalarını zorlaştırıyor. Geçen hafta Pekin, makalesinde bölgedeki sıkı politikasını eleştiren bir Fransız gazeteciyi sınır dışı etti.
Uygurlarda Çin Yönetimine Karşı Korku,Endişe ve Kızgınlık Hakim
Korku ve kızgınlık bölgeye hâkim, her ne kadar bu duygular tereddütlü ve gizli olarak yaşansa da. Ailesinin küçücük hediyelik eşya dükkânında gergin bir şekilde boyanmış defleri ve üzerine geleneksel motifler kazınmış bıçakları sıralayan Urumçi’li genç bir bayan ailesinin son zamanlarda yapılan tutuklama ve göz altılarından dolayı nasıl parçalandığını anlatırken kendini tutamadı ve ağladı.Konuşmasını sürdüren Hanıım, “Bazı evlerde sadece bebekler kaldı. Çünkü onların Anne-Babası vee aile efratları tutuklanıp götürüldüler.” dedi.Çin yönetiminin Müslüman Uygurların dini hayatlarını yaşamaları için başka seçenek bırakmıyorlar. Çin yönetiminin dini yaşam düzenlemelerini ihlal eden birçoğunun 3 veya 4 yıllık hapis cezasına çarptırıldığını ekleyerek. “Biz Çin’de yaşamanın makbul olduğunu düşünüyoruz, ancak keşke bize bir kaç yıl öncesinde olduğu gibi den davransalar.” dedi .
Rejimin Adamı Murat,Çin’in Uygulamalarını savunuyor
2014’de yaklaşık 100 skişinin ölümüne yol açan şiddet olaylarının ve saldırların meydana geldiği Doğu Türkistan’ın güneyinde bulunan Yarkent şehrinde yerel propaganda bürosunda koruma elemanı olarak calışan Murat bize hiddetle şunları söyledi,” Müslüman dünyasını sarsan bu radikal ayaklanma, cesurca bastırılmıştır. Bu ve benzer bu gibi Dini Aşırılıklara (extremizme) karşı mücadele edilmesi şart ve elzemdir. “sözleri ile rejimin dini yaşama uyguladığı yeni kısıtlamaları savundu.
Soyadının kullanılmasını istemeyen Murat “Ben çocukken annem kolsuz tişörtler giyiyordu ancak şimdi muhafazakâr İslamcılığın artmasından dolayı artık giymiyor. Hükümetin güçlü eli olmasaydı, kızları taşlayarak öldüren İran gibi olurduk.”dedi.
Çoğunluğunun modern bir inanç sistemi olan Sünni İslam’ın mensubu olan Uygur halkının Radikal İslamcı akımlar tarafından ele geçirilip geçirilmediği tartışma konusu olarak kalıyor. Yakınlarda gerçekleşen Paris terörist saldırısı ve Kasım ayında Işid’in Suriye’de tuttuğu Çinli bir esiri öldürmesi Pekin’i şiddet yanlısı muhafazakâr İslam’a karşı açılan küresel savaşta Doğu Türkistan’ı yaşayan müslüman Uygurları ezmek ve daha pasif konuma getirmek için mücadelesini artırmasına ve Uygurların daha de pasifize etme yoluna sevk etti.
Ortak Görüş : Bölge’de Radikalizm ve Şiddet olaylarının Esas Sebebi Çin’in Uyguladığı Etnik Ayırımcı Politikalardır
Çin’in dışında yaşayan bölge uzmanlar,Doğu Türkistan’ın günümüzde bir kan gölüne dönüşmesine bölgede uygulanan baskılar, ekonomik hayatta ve iş sahası ve istihdamda Uygurlara yapılan ayrımcılıklar neden olmaktadır. Bölgesel fakirliğin ve hükümetin planının bir parçası olan Han Çinlilerinin bölgeye göç ettirerek yerleştirmesi ve dolayiyisiyle Müslüman Uygurların öz vatanlarında azınlık durumuna düşürülmesi ve kimliklerinin zamanla yok edilmesi ve etnik etkilerinin azaltılması inancı sebep olmaktadır.
Uluslar Arası Af Örgütü (Amnesty International) Doğu Asya Müdürü Nicholas Bequelin’in görüşü ise şöyle ; “Doğu Türkistan’da Şahit olduğumuz şey, baskıcı politikalarla daha da kötü duruma itilen ve radikal hale getirilmesidir. Genel anlamda bölgesel bir radikalleşme hareketi ve Uygur milli kültürü ile dini yaşantılarının git gide çökertilmesi girişimleri ve uygulamalarıdır.” dedi.
Eğitimli ve Orta Sınıf Uygurlar Çin’den Tamamen bağımsız olmak istiyorlar
Çoğu Uygurlar, özellikle eğitim görmüş aydınlar ile ve orta sınıfa mensup kişilerin Pekin’den tamamen kopmak ve bağımsız olmak ( geri püskürtmek) gibi bir niyetleri var.Bu endişelerini Çin’den korktuklarından dolayı dillendiremiyorlar.Ancak,bunun yanında bu düşünceye karşı olanlara de rastlamak mümkün. Bizin görüştüğümüz 30 yaşındaki ev mobilyası satıcısı olan ve zaman zaman iş için Çin’e seyahat eden Abdul, Orta Asya’da ve Orta Doğu’da gördüğü sosyal dengesizlikten ve ekonomik durağanlıktan bahsederek bağımsız bir Doğu Türkistan’ı desteklemediğini ifade etti.
Bölgede her köşe başında rastlanan ve reklam tabelalarını kaplayan propaganda afişlerini hatırlatarak “Burada, Çin’de, biz huzur içinde yaşayan 56 farklı azınlığız” dedi. Ancak sonrasında, kuzu eti ile yapılan , çok leziz ve mis gibi kokan bir pilavın servis edilidiği bir yemekte ise bu ifadesinin tam tersi olan bir ifadeyı çok siniirli ve öfkeli bir biçimde sarfetti ;” İş seyahati için gittiğim Çin’de her gidişimde Çin Polisi beni takip ediyor.Kaldığım otelde her zaman Çin Polisini otelin resepsiyon masasının önünde buluyorum. Polisler kaldığım odayı de sürekli “Ziyaret” ediyorlar.” diyerek şikayette bulundu.
Bölge’de Yaşayan Etnik Çinli Göçmenler Bile Hallerinden Şikayetçi
Bölge’de görüşebildiğimiz etnik Bir Han Çinlisi göçmen konuşurken, sesi duygusal çıkıyordu. Hüzün içinde bize şunları anlattı; “Ben etnik bir Han Çinlisi göçmenim. Kimliğimde böyle yazıyor. Fakat,nüfusunun % 92’sinin Han Çinlisi olan bir ülkede etnik ayrımcılığa uğrayabiliyorum. Etnik kimliğim, yüz özelliklerim, açık renkli gözlerim ve kemerli burnum beni kolayca Uygurlardan ayırıyor.Bazen ne olduğum hakkında kafam karışıyor” dedi.
Etnik Han Çinlisi Göçmen,daha sonra durdu ve arkasına baktı.Daha sonra öne doğru eğildi ve alçak sesle bizlere şu çok can alıcı cümleleri fısıldadı; “Açıkçası bu günlerde hükümetin politikası midemi o kadar bulandırıyor ki, bazen keşke Çinli olmasaydım diyorum” dedi.
Kaynak : dunyabulteni.net/yazar/andrew-jacobs/20519/dogu-turkistan-cin-baskisi-altinda-kayniyor (150 kez)
Etiketler: Çin » Din » Dünya » Eğitim » Ekonomi » etnik Çatışma » Genel » Görüş Yorum » Gündem » Haber » Makale Analiz » Röportajlar » SiyasetBENZER HABERLER