Son Dakika
UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (UYHAM)
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP)Hatay Milletvekili Sayın Lütfi Kaşıkçı Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmekte olan 2010 yılı genel bütçe kanun tasarısı görüşmelerinde söz aldı.Hatay MHP Milletvekili Lütfi Kaşıkçı Doğu Türkistan Türklerinin Lideri merhum İsa Yusuf Alptekin’in 224.vefat yıl dönümü dolayisiyle kendisine Türk Milleti ve Doğu Türkistan davasına yaptıkları hizmetlerinden dolayı minnet ve şükranlarını sundu ve Allah’dan rahmet ve mağfiret diledi.MHP Milletvekili Kaşıkçı ayrıca Çin yönetimine de “Doğu Türkistan’daki İnsanlık Dışı Kamplar Kapatılsın !” çağrısında bulundu.
MHP Hatay Milletvekili Sayın Lütfi Kaşıkçı’nın konuşması şöyle ;
Doğu Türkistan davasının abide şahsiyeti, büyük devlet ve fikir adamı İsa Yusuf Alptekin Beyefendi’nin de vefatının yirmi dördüncü yılını dün geride bırakmış bulunuyoruz. Bütün hayatını Çin zulmü altında inleyen soydaşlarımızın haklı davasını ve taleplerini dünyaya anlatmakla geçiren merhum Alptekin’in gençlik yıllarından başlayan mücadele hayatı hicret ve acılar içinde geçerken, içinde büyüttüğü hürriyet aşkı canlılığını daima korumuştur.
Türk milliyetçileri ve ülkücüler yarım asırdan fazla bir süredir Türkiye’de Doğu Türkistan davasının sancağını taşımış, hiç kimse bu coğrafyanın adını telaffuz edemezken gerçekleştirdiği mitingler ve yayınladığı makale ve yazılar aracılığıyla bu bağımsızlık davasının ateşini canlı tutmuştur.
Son günlerde Amerika Birleşik Devletleri’nin de Doğu Türkistan meselesini Çin’e yönelik kuşatmasında bir araç olarak kullanmakta olduğunu görüyoruz. Doğu Türkistan, Amerika’nın soğuk savaş stratejisinin bir parçası değil, tarihimizin başlangıç noktası ve kültürümüzün ana kaynağıdır. Doğu Türkistan’ın kültürel kimlik ve inançları üzerindeki baskıların kaldırılması, en temel insani haklarının verilmesi, doğum kontrolü adı altında yapılan uygulamaların son bulması, eğitim adı altında -bütün dünyanın bir toplama kampı olduğunu bildiği- insanlık dışı merkezlerin kapatılması çağrımızı bir kez daha bu kürsüden ifade ederken en temel evrensel ilkelerin, ülkelerinin çıkar politikalarına meze yapılmasının insanlığın vicdanında infial uyandıracağını da ilgililere hatırlatıyoruz.
Türk İstiklal Mücadelesi'nin Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, Hatay'ın ana vatana katılma mücadelesinin yolbaşçısı Tayfur Sökmen ve dava arkadaşlarını saygı, minnet ve şükranla anıyorum.MHP Hatay Milletvekilimiz Lütfi Kaşıkçı: Millî Mücadele'de ilk kurşunun Hatay Dörtyol'da atılışının 101'inci yıl dönümünde başta Kara Mehmet Çavuş ve Kara Hasan Paşa olmak üzere Türk İstiklal Mücadelesi'nin Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, Hatay'ın ana vatana katılma mücadelesinin yolbaşçısı Tayfur Sökmen ve dava arkadaşlarını saygı, minnet ve şükranla anıyorum.MHP GRUBU ADINA Lütfi Kaşıkçı – MHP Hatay Milletvekili (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin 7'nci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi ve Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi ve ekranları başında bizi izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.Kıymetli milletvekilleri, yarın itibarıyla güney illerimizde Millî Mücadele Dönemi'nde Fransa'ya karşı, Fransızlara karşı ilk kurşunun atılışının 101'inci yılını kutlayacağız; tabii dile kolay, neredeyse bir asır.Millî Mücadele'de ilk kurşunun Hatay Dörtyol'da atılışının 101'inci yıl dönümünde başta Kara Mehmet Çavuş ve Kara Hasan Paşa olmak üzere Türk İstiklal Mücadelesi'nin Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, Hatay'ın ana vatana katılma mücadelesinin yolbaşçısı Tayfur Sökmen ve dava arkadaşlarını saygı, minnet ve şükranla anıyorum.Değerli milletvekilleri, Doğu Türkistan davasının abide şahsiyeti, büyük devlet ve fikir adamı İsa Yusuf Alptekin Beyefendi'nin de vefatının yirmi dördüncü yılını dün geride bırakmış bulunuyoruz. Bütün hayatını Çin zulmü altında inleyen soydaşlarımızın haklı davasını ve taleplerini dünyaya anlatmakla geçiren merhum Alptekin'in gençlik yıllarından başlayan mücadele hayatı hicret ve acılar içinde geçerken, içinde büyüttüğü hürriyet aşkı canlılığını daima korumuştur.Türk milliyetçileri ve ülkücüler yarım asırdan fazla bir süredir Türkiye'de Doğu Türkistan davasının sancağını taşımış, hiç kimse bu coğrafyanın adını telaffuz edemezken gerçekleştirdiği mitingler ve yayınladığı makale ve yazılar aracılığıyla bu bağımsızlık davasının ateşini canlı tutmuştur.Son günlerde Amerika Birleşik Devletleri'nin de Doğu Türkistan meselesini Çin'e yönelik kuşatmasında bir araç olarak kullanmakta olduğunu görüyoruz. Doğu Türkistan, Amerika'nın soğuk savaş stratejisinin bir parçası değil, tarihimizin başlangıç noktası ve kültürümüzün ana kaynağıdır. Doğu Türkistan'ın kültürel kimlik ve inançları üzerindeki baskıların kaldırılması, en temel insani haklarının verilmesi, doğum kontrolü adı altında yapılan uygulamaların son bulması, eğitim adı altında -bütün dünyanın bir toplama kampı olduğunu bildiği- insanlık dışı merkezlerin kapatılması çağrımızı bir kez daha bu kürsüden ifade ederken en temel evrensel ilkelerin, ülkelerinin çıkar politikalarına meze yapılmasının insanlığın vicdanında infial uyandıracağını da ilgililere hatırlatıyoruz.Değerli milletvekilleri, tabii, 2020 yılının bütçesi konuşuluyor, şimdiden Allah hayırlı uğurlu etsin ama ben inanıyorum ki bu sıralarda oturan birçok milletvekilimiz "Acaba 2020 yılı bütçesinden kendi illerimize ne düşecek?" diye de böyle bir hesap içerisine girmiştir. İşte, o hesabı yapan milletvekillerinden biri de benim. "Acaba 2020 yılında Türkiye'nin bütçesinden Hatay'a ne tür yatırımlar yapılacak?" Bir kere, evvela başta ifade etmek isterim ki Sayın Bakanın çalışmalarını yakından takip ediyor ve takdir ediyoruz. Hazır, Sayın Bakanımızı buradayken seçim bölgem Hatay'la ilgili yapılması acil olan konuları da burada ifade etmek isterim ancak Hatay'a girmeden önce sizlerle paylaşmak istediğim bir husus daha var. Suriye'nin sözde bir Dışişleri Bakanı var. Canı sıkıldığı zaman ara ara televizyonlara çıkıyor veya gazetelere demeç vermek suretiyle Hatay'ın Suriye'nin bir parçası olduğunu ifade etmek için canhıraş bir uğraş içerisinde. İşte, bunu, Hatay'ı kendi ülkesinin bir parçası gibi göstermeye çalışan Suriye'nin sözde Dışişleri Bakanına, buradan, Hatay ilinin bir Milletvekili olarak bir tavsiyem var. Hatay, bedeli ödenmiş ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir parçası hâline gelmiştir. Bu sözde iddiasını sık sık dile getiren zavallıya şunu hatırlatmak isterim ki dün Altınözü Küncülü Boğazı'nı, Antakya Hükûmet Binası'nı, Amik Ovası'nı, Belen Geçiti'ni, İskenderun Körfezi'ni, Dörtyol Karakese'yi Fransızlara ve onun paralı askerlerine dar eden Kara Mehmet Çavuşların, Kara Hasan Paşaların, Ayşe Fitnat Hanımların, Tayfur Sökmenlerin torunları bugün de Hatay'da diri ve Allah'a şükürler olsun, ayaktadır. (MHP sıralarından alkışlar)Vatan şairi Namık Kemal'in dediği gibi "Fıtrat değişir sanma sakın/ kan yine o kandır." Hatay'ın kıymetli evlatları, Suriye'nin bu kendini bilmez, daha kendi ülkesini savunamaz Bakanının boş ve kuru gürültüsüne Allah'ın izniyle de pabuç bırakmaz.Sayın Bakanım, Hatay'la ilgili çeşitli zamanlarda belediye başkanlarımızla birlikte sizi ziyaret gelip birtakım taleplerde bulunuyoruz. Teşekkür ediyorum, getirdiğimiz taleplerin birçoğuna da olumlu yanıt veriyorsunuz. Ancak öncelikle şunu ifade etmek isterim ki Hatay'daki belediyeler, bu Suriye meselesinin başlamasından önce mevcut 1,5 milyonu aşan nüfusuyla zaten altyapı sağlama noktasında birtakım problemler ve sıkıntılar yaşarken bugün bu 1,5 milyon nüfusun üzerine, Suriye'de yaşanan meselelerden dolayı yaklaşık 500 bin Suriyeli daha gelip ilave oldu -Sayın Bakanım, dinlerseniz ayrıca sevinirim, önemli bir konuyu ifade ediyorum- nüfusumuz 2 milyonu aştı; işte, tam bu noktada, bu 2 milyon nüfusa altyapı hizmetleri sağlama noktasında, belediyelerin güçlük çektiğini evvela belirtmek isterim. Hiçbir parti ayrımı yapmadan, tüm belediye başkanları -Hatay'da zaten borçları da ortadayken- eldeki imkânlarla şehrimize, ilçelerimize hizmet yapmak için çaba sarf ediyorlar. İşte, tam bu noktada, sizlerden şöyle bir talebimiz olacak: Hatay'a karşı bir pozitif ayrımcılık talep ediyoruz. Bugün Türkiye'de yaşayan 4 milyon Suriyelinin neredeyse sekizde 1'ine Hatay ilimizde biz ev sahipliği yapıyoruz dolayısıyla bunu istemenin de son derece doğal olduğunu düşünüyorum. Biz Hatay'da belediyelerin kesintilerini her aydan iki ayda bire çevirebilirsek eğer, belediye başkanlarımızın elleri de altyapı konusunda, vatandaşa hizmet götürme konusunda son derece rahatlayacaktır diye düşünüyorum.Sayın Bakanım, konuşmam bitiyor ama çevre ve şehircilik konusundaki yapmış olduğunuz çalışmaları takip eden biri olarak ifade etmek istiyorum. Bugün size bir şehirden bahsetmek istiyorum. Dünyada 24 medeniyetin 13'üne ev sahipliği yapmış Hatay'da çok güzide bir ilçemiz var, siz de geldiniz, orayı gezdiniz, Antakya ilçemiz. Dünyada 24 medeniyetin 13'üne ev sahipliği yapmış bir ilçemizde binlerce kültür varlığı var. Bu kültür varlıklarının ortaya çıkması için mücadele veren, sadece yerel belediyelerimiz.Sayın Bakanım, özellikle son yıllarda hiçbir kültürel derinliği olmayan şehirlere bir kültürel derinlik ilave edilip eklenerek turizme kazandırılmaya çalışılıyor. Oysa, bizim Hatay'da öyle bir kültür potansiyelimiz var ki bunu ortaya çıkartmak sadece belediye başkanlarının uğraşıyla olacak bir mücadele değildir. İşte, tam bu noktada, Antakya ilçemizdeki bu kültür hazinemizin ortaya çıkartılması ve turizme kazandırılmasıyla ilgili sizlerden pozitif bir ayrımcılık ve destek bekliyoruz.Sayın Bakanım, yine ilgileneceğinizi düşündüğüm bir konu var. İskenderun ilçemizi biliyorsunuz. İskenderun ilçemiz; deniziyle, yeşiliyle, dağıyla gerçekten Türkiye'deki güzel şehirlerimizden bir tanesi. Yalnız, İskenderun şehrinin sırtını dayadığı dağ, taş ocakları yüzünden o görüntü -üzülerek söylüyorum ama- son derece bozuldu. Şimdi, araştırdığım kadarıyla taş ocaklarının işletme süresi bittikten sonra, bu taş ocaklarının yeniden yeşillendirilmesiyle ilgili bir çalışma var. Ancak bu maden şirketleri bu taş ocaklarında sürelerini bitirdikten sonra çekip gitmişler. Bu konuda bize destek vermenizi istiyoruz. Bu işletmesi biten taş ocaklarının tekrardan yeşile dönmesi için bir mücadele verilmesi gerektiğini düşünüyorum.Son olarak şunu da ifade etmek istiyorum, bakın, çok önemli bir mesele: Seçim bölgemize gittiğimiz zaman, tarım şehri olan illerimizin milletvekillerinin karşılaştığı en büyük problemlerden bir tanesi… Bütçe bittiği zaman Hatay'a gideceğiz, gittiğimiz zaman çiftçimiz bizden haber bekliyor.Bekledikleri haber de çok basit, Ziraat Bankasınca çiftçinin borçlarının ertelenmesi. (MHP sıralarından alkışlar) Buradan Ziraat Bankası yöneticilerine sesleniyorum: Lütfen bırakın şu Simit Sarayıyla uğraşmayı, çiftçinin size olan borçlarını acaba nasıl taksitlendirebiliriz, bunun üzerine yoğunlaşın.Ve son olarak, desteklemeyle ilgili bir beklentisi var çiftçilerimizin; 80 kuruş çok düşük oldu. Geçenlerde Adana Milletvekilimiz Muharrem Varlı Bey burada tarım çiftçisinin problemlerini dile getirdi, kendisi de ifade etti, 80 kuruş çok az. Doğrudur, biliyoruz ancak hiç değilse ocak ayında bu desteklemenin bir kısmını çiftçimize ödetebilir miyizin derdindeyiz.Ben yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Gepostet von MHP TBMM Grubu am Mittwoch, 18. Dezember 2019
BENZER HABERLER