logo

trugen jacn

BAZI ÜLKELERİNİN ÇİN’İN MÜSLÜMAN ZULMÜNE KAYITSIZ KALMASI ZALİMLE ORTAKLIKTIR !

IŞİD'in Çin'in Uygurlara yönelik baskısına karşı sessiz kalması, Çin'in suçlarında bir suç ortaklığı olarak kabul ediliyor
 UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ(UYHAM)

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmek amacı ile savaş başlatmasının ardından  Komünist  Çin yönetimi, Suudi Arabistan  başta bir çok  Arap ülkeleriyle ilişkilerini  daha da geliştirerek güçlendirmeye başladı.

Time gazetesinin 25 Mart 2022’de Çin Arap ilişkilerinin son zamanlarındaki durumunu inceleyen bir haber yorumu  gazetenin manşetinde “Arap dünyası, Çin’in Uygurlara yönelik baskısına sessiz kalmakla kalmıyor, aynı zamanda Çin’in suçlarına da ortak oluyor.” başlığı ile  yayınladı.

Time Gazetesinin haber yorumunda  ”  Arap devletleri sadece Çin’i sözlü olarak desteklemekle kalmıyor, aynı zamanda Pekin’in Uygurlar üzerindeki baskısını da aktif olarak destekliyor. Arap dünyasındaki en az altı hükümetin (Mısır, Fas, Katar, Suudi Arabistan, Suriye ve Birleşik Arap Emirlikleri) Çin’in talebiyle ülkelerinde bulunan  Uygurları tutukladığı veya  Çin’e  iade  ediyor.” ifadelerini kullanıyor.

ÇKP’nin Uygurlara Karşı  “Terörle Savaş” Kampanyasından Sonra  Baskılar çok Arttı

Times gazetesinde yayınlanan Makalede ” Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in 2014 yılında “Terörle Savaş”ı başlatmasından bu yana, Çin’in  Doğu Türkistan’da  ve Çin zulmünden yurt dışına kaçan sığınmacı Uygurlara yönelik baskılarının çok arttığı belirtiliyor ve şöyle devam ediyor : ”  Uluslararası  medyaya yansıyan  haberlere göre,  6 Arap ülkesi Uygurlar için çok tehlikelidir ve bu ülkelere gelen Uygurların Çin’in iade edilmesi rıski ise en  üst düzeyde bulunmaktadır. Bu Müslüman Arap ülkeleri Çin’in Uygur Müslümanlara baskı ve zulmünde sadece  kayıtsız ve sessiz kalmakla yetinmiyor.Çin’in Uygurlara baskı ve zulmünü aktif olarak destekliyor  ve Çin ile yakın işbirliğini sürdürmeye devam ediyor. ”

Mısır  Eğitim İçin Gelen  Uygurlara Çin’e Teslim Etti

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün 2017  yılında yayınladığı raporuna göre, 3 Temmuz 2017 itibariyle Mısır yönetimi ülkesine  yüksek öğrenim amacı ile gelen ve çeşitli Üniversitelerde  öğrenim gören veya  y Mısır’da yaşayan en az 62 Uygur’u tutukladığı ve bunların büyük bir bölümünü Çin’e teslim etti.  Çin’e teslim edilen bu öğrencilerden 2 kişi Çin’in sorgu sırasındaki işkenceleri sonucunda hayatlarını kaybettikleri  biliniyor.

Uygurlar İçin Hac ve Umre İbadeti  İçin Suudi Arabistan’a Gelmek Çok Tehlikeli

Uygurlar için hac  farizasını yerine getirmek ve umre ibadeti yapmak için Suudi Arabistan’a gelmek bile bile tehlikelidir. Çin ayrıca Müslümanlar için kutsal bir ibadet olan  Hac’ı Uygurlar için bir tuzak haline getirmiştir. Türkiye ve Suudi Arabistan’da  yasal  oturma izni de bulunan  Osman Ahmed Tohti, 2018 yılında Hac sırasında tutuklanarak Çin’e  teslim edilmiştir. Norveç’te sığınmacı olarak yaşayan Ömer  Rozi’nin  annesi Çin polisi tarafından Hacca götürüldü ve annesi Ömer’ı günde  dafalarca  arayarak kendisine katılması için Suudi Arabistan’a gelmesini ısrarla istedi.

Yaşadığı Türkiye’den bu ülkeye  umre için gelen   Hamdullah Veli ile   Nurmehmet Ruzi’yi  Suudi Polisi  2020 yılının Aralık ayında geldiği Cidde Hava alanında  tutukladı. Suudi yönetimi Bu  2   Uygur    halen  hapiste tutulmaya devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde bu iki tutuklu Uygur’u Cidde’den başkent Riyad’a nakletmesi onların   Çin’e iade edilmesi yönündeki endişeleri  daha da arttırıyor.

Müslüman Fas Krallığı ile  BEA de Uygurlar İçin Çok Tehlikeli

Ayrıca  2021 yılının  19 Temmuz’unda Fas’a  gelen  Uygur bilgisayar uzmanı İdris Hasan, Interpol’un hakkında çıkardığı kırmızı bülten sebebiyle  Fas hükümeti tarafından  Kazaablanka hava alanında gözaltına alındı ​​ve  halen bu ülkede tutuklu bulunuyor.  Çin makamları  ise Hasan’ın bir suçlu olduğunu ve kendisine iade edilmesi yolundaki taleplerini ısrarla sürdürüyor.

Bir diğer Habere göre, Ahmed Talip adında bir Uygur  iş adam 2018 yılında Birleşik Arap Emirlikleri’nde tutuklandı. Dubai polisi  bir   süre sonra Ahmet Talip’in  karısı Amannisa Abdullah’a kocasının Çin’e  teslim  ve sınır dışı edildiğini bildirdi.

Körfez bölgesi ülkeleriniden Çin ile en güçlü ilişkilere sahip olan Birleşik Arap Emirlikleridir. Bu ülke  Çin polisi için bir merkez haline getirilmiş durumdadır.Batı’ya iltica eden bir Çinli kadın diplomatın geçtiğimiz yıllarda  Çin polisinin bir işkence merkezi bulunduğunu ve BAE.yönetiminin bu kanunsuzluğa göz yumduğunu açıklamıştır.

Hollanda’da yaşayan  Uygur araştırmacı-yazar ve  Uygur siyasi aktivist Asye  Abdulahat  Ağustos 2021’de Dubai’deki iki Çin polisinin eski kocası Casur Habibullah’tan  küçük bir disk aracılığıyla kendisinin  bilgisayarına  virüs bulaştırmasını  istediğini  açıkladı.

Bu ve benzeri örneklemelere göre Pekin ile  Müslüman Arap dünyası arasındaki Uygurlara yönelik işbirliği günden güne artmaktadır. Bu ülkelerdeki Çin’in gizli kolları  ileri ve   sınır ötesi  teknolojik  bağlantıları da  kullanarak  Uygurların bu ülkelerde yakalanması ve Çin’e sınır dışı edilme riskini daha da arttırmaktadır.

UHRP : Arap Ülkeleri  292 Uygur’u Çin’e Teslim Etti

Washington merkezli Uygur İnsan Hakları Projesi(UHRP)’nin 24 Mart tarihli “Suskunluktan Öte: Çin’in  Uygurların  Sınır ötesi  düzeyde bastırılmasında   Çin ile Arap Devletleri  Arasındaki İşbirliği” başlıklı bir raporuna göre, 2002’den bu yana(son 10 yılda) Arap ülkelerinin  ülkesine çeşitli amaçlarla  yasal yollarla gelen   yaklaşık 292 Uygur’u tutuklayarak Çin’e teslim ettiği bildiriliyor.

Uluslararası Toplum Arap Ülkelerine Uygurlar Konusunda Baskıları Arttırmalı

Bölge Uzmanları ve Gözlemciler :  ABD yönetimi  başta olmak üzere uluslararası toplum, eğer  Arap ülkelerinin Uygurlar konusundaki  sorumluluklarını  gerçekten  hatırlatmak ve soruşturmak istiyorsa bu konuda Arap ülkelerine insani  değerler  hatırlatılmalı  ve   bu konuda baskılarını  arttırmalıdırlar. Ayrıca, bu ülkelerde yaşayan Uygurlar üzerindeki baskı ve tehditleri bertaraf   etmek  isterse,  Biden hükümeti ve diğerlerinin  Arap dünyasıyla işbirliğini hızlandırması gerektiğini savunuyor.

Çin’in Uygurlar üzerindeki baskı ve zulmünün  Uygur bölgesi ile sınırlı olmadığı ve bu baskı ve zulmü sınır ötesinde ; Uygurların  sığınmacı olarak yaşadıkları  tüm dünya ülkelerinde sürdürdüklerini belirtiyorlar. ABD başta ülkeler İnsan hakları ve hukuk kuruluşları ile uluslararası toplumun  Uygur bölgesinde  gün geçtikçe tırmanan  insani krizi önlemek  ve ortadan kaldırmak için daha fazla müttefike ve daha fazla ve  daha etkin  çalışmalara imza  atmasının gerekli olduğu fikrinde birleşiyorlar.

Share
4001 Kez Görüntülendi.