Son Dakika
UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (UYHAM)
Çin’in; Doğu Türkistan’da Han ırkından olmayan, ırk, sima, dil, din, edebiyat, sanat ve örf-adetleri hatta beyin yapısı farklı olan; son 70 yıldır hiç asimile edilemeyen, Uygur, Kazak ve Kırgız Türklerine karşı topyekûn kültürel ve ırki olarak tarihte eşi benzeri olmayan “yok etme operasyonu”nu başlattığını söyleyen Uygur Akademisyenler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Şevket Nasir, “Her bilinçli dünya insanlarına da malum olduğu gibi Doğu Türkistan kan ağlıyor! Gerçekten kan ağlıyor!” dedi.
Son zamanlarda Türkiye’de yaşayan Doğu Türkistanlı mazlumların bütün paylaşımlarında bir çığlık bir feryat var. Yakınlarının Çin Nazi Kamplarında işkence gördüklerini ve öldürüldüklerini söyleyerek adeta dünyaya imdat çağrısında bulunuyorlar. Zulme sessiz kalınmamasını hiçbir şey yapılamıyorsa en azından zulmün duyurulması gerektiğini düşünüyorlar.
Biz de bu vesileyle Uygur Akademisyenler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Şevket Nasir ile hem Doğu Türkistan’da yaşananları hem de 87. yıl dönümünde Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin kuruluş ve yıkılış hikâyesini konuştuk.
Türkiye’de yaşayan Doğu Türkistanlıların sosyal medya hesaplarında son zamanlarda artan bir çığlık, çoğalan bir feryat var. Adeta hepsi birden bir imdat çağrısı yapıyor. Neler oluyor Doğu Türkistan’da?
– Her bilinçli dünya insanlarına da malum olduğu gibi Doğu Türkistan kan ağlıyor! Gerçekten kan ağlıyor! Çin yönetimi; Han ırkından olmayan, ırk, sima, dil, din, edebiyat, sanat ve örf-adetleri hatta beyin yapısı farklı olan; son 70 yıldır hiç asimile edilemeyen, Uygur, Kazak ve Kırgız Türklerine karşı topyekûn kültürel ve ırkı olarak tarihte eşi benzeri olmayan “yok etme operasyonu”nu başlatmış bulunmaktadır. Bu operasyon, günümüze kadar tüm hızı hem şiddetiyle devam etmektedir.
Soykırımdan da öte tamamen yok etme operasyonu diyorsunuz. Mesleki eğitim kursları adı altında Uygurların kamplarda işkenceye tabi tutuldukları hakkında ne dersiniz?
– Evet. Çin yönetiminin Türklere yönelik bu operasyonu, 1970-2016 yılları arasında, bugüne, hatta şu saate kadar Doğu Türkistan’da ve yurtdışında (dönüş yapan) eğitim görmüş, Uygur Kazak, Kırgız toplumları tarafından kabul görmüş ve kendini ispatlamış bilim adamları, aydınlar, yetişmiş bürokratlar, hekimler, sanatçılar, yüksek öğretim görmekte olan öğrenciler, dini ulemalar, kanaat önderleri ve iş adamlarına yönelik devam etmektedir. Kadını erkeği, gençlisi yaşlısı, evli bekarı, çocuklu çocuksuzluğu gözetmeksizin, sayıları yaklaşık üç milyondan fazla olan insan, “Mesleki Eğitim Kursları” adını verdikleri toplama kamplarına, çeşitli bahane sebeplerle hatta tüm yasal hakları ellerinden alınarak hapsedilmişlerdir. Son zamanlarda söz konusu toplama merkezleri uluslararası kamuoyunca “Nazi Kampı” olarak da adlandırılmıştır.
Çin’in bu Nazi kampları derecesindeki kampları sözde eğitim kursları olarak adlandırmasını dünyadan gelen tepkileri dindirme amacıyla yaptığını söyleyebilir miyiz?
– Söz konusu “Toplama Kamplarının” gerçekte ne tür bir kurumlar olduğu çeşitli yöntemlerle ifşa olunmuş durumdadır. Çin yönetimi de konu ile ilgili adeta bir itiraf niteliğinde resmî açıklamalar yapmak zorunda kalmıştır. Önceki yıllar inkar ettikleri kamplar, geçtiğimiz hafta resmi ağızdan var olduğu kabul edilmiş ve gerçekliği tescillenmiş bulunmaktadır. Çin yönetimi artık Uygur Doğu Türkistan’daki Nazi Kampları gerçeğini gizlemeyeceğini anladı. Ancak hiç çekinmeden tutuklama, alıkoyma ve diğer baskı yöntemlerini hiç hafifletmeden devam etmektedir.
Kampta kalanların işkenceyle öldürülenleri de var. Cenazeleri ailelerine veriliyor mu?
– Kampta kalan insanlar uzun süre yaşamamaktadırlar. İçeride ölenlerin cenazeleri ise otopsi izni verilmeden hatta yakınlarına yüzleri bile gösterilmeden, hiçbir dini vecibeler yerine getirilmeden ve güvenlik güçlerinin gözetiminde direkt defnedilmektedirler.
Yakınları kampta olan Uygurlar nasıl psikoloji içindeler?
– İletişim sektöründe dünya devi olduğunu iddia eden Çin, bölgenin tüm iletişim vasıtalarını kısıtlamış ya da kesmiş durumdadır. Bundan dolayı mazlumların yurtdışında yaşayan yakınları, diğer Uygur Türkleri gibi olan bitenlerden bihaber, sürekli stres içerisinde hasret ve acı içinde yaşamaya devam etmektedirler.
Doğu Türkistan’a Çinliler yerleştiriliyor mu? Eğitim ne durumda?
– Doğu Türkistan’ın öncelikle etnik yapısı hızla değişmeye başladı, doğum oranı neredeyse sıfıra inmiş durumda, eğitimden söz etmek mümkün değil çünkü kaliteli hocalar ya tutuklanmış ya da pasif hale getirilmiştir. Çin’den yayılan “Çin Virüsü” bahanesiyle henüz sayıları belli olmayan köy ve ilçeler hatta şehirlerin ulaşım ve iletişim sistemleri felç olmuş vaziyette… Erkeklerin olmadığı kırsal alanlarda kadınlar ağır tarla işlerinde çalışmak zorunda kalmıştır.
Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin kuruluşu hakkında bilgi verir misiniz?
– Sabit Damolla bütün milli liderleri bir araya getirerek Doğu Türkistan İslâm Cumhuriyetini ilan etmeye karar verdiler. Böylece hicri 135 yılı 7. ayın 4. gününe tekabül eden 12 Kasım 1933 günü Kaşgar’da Doğu Türkistan İslâm Cumhuriyeti Kaşgar şehrinin Könci (Göncü) mahallesinde halkın ve milli askerlerin coşkulu gösterileri ve tekbir sesleri arasında Ayyıldızlı Gökbayrak göndere çekilerek ilan edildi. Bu merasimde Hükümet üyeleri ilan edilerek halka tanıtıldı. Anayasa ilan edildi ve devlet marşı okundu. Milli Meclis kuruldu. Ünlü bir şair ve eğitimci olan Kutluk Şevki’nin sorumluluğunda Yeni Hayat adı ile resmi bir gazete çıkarıldı. Resmi gazetede Hükümetin teşkili Hükümet açıklaması ve Milli Marşı ilan edildi.
Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti nasıl sonlandırıldı. Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’ni kuran kahramanlara ne oldu?
– Cumhurbaşkanı Hoca Niyaz Hacı cesur bir kahraman iyi bir vatanperver zat idi. Fakat eğitimden yoksun ve itibarına düşkünlüğü onu hükümetle karşı karşıya getirdi. O, hükümetten habersiz olarak 25 Şubat 1934’de Ruslarla 11 maddelik bir anlaşma imzalayarak kendi hükümetine ihanet etti. Hükümet de 2 Mart günü bu anlaşmayı tanımadığını ilan etti. Hükümetteki bu ihtilaf bir facia halini aldı. Fırsatı ganimet bilen Sovyetler, Doğu Türkistan’a gönderdiği 7 bin kişilik bîr kuvvetle milli kuvvetlere saldırdı, Başbakan Sabit Damolla yakalanarak idam edildi. Bakanlar Kurulu üyelerinin bir kısmı yurt dışına kaçmayı başardılar. Diğerleri yakalanarak KGB zindanlarında can verdiler. Doğu Türkistan İslâm Cumhuriyeti’nin Genel Kurmay Başkanı Gn. Mahmut Muhitti kendisine Sovyetlerce yapılan bir suikastları kurtularak 1937 yılında Hindistan’a iltica etti. Milli ordunun subayları Albay Abduniyaz’ı kendilerine kumandan olarak seçtiler. Bu ordu, 1937 yılının sonuna kadar Çin ve Rus saldırılarına karşı vatanlarını kahramanca savunarak hepsi şehit oldular.
Türkiye, Çin’in gözünde güçlü bir ülkedir
Doğu Türkistanlı mazlumların Türkiye Cumhuriyeti devletinden ve sivil toplumdan beklentileri nelerdir?
– Türkiye Cumhuriyeti devleti Doğu Türkistan konusunda daha fazla sesini yükseltebilir. Çin, Türkiye başta olmak üzere İslam dünyasından çekinir ve korkar. Çin için batılı ülkeler, sadece insan hakları ile ilgili belirli bir süre seslerini yükselterek sonra yatışan topluluktur. Türkler ve Müslümanlar öyle değil. Hem ırkdaş ve de dindaştır. Kardeş ve ümmet olarak ne yapabileceklerini gayet iyi biliyorlar. Ancak en pasif durumda olanlar Çin’in korktuğu topluluklar olmuştur. Gerçi sayın Mevlüt Çavuşoğlu ve Ömer Çelik resmi ağızdan bazı açıklamalarda bulundu ama bu yeterli değildir. Çin, Türkiye’den çok çekiniyor. Türkiye, Çin’in gözünde güçlü bir ülkedir. Acaba Türkiye bu gücünün farkında mı bilemiyorum. Türkiye vatandaşlarından Allah razı olsun. STK’lar ve halk hep yanımızda olmaya çalışıyor… Buna karşı Çinliler de boş durmuyor, Türk halkına Doğu Türkistanlıları kötü lanse etmeye çaba harcıyor…
BENZER HABERLER