Son Dakika
İsmail DEMİRBAŞ
Kasım ayı son iki yıldan beri Doğu Türkistan Müslümanları için Kara Kasım’dır. Çünkü 1948 yılından beri artarak devam eden Çin zulmü 2017’nin Kasım ayında zirve yapmıştır. İnsanlık tarihindeki zulüm sayfalarında eşi ve benzeri görülmeyen bir uygulamaya imza atan Çin yönetimi literatüre geçmiş “Çin işkencesi” tabirini gölgede bırakarak zulümde haddini aşmıştır.
“Her eve bir Çinli” uygulamasıyla Doğu Türkistanlı Müslümanların en hassas yönlerinden biri olan aile mahremiyetini çiğnedi ve “akraba” adı altında her eve bir casus yerleştirmeye başladı. İslam’ın temel farizalarının bile yerine getirilmesini yasaklayan komünist rejim bu uygulaması ile zulüm de sınır tanımayıp Uygur Müslümanlarının onurunu, gururunu, iffet ve namusunu ayaklar altına almaya başladı.
Bu rezalete itiraz eden âlimler ve aydınlar mahkûm edildi. Birçoğu Çin zindanlarında şehit oldu. Abdülehad Han Mahsum Hacim, her eve bir Çinli siyasetine karşı çıktığı için zindanda şehit olan âlimlerden biridir. 86 yaşında bir piri fani olmasına rağmen öğrencilere ders verirken tutuklandı. Daha önce de hayatının 17 yılını zindanda geçirmişti.
1931 doğumlu olan Abdülehad Mahsum 17 yaşından itibaren Çin zulmüne şahitlik etmişti. Dayısı Mehmet Emin Buğra’nın “Doğu Türkistan Tarihi” kitabını okumak ve okutmak suçundan 12 yıl hapis cezasına mahkûm edilmişti. Eşi ve çocuklarıyla beraber “Çinli akraba” uygulamasına itiraz ettiği için hapse atılan Abdülehad Mahsum’un hasta ve yorgun bedeni zorluklara dayanamadı ve 6 ay sonra şehadet haberi geldi. O çok yönlü bir âlimdi. Şiir yazıyor, hadis ve akaid kitaplarını Arapça’dan çevirip şerh ediyor, kominizm ile ilgili eleştiri yazıları yazıyordu. Onlarca eser bırakmıştı geriye.
Kasım ayına girdiğimiz şu günlerde geçen yıl şehit olan Abdülehad Mahsum’u hatırlayınca içim üşüdü. Türkistan coğrafyasında yetişen büyük âlimlerin isimlerine bakarak içimin titremesini teskin etmeye çalıştım. Tefsir, hadis, kelam, fıkıh, tasavvuf ve tarih ilimlerinin en zirve isimleri bu bölgeden çıkmıştır.
Zemahşerî, Abdullah b. el-Mübârek, Müslim, el-Beyhakî, Mâturîdî, ed-Dârimî, Buhârî, Serahsî, Teftâzânî, Seyyid Şerif el-Cürcânî, Tirmizî, Nesefî… Yüzlerce büyük âlimin isimlerini burada zikretmek bu yazının sınırlarını aşar. Detaylı bilgi için “Türkistan Coğrafyasında Yetişen Ünlü Din Bilginleri / Yrd. Doç. Dr. Ahmet Yıldırım”ın makalesine bakılabilir.[1]
İlmî açıdan bereketli topraklar
İlim ve âlim yönüyle bereketli olan Türkistan topraklarının sürgün evlatları muhacir olarak yaşadıkları topraklarda sürgün vermeye ve âlim yetiştirmeye devam ediyorlar. Şehit Abdülehad Mahsum’un adını taşıyan Abdülehad Hafız da onlardan birisi.
Abdülehad Hafız 1968 yılında Türkistan’da doğar. Çocukluk ve gençlik döneminde akrabası olan şehit Abdülehad Mahsum’dan dersler alır (iki Abdülehad kardeş torunlarıdır). 1985 yılında Çin zulmünden kaçıp eğitim için Türkiye’ye gelir. Fakat genç yaşında içine düşen Allah ve Peygamber aşkı sebebiyle bir yolunu bulup hac yapmak üzere Mekke yolunu tutar. Arapçaya gönül veren Abdülehad, hacdan sonra eğitim için Mısır’a, el-Ezher Üniversitesine gider. Önce liseyi ardından Usuluddin Fakültesi Akide bölümünü tamamlayıp 1993’te mezun olur.
Bir süre Kazakistan’da öğretmenlik yaptıktan sonra 2001 yılında Suudi Arabistan’a dönüp Uluslararası Cidde Radyosun’da çalışmaya başlar. Radyodaki diğer Uygur arkadaşları ile birlikte yaptıkları çeşitli programlarla her türlü İslami eğitimin yasak olduğu Türkistan bölgesine uydu üzerinden seslerini ulaştırmaya çalışırlar. Bir taraftan güncel eserler yazıp diğer taraftan önemli eserleri Arapçadan Uygurcaya çevirip kendi imkânları ile bastırır ve zor şartlarda hacca gelebilen az sayıdaki Müslüman kardeşleri aracılığıyla Türkistan’a gönderirler.
Abdülehad Hafız ve arkadaşları Türkistan’dan eğitim için gelen Türk öğrencileri barındırmak için evler ve yurtlar açıp fakir öğrencileri barındırırlar. Aynı radyoda çalışan Türkistanlı Muhammed Er on cilt halinde Kur’an-ı Kerim tefsirini yazar. Abdülehad Hafız bu tefsirin tahrir ve tashihini yapar. Abdülehad Hafız günün yarısını radyoda geçirirken kalan yarısını MEB Cidde Uluslararası Türk Okulu’na ayırır. Okulun resmi yazışmalarını ve tercümanlığını yapar. Akşamları Türk öğretmenlere Arapça, tefsir ve hadis dersleri verir.
Türkistanlı Müslümanların mücadele ruhu
İlminden ve dostluğundan nasiplenmek imkânı bulduğum Abdülehad Hafız’ın yanında ne zaman Türkistan kelimesi geçse gözleri dolar. 2015 yılında Türkiye’ye ziyarete geldiğinde çalıştığım okula davet edip Doğu Türkistan davasını anlatmasını istemiştim. Sahnede konuşma yaparken Doğu Türkistan haritası ekrana yansıtılınca konuşmakta zorlanmıştı.
Çin’in asimilasyon uygulamalarını ve türlü işkencelerini dinleyen öğrenciler konferansın sonunda “Dünyada size yardım eden hiçbir ülke yok mu?” diye sordular. Abdülahad Hafız: “Türkiye’nin bizim için yaptıklarını biliyoruz. Fakat çoğu zaman İslam ülkeleri Çin ile olan ticari ve siyasi ilişkileri sebebiyle Doğu Türkistan’ın acılarını görmezden geliyorlar. Uygur Müslümanları reel politike kurban ediliyor. Dünya susuyor. Fakat biz sesimizi dünyaya duyurmaya devam edeceğiz.” dedi.
Mücadele ruhu Türkistanlı Müslümanların damarlarında akmaya devam ediyor. Abdülehad Mahsum şehit olur yerini Abdülehad Hafızlar alır.
“Mü’minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah’a verdikleri söze sâdık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir (şehit olmuştur). Bir kısmı da (şehit olmayı) beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir.”[2]
[1] https://www.tarihtarih.com
[2] Ahzâb, 23
KAYNAK : 26bizim.com/limler-yurdu-dogu-turkistan-makale,860.html?
Etiketler: Çin » Din » Dünya » Eğitim » Genel » Görüş Yorum » Makale Analiz » Siyaset » SoykırımBENZER HABERLER