47 ÜLKE ORTAK AÇIKLAMADA BULUNDU
BM İnsan Hakları Konseyi’nin (BMİHK) 50’ci oturumunda, Doğu Türkistan meselesinin gündeme geldiğini söyleyen Göktürk, “BM üyesi 47 ülke, Çin’in Doğu Türkistan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Uygur Türkleri ve diğer azınlıklara yönelik insan hakları ihlali iddialarına ilişkin kaygılarını dile getirdi. BMİHK 50’ci oturumunda, Hollanda’nın BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Paul Bekkers tarafından sunulan ortak açıklamada, BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet’nin, Doğu Türkistan’daki insan haklarının durumuna ilişkin hazırladığı, raporun bir an önce yayınlanması bildirildi” dedi. 47 ülkenin Çin’i kınayan bir ortak metne imza attığını dile getiren Göktürk, “Buna karşılık 69 ülkede Çin’in Doğu Türkistan’daki uygulamalarının bir iç meselesi olduğu, bu iç meselenin siyasallaştırmaması gerektiği yönünde bir ortak fikir beyan ettiler” diye konuştu.
“SUÇ VE ETNİK SOYKIRIM OLDUĞU AĞIRLIK KAZANDI”
Geçtiğimiz yıllarda yine BM İnsan Hakları Yüksek Konseyi’nin toplantılarında 33 ülkenin lehte 40 kadar ülkenin de aleyhte oy kullandığı söyleyen Göktürk, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Avrupa ve ABD basınında Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlalleri sık sık gündeme geldi. Özellikle geçtiğimiz 6 ay içerisinde Çin işgal yönetiminin polis arşivlerine ulaşılması sonucu kamplarda tutuklu olan binlerce kişinin isim, resim, açık adresi ve niçin tutuklandığı veya hapis edildiğine dair suçlarını belgeleyen belgeler bütün dünyada büyük yankı uyandırdı. Artık dünya Çin’in Doğu Türkistan’daki uygulamalarının bir insanlığa karşı suç ve etnik soykırım olduğu yolundaki görüşler daha çok ağırlık kazandı. Yine aynı şekilde geçtiğimiz şubat ayında Pekin’de yapılan kış olimpiyatlarında 11 ülke Çin’i diplomatik olarak katılmayarak boykot etti”
“KUŞAK-YOL PROJESİNDE ENGEL OLARAK GÖRÜYORLAR”
Çin lideri Şi Cinping’in 2013 yılında Kazakistan’ın başkenti Nur-Sultan’da (Astana) ‘Kuşak-Yol’ projesini açıkladığını hatırlatan Göktürk sözlerine söyle sürdürdü:
“Bu 28 ülkeyi ve dünya nüfusunun yüzde 65’ini ilgilendiren bir proje. Türkiye üzerinden de geçiyor. Çin bu projenin önünde Doğu Türkistan’da yaşayan Türkleri bir engel olarak görüyor. ‘Bunlar mevcut olduğu takdirde bizim projemiz ikamete uğrar. Bu projemizi gerçekleştiremeyeceğiz’ diyerek 1 Nisan 2017 tarihinde özel bölge parlamentosunun yani halk kurultayı dedikleri sözde parlamentonun kabul ettiği 17 bölüm ve 50 maddeden oluşan bir terörle savaş ve aşırılık yasasını kabul etti. Bu yasa ile insanların günlük yaşantısı, eylemleri, kendi milli ve dini kimliklerini yaşamaları suç haline getirildi. Yani bu insanları yok etmek etnik soykırım yapmak. Çin’in kabul ettiği bu yasa ile yasal hale geldi. Yasal bir zorunluluk haline geldi. Eskiden de vardı ama yasal zorunluluk değildi. Bu kanunlarla sözde özerk bölge yasalarına aykırı olarak hak ve hukuk ihlali yapıyor”
“ÇİN ADOLF HİTLERİN KAMPLARINI GELİŞTİRDİ”
“1 Nisan 2017’den itibaren bu soykırım ve insanlık suçu Doğu Türkistan’da Çin yönetimi tarafından yasal hale getirildi” diyen Göktürk, “Bunları yapmak Çin yasasının bir gereği olarak ortaya konuldu ve yürütülüyor. Bu nedenle de bugün Doğu Türkistan’da kamplar kuruldu. Aynı Adolf Hitler’in İkinci Dünya harbinde Yahudiler ve diğer azınlık tabir ettiği insanları yok etmek için kurduğu bu toplama kampları vasıtasıyla insanları yok etti. Fakat Çin Hitler’in kurduğu bu kampları daha geliştirerek günümüzün teknoloji imkanları ile daha da besleyerek Doğu Türkistan’da icra ediyor” ifadelerini kullandı.
“ÇİN’İN TİYATRO OYUNU”
Doğu Türkistan’da 3 milyon civarında insanın toplama kamplarında tutulduğunu belirten Göktürk, “Çin 2017 yılında ilk önce bu kampların olmadığını iddia etti. Daha sonra bu kamplarda resimler, görüntüler medyaya yansıdıktan sonra buranın eğitim merkezleri olduğunu iddia etti. Hala iddia ediyor. Fakat Çin dünyayı kandırıyor. Geçtiğimiz haftalarda BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet, davet ettiler. Fakat Doğu Türkistan’a götürüp kimse ile görüştürmediler. Yani bu biraz Çin’in tiyatro oyunu gibi gerçekleşti ve kendisini büyük tepkiler geldi. Yani Çin dünyayı kandırmaya çalışıyor. Güneşi balçıkla sıvamanın bir imkanı olmadığı gibi Çin’in Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerini, soykırım ve insanlığa karşı işlenmiş bu suçlarını örtmesi imkansız. Günden güne zorlaştığını ve Doğu Türkistan’daki durumun daha çok anlaşılmaya başlandığını görüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
“HAYATTA KALMALARI BİRİNCİ DERECEDE İVEDİLİKLE ÖNEMLİ”
Doğu Türkistan meselesinin çözüme kavuşturulması için kendi içinde bağımsız ve hür iradesine göre bir yönetim kurması gerekiyor diyen Göktürk, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Ancak bir yönetim kurmadan önce oradaki insanların hayatta kalmaları birinci derece ve ivedilikle önemli. Çin’in Doğu Türkistan’da yaptığı BM İnsan Hakları beyannamesinde etnik soykırım suçuna tam uymaktadır. Doğu Türkistan’da kamplarda insanlar işkence görüyor. Kötü hayat şartları uygulanıyor. İnsanlar çeşitli hastalıklar nedeniyle burada hayatlarını kaybediyor. Ayrıca doğum yaşındaki kadınları kısırlaştırıyorlar. Kısırlaştırmayı kabul etmedikleri takdirde bu kamplara kapatılacağı tehdidiyle karşılaşıyorlar”
“ÇİNLİ OLMAYANLARIN HAKLARINA SAYGI GÖSTERİLMELİ”
Göktürk, “Çin hükümeti BM Güvenlik Konseyinin 5 daimi, söz sahibi üyesinden biri. Çin uluslararası toplumun bir üyesi olarak yaşamak istiyorsa oradaki Çinli olmayanların haklarına da saygı göstermesi lazım. Bu sorunun ivedilikle çözümü oradaki insanların kendi temel insani haklarına, dini, özgürlüklerine ve milli kimliklerini koruyarak geliştirerek yaşamasını sağlamakla ancak mümkün olur. Bizim ivedilikle oradaki insanların hayatta kalması en öncelikli talebimizdir” şeklinde konuştu.
‘CUMHURBAŞKANIMIZ EN YÜKSEK SEVİYEDE GÜNDEME GETİRDİ’
Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın 1 Eylül 2021 tarihinde BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmanın çok önemli olduğuna dikkati çeken Göktürk, “Uygur Türklerinin durumunu dünyanın gözü önünde en yüksek seviyede gündeme getirdi. Bu çok değerli ve çok önemlidir. Zaman zaman Dışişleri Bakanlığımız ve ilgili devlet adamlarımız Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerini gündeme getiriyorlar. Aynı şekilde cumhurbaşkanımız 1 Ekim 2021 tarihinde TBMM’nin açılışında da gündeme getirdi. Bunlar çok önemli. Çin ABD’den Türkiye kadar çekinmez. Onların siyasal olduğunu bunun altında başka nedenler yattığını biliyor. Ama Türkiye’nin sözlerini çok önemsiyor. Çünkü Türkiye’de Türk halkı kendi kardeşleri, dindaşları, soydaşları olan Doğu Türkistan Türklerine gerçek manada sahip çıktıklarını biliyorlar. Bizim Türkiye’de devlet adamlarımızın, hükümet adamlarımızın bu konuları gündeme getirmesi çok değerli ve çok önemli buluyorum” dedi.