Son Dakika
Uygur Haber ve Araştırma Merkezi(UYHAM)
İngiltere merkezli Channel-4 Tv. Doğu Türkistan’daki baskı,zulum ve etnik ayırımcılıktan kaçan ve Tayland’da ormanlarındaki Kamplarda tutulan Müslüman Uygur Türkleri ile yaptığı program ve yayınladığı rapor, AB. İle birlikte Türkiye medyasında da geniş yankı buldu.
Bengutürk Tv.da 25 Kasım günü, bu mülteci Uygurlarla ilgili yapılan “GÜN BİTERKEN” adlı haber programına telefonla canlı bağlanan Uyghurnet.org Türkçe editörü Hamit GöktürK, Program yöneticisi Alptekin İyigün’ün bu konudaki soruların cevaplandırdı.
Tayland’a kaçak yollardan giriş yaptıkları için yakalanan ve halen çeşitli kamplarda tutulan Müslüman Uygurlar ile ilgili olarak şunları söyledi , “ Doğu Türkistan’da yaşayan Kardeşlerimizin toprakları,evleri, mülkleri ve her şeyleri zorla gasbedilerek ülkeye sonradan getirilen etnik Çinli göçmenlere peşkeş çekilmektedir. Evsiz, barksız,işsiz ve aşsız ortada kalan Müslüman halk, mecburen varını yoğunun satarak Ülkeden kaçmak zorunda kalmaktadır.Bu insan kaçakçılığını organize eden Yasadışı Çeteler ve örgütleri Çin yönetimi ile irtibatlıdır. Bu mafya ve Çeteler yönlendiriliyor ve yönetim ile işbirliği yapıyor ve yönetimin de bu kaçakçılıktan de pay aldığı söyleniyor.
Çin yönetiminin bütün bunlardan mutlaka haberdar olduğunu düşünüyorum. Çin Türkiye’de yaşayan bir kısım Uygurların buradaki yaşantılarını ayrıntıları ile bilebiliyor. Kaldı ki kendi tahakkümlerindeki Zavallı Uygurlardan ve onların kaçacaklarından mi haberdar olmayacak ? Yaklaşık 10 bin Km. yol katedecek, çoluk çocuk Vietnam,Tayland ve Myanmar sınırından geçecek? Bunlar tamamen Çin’in planladığı sinsi bir oyunun birer parçaları olduğunu düşünüyorum.
Çin’in Uygurların kaçmalarını teşvik etmekteki amaçlarını şöyle sıralayabiliriz ;
Ülkeyi Müslüman Türklerden boşaltmak, giden bir Uygur’un yerine onlarca hatta yüzlerce Etnik Çinli göçmen getirip yerleştirmek Doğu Türkistan’ı “Müslüman Uygur Türklerinin Yaşamadığı ve Tamamen etnik Çinlilerin Hakim Olduğu Bir Xinjiang”’a dönüştürmek.
Batı bölgelerine Türkistan Çoğrafyasına dolayisiyle İslam ülkelerine taşma,yayılma ve ele geçirme temelli tarihi emperyalist emellerinin önünde bir engel olarak gördüğü Uygurları ortadan kaldırmak.
Doğu Türkistan’da son yıllarda keşfedilen muazzam petrol.doğalgaz,Kömür vebenzeri yer altı servetlerini ortaksız, tek başına, kolayca itirazsız,sessiz ve engelsiz sömürmek , çalmak,ve Çin’e taşımak.
İslam dinini yasaklayarak, din eğitimini engellerken, yanlışlarla dolu dini bilgilerle doldurduğu genç Müslüman Uygurlardan “ Uygur Teröristler ” yaratmak.
Yarattığı bu Kişileri dünyadaki çatışma bölgelerine salarak savaştırmak, genç Uygurların yok olmalarını sağlamak.
Bunlar kanıt göstererek Uygurların hepsinin terörist olduğu iftirasını yaymak.
Dünya’da Uygur Türklerinin yegane ümit,ilham ve manevi güç kaynağı olan Türkiye’ye İslam alemine ve uluslar arası topluma bu yalanları inandırmak ve Müslüman Uygurları onların gözünde mahkum ettirmek istemektedir.
Tayland’da binlerce Mülteci Uygur olduğu biliniyor. Bu yakalananlar ise yakalanan ve açığa çıkanlardır.Çeşitli kamplarda tutulanlardır. Geçenlerde 497 Mülteci’nin yine böyle bir kampta tutulduğu ve çeşitli hastalıklardan müztarip olduğu ifade edildi. Yine 2 hafta önce bir diğer kampa kalan 160 kişiden 100 Uygur Mültecinin kaçtığı basına yansıdı.Tayland makamları bu insanların insan tacirlerinin eline düşmesinden,organlarının satılmasından endişe ettiklerini ifade etti. Kaçanlardan biri de bir radyo’ya verdiği demeçte “ Yakalanıp Çin’e iade edilmek ve öldürülmektense,her şeyi göze alarak kaçtık” ifadesinde bulundu.
Türkiyemiz güçlü ve büyük bir devlettir. Bölgesinde etkili ve Müktedir bir devlettir.Bütün Türklerin ve Müslümanların tek sığınağıdır,hamisidir. Osmanlı Cihan Devletinin varisi olan Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin tarihi misyonu ve görevi de budur,diye düşünüyorum. Bugün ülkemiz, 1,5 milyon Suriyeli Mülteci Din kardeşimizi kabul etti. Elbette onlara kucak açacağız.Mazlumun kimliği sorulmaz.Mazluma ve mağdura yardım ve onları korumak dinimizin emridir. Mağdurları korumak onlara kucak açmak geleneğimizde vardır ve sayısız örnekleri ile doludur. 3-5 bin Müslüman Uygur Türkü’nün kendi imkanları ile Türkiye’ye gelmesi sağlanmalıdır.Çeşitli yollarla Ülkemize gelenler de vardır.Basına yansımıştır.Devletimize bunun için müteşekkiriz. Bu Kardeşlerimize maddi ve manevi olarak yardım eden hayırsever Kardeşlerimize minnet ve şükran borçluyuz. Kendilerine teşekkür ediyoruz.Bu mazlum Kardeşlerimize da bir kez daha kucak açalım.Onların de kurtulmalarını sağlayalım. Tayland’daki kötü yaşam şartlarından en önemlisi Çin’e iade edilmesi korkusundan bir an önce kurtulsunlar.
Bugün İşgalci Çin yönetimi Müslüman Uygurlara diyorki , Sen taleplerini ister barışçıl yolla,ister şiddet yolu ile, hangi yolla hak hukuk talep ettiğine bakmam.Bütün taleplerine baskı,zulüm ve şiddet kullanarak,döverek,işkence ederek ve öldürerek karşılık veririm ve hepsini reddederim.Onun için benim her emrime itirazsız boyun eğeceksin ve kabul edeceksin ve Sesini çıkarmayacaksın ve ,Kafanı de kaldırmayacaksın, demektedir.
Pekin Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan ve Müslüman Uygurların vicdanı olarak anılan bilim insanı Doç.Dr.İlham Tohtı Tatar aydını Sultan Galiyev gibi barışçıl yolu ve işbirliğini ve dialog yolunu seçti.Şimdilik ayrılmayı ve bağımsız olmayı düşünmedi.Çinlilere dedi ki,sizin anayasanızda ve sözde özerk bölge yasasında Uygurlara taahhüt ettiğiniz haklarımızı ve hukukumuzu verin.Ülkemizden elde edilen zenginliklerin bir kısmını benim halkıma de pay olarak,alt yapı yatırımı olarak verin, dedi.Bunun derken de Çin yasalarına özenle uydu. Taleplerini sadece yazılı ve sözlü olarak ifade ve talep etti.10 ay önce tutuklandı. Çin yönetimi bu insani hakları talep ettin diye,ömür boyu hapis cezasına mahkum etti.
Doğu Türkistan meselesi son zamanlarda Türkiye’de maalesef fazla gündeme gelmiyor. Unutulduğu hissi verilmeye çalışılıyor. Bir yazarın dediği gibi, Çin’de deprem olur,bütün medya çalkalanır, ve ayağa kalkar. Ama aynı Çin’de yüzlerce Uygur Türkü öldürülür,hiç haber olmaz Çok yerinde bir tesbit. Türkiye’de Doğu Türkistan meselesi yeterince gündem oluşturmuyor. Bunu anlamak mümkün değil. Devletimiz politik ve uluslar arası ilişkiler açısından bir takım sıkıntılardan dolayı,fazla ilgilenemeyebilir.Ancak,sivil toplum kuruluşları ve insan hakları ile ilgilenen Kurum ve kuruluşlar de görmemezlikten ve duymamazlıktan gelmeyi sürdürüyor. Bu durum bizleri çok üzüyor ve istirap veriyor.
ABD. ve AB. Başta batı dünyası hangi amaçla olursa olsun konuya duyarlı davranıyor. Dr.Tohti’nin mahkumiyet kararına karşı Başkan Obama,Almanya Başbakanı Markel ABD.Dış işleri bakanı Kerry, başta bir çok yüksek düzeyde devlet adamı tepki gösterdi ve açıklamalar yaptı.Fakat,Türkiye’den hiçbir tepki gelmedi.
Türkçe Konuşan Ülkeler Uluslar arası Gazeteciler Derneği ve onun genel Başkanı sayın Güngör Yavuzarslan tepki gösterdi ve bildiri yayınlayarak mahkumiyet kararını protesto etti.Dr.Tohtı meselesini tek başına sırtlamaya çalışıyor. Buradan kendisine teşekkür ediyorum.
Türk kamu oyunun dili,dini,tarihi ve her şeyi ile bizden olan Müslüman Uygur Türklerini unutmamalarını rica ediyor ve bekliyoruz.
Bengü Türk Tv.’na da Doğu Türkistan konusunu sürekli gündeme getirmesinden dolayı teşekkür ediyoruz.Diğer Medya Kuruluşlarından de Doğu Türkistan konusunda gerekli duyarlılığı göstermelerini ve gündeme taşımalarını bekliyoruz.” şeklinde konuştu.
BENZER HABERLER