Doğu Türkistan’la ilgili Devlet Baba zulme ‘tık’ demediği için Millet Ana da tepkide tık nefes kalıyor. Amma Kudüs mevzu olunca Devlet & Millet iş birliğinin güzide örnekleri sergilen –miş gibi oluyor, Gençlerin tâbiriyle duyar kasarak vicdanlarımıza sunî teneffüs yaptır –mış gibi oluyoruz.
Süleyman PEKİN(Egitimci -Tarihçi Yazar)
Yol yok; varsa-yoksa Kudüs. Artık onun da yarısı kaldı, diğer yarısı da 20 seneye kalmaz gider. Doğu Türkistan’a niye yol yok; çünkü Çin o yolu bastı parayı, kapattı. Nasıl? İster İngilâzca “One Belt One Road” ister Türkçe “Bir Kuşak- Bir Yol” deyip aratın internetten ve görsellere bakın, anlarsınız. Buradan oraya yol gitmiyor, ordan buraya yol geliyor vesselâm. E bir yerden yol geçiyorsa veya geçecekse ‘özümden çok sevdiğim’ Milletimin ve ‘baba yarısı’ Devletimizin kapitalizmle 70 küsur yıllık izdivâcının meyvesi müteşebbislerimizin yolu yerleşime ve tecime çevirme becerisini de toplumbilim tarihimize not düşmek lâzım. Bakınız. en sonki köprüler (Osmangazi, Çanakkale), en son ki otoyollar (Kuzey ve Güney Marmara) …
Doğu Türkistan’la ilgili Devlet Baba zulme ‘tık’ demediği için Millet Ana da tepkide tık nefes kalıyor. Amma Kudüs mevzu olunca Devlet & Millet iş birliğinin güzide örnekleri sergilen –miş gibi oluyor, gençlerin tâbiriyle duyar kasarak vicdanlarımıza sunî teneffüs yaptır –mış gibi oluyoruz. Öyle olunca da düşman otomatikman kahroluyor(!)
Allah-ı Tealâ da Âkif’in dediği gibi bizim nazlı sesimizi, nazlanışımızı gözetmekteydi; şu benim Müslümanlar “YâRabbi, sen onları ıslah et, eğer ıslah olmuyorlarsa kahret” dese de bu yarattıklarım için diğer yarattıklarımı kahretsem diye beklemekteydi hâşâ.
- “Başın sıkıldı mı, kâfî senin o nazlı sesin: ‘Yetiş!’ de, kendisi gelsin, ya Hızr’ı göndersin”
- “Hüdâ’yı kendine kul yaptı, kendi oldu Hüdâ; utanmadan da tevekkül diyor bu cürete ha!”
Filistin Dâvâsı’na gelirsek; iç ve dış siyasetteki sıkışmışlığımızı ekonomik ve pandemik umutsuzluğumuzu bir kenara bırakıp millî ve dinî eylemlilikte aktivist olarak, tarih temelli millî mevzularda da analist olarak çeyrek asrı aşkın zamandır tazminatsız kıdem biriktirmiş biriyle tarihten biraz ders/nefes alıp vermeye ne dersiniz? (Ki bu kişi son 3-4 yıldır da Suriye, Lübnan ve Filistin Türkmenlerini çalışmaktadır.)
- Filistin’de Musevî kolonileşmesi Osmanlı’nın 1867’de yabancılara toprak satın alma izni vermesinden sonra başladı.
- Abdülhamid’in buyruklarına yansıyan Filistin hassasiyetiyle birlikte meşhur Yahudi banker Rothschild’den Devletçe borçlanmalara gidilmesi hem Devlet yönetimini çelişik göstermiş hem de yörede görev yapan Devlet yetkililerini etkisizleştirmiştir.
- Dünya Savaşı’nda isyancı Araplar ve Siyonist kuvvetler ve takviyeli İngiliz Birlikleri karşısında ancak 3 yıl dayanabildik; ahâlinin de karşımıza döndüğü demde 30-40 bin şehitle Kudüs’ü terkettik.
- İngiliz Mandası’ndaki direnişlere rağmen İsrail’in 1948’deki kuruluşuna kadarki son 20 yılda Filistin’deki Musevi nüfusu % 15’in altındayken yüzde 50’ye yaklaştı. 48 sonrasını biliyorsunuz; bilmediğiniz Filistin Türkmenlerinin başından beri mücadelenin ön safında yer almaları hatta Aksa Şehitleri Tugayını kurmaları.
- FKÖ’nün devamı olan el-Fetih Doğu Kudüs’ün de içinde bulunduğu Batı Şeria’ya, HAMAS ise Mısır sınırındaki Gazze’ye hâkim, hesapta; tüm ipler İsrail’in elinde. Aralarındaki sidik yarışı hep İsrail’e yaradı. Bugün bile İsrail askerlerinin Mescid-i Aksa’da dinî vecibeler nedeniyle bulunan sivil Müslümanlara yönelik zorbalığı dünyaca tepkiye sebep olmuşken Kudüs’ten 80 km uzaktaki Gazze’den roket atarak sivil yerleşimlere zarar vermesi 24 Müslüman kaybına ve karşı tarafın 6 yaralısına karşın bir anda kamuoyu durumlarını eşitledi.
- İsrail tek tek bütün Arap ülkeleriyle anlaştı; tek tek bütün Arap ülkeleri Filistin Dâvâsını sattı.
- Filistin Dâvâsının beceriksizlik şampiyonu Yaser Arafat, yolsuzluk şampiyonu ise, Mahmud Abbas’tır. 86 yaşında olmasına ve Seçimleri sürekli ertelemesine, oğullarıyla ilgili yolsuzluk iddialarının ayyuka çıkmasına rağmen İktidarı bırakmak istemiyor. HAMAS da kendi içinde mücadelede…
- Kudüs demek Mekke-Medine demek değildir, Kudüs demek Şam-Bağdat demek değildir, hele hele Kudüs demek Ankara-İstanbul demek hiç değildir.
- Ordumuzun harekete geçmesini istemek apaçık hamâkattir; oyuncağınız mı Mehmetçik? Kendi devletinin başka bir devlete savaş açmasını isteyeceğine 70’lerin Devrimcileri gibi gönüllü git Filistin’e; yüreğin kesiyorsa. Umre turuna benzemez bu işler muhterem.
Acıları yarıştırmak doğru değil, elhak da Doğu Türkistan’daki zulmün boyutundan daha haberleri ve rahatsızlıkları yok. En azından Ramazan’ın olaylı da olsa Filistin’e girebildiğinden haberdarız, Doğu Türkistan’a sokmuşlar mı acaba Ramazan’ı?
Gazınız bitince haber verin Gaz Müslümanları; bayramınız bereketli olsun.
Kaynak : https://haberiniz.com.tr/kose-yazilari/dogu-kudusten-dogu-turkistana-11052021