Son Dakika
Prof.Dr. Alimcan İnayet(Ege Ün.Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü)
AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) üyesi ve aynı zamanda bir iş adamı de olan Ethem Sancak’in Marmara Üniversitesinde düzenlenen “Türkiye’nin Geleceği ve NATO” konulu panelde yaptığı bir konuşmasında Çin’in işgali altındaki Doğu Türkistan ile ilgili olarak : “Ben kendim gittim gördüm. Kapatılan tek bir cami yok. Uygur bölgesinde yaşayan Uygurların refah seviyesi bizim Yozgat’ta yaşayan insanlarımızın refah seviyesinden 3 kat daha yüksektir. Git gör. Bunlar Amerikan ajanlarının dezenformasyonudur. Batı medyası ve CIA’nın ajanlarıdır. Çok merak ediyorsanız sizi göndereyim. Bölge bölge, atlayın gidin. Başkalarının anlattıklarına bakmayın. Kendiniz gidin.” ifadesi günümüz gerçeklerinden çok uzakta ve üzücü bir söylemdir.
Eğer Çin yönetiminin Doğu Türkistan’da önceden kurguladığı, göstermek istediği mekanları ziyaret edip “kulağı çekilmiş” kişilerle görüşürseniz, size her şey normal ve güllük gülistanlık gibi görünebilir.
Ama Çin’in işgalindeki Doğu Türkistan’daki gerçek durum “gördüğünüz” ve “dinlediğiniz”den çok farklıdır. Dolayısıyla Çin yönetimi ne BM’nin, ne de Türkiye’nin Doğu Türkistan’a heyet göndermesine izin vermiştir. Gerçek şu ki bugün Doğu Türkistan’da acımasız bir vahşet toptan soykırım yaşanmaktadır.
Geçen 2021 yılında Bosna Kasabı Soykırımcı Slobodan Milosoviç’i yargılayan ünlü ingiliz Savcı Sir Geoffrey Nice’in başkanlık ettiği Londra Bağımsız Uygur Mahkemesi de Çin yönetiminin Doğu Türkistan’da Uygur, Kazak ve diğer etnik gruplara yönelik uygulamalarını “soykırım” ve “insanlığa karşı işlenen suç” olduğuna hükmetmiştir. Bu karar binlerce sayfalık belge ve doğrudan bölgeden gelen tanıkların ifade ve beyanlarına dayanarak alınmıştır. Önümüzde bu karar varken, Uygur ve Kazak Türklerinin maruz kaldığı vahşet ve soykırımı “Amerika yalanı”, “CIA uydurması” söylemleri ile yok saymak tam anlamıyla vicdansızlıktır. Hele “Biz Amerika’nın desteğiyle iktidara geldik.” diyen birine hiç yakışmamıştır.
Şunun bilinmesi gerekir ki, bugün Doğu Türkistan’da yaşanan zulüm, vahşet ve soykırım Çin Cumhuriyetinin kurucusu Sun Yatsen’in 20. yüzyılın başında Çin’deki etnik grupları asimile ederek Han Çinlisi (Cunghua Ulusu Yaratmak) merkezli büyük bir ulus inşa etme projesi temelinde geliştirilen asimilasyonist etnik politikanın bir sonucudur. Çin yönetiminin Doğu Türkistan’a milyonlarca Çinli göçmen yerleştirirken, Uygur kadınlarını zorla kısırlaştırmaya çalışması, Uygur Türkçesini yasaklayıp eğitim sisteminin dışına itmesi, toplumun ileri gelenlerini hapis ve toplama kamplarına kapatması, İslam dinini “İslamın Çinlileştirilmesi ” adı altında tahrip ve dönüştürmeye yeltenmesi, Uygur çocuklarını ailelerinden koparıp asimilasyon(Çinlileştirme) amacı ile Çin’e götürmesi, toplama kamplarındaki milyonlarca Uygur ve Kazak Türkünü köle/İşçi olarak ücretsiz çalıştırması, kadınlara sistematik ve toplu cinsel taciz tecavüz ederek insanlık onurunu hiçe sayması, milli ve dini değerleri ayaklar altına alması, milli kültürü tahrip etmesi ve diğerleri
İşte bütün bunlar Çin yönetiminin bu faşist, asimilasyonist politikanın pratikteki yansımalarıdır. Doğu Türkistan’ın realitesi buyken, yaşananları “Amerikan uydurması”, “CIA yalanı” diyerek ve görmezden gelmek insafsızlıktır. Bu tür söylemler ancak komünist ideolojisini paylaşan Doğu Perinçek gibi Çin hayranı ve savunucularına yakışır, iktidardaki demokrasi, özgürlük ve insan haklarına duyarlı ve saygılı bir sistemi savunan Ak Parti mensuplarına asla yakışmaz
BENZER HABERLER