Kazakistan’da akaryakıt zammıyla başlayan protestolarda gelinen süreci ve bu süreç öncesi ülkenin durumunu konuştuğumuz Mehmet Volkan Kaşıkçı, Kazakistan’da halkta öfkenin biriktiğini fakat bu boyuta geleceğini tahmin etmediğini söyledi. Kaşıkçı, ayrıca 4 Ocak gecesini ‘kilit nokta’ olarak değerlendirirken, Kazakistan için Nazarbayev kültünün muhtemelen sonuna gelindiğini ve artık daha politize bir Kazakistan göreceğimizi belirtti.
Kazakistan’da akaryakıt fiyatlarına zam yapılması sonrası başlayan protestolar ile dünyanın gözü Kazakistan’a döndü. Tüm ülkeye yayılan protestolar bir süre sonra barışçıl olmaktan çıktı. Binlerce kişinin gözaltına alındığı protestolarda yüzlerce kişi ise yaralandı. Kazakistan’da sokaktaki hareketlilik devam ederken Kazakistan Devlet Başkanı Kasım Jomart Tokayev, hükümetin istifa kararını onayladı.
Öte yandan Kazakistan’ın ilk devlet başkanı olan Nursultan Nazarbayev’in ülkeyi terk ettiği iddiaları ortaya atıldı fakat yalanlandı. Tüm bunlarla beraber Rusya’nın Kazakistan’a asker göndermesi sonrası Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “Protestolar haddini aştı” açıklamaları da gündemdeki yerini hızla aldı.
Tüm dünyanın yakından takip ettiği Kazakistan’daki protestoların nasıl başladığını, Kazakistan’ın siyasi kültürünü, protestoların geldiği durumu, Nazarbayev ve Tokayev cephesini, barışçıl gösterilerin öznelerinin taleplerini, Rusya-Kazakistan ilişkilerini, Kazakistan’daki siyaset-mafya-oligark çerçevesini, Kazakistan zenginlerinin İngiltere bağını ve sonraki süreçte Kazakistan’ı bekleyen olası senaryoları Moskova Higher School of Economics, Sovyet Tarihi Araştırmaları Enstitüsü’nden Araştırmacı Mehmet Volkan Kaşıkçı ile konuştuk.
Kaşıkçı, Kazakistan’daki protestolara giden süreci hazırlayan olayları şöyle anlatıyor:
“Protestolar ülkenin batısındaki güney batı eyaleti Mangıstav, Janaözen şehrinde başladı. Ülkenin batısında başlaması önemli. Janözen’den batıdaki diğer şehirlere, özellikle Aktav’a yayıldı. Mangıstav eyaleti ve onun kuzeyindeki Atırav Eyaleti, Kazakistan’da petrol gaz üretiminin büyük ölçüde gerçekleştirildiği yerler. Kazakistan’ın zenginliğinin önemli bir kısmı bu bölgeden geliyor. Ama bunun karşısında bu bölge bu zenginlikten hemen hemen hiç pay alamayan bir bölge. Yaşam standartları Kazakistan ortalamasının altında olan bir yer. Bunun yanında fiyatlar da çok yüksek. Çünkü burada sadece petrol gaz üretimi olduğu için başka bir şey üretilmiyor. Yiyecek dahil her şey dışardan geliyor. Dışardan geldiği için fiyatlar çok yükseliyor.”
Protestoların ilk olarak neden Janaözen şehrinde başladığını şu ifadelerle açıklıyor Kaşıkçı:
“Aynı zamanda burada Chevron ve ExxonMobil gibi yabancı şirketler olduğu için çok yüksek maaş alan yabancı bir nüfus da oluyor. Bunlar şehirlerde insanlarla karışık yaşamıyorlar ama 28 gün çalışıp 28 gün sonra yurt dışında vakit geçiriyorlar. Böyle bir ortam nedeniyle de fiyatlar yüksek. Düşünün ki ülkenin en geri kalmış yerlerinden birine gidiyorsun ama fiyatlar ülkenin en yüksek fiyatları. Bunun kökü Sovyet döneminde petrol çıkarılmasının başlanmasına kadar gidiyor. Yerel halk her zaman hem Sovyet döneminde hem daha sonra bağımsızlık döneminde ikinci plana atılıyor. Bu arada bu yabancı şirketler de Kazakistan’a çok düşük bir vergi bırakıyorlar, zenginliğin büyük çoğunu alıp götürüyorlar. O yüzden buradaki işçi direnişi, işçi eylemleri geleneği uzun bir süredir var. Kazakistan’ın geri kalanında hiç olmayan bir gelenek. Kazakistan’ın geri kalanında olmayan bir politize yapı ve dayanışma kültürü olan bir bölge. Bu yüzden burası protestolara uzak bir yer değil. 2011’deki protestolarla biliniyor. Polis protestoları bastırdı, resmi açıklamayla 14 kişi öldü ama daha çok olduğunu söyleyenler var. O yüzden protestolar burada başladı.”
“ÖFKE HALKTA BİRİKMİŞTİ AMA BU BOYUTA VARACAĞINI TAHMİN ETMEK ZORDU”
Kazakistan’ın her tarafından Janaözen’e destek geldiğini belirten Kaşıkçı, “Daha önce Kazakistan tarihinde olmayan bir şekilde hemen hemen Kazakistan’ın her şehrinde büyük protestolara dönüştü. Peki halk bu protestolara nasıl katılabildi? Batıda bunu görmemiz şaşırtıcı değil ama geri kalan kısımda görmemiz şaşırtıcı. Onun da temel sebebi ülkedeki yolsuzluk. Ülkenin zenginlik kaynakları hem Nazarbayev ailesi hem de büyük oligarklar tarafından paylaşılıyor. Buna karşı büyük bir tepki var. En başta ekonomik eşitsizliğe, yolsuzluğa ve Nazarbayev kültüne bir tepki var. Mesela Astana’nın adının Nur Sultan yapılması çok büyük öfke uyandıran bir şeydi. Nazarbayev ailesi 5-10 milyon dolara villa almıyor. Avrupa’da şatolar bile aldıkları biliniyor. Bunlar artık halkın bilmediği şeyler değil” diyor. Kaşıkçı, eskiden beri Nazarbayev’e karşı tutumun insanların sosyal, ekonomik statüsüyle beraber değiştini söyleyerek, “Türkiye’de genelde halkın Nazarbayev’e karşı tutumu bilinmiyor. İçeride içten içe bir kaynama vardı. Bu sürekli artarak devam etti. Nazarbayev bırakıp Tokayev devraldığında 2019’da da protestolar olmuştu. Öfke halkta iyice birikmişti. Kazakistan’ı bilen biri öfke patlaması olacağını tahmin ederdi fakat bu boyuta varacağını tahmin etmek çok zordu” ifadelerini kullanıyor.
“4 OCAK GECESİ OLAYIN KİLİT NOKTASI”
Kaşıkçı, protestoların iki farklı şekilde devam ettiğini belirterek, şöyle devam ediyor:
“Batı Kazakistan’da protestolar şiddete dönmedi tamamen barışçıl kitlesel gösteri boyutunu sonuna kadar korudu. Polis de muhtemelen batıda halkla çatışmaktan çekindi. Sert bir polis müdahalesi de olmadı. Çünkü batı Kazakistan’da işçi dayanışması, coğrafi kopukluk ve bölgenin kendini hep sömürülen bir yer olarak görmesinden kaynaklı güçlü bir yerel kimlikle birleşmesiyle orada kolektif bir irade ortaya çıktı. Öbür taraftan başta Almatı olmak üzere diğer şehirler 4 Ocak’ı 5 Ocak’ı bağlayan gecenin sabahına doğru tamamen karaktere değiştirdi. Kızılorda ve Taraz’da da ciddi şiddet eylemleri oldu. 4 Ocak gecesi olayın kilit noktası. O gece ne oluyor bilmiyoruz. Bir taraftan organize silahlı çete grupları şehre dalıyor ve eş zamanlı olarak polis, asker şehirden çıkıyor. Protestolar tamamen barışçılken her yer polis, asker kaynıyordu ama çeteler girdiğinde şehirde bir tane polis yok. Bunun sebebini muhtemelen sonra öğreneceğiz. Devlet sadece silahlı kitlenin havalimanına gitmesinden 45 dakika önce oradaki polislerin aranıp çekilmeleri gerektiğinin söylendiğini paylaştı. Bu muhtemelen Masimov’un tutuklanmasıyla alakalı.”
“KAZAKİSTAN’DA HALKI KİM SİLAHLANDIRIR?”
Kazakistan’daki barışçıl protestoların yön değiştirmesini Kaşıkçı şöyle açıklıyor:
“Kazakistan’da halkı kim silahlandırır? Mesela Türkiye’de böyle bir durum olsa, birçok farklı siyasi yapı halkı silahlandırabilir ama Kazakistan’da böyle bir yapı yok. Kazakistan’da ya devlet, ya mafya ya da oligarklar silahlandıracak. Böyle bir siyasi grup yok. Kendi çapında küçük çeteler olabilir. İşler karıştıktan sonra birileri bu kişileri gönderdi. Görünen Kazak devleti içinde bir çatışma olduğu. Tokayev, bunu ‘darbe’ olarak tanımladı ama öncesinde ’20 bin yabancı terörist’ deyip o tweetini silmişti. Devlet de şu an nasıl bir anlatı ve retorikle gideceğine tam karar vermemiş. Bunlar spekülasyon ama görünen, devletin içinde bir çatışma olduğu. Devletin içinden bir kanat muhtemelen bazı oligarklar ile beraber Tokayev’i değiştirmek istedi. Bunun için şu ana kadar suçlanan sadece Masimov var. Masimov, Nazarbayev’in çok yakınıydı. Tokayev’in protestoların başlamasından sonra Nazarbayev ekibini büyük ölçüde tasfiye ettiğini görüyoruz. Muhtemelen Nazarbayev kültünün sonuna geldik. Nazarbayev’e doğrudan bir suçlama olacağını zannetmiyorum. Tokayev böyle bir durumda ülkede kim ona karşı harekete girişmişse iktidarını korumak için Rusya’yı davet etti. Tokayev, Putin’in desteğiyle ülkenin içindeki rakiplerine karşı iktidarını korudu. Görünen tablo şu ana kadar bu.”
“OYUNUN AKTÖRLERİ SADECE DEVLETLER DEĞİL, KAZAKİSTAN’IN İÇNDEKİ KLİKLER”
Kaşıkçı, yaşananların dışarıdan bir operasyon olmaktan ziyade içerideki iktidar mücadelesinin bir tarafının kendi iktidarını Putin’in desteğiyle sağlaması olduğunun altını çiziyor ve devam ediyor:
“Ortada bir oyun varsa da bu oyunun önemli aktörleri Kazakistan’ın içindeki siyaset, oligark ve mafya yapıları. Ama Kazakistan’ın Rusya ile ilişkileri çok girift. Bu sadece Nazarbayev’in veya devleti yönetenlerin Rusya ile yakın olmasıyla alakalı değil. Kazakistan’da mafya da büyük ölçüde Rus mafyasıyla ilişkili. Bunun yanında iki ülkede aynı anda faaliyet gösteren bankalar, telekom şirketleri gibi büyük yapılar var ki, oligarklar genelde böyle büyük kurumların sahipleri. Kazakistan zaten Rusya karşıtı bir ülke değildi. Belki Putin Kazakistan’ı hizaya getirme isteği hissetmiş olabilir ama Ukrayna’ya verdiği tepkiyle karşılaştırılabilecek bir şey olduğunu düşünmüyorum. Çünkü Ukrayna’ya Rusya karşıtı bir durumu bastırmak için girmişti. Ama burada şöyle bir durum var. Tokayev, Putin’i çağırarak büyük ölçüde meşruiyetini yitirmiş olacak halk nezdinde. Bir taraftan Nazarbayev ekibini tasfiye etmesi bununla ilgili olabilir. Nazarbayev ekibini tasfiye ederek aslında bir meşruiyet de sağlama peşinde. İnsanların aslında asıl tepkisi Tokayev’e değil, Nazarbayev’eydi. Çünkü Tokayev’in kendisi büyük yolsuzluklara bulaşmış bir insan değil. Nazarbayev’i tasfiye ederek halkta meşruiyet kazanma, halkın bazı taleplerini yerine getirme imkanı olabilir. Ama görünen o ki Rus askerleri ülkeden çıkacak. Rusya’nın zaten Kazakistan ile askeri işbirlikleri var. Askerlerin geri gitmesi ‘Rusya, Kazakistan’dan geri gidecek’ demek değil. Rus askerlerinin gelmesi de ‘Rusya, Kazakistan’a ilk defa geldi’ demek değil. Tokayev, muhtemelen askerleri göndererek meşruiyet kaybını minimumda tutmaya çalışacak. Rus askerlerinin geri dönmemesi durumu halkta Rusya karşıtlığını güçlendirebilir. Askerlerin ülkede durduğu süre halkta Rusya’ya karşı oluşan tepkinin boyutunu değiştirebilir.”
“KAZAKİSTAN’DAKİ YOLSUZLUKLAR BATILI SERMAYE BATILI SERMAYE ODAKLARIYLA BAĞLANTILI”
Kazakistan’ın siyasi geçmişi nedeniyle sürekli olarak Rusya ile ilişkilendirildiğini fakat Kazakistan’daki zenginlerin zenginliklerinin büyük kısmının Avrupa’da olduğuna dikkat çeken Kaşıkçı, şunları söylüyor:
“Birincisi, bunlar servetlerini aslında Batılı kapital sahipleri sayesinde yurt dışına çıkarabildi. Bunun Kazakistan için en önemli merkezi de İngiltere. İngiltere’den sonra Amerika, İsviçre gibi ülkeler geliyor. Bu kişiler dünyadaki vergi cennetlerini kullanıyorlar. Buralardaki bankaları kullanıyorlar. Çeşitli off-shore hesapları, paravan hesapları kullanıyorlar. Kendi ülkelerinden parayı bu şekilde çıkarıp, bu şekilde servetlerine servet katıyorlar. Eğer halkı soyuyorlar diyorsak, bu şekilde halkı soyuyorlar. Bunu yaparken aslında Batılı sermaye sahipleriyle beraber yapıyorlar. Bu buradaki güç ilişkilerinin sadece Rusya ile bağlı olmadığını gösteriyor. Bir tarafta tamamen küresel bir finans sektörüne entegre olmuş durumdalar. İkincisi, ‘Avrupa veya Amerika, Rusya’ya karşı o yüzden Kazakistan’daki yönetimi istemiyor’ anlayışı da çok basit kalıyor. Avrupa ve Amerika’da Kazakistan yönetimini istemeyen insanlar olabilir ama büyük patronları aslında Kazakistan gibi ülkelerdeki yönetimden gayet memnunlar.”
PROTESTOCULARIN TALEPLERİ NELER?
Kaşıkçı, protestoların başlangıç yeri olan Janaözen’deki işçilerin taleplerini şöyle aktarıyor:
“Ekonomik taleplerinin yanında şunlar da vardı. İlk olarak rejimin değişmesi, ikinci olarak devletin başına mevcut yapının dışından birinin gelmesi ve üçüncü olarak da yerel idarecilerin seçilmesi. Bunlar çok açık siyasi talepler. Halkın genelinde baskılara karşı tepki var. Siyasi örgütlenme, ülkedeki muhalefet tamamen bitirildi. Halk tekrar bunun canlanmasını istiyor. Ama eğer bu yolsuzluk ve ekonomik eşitsizlik bu boyutta olmasaydı sadece demokratik talepler böyle bir etki yaratmazdı.”
“MUHTEMELEN NAZARBAYEV KÜLTÜNÜN SONUNA GELDİK”
Son olarak Kaşıkçı, Kazakistan’ın önümüzdeki süreçte bekleyen olası senaryoları şöyle anlatıyor:
“Nazarbayev kültünün bir şekilde sonuna geldik. Doğrudan Nazarbayev suçlanmayabilir. Çünkü ilk önce Nazarbayev’e bağlı insanlar görevden alınırken sonra yeğeninin görevine devam ettiğini söylediler. Nazarbayev’in sözcüsü de Nazarbayev’in Astana’da olduğunu açıkladı. Benim tahminim, bir uzlaşma aranıyor olabilir. Nazarbayev’in kişiliğine doğrudan saldırılmadan güç aktarımı olabilir. İlk öngörüm bu.
“NAZARBAYEV DÖNEMİNİ ARAYABİLİRİZ”
İkincisi ise, bundan sonraki kararlara bağlı. Rus askerinin Kazakistan’da ne kadar kalacağına bağlı. Rus askeri Kazakistan’da uzun kalır ve Tokayev meşruiyetini tamamen kaybederse bu sefer hiçbir meşruiyet kalmadığı için sürekli daha fazla sertleşerek iktidarını korumak zorunda kalabilir ve Nazarbayev dönemini arayacağımız daha kötü bir döneme doğru gidebiliriz. Ama askerleri hemen çıkarır ve meşruiyet kaybını belli bir seviyede tutar ve iradeyi tekrar eline alabilirse belki o derece bir sonuca varmayabiliriz.
“DAHA POLİTİZE BİR KAZAKİSTAN GÖRECEĞİZ”
Üçüncü öngörü, halkla alakalı. Kitlesel eylemler toplumdaki bazı şeylerin sonucu olmanın yanında, bizzat başka sonuçlara yol açan süreçlerdir. Bunlar toplumdaki bir gerçekliğin yansıması olmaktan ziyade aslında kendileri yapıcı, inşa edici süreçler. O yüzden Kazakistan’ın daha önce olmadığı kadar politize olmasını öngörüyorum. Kazakistan’da halk daha önce siyaset konuşmazdı. Kazakistan’da Kazak milliyetçiliğinden başka siyasi bir dil yok. Bundan sonra çok daha politize bir toplum olacağını düşünüyorum.
Tokayev nasıl adım atacak bilmiyoruz ama eğer çok sert bir yönetime gitmezse daha çok siyasi partinin, daha çok sivil toplum örgütünün ortaya çıktığını görebiliriz. Eğer Tokayev çok sertleşirse sürekli bir çatışma ortamı görebiliriz.
Özet olarak bundan sonra daha politize bir Kazakistan göreceğiz.”
KAYNAK : https://www.karar.com/dunya-haberleri/mehmet-volkan-kasikci-nazarbayev-kultunun-sonuna-geldik-1646847