Son Dakika
İşte, O Çarpıcı Makale;
”Şu mübarek Ramazan ayında Doğu Türkistan Müslümanların gördüğü zulüm, çektiği acılar insanoğlunun dayanma gücünü zorluyor.
İşgal altındaki Doğu Türkistan’da sözde Uygur Özerk bölgesel Yönetimi Turizm bakanlığı bir genelge yayınladı.Bu genelge ile Ramazan ayı içerisinde tüm otellerdeki kahvaltı saatleri sabah 06 – 07 saatleri yerine daha geç saatlere çekilecek. Otellerde sahur ve iftar yemeği çıkarmak yasaklanmıştır.
Otelde kalan müşterilerin otel lobisinde veya odalarında namaz kılmalarına izin verilmesi yasaktır. Ramazan ayında tüm restoranlar, lokantalar açık tutulacak ve toplu iftar verilemeyecektir.
Düğün salonlarında ramazan ayı boyunca sürekli ve devamlı olarak toplu düğünler ve eğlence organizasyonu yapılacak ve bu faaliyetlerın yapılması teşvik edilecektir. Çıkarılan bu genelgenin hükümlerini yerine getirmeyenler, uymayanlar ve her hangi bir şekilde ayakırı davranış ve eylemlerde bulunanlar son 01 Nisan Yasaları gereğince “Aşırı Dinicilik ve Terörle Savaş” yasası ile ” Teröre yardım,yataklık ve özendirmekten ” yasal işleme tabi tutulacak,haklarında soruşturma açılarak cezalandırılacaklardır.
Doğu Türkistan’ın tarihi başkenti ve kültür merkezi Kaşgar’da bulunan kadim ve büyük Eyitgah Camisi başta başkent Urumçi ve diğer açık şehirlerde bulunan büyük birer Cami ibadete ve turistlerin ziyaretine açık tutulacak ve kontrollü ve güvenlik tedbirlerinin tam sağlanması şartı ile (yabancılara göstermelik olsun için) Teravih namazı kılınmasına izin veriliyor. Diğer bütün cami ve Mescitler ise bom boş ve kapılarına kilit vurulmuş olarak ibadetlere kapatılmış bulunuyor. Ayrıca, tüm Cami ve Mescitlerin duvarlarına Komünist Çin’in kurucusu Mao ile şimdiki Lideri Şi’ye kadar olan bütün Çin Komünist Parti diktatör ve liderlerinin resimleri asılı bulunuyor. Sadece Hoten iline ve bağlı Karakaş İlçesinde 22 kişi, halkı oruç tutmaya ve Teravih namazına teşvikten dolayı tutuklanmıştır. Bu haber Hoten Vilayeti ÇKP.İl Teşkilatının resmi organı olan Hoten gazetesinde yayınlanmıştır.
Doğu Türkistan genelinde seyahat yapanlar için Köyler, Kasabalar, İlçeler ve şehirlere varana kadar üst üste ve çok sık olarak kontrol ve Arama noktaları kurulmuştur. Çin İşgal Ordusu bu Kontrol noktalarında her Müslüman Uygur’un oruç tutup tutmadığını denetlemek için buradan geçmek zorunda olan yolculara zorla su içirmektedir.
Orucunu bozmamak için Su içmeyi ret edenlerden, 60 yaştan büyük olan kadın ve erkekler gideceği yere gitmeleri engellenerek evlerine geri yollanmaktadır. 60 yaştan küçük yaşta olanlar ise, Polis Merkezi’ne götürülerek sorgulanmakta,baskı ve işkenceye tabi tutulmakta ve hatta tutuklanmaktadır.
Akşamları ise,Oruç açmak ve namazlarını kılmak için Aileler ve yaşlı anne, babalar evlerinin perdelerini sıkı sıkıya kapatmakta ve ışıklarını sündürerek mum yakarak bu işlerini görmektedirler. Ailenin gençleri ve çocukları evlerinin ani polis baskınından korunabilmesi için sokaklarda nöbet tutmaktadır. Müslüman Uygur asıllı devlet memurları ile aydınlara “İki yüzlü Olduklarına Dair İtirafname ” ve ardından bundan sonra “İkiyüzlülük ve riyakarlık yapmayacaklarına dair “Tevbenamaler” yazdırılması ve daha sonra bunların topluluk önünde okanmaya zorlanaması gibi baskı ve işkenceler Çin’in son yasa ile uygulamakta olduğu acımasız ve insan onurunu ayaklar altına alan siyasi Linç Kampanyası şeklinde sürdürülmektedir.
Ramazanın ilk 3 günü içerisinde Kaşgar ve Hoten vilayetlerinde 100 binlerce kişi şehir meydanlarına zorla yığılarak “ ÇKP’ye Sadakat Yemini Etme Töreni”ne iştirak ettirilerek sadakat yemini ettirilmektedir. Ayrıca, zorla toplanan bu 100 binlerce kişi’ye toplu olarak öğlen yemeği dağıtılarak oruçları bozdurulmaktadır. Yemin törenleri ile zorla yemek yedirilerek Oruçlarının bozdurulması sahneleri ÇKP.yönetiminin birer resmi propaganda ve borazanı olan CCTV.kanallarında canlı yayınlanmakta ve Müslüman Uygurların oruç tutmamaları yolunda sürekli anonslar ve ikazlar yapılmaktadır. Mübarek Ramazan ayının ilk günlerinde Türkiye’miz bol yağan bereket yağmur ile ıslanırken, Doğu Türkistan toprakları çaresiz Müslüman halkın göz yaşları ile ıslanmakta dır.
Doğu Türkistan’da siyasi,etnik ve kültürel baskının, etnik ve dini soykırıma dönüşmesinin süreci geçtiğimiz yılın Ağustos ayında Doğu Türkistan’a ÇKP,genel Sekreteri Çin Çüvenggou’nun atanması ile başlamıştır. Bu Çin Şovenisti ÇinÇüvenggou daha önce Doğu Türkistan ile aynı kaderi paylaşan komşu ülke Tibet’te 5 yıl süre ile sözde Tibet özerk bölgesi ÇKP genel sekreterlığı yapmıştı. Tibet’teki baskı,zulüm ve katliamları ile ünlenen ve bu yüzden Tibet Canisi olarak ünlenen Çin Çoango(陈全国) un 29 ağustos 2016 tarihinde Sözde Uygur Özerk bölgesi ÇKP genel sekreterliğine atanması ile Tibet halkına yaptığı baskı,zulüm ve katliamlarının aynısını ve daha fazlasını Müslüman Uygur Türklerine uygulamaktadır.
Türk- İslam dünyası ve batı,Doğu Türkistan’a ait tüm haberleri ÇKP.iktidarının güdümlü ve emrindeki Çin resmi kaynaklarından aldığı için dünya kamuoyu Doğu Türkistan gerçekleri konusunda büyük bir yanılgı içerisindedir. Kapitalizm, kapital’dan yoksun kaldığı gün değeri sıfırdır. Kapital bizim sokak dilimizde para demektir. Çin Kapitalizm dünyasını ele geçirmenin püf noktasını çoktan bulmuştur ve paradan ibaret uyuşturucuya ülkemiz ve dünya medyasının çoğunu bağımlı hale getirmeyi başarmıştır. Türkiye’de bile İslami ve milli şuuru hassas olduğu iddia edilen bazı dev medya kuruluşları, Türkiye’de dahi biz Doğu Türkistanlıların cılız sesini bastırmak için Çin’in propagandasını Allah’tan utanmadan ve sıkılmadan vede korkmadan sürdürmektedirler.
Bu Kuruluşlar bağlı bulundukları Holdinglerin talimatları ile çok seyredilen TV.kanalları ile çok okunan gazeteleri ve internet yayınlarını kullanarak Mazlum Müslüman UYGUR TÜRKLERİ’nin dadu feryatlarla dolu acılı seslerini bastırmaktan tereddüt etmemektedir.
Ben bu yazımda Çin Faşizminin Doğu Türkistan’a atadığı Kızıl NAZİ’sı , Müslümanların Katili Çinçovengou’un Budizm inancına sahip Tibet’te görev yaptığı 5 yıl zarfında yaptıkları cinayetlerini çok kısaca anlatmak istiyorum. Bunları anlatıyım ki, belki Doğu Türkistan’ın feryatlarına gözleri kör ve kulakları sağır olanların kapalı vicdanların biraz olsa da sızlamasına yardımcı olur diye düşünüyorum.
Uyguladığı insanlık dışı acımasız vahşet ve katliamları ile Tibet Canisi olarak anılan Çinçoango Tibet’e gelir gelmez ilk icraatı, etnik Tibetli hain ruhlu işbirlikçi Mankurtlardan çok sayıda Polis ve istihbarat elemanı alarak görevlendirmiştir. Onları 6 ay süre ile eğittikten sonra Tibet sınırları içindeki Budist tapınaklarındaki Budistlerin Ruhanı Lideri Dalay Lama’nın resimlerini kaldırtarak yaktırdı.
Yerlerine ise, Komünist Çin’in kurucusu Mao ve diğer Çinli Komünist liderlerinin resimlerinin asılmasını emretti. Tapınaklarda yapılmakta olan Budist dini eğitimini yasakladı ve yasa dışı ilan etti. Dalay Lama Budistler ve Tibetliler için onların inandıkları Tanrı’nın yer yüzündeki ruhunu taşıyan bir ilah olarak görüldüğü için, Dalay Lama resimlerinin kaldırılması, yerine İşgalci Çin Liderlerin resimlerinin asılmasına karşı ülke çapında büyük bir toplumsal öfke oluştu ve bu öfke daha sonra eyleme dönüştü.
Tibetliler bu olayı protesto etmek ve Dalay Lama’nın resimlerinin tekrar Tapınaklardaki yerlerine asılmasını talep eden barışçıl gösteriler yapmaya başladılar. Tibet Canisi ÇKP.Tibet Bölgesi Genel Sekreteri Çinçuango bu gösterileri Çin işgal Ordusunu kullanarak şiddetle bastırdı ve kısa süre içerisinde yüz binlerce Tibetli genci tutuklayıp ceza evlerine kapattı. Ceza evleri çok yetersiz kalınca, kendi Memleketlisi ve Hemşehrileri olan Çinli inşaat şirketlerini Tibet’e davet etti ve onlara yeni ceza evleri yapma işini ihalesiz olarak verdi.
ÇKP. sözde Özerk Tibet Bölgesi Teşkilatı adına “ İspiyon ve ihbar ödülleri ” tesis etti. ( Şimdi aynen Doğu Türkistan’da yaptığı gibi) Bölücülük ve Aşırı Dini görüşe sahip olduğu iddia edilen Tibetlileri ihbar edenlere büyük ödül törenleri düzenleyip Çin’in işbirlikçisi,ispiyoncu ve Muhbirlerine çok büyük miktarda nakit para ödülü vermeye başladı. Tibet Canisi bu sinsi ve aşağılık yöntemle Tibetli’nin eli ile Tibetlinin kafasını koparma sürecini başlatmış oldu. Bunun üzerine tüm Tibet halkı ülkelerinde top yekun başkaldırıya hazırlanıyordu. Bu durum karşısında Budist aleminin ruhani ve Tibet halkının dini ve ruhani Lideri Nobel Barış ödüllü (1989’da verildi.) Dalay Lama isyan girişimine müdahale ederek Tibet halkına seslendi.
Damay Lama konuşmasında Çin işgal Güçlerine karşı Tibet halkının 1959 ve 1989 yılında başkent Lasa’da gerçekleştirdiği isyanı hatırlattı ve bu isyanı toplumsal ve etnik katliam yaparak bastırıldığını hatırlattı. Toplu ayaklnamanın Tibet halkının önemli bir bölümünün katledilmesine yol açacağını hatırlatarak bu ayaklanmayı önledi. Nobel barış ödüllü sahibi Dalay Lama ayrıca uluslara arası topluma seslenerek şu mesaji vermeye çalıştı ” Ben, 5 milyon Tibetlinin Çin işgal güçlerince kollektif bir şekilde katliama uğramasını istemiyorum.
BM,başta olmak üzere uluslar arası toplum Tibet’teki asimilasyon,etnik ve dini soykırıma karşı sesini yükseltmeli ve bu katliama engel olmalıdır.”dedi. ve Tibetlilere seslenerek; ”Tibet’te Çin işgali altında yaşayan Vatandaşlarım, Çinli işgal yönetimi sizlere nasıl ve ne şekilde bir dini ve etnik zulüm yaparsa yapsın, sizler buna karşı asla ve kesinlikle şiddete baş vurmayınız.” mesajını verdi.
Bunun üzerine Tibetliler Ruhani Liderlerinin sözlerini tuttu ve toplu ayaklanmadan vazgeçtiler. Ancak, Tibetli Vatansever gençler Ruhani Liderlerine karşı gelmemek için Çin’i protesto etmenin başka bir yola başvurmaya başladı ve bu yöntem çok daha korkunç idi. Tibetli gençler bu defa Çini protesto etmek ve kendilerine yapılan baskı zulüm,asimilasyon,etnik ve dini soykırım uygulamalarına karşı kendilerini yakarak intihar etmeye başladılar. Tibet Canisi Çin’in ÇKP.genel sekreteri(Bölgenin mutlak hakim Diktarü demeketir.) olarak görev yaptığı 5 yıl içerisinde yaşları 13 ile 79 arasında değişen, 26 si kadın olmak üzere toplam 155 Tibetli kendini yakarak intihar girişiminde bulundular. Bunların içinde 132 kişi yanarak hayatlarını kaybetti. Yaralanan 23 Tibetli ise, tedavisinden sonra “Bölücülük ve Terör” suçundan tutuklanarak ceza evine konuldular.
ÇKP.Genel Sekreteri Çinçoango Tibetten ayrılmadan önce, en son kendini yakarak intihar eden gencin isim Tsering Dorjee (多吉次仁) idi. Kendilerini yakarak İntihar eden Tibetliler şehir veya Köy meydanlarında kendilerini ateşe verirken tek bir slogan atıyorlardı ;“ Ruhani ve Siyasi Liderimiz Dalay Lama’yı ülkem Tibet’te görmek istiyorum.”
Tibet Canisi Çinçoango bunun üzerine Tibet’te yeni bir genelge yayınladı. Bu özel genelgenin adı ise, “Tibetlilerin Kendilerini yakarak intihar etme girişimlerine karşı özel savaş uygulama düzeni – fenzifin Zhuanshiang shishi fang’an” (反自焚专项斗争实施方案)d idi. Genelgede “Nerede kendini yakarak intihar olayı ceryan ederse o bölge halkı toplu olarak cezalandırılacaktır. = Nali yo zifin, jiu nali yenda” (哪里发生自焚就哪里进行 严打). Bu genelge ile Tibet’te kapsamlı bir Çin devlet Terörü uygulamaya sokuldu. kendini yakarak intihar edenlerin tüm aile üyeleri, yakınları, dostları ve hatta tüm mahalle halkına karşı çok ağır manevi ve fiziksel işkenceler ve diğer cezalar uygulanamaya başlandı. İntihar eden Tibetli’nin bütün mal ve varlıklarına el konuldu, onların ailesinin ve yakınlarının bölgeden ayrılması yasaklandı. Tibetteki bu intihar eylemlerinin görüntü ve haberlerinin dış dünyaya sızdırılarak iletilmesini önlemek için tüm iletişim kanallarını engelledi, Bugün Doğu Türkistan’da yaptıkları gibi Tibet’te de interneti yasakladı.
Tibet Çin devlet terörünün uygulanması noktasında Pilot bölge seçilmişti. Tibet Canisi ÇKP.Sekreteri Çinçoango’un Tibet’teki baskı,zulüm ve etnik temizlik tecrübe ve başarısından memnun kalan Çin devlet başkanı Şijinpeng, bu soykırımcı insan kasabını Doğu Türkistan’ı de aynen Tibet gibi dize getirmek ve düzene sokmak için29 Ağustos 2016’de Doğu Türkistan’a atamıştır. Tibetlilerin dini inançları Budizmdır.
Etnik ve inanç olarak Çin’in dışlamaması gereken bir etnik gruptur. Uygurlar Müslümandır ve Türk ırkına mensupturlar. Ancak, Çin işgali altında ve aynı kaderi paylaşan bu her iki Çinli olmayan toplumun karşı karşıya kaldığı ırkı ve dini soykırım tehlikesi aynıdır. Her iki toplum aynı şekilde Çin esareti altında bitmeyen ve tükenmeyen Acıları çekmektedir. Türkiye’nin yıllık petrol ithalatı 40 milyon ton civarındadır.
Doğu Türkistan’dan sadece Nakil boru hatları ile Çine taşınan 2016 da ki, yıllık petrol miktarı 55 milyon ton olarak açıklanmıştır.
Türkiye’nin günlük doğal gaz tüketimi ortalama 100 milyon M3. olup, Doğu Türkistan’da üretilip 2016 yılı içinde Çine gönderilen günlük doğal gaz miktarı ise, 110 milyon metreküp olarak gerçekleşmiştir. Çin’in neden Uygurları toptan ve kitlesel olarak imha etmek istediğinin nedenleri ortadadır. Bu rakamlar bu konuda bizlere iyi bir fikir verecektir.
Uluslar arası toplum, cümleden Türkiye elitleri başta olmak üzere Türk insanı,Çin’in son aylarda ortaya attığı ve Türkiye’de de bir hayli gündem olan “Yeni Kuşak -Yol, Yeni İpek Yolu ve Çin Rüyası ” ve benzeri Çin’in aldatma ve kandırma amaçlı propagandalarına karşı uyanık olmalıdır. Bütün bunlara rağmen özellikle Türk Milleti , Pekin’in gerçek yüzünü çok iyi görmelidir. Çünkü, biz Uygur Türkleri de sizler gibi insanız.
Doğu Türkistanlılar olarak Allah’ın bize lütfettiği kendi öz vatanımızda sizler gibi barış içinde ve huzurlu bir ortamda özgürce yaşamak istiyoruz.”
Kaynak : http://www.yeniakit.com.tr/haber/soydaslarimiz-ramazan-ayinda-ne-yapiyor-342301.html
Etiketler: Çin » Din » Dünya » Genel » Görüş Yorum » Gündem » kÖŞE YAZARLARI » Makale Analiz » Siyaset
BENZER HABERLER