Son Dakika
Çin, işgali altındaki Doğu Türkistan’da yaşayan Uygur,Kazak,Kırgiz ve diğer Türklere karşı sistematik bir şekilde asimilasyon ve baskı politikası uygulayarak, insan haklarını ihlal ediyor. Uygur Türklerine yapılan baskı.zulüm ve soykırım cinayetleri tüm dünyada tepkiyle karşılanıyor. Ancak, bu insanlık dışı cinayetleri kim durduracak ? sorusu de akla geliyor.
UYGUR AKADEMİSİ BAŞKANI PROF. DR. İNAYET: “ASİMİLASYON, ÇİN’İN GELENEKSEL YÖNTEMLERİNDEN BİRİSİ”
Uygur Akademisi Başkanı Prof. Dr. Alimcan İnayet, Doğu Türkistan’da Çin’in Uygur Türkleri ile ilgili stratejilerini ve Uygur Akademisi olarak yaptıkları çalışmaları Ekovitrin’e anlattı.
Doğu Türkistan meselesini ve yaşanan olayları tarihsel perspektifle değerlendirdiğimizde karşımıza nasıl bir tablo çıkıyor? Meselenin iç yüzünü ana hatlarıyla anlatır mısınız?
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum, Doğu Türkistan Türk toprakları, Türk’ün ata yurdu. Kaşgar, Hoten, Turfan Türk’ün milli hafıza mekanları. Dolayısıyla Türk milli şuuru ve kimliğinin beslendiği topraklar. Türklük ve Türk medeniyeti açısından kutsal sayılan bu topraklar bugün Çin’in işgali altında. Çinliler Doğu Türkistan’ı 1884 yılında işgal ettikten sonra adını “Xinjiang/Şinciang” (Yeni Hudut) olarak değiştirdiler. Çin hakimiyeti işgalle yetinmedi, bu topraklarda yaşayan Müslüman Türkleri asimilasyonla yok etmenin projesini, tasarımını yaptı, ta o dönemlerden itibaren Doğu Türkistan’a Çinli göçmen yerleştirmeye başladı. Mançu-Çin yönetimi asimilasyonu Doğu Türkistan’ı kontrol altında tutmanın, işgal ettiği toprakları meşrulaştırmanın, Çin’e batıdan gelecek tehlikeleri bertaraf etmenin yegane çaresi olarak gördü. Doğu Türkistan Türklüğünü imha merkezli bu devlet projesi 1911-1949 yılları arasında Milliyetçi Çin iktidarı döneminde de devam etti, 1949 yılından sonraki Çin komünist iktidarı döneminde ise güncellenerek uygulamaya konuldu. Asimilasyonun yöntemi Doğu Türkistan’a yoğun Çinli göçmen yerleştirmek, alfabeyi değiştirmek, dini ibadeti yasaklamak, bunun yerine ateizmi teşvik etmek, tarihi çarpıtmak, milli kültürü tedricen ortadan kaldırıp yerine Çin kültürünü ikame etmek, Çince eğitimle yeni kuşağı dönüştürmek oldu. 1949 yılında Uygur Türklerinin Türklerin Doğu Türkistan’ın genel nüfusundaki oranı yüzde 80, Çinlilerin yüzde 5 iken, 2000’li yıllara gelince, bölgedeki Uygur Türklerinin nüfusu 45’e düştü, Çinli nüfusu ise yüzde 45’e ulaştı. Ayrıca, Çin komünist yönetiminin Türklere yönelik tüm politik, ekonomik, eğitim ve kültürel politikaları asimilasyon merkezli olarak tasarlandı. Başlangıçta “etniklerin birlikteliği” gibi söylemlerle örtük bir şekilde uygulanan asimilasyon politikası 1990’lı yıllardan itibaren açık bir şekilde dillendirilmeye, günümüzde ise soykırıma dönüşmeye başladı.
TÜRKLERİN NÜFUS ARTIŞI ENGELLENİYOR”
Doğu Türkistan’da Uygur Türkleri’ne yönelik politikaları değerlendirir misiniz?
Doğu Türkistan Çin anayasasına göre Özerk Bölge statüsünde olmasına rağmen, pratikte uygulamaya konulmadı. Türklerin politik hayatta etkili pozisyona gelmeleri ve karar mekanizmasında yer almaları çeşitli manipülasyonlarla engellendi. Doğu Türkistan’ın yer altı ve yerüstü Türklerinin zenginlikleri sömürüldü, Türkler ekonomik açıdan muhtaç ve Çinlilere bağımlı hâle getirildi. Doğu Türkistan Türklerinin dil ve eğitim hakları kısıtlandı, 2000’li yıllarda “çift dilli eğitim” adı altında tüm okullarda Çince eğitim uygulandı, Uygur Türkçesi eğitim sisteminin dışına itildi. Uygur Türkçesinin devlet dairelerinde kullanılması resmen yasaklandı. İnanç özgürlükleri sınırlandı, camiler, din adamları, din eğitimi verenler, dinî yayınlar, dinî dernekler, dinî faaliyetler Çin yönetiminin hedefi hâline geldi. Bütün bunlarla birlikte son yıllarda Müslüman Türk kızları Çinli erkeklerle evlenmeye zorlanıyor. Bir taraftan her yıl milyonlarca göçmen Çinli Doğu Türkistan’a yerleştirilirken, Müslüman Türk kadınları sistematik bir şekilde kısırlaştırılıp Türklerin nüfus artışı engelleniyor. Doğu Türkistan’da kurdukları sözde “Mesleki Eğitim Merkezleri”nde milyonlarca Müslüman Türk zorla alıkonuldu, beyin yıkamaya tabi tutuldu. Bu merkezlerde zorla tutulan kişiler arasında yüzlerce akademisyen, şair, yazar, sanatçı, eğitimci ve yayıncı bulunmaktadır ki, bunların hangi mesleği öğrenmeye ihtiyacı olduğu açıklanamıyor.
” Uygur Akademisi Başkanı Prof. Dr. Alimcan İnayet, “Asimilasyon, Çin politiğinin geleneksel yöntemlerinden birisi. Çin sınırları içerisinde ya da Çin’e komşu bölgelerde yaşayan her etnik grup ya da farklı toplum Çin için potansiyel tehlike ya da güvenlik sorunu olarak algılandığı için bertaraf edilmesi, dönüştürülmesi, en iyisi yok edilmesi gereken bir unsur” şeklinde konuştu.
“DOĞU TÜRKİSTANLILAR İLE SINIRLI KALMAYACAK”
Çin, Uygur Türklerine uyguladığı asimilasyon ile gerçekte neyi hedefliyor?
Asimilasyon, Çin politiğinin geleneksel yöntemlerinden birisi. Çin sınırları içerisinde ya da Çin’e komşu bölgelerde yaşayan her etnik grup ya da farklı toplum Çin için potansiyel tehlike ya da güvenlik sorunu olarak algılandığı için bertaraf edilmesi, dönüştürülmesi, en iyisi yok edilmesi gereken bir unsur. Dönüştürmenin, yok etmenin yöntemi hedef toplumu Çin nüfusuyla kuşatarak Çin kültürü potasında eritmek ve asimile etmek. Çin bunu tarih boyunca bu yöntemi çeşitli etnik gruplara uyguladı ve nüfusunu kar topu gibi büyüttü. Çin Doğu Türkistan Türklüğüne uyguladığı asimilasyon politikasının son yıllarda ivme kazanmış olması, hatta soykırıma dönüşmesinin altında yatan sebeplerin birisi Kuşak Yol Projesi. Bilindiği gibi, Xi Jinping 2013 yılında “Bir kuşak bir yol” projesini dünyaya ilan etti, bu proje için trilyonlarca dolar yatırım yapmaya başladı.
Projenin düğüm noktasını Doğu Türkistan teşkil ettiği için, bu topraklarda yaşan Müslüman Türkler projenin güvenliği için tehdit olarak algılandı ve bir an önce bertaraf edilmesi düşünüldü. Doğu Türkistan Türkleri üzerindeki baskının bu projesinden sonra artmış olması bunu gösteriyor. Burada şunun da bilinmesinde yarar vardır ki, Orta Asya ve Ortadoğu enerji kaynakları Çin için yaşamsal önem arz ediyor. Çünkü Çin ekonomik gelişiminin sürdürülebilir olması, Çin komünist Partisi iktidarının devamı bu enerji kaynaklarına, dolayısıyla bu projeye bağlı. Diğer taraftan, yeni İpek Yolu Projesi sadece ekonomik boyutu değil, aynı zamanda stratejik boyutu olan büyük bir proje. Çin bu projeyle Mackinder’in “kalpgah” diye tanımladığı Avrasya’ya ulaşmayı, ekonomik, teknolojik, askeri, politik ve kültürel bakımdan bölgeye ve dünyaya hükmetmeyi hedefliyor. Çin böylesine hayati önemde olan projenin gerçekleştirilmesinde engel olan her türlü risk faktörünü bertaraf etmekten çekinmeyecek gibi gözüküyor. Doğu Türkistanlılar bu projenin ilk kurbanları sayılır. Ama bu Doğu Türkistanlılar ile sınırlı kalmayacak.
UYGUR AKADEMİSİ’NİN 70 KADAR ÜYESİ VAR”
Uygur Akademisi’ni kısaca tanıtır mısınız?
Uygur Akademisi Doğu Türkistan’dan Türkiye’ye tahsil için gelen öğrenciler tarafından 2009 yılında İstanbul’da kurulmuş bir dernek. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilgili yasaları çerçevesinde kurulan bu dernek 10 yıldır faaliyetlerini sürdürüyor. Bu derneğin amacı
a)Türkiye başta olmak üzere dünyanın çeşitli bölge ve ülkelerinde yetişmiş Uygur asıllı akademisyenleri koordine etmek, onları bir araya getirerek tanışmalarını, karşılıklı fikir alışverişinde bulunmalarını sağlamak,
ilmeye çalışılan Uygur milli eğitimin korunması ve gelişmesi için katkıda bulunmak,
c) Uygur toplumunun ihtiyaç duyduğu alanlarda ihtisaslı kişilerin yetiştirilmesi için öğrenci okutmak ve öğrencileri desteklemek,
d) Uygur kültürü üzerine bilimsel çalışmalar yapmak ve Uygur kültürünü Türkiye’de tanıtmak.
Bugün Uygur Akademisi’nin yurtiçi ve dışında olmak üzere 70 kadar üyesi bulunuyor. Uygur Akademisi olarak Doğu Türkistan konusuyla ilgili yaptığınız çalışmaları anlatır mısınız? Uygur Akademisi her yıl uluslar arası nitelikli sempozyum ya da çalıştay düzenliyor, öğrencilere burs imkanları sağlıyor, kurs, seminer ve konferans düzenleyerek öğrencilerin ufkunu açmaya, onları milli mefkure ile yetişmelerini sağlamaya çalışıyor. Her yıl nevruz, ana dili bayramı ve doppa/şapka bayramı ile ilgili etkinlikler düzenleyerek milli kültürü korumaya çalışıyor. Akademi web sayfasında toplumu aydınlatıcı telif ve çeviri makaleler yayımlıyor, Doğu Türkistan sorunu ve Çin ile ilgili raporlar hazırlıyor. Pandemi sürecinde çevrimiçi olarak her hafta çeşitli kültürel ve bilimsel konularda sohbet programı yapıyor.
KAYNAK : https://www.ekovitrin.com/mart-2021/dogu-turkistanda-cin-zulmune-kim-dur-diyecek-h207993.html?fbclid=I
BENZER HABERLER