Son Dakika
Faruk ÇAKIR(çakir@yeniasya.com.tr)
Hür dünyanın çare bulması gereken dertlerden biri de Çin’de yaşayan Müslümanların çektiği sıkıntılardır.
Çin, hem nüfusu hem de ekonomisi ile dev bir ülke. Kapalı sistemleri sebebiyle burada neler yaşandığını tam olarak bilmek de mümkün olmuyor.
Evet, bilhassa Ramazan ve Kurban Bayramlarında Çin’de yaşayan Müslümanların coşkusunu gösteren haber ve fotoğraflar görüyoruz ama hadise sadece bu fotoğraflarla sınırlı değil. Bilenlerin ifadesine göre Çin’in bazı bölgelerinde yaşayan Müslümanlar nisbeten idabetlerini yapabiliyorsa da Uygun Müslümanları maalesef bu haktan mahrum. Çin’deki tin ve vicdan hürriyeti ihlallerine tek başına Türkiye’nin itiraz etmesi elbette yeterli olmaz. Fakat ülkemizin Çin’de yaşanan ihlallere karşı hür dünyayı harekete geçirmesi mümkündür. “Dünyadaki bütün iyilerle birlik oluşturalım” çağrısı bu dertleri çözmek için de gerekir.
Çin’deki Müslümanların çektiği sıkıntının yeniden gündeme gelmesi, cezaevindeki bir alimin vefatı sebebiyle oldu. Habere göre Kayseri’de yaşayan Doğu Türkistanlılar, Çin’de hapishanede öldürüldüğü iddia edilen Uygur İslam alimlerinden Abdulehad Barat Mahsum (86) için gıyabi cenaze namazı kılmış ve sonrasında yapılan açıklamada gözyaşına boğulmuşlar.
Cenaze namazı sonrası açıklama yapan Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Seyit Tümtürk, “Bugün Doğu Türkistan’da ne Cuma, ne Ramazan kaldı. Doğu Türkistanlı Müslümanların namusu, inancı ayaklar altına alındı. Ey İslam alemi, neredesiniz? Hani Mısır, Filistin ve Irak için seslenen kardeşlerim, oradaki mazlumlara sahip çıkan insanlar, ülkeler ve bu ülkelerin devlet başkanları Doğu Türkistan’dakiler Müslüman, Türk değil mi? Doğu Türkistan’ın şansızlığı 1,5 milyar Komünist Çin işgali altında olması mıdır?
Biz hep sustuk, haya ettik, ama Doğu Türkistan’daki zulüm halen devam ediyor. 35 milyon Müslüman’ın yaşadığı Doğu Türkistan’a sahip çıkın” demiş. (DHA, 1 Haziran 2018)
İngiliz menşeli The Economist dergisi de “Çin, Sincan’ı eşi benzeri olmayan bir polis devletine dönüştürdü” başlıklı haberinde, “totaliter Çin yönetiminin modern teknoloji araçlarını kullanarak Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yaşayanların insan haklarını ciddi ölçüde ihlal ettiği” yazmış. Sincan’da gerçek anlamda bir polis devletinin kurulduğu ve burada dünyanın en geniş çaplı insan hakları ihlallerinin yaşandığı belirtilen haberde, “Yüksek teknoloji olmadan bile Sincan’daki polis devleti uygulamaları dehşet verici iken teknoloji sayesinde bu durum korkunç bir hal alıyor” ifadesi kullanılmış. Uygurların günlük hayatlarında kullandığı yollarda her 4 ya da 5 kilometrede bir kontrol noktasının bulunduğu belirtilen haberde bu noktalardan geçen her yolcunun kimlik kontrolü yapıldığı, parmak izlerinin alındığına ve “başörtülü kadınların başörtülerini açarak fotoğraflarının çekildiği” belirtilmiş.
The Economist’in konu ile ilgili haberinde, tutulan kayıtlarda kişilerin kimlik bilgilerinden parmak izleri, kan grupları ve DNA bilgilerine kadar biyometrik tüm veri işlenirken, raporlarda Kur’an-ı Kerim ve dini birçok unsurun kayıt altına alındığına da dikkat çekilmiş. (AA, 3 Haziran 2018)
Bu anlatılanlar Çin’deki Müslümanların yaşadığı sıkıntının belki binde biri bile değil. Bu kadar sıkıntı yaşanan bir bölgenin gündemimizi meşgul etmemesi, oralarda neler yaşandığını bilemememiz bir bütün olarak hepimizin kusuru değil mi? Düşünün ki Doğu Türkistan’da yaşananları her vakit kızdığınız “İngiliz menşeli” bir derginin haberinden öğreniyoruz.
Övünmek iyi de gerçekler böyle maalesef…
Kaynak : http://www.yeniasya.com.tr/faruk-cakir/cin-zulmune-kim-itiraz-edecek_463741
Etiketler: Çin » Din » Dünya » Genel » Görüş Yorum » kÖŞE YAZARLARI » Makale Analiz » SiyasetBENZER HABERLER