Son Dakika
Fransız Araştırmaçı ve yazar Remi Castets, Opposition politique,nationalisme et İslam chez les Ouighurs du Xinjiang adı ile Fransızca olarak kaleme alarak yayınladığı bu yazı Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fak.emekli öğretim Üyesi vee kadim Doğu Türkistan dostu ve gönüllüsü Sayın Prof.Dr.Harun GÜNGÖR Hocamız tarafından Uyghurnet.org Haber sitesi için Türkçeye altarılmıştır.Kendilerini teşekkür ederiz. (Uygur Haber ve Araştırma Merkezi(UYHAM)
Prof.Dr.Harun Güngör
Doğu Türkistan Kansu/Qansu koridoru vasıtası ile Kıta Çin’ine bağlanmakta olup önemli İpekyolu güzergahında yer alır Orta Asya Müslüman Türk ülkeleri ile ilişki içinde olan Türkistan’ın halkı Türkçe konuşan Müslümanlardır. Halk sünni Hanefi Müslümandır. Sufilikte yeteri kadar gelişmiştir. Buna karşın komşu Tacikler şii/ismaili’dirler. Sovyetlerin yıkılmasına paralel olarak Doğu Türkistan milliyetçileri bu bölgeye “Uyguristan “ denilmesini istemektedirler.
Çinlilere karşı bağımsızlık mücadelesi sürdüren Uygurlar Tibetlilere göre dünya tarafından daha az tanınmaktadırlar Ernest Gellner’e göre nasyonalizm meşru bir politik teori olarak, politik sınırlara bağlı olmaksızın gelişen bir ideoloji olup devletlerin sınırlarına bağlı değildir.
Uygur milli mitolojisinde iki önemli husus rol oynar: Bunlardan birincisi Budist Uygurlar, diğeri de Müslüman Karahanlılardır. Turfan’a yerleşen Uygurlar burada bir aristokrat zümre oluşturdular ve Hint-Avrupalılarına karıştılar. Budist ve Nesturi Hıristiyanlığa yöneldiler. Koço da ( 840-1284) büyük bir medeniyet kurdular. O dönemde bölgenin batısı Karahanlıların egemenliğine giriyordu ve bu hareketle türkleştirme başladı. X-XII yüzyıllar arasında Budizm, Maniheizm ve Nesturi Hıristiyanlık egemen bir dindi.
Karahanlılar döneminde tüccarlar ve sufilerce yürütülen İslamlaştırma faaliyetleri başladı. Anacak Uygur Hanları İslam’a karşı Çinlilerle ittifak kurdular. Bu ittifak İslam’ın yayılışını az da olsa engelledi Budistler Turfan’da varlıklarını sürdürdüler. Ancak XVI yy. bölge Müslümanların eline geçti
Çağataylılar/Timurlular zamanında bölge değişik hanlıklara bölündü. XV.yüzyıldan başlayarak dini-politik bir güç olan ve soy kütüklerini Peygambere bağlayan Hocalarla, Sufi Nakşıbendiler büyük bir güç kazandılar. İki nakşi gurubu;Aktaglık ( Khojas de la Montagne blanche) ve Karataglık(Khojas de la Montagne Noire) arasında rekabet başladı. İki grup Kaşgar’da bir islami devlet kurmayı denedi.
!815-1862 yılına kadar Qıng hanedanına karşı birçok isyan hareketi oldu. İslama karşı olan devletlerle Cihad edilmesi gerektiği halka anlatılmaya çalışıldı. 1840-1850 Qing hanedanı uyuşturucu savaşları ile iyice zayıfladı. Durumdan faydalanan Kokandlı Yakup Beg, 1864 yılının aralık ayında Kaşgar’da bir isyan başlattı. 1865-1869 yılarında Turfan vadisine kadar bütün bölgeyi aldı. Sufi önderlerle birlikte bir şeriat devleti kurdu Osmanlı/Türkiye sultanlığına bağlı Rus ve İngiltere’nin buraya dikkatini çekmek için onlarla ticaret anlaşmaları yaptı.
XIX. yüzyılın yarsında Orta Asya hanlıkları batılı yeni bir düşmanla karşılaştı, bu Rusya idi. Artık Doğu Türkistan Çin ile Rusya arasında büyük bir politik oyun alanına dönüştü. Tataristan’da ortaya çıkan ve Çarlık Rusya’sında yaşayan Türklerin asimilasyonuna karşı doğan Cedidcilik hareketi kısa zamanda Doğu Türkistan’a da uzandı Milliyetçilik ve İslam üzerine kurulu bu hareket Osmanlı Jön Türk hareketinden-ki bu hareket laiklik üzerine kurulu idi– panislamist bir harekete dönüştü. Cedid hareketi DoğuTürkistan’da tüccarlar vasıtası ile yayıldı. Türkistan’dan Rusya ve Türkiye’ye eğitim için öğrenciler gönderdiler. Bu öğrenciler milli duyguların sürekliliğini sağladılar.
1931’de Hoca Niyaz ve Yulbar Han tarafından bir isyan başlatıldı. 1932-1933 te Dunganların da desteklediği isyan hareketi başarılı oldu. Kasım 1933 yılında Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti (1944 –1937) kuruldu. Başkanlığına da cedidcilere yakın olan Sabit Damolla başkanlığa Hoca Niyazı getirmeye gayret ettiyse de başa Hotan Emiri Mehmet Emin Buğra getirildi. İlerici cedidcilerle muhafazakar İslamcılar arasında bir anlaşma sağlandı. Her ne kadar devlet İslam şeriatı üzerine kurulmuş, anayasası şeriata dayanıyorsa da bakanlarının çoğu cedidcilerden oluşuyordu.
Sovyetler Birliği ile Çin’in çekişme alanı olan Türkistan’da Basmacı hareketi her iki devlet tarafından da hoş karşılanmadı
1943 yılında Alma- Ata’da Türkistan Türklerinin Hürriyeti adlı bir komite kuruldu. Ali Han Töre bu harekete öncülük etti . Ancak Ruslar Doğu Türkistan’da bağımsız bir devleti kendileri için tehlike ve tehdit gördüler.
Doğu Türkistan da Tatar Burhan şahidi, Uygurlardan Mes’ud Sabri, İsa Yusuf Alptekin ve Mehmet Emin Buğra Çinlilerle ittifak edip bir devlet kurdular. Zamanla bu devlete karşı şiddetli bir politika uygulayan Çin idaresi bunları bertaraf etti. Uygur Yolbars Han ve Kazak Osman Batur yıllarca komünistlere karşı mücadele ettiler.
1952-1953 yıllarında Komünistler Doğu Türkistan’da genelinde Toprak Reformu adı altında siyasi,sosyal ve kültürel değerlere karşı saldırı kampanyaları başlattılar. Şeriat kanunlarını ve vakıfları ortadan kaldırdılar. Çin Komünistlerinin bu uygulamaları fakir halk tarafından önceleri memnuniyetle karşılanırken, daha sonra bunların sinsi bir aldatmaca vee kandırma olduğunu anladılar. Sufiler ve yerel eşraf tarafından tepki ile karşılandı. 1954 yılında Çoban değneği Abdimid ve Bardidin Mahsum (Mehmet Emin Buğra’nın yakını ) İslami kanunları hakim kılmak için cihat ilan ettilerse de başarılı olamadılar.
1962 yılında binlerce Uygur ve Kazak kolektivizme karşı çıkarak Türkistan’ın Kuzey bölgelerini terk ederek Sovyetler Birliğine sığındılar.
1966 yılında Çinliler domuz eti yemeyi ,onları beslemeyi zorunlu hale getirdi. Tekke ve Türbeleri ziyareti yasakladı, daha sora Çin hükümeti nükleer denemeleri Türkistan’da yaptı, doğum kontrolü uygulaması başlattı. Halk bunlara karşı çıktı.
Zamanla devlet ekonomik gelişme programı uygulamaya başladı. Uyguristan’da yeni bir eğitim programı geliştirdi. Buna göre okullar Çin ve Uygur sınıflarına ayrıldı. Uygur sınıflarında eğitim Uygurca, Çin sınıflarında Çince yapılmaya başlandı. Çin sınıflarında eğitim pahalı olduğu için Uygurlar bundan yararlanamadılar. Güvenilir hocalardan eğitim alamadılar. Kırsal kesimde vatandaşlar çocuklarını Uygur okullarına gönderiyorlardı. Bu çocukların Yüksek öğrenim şansı daha azdı.
1970’li yıllarda Çin Kültür Devriminden sonra Uygur kültür ve tarihi ile ilgili kitaplar çoğaldı. Bu dönemde yabancı ülkelerde yayınlanmış olan Müslümanlıkla ilgili kitaplar ve tercümeler de yapıldı. Dini öğretim geliştirdiler ve kuran kursları açıldı.
12 Aralık 1985 da Türk öğrenciler Urumçi, Kaşgar, Aksu ve Khotan gösteri yaptılar. Bu olayları “Tanrının Çocukları” teşkilatı organize etti. Bu hareketler Pekin’e kadar uzandı.” Biz Çinin köleleri değiliz”, ”Azınlıkların eğitimini kurtaralım” sloganları ile Türk öğrenciler 15 haziran 1988 ‘de Urumçi’ye indiler Ancak mahalli yetkililer diyalogu reddettiler. Örkeş Devlet liderliğinde Pekin’de başlayan ve Müslümanları aşağılayan Xing Fengsu kitabını protestoyu da içeren karşıt hareket başarılı olamadı. Ancak kitap yasaklandı ve yazarı da cezalandırıldı.
1980’ li yıllarda yeniden İslamlaştırma hareketlerini canlandırmak amacı ile bazı aktivistler Türkistan’ın güney bölgesinde İslami pantürkist hareketi başlattılar 5 Nisan 1990 Barin bölgesinde Yusuf Zeydin başkanlığında Afgan hareketini örnek alan bir hareket başladı ve cihat ilan edildi Ancak hareket Çinliler tarafından kanlı bir biçimde bastırıldı. Türkiye bu hareketlere seyirci kaldı.
Türkistan’ın bağımsızlık mücadelesine Uygur diyasporası da sessiz kalmadı. Kazakistan. Kırgızistan, Özbekistan. Türkmenistan, Türkiye, Suudi Arabistan ve Almanya’da yaşayan Uygurlarla Radyo Liberte de destek verdi. Ancak Sovyetler Uygur hareketine kuşku ile yaklaştılar .Uygurlar Kazakistan, Kırgızistan’da bölgesel teşkilatlar kurdular. Bütün bu hareketlerin önderleri kendilerine rehber olarak İsa Yusuf Alptekin ve Mehmet Emin Buğra beyleri aldılar. Uygurların ortak hareket etmelerini sağlamak amacı ile Dünya Uygur kongreleri toplandı. 18 Nisan 2004 yılında kongre başkanlığa Erkin Alptekin’i getirdi.
Uygurlar arasına 1993 ten başlayarak Hizbullah, Hizbu’t-Tahrir, el –Kaide ve camaat el-tebliğ adlı İslami terör örgütleri girdi. Özellikle Pakistan’a dini eğitim için giden Uygur gençleri oralarda Kur’an kursları vb …yerlerde eğitilerek radikal İslam’la tanışıyorlar. Bugün artık Doğu Türkistan politikasında Amerika, Çin ve Rusya dahil olmuş gözükmektedir. Özellikle Amerika Doğu Türkistan Türklerini Çin’e karşı kullanmak istemekte ve bölgeyi hareketlendirmeye devam etmektedir.
Kaynak : Remi Castets (Fransız Araştırmacı ve yazar )
Etiketler: Çin » Din » Genel » Görüş Yorum » Makale Analiz » Röportajlar » SiyasetBENZER HABERLER