Son Dakika
Harun A. ALTUNTAŞ
Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde bir İttihat ve Terakki mensubu olan Rodoslu Habibzade Ahmet Kemal ve arkadaşları 1914te Doğu Türkistan\’da Dar’ül Muallimin-i İttihat’ı (Öğretmenler Birliği) açarak bölgede Çin’e karşı direnişi örgütlemeyi amaçlamışlardı.
Çin Türkistan Hatıraları; eserin sunuş bölümünde verilen bilgilere göre, Rodoslu Ahmet Kemal İttihat ve Terakki Partisi mensubudur, Türkçü ve Turancı düşüncelere sahiptir. Çin egemenliğindeki Doğu Türkistan’ın bilinçlendirilmesi, bağımsızlığının kazandırılması temel hedefleri arasındadır.
Habibzade Ahmet Kemal, Çin -Türkistan Hatıraları’nda, Doğu Türkistan’da açılan ilk Türk mekteplerini, Urumçi Türkleri ve Müslümanların durumunu, Urumçi’de kendi gayretleriyle çıkardığı Yeni Hayat adlı gazetede ayrıntılarıyla anlatır.
Bundan 98 yıl önce bir İttihat ve Terakki mensubu olan Rodoslu Habibzade Ahmet Kemal ve arkadaşları 1914’te Doğu Türkistan’da Dar’ül Muallimin-i İttihat’ı açmışlardır.
Habibzade Ahmet Kemal’in Doğu Türkistan’a gidişi İttihat ve Terakki Partisi yönetim kurulunca planlanmıştır. Ahmet Kemal, kendi adına verilen bu kararı sonradan öğrenir. Dahiliye Nazırı (İçişleri Bakanı) olan Talat Bey‘in Doğu Türkistan’ın etkili kişilerinden Musa Beyzade Bahaaddin Bay’ın yakın akrabası Haca Ebul Hasan‘a yaptığı açıklamalar sonucu ayrıntıları öğrenir. İkna olunması, davaya inanması için kendisine Balkan Savaşı’nın feci sonuçları örnek olarak gösterilir. Bulgarların Türklere yaptığı zulümler anlatılır, bunu daha yakından görsün diye de Edirne’ye gönderilir. Akabinde Talat Bey, Ahmet Kemalle hususi olarak konuşur. Dava için ilmin yeterli olmadığını duygunun da elzem olduğunu ifade ederek parti merkezinde durumun değerlendirildiğini, Ziya Gökalp Bey’le birlikte onu bu işe münasip gördüklerini anlatır. En kısa zamanda da hac kafilesiyle birlikte yola çıkması istenir. Pasaport işlemleri bile başlatılmıştır. Talat Bey, kendinin Ziya Gökalp Beyi ziyaret etmesi gerektiğini bildirir. Gökalp, Ahmet Kemal’e, bu yolun tehlikeli göründüğünü, ama ucunda cennetin bulunduğu için mukaddes bir görev olduğunu bildirirken iyi ahlakın, uyumun, kalpleri kazanmanın ehemmiyetinden, “bu mukaddes hizmetin mahsullerinin hemen alınmasa da tarihin bu mahsulleri bir gün toplayacağı”ndan söz eder.
Ahmet Kemal, Kaşgar’a gelir gelmez önce çevre oluşturur. Buranın alim ve zenginleriyle tanışır. Niyetini açıklar. Kaşgar’ın zenginlerinden Bahaeddin Bay‘a bir okul açılması niyetiyle geldiğini, gerekli yardımı kendilerinden beklediklerini bildirir. Bahaeddin Bay tarafından bu teklif sıcak karşılanır. Okulun açılması kısa sürede kabul görür. Ancak bu okulun açılabilmesi için öncelikle Cemiyet-i Hayriye’yi İslamiye’nin kurulması, okulun da bu paralelde oluşması gerekmektedir. Bahaeddin Bay çok zengin, iktidar sahibi olsa da hükümet işlerinin takibindeki anahtar isim Ömer Bay’dır. Ömer Bay, “Biz Çin hükümetinin ezgisi altındayız. Ben bu işlere baş olmak cesaretinde bulunamam” diyerek bu konudaki olumsuz tavrını ortaya koyar. Oysa Bahaeddin Bay hükümet yetkilileriyle görüşmüş; işin içine siyaset ve terör girmediği takdirde okulun onayını almıştır. Hükümetin iznine rağmen Ömer Bay‘ın isteksizliği ile Kaşgar’da açılacak bu okulun Artuş adlı kasabada açılmasına karar verilir. 6 Nisan 1914 günü Artuş’ta Darülmallimin-i İttihat’ın ve Cemiyet’i İslamiye’nin kurulacağı ilan edilip, açılışa halk davet edilir. Musa Bayefzade, Bahaeddin Bay tarafından okulun programları, defterleri, yönetmeliği hazırlanmış Başkadı Hacı İslam Damlam, Kaşgar alimlerinden Mahmut Damlam gibi isimler teşrif ederek cemiyetin 16 maddelik yönetmeliği okundu. Maddeler birer birer incelenip, onaylandı.
Bunun üzerine kurbanlar kesilip, dualar okunup, hizmet verecek okulla cemiyetin temeli atıldı. Her yurttan on kadar, ihtiyaç sahibi, zeki öğrenci toplanarak, burslu ve yatılı olarak eğitime başlandı. Kaydı yapılan öğrenciler için bir şart vardı: İki sene eğitim gören bu öğrenciler, kısa süreli belli bir eğitimden geçtikten sonra iki sene yurtlarda öğretmenlik yapacaklardı. Programda matematik, tarih, coğrafya, fen ve edebiyat gibi dersler vardı. Bu derslerde İstanbul Türkçesi esas alınmıştı.
Ne var ki bir süre sonra Ömer Bay ve Molla Selim Ahund gibi kişiler geleneksel eğitimin dışında hizmet verildiği gerekçesiyle bu okulları hedef alacaklardı.
Bu yeni okulların açılmasına engel olmak için, Bahaeddin Bay‘ın isyan çıkarmak üzere asker hazırladığını, bunun için de bu okulu ve öğrencilerini kullandığı öne sürülerek onları valiye ihbar edeceklerdi.
Bahaeddin Bay kendi ve Ahmet Kemal hakkında teminatta bulundu. Böylece gözaltına alınmaktan kurtudular. Dört beş gün sonra Artuş Polis Müdürü, Bahaeddin Bay‘ı çağırarak ona okulla ilgili altı maddelik bir yazı verdi. Bu yazıda; Bahaeddin Bay ve Musa Bayef’in okulun idaresinden sorumlu olduğu, okulda siyaset yapılmayacağı ikaz ediliyordu.
Bu imtiyaz ile Ahmet Kemal, Bay Bahaeddin ve evlatları Alsak kasabası ve civarında Nur-I Maarif, Menbul İrfan, Musa Bayefler Mektebi, Terakki Mektebi Necm-İ Hilal Mektebi, Hamiyet Mektebi gibi pekçok Türk okulu açılmıştı. Ancak bunlar, Çin zulmü altında inleyen Doğu Türkistan’da şimdilerde tarih olacaktı.Bu yazı toplam 200 defa okunmuştur.
Kaynak : http://www.dokuzsutun.com.tr/dogu-turkistanda-ilk-turk-okulunun-acilisi-4035yy.htm
BENZER HABERLER