Son Dakika
Bilal AZİZİ
Bugünlerde sevgili yurdumuz Doğu Türkistan’dan gelen haberler çok kötü ve kaygı kaygı verici boyutlarda olup, aynı zamanda mevcut durum geleceğimiz için çok tehlikeli olarak görülmektedir.
Uygur Türkleri olarak Vatanımızdaki durumun çok vahim ve sıkıntılı olduğu yönündeki görüşlerimizde her halde her hangi bir bir ihtilaf söz konusu değildir .
İşgalcı Çin’in baskı,zulüm,etnik ayırımcılık, ırkı ve dini soykırım uygulamaları tek kelime ile şimdiye kadar yapılanların toplamından daha çok vahim ve kötü olup, mevcut durum tehlikenin boyutlarını aşmaktadır. Doğu Türkistan genelinde tutuklanıp hapsedilen Müslüman Uygurların haddi ve hesabı bulunmamaktadır. Her dakika ve saniye Doğu Türkistan’daki yakınlarımızdan bir şom haberler arka arkaya gelmeye devam etmektedir.
Yakınlarımızdan biri ” Anamı ve Babamı tutukladılar.” diye yakınırken, diye bir diğeri ise,tutuklanan Kardeşlerimin mahkemesi yapıldı ve her birine en az 10-15 yıl arasında hapis cezası verildi.Kardeşlerimin ailesi ve çocuklarına ben nasıl bakabilirim ? diye ağlamaktadır.
Bütün bu tutuklama ve cezalandırmaların esas sebebi sorulduğunda ise, tatmini edici bir cevap veremiyorlar. Bize göre yapılan bu baskı,zulüm ve tutuklamaların ve ağır cezalara çarptırılmaların tek nedeni bu Kardeşlerimizin Müslüman ve Uygur Türkü Olmalarıdır.
Bugünlerde bütün dünya’nın değişik ülkelerinde vatan özlemi ve hasreti içinde muhaceret hayatı yaşamakta olan bütün Doğu Türkistanlıların ve Uygur Türklerinin kalpleri kırıktır. Ayrıca hamen tamamı çok üzgün.sıkıntılıdır de.
Ayrıca,bunların moralları çökmüş ve adeta büyük bir bunalım ve depresyor içerisindedirler.
Bugün tüm dünyadaki Müslüman Uygur Türkleri şaşırmış ve ne yapacaklarını bilemez bir durumda ve şaşkındırlar.
Doğu Türkistan’da ezilen,horlanan,aşağılanan ve soykırımla karşı karşıya bulunan kardeşlerimiz çok çaresiz bir durumda oldukları gibi,bizim gibi ülkemiz dışında yanı yurt dışında yaşayanlarımız, güya Hür dünya’da ERKİN yaşaantı içinde olanlarımız çok çaresiz durumda ve hatta ne yapacağımızı bilmez ve bilemez bir durum içerisinde bulunmaktayız.
Allah biz kullarını yaratırken,rızkımız ile birlikte halketmiştir. Rızık ile birlikte,akıl,feraset,idrak ve sonsuz fırsat ve müsait şartları de birlikte lütfeylemiştir.
Bu cümleden olmak üzere,Allah biz Müslüman Uygur kullarına kadim tarihlerden beri bu çok müsait fırsat ve nimetlerini de bahşetmiştir
Ancak,Biz Müslüman Uygurlar bu fırsat ve nimetlerin kadrını bilemedik ve bize verilen bu fırsatları göz göre göre elimizden kaçırdık.
Bu durumu her aklı başında Uygur Türkü çok iyi bilinmelidir de.
Şimdi Önümüzdeki en ciddi ve acil mesele şudur ; Bize yapılmakta olan bu Çin baskı zulmü ile soykırım uygulamalarına nasıl karşı koyabiliriz ve kendimizi nasıl koruyup ayakta kalabiliriz ? sorusudur.
Aklı başında olan bütün Uygurları’mız yanı herkes kendi çapında ve aklının yettiği kadar bu sorunun halli için çareler ve tedbirler düşünmekte ve çıkış yolu üzerinde kafa yormaktadır.
Allah hiç bir kulunu kudreti ve kapasitesini aşan hiçbir işe emretmez ve zorlamaz.
Buna karşılık imkanı,kudret ve kapasitesi olduğu halde bunu yerine getirmeyenlerden mutlaka hesap sorar !
Bazılarımız internet üzerinden ve sosyal medya platformlarında Milletimizden şikayetçi olmakta ve avazının çıktığı kadar yüksek sesle onlardan şikayet etmekteyiz.
Bu şikayetlerimizde bir dereceye kadar haklı olduğumuz düşdünülebilir.
Bu durumda olanla ve şikayetçi olanların tek hatası, “Ben düşmanı senden iyi tanıyorum,Ancak sen onları benim kadar tanımıyorsun ?” şeklindeki kişisel kanaatlarıdır.
Bazılarımız “ Ben düşmanla mücadele ediyorum. Ama,sen benim gibi mücadele etmiyorsun ! ” şeklinde kendi kendine temenna etmekte ve kendi kendimizce tek başımıza hüküm verebilmekteyiz.
Bizi yer yüzünden tamamen süpürüp silerek yok etmek isteyen Düşman,bizim gibi 1-2 kişinin bağırması ve çağırması ve diğer yandan kendi aramızda çekişerek ve kavga ederek onları bertaraf edebileceğimiz bir düşman asla değildir.
Bizim düşmanımız, Halkımızı bir bütün olarak genel seferberliğe davet ederek onları hemen bertaraf edebileceğimiz çapta bir düşman asla değildir.
ÖYLE İSE NELER YAPMALIYIZ ?
Bizler, öncelikle bu ayeti kerimenin hükmüne göre bir çalışma yaptık mi ? İlk önce bunun hesabını görmemiz gerekmektedir.
Her bir Doğu Türkistanlı Uygur’un kendisinin yapabileceği mutlaka bir şeyler vardır.
Alim,bilmini işe salsın ve doğruları ve hakkı dile getirsin ve topluma anlatsın !
Zenginlerimiz Allah’in verdiği maldan bir kısmını yine onun yolunda sarfetsin
Diğer Meslek Sahipleri : kendi mesleğini en iyi şekilde icra etsin ve bu konuda maharetini sonuna kadar göstersin
Demek ki her kes kendi üzerindeki sorumluluğu layıkı ve hakkı ile yerine getirirse zulüm son bulur.
Kendisinin ve kavmının bu dünyadakı horlanması da son bulmuş olur.
Bu müslüman böylece Kıyamet gününde cehennemden kurtularak cennet ile müşerref olur.
Burada en önemli mesele ; İlk önce kişinin evvela kendisini sorgulaması ve hesap vermesidir.
Kendisini çok zeki ve akılılı sanan milyonlarca kişi çok ve derin bir ihtiyat içerisinde kendi aklını kaybetmiş ve Millete hizmet edenlere Allah’ın selamını vermekten bile çekinir hale gelmiştir.
Bu düşünce ve amel içerisinde olanlar kendilerini bugün zalimin zulmünden kurtulabildiler mi ?
Keendisini çok zeki ve akıllı sanan bu kişiler ve onların tüm sülalesi dahi düşman ateşinin dışında kalamayı başaramadılar kendilerini dahi kurtaramadılar.
Bütün bu dediklerimiz herkesin aynı anda ortaya dökülerek rastgele bir keşmekeş içerisinde bağırıp çağırması ve ortalığı velveleye vermesi demek, asla değildir.
Her Muslümün Uygur aklını başına toplamalı öncelikle kendisine ” Ben şimdiye kadar ne yaptım ? ve bundan sonra neler yapmam gerekir veya ne yapabilirim ? sorusunu kendi kendine yöneltmelidir.
HER UYGUR İLK ÖNCE ” BEN ŞİMDİYE KADAR NE YAPTIM ? ” SORUSUNU KENDİNE SORMALIDIR !
Bizler öncelik ve ivedilikle Allah’ın bize verdiği nimetlerin bedellerinin hangi birisine ne kadar bedel ödeyebilirim ? şeklindeki sorulara cevap bulmamız gerekmektedir.
Gerçekten hizmet etme arzu ve niyeti olan kimseye mutlaka bir hizmet etme fırsatı vardır.
Kişi niyetini Allah yolunda halis olarak ortaya koyarsa, isim,şan ve şöhrete hiç ihtiyacı olamaz ve buna asla gerek bile duymaz.
Zenginler gerçekten yardım etmek istiyorlarsa e yardımlarını gizli olarak yapabilirler.
Kalem ehli yazılarını takma isim(Tahallüs) ile yazabilirler .
Her bir Uygur kişisel olarak ilk önce kendi kişisel sorumluluğunu böylece ve mutlaka yerine getirmelidir.
Bir Çok İnsanımız,biz aziz Yurdumuz Doğu Türkistan’dan İşgalcıları nasıl def edebiliriz ? Zulümden nasıl Kurtarabiliriz ? bu konular hakkında mutalaa ve fikir yürütmeliyiz, düşüncesindedirler.
Bazılarımız ise, ” Vatan ve Milletin sorunlarını başkalar düşünsün.Ben işimi gücüme bakayım ve huzur içinde yaşayayım ve aşımı ve ekmeğimi yemeye devam edeyim.” düşünce ve arzusundalar.
Bu düşünce sahiplerine Şunu hatırlatmak istiyoruz ; Ey aklievvel Efendi ! İş Bu iş sizin düşündüğünüz ve sandığınız kadar o kadar basit ve kolay değildir.
Allah Taala kıyamet gününde verdikleri nimetlerin hesabını tek tek soracaktır Allah’ın kulları herkes Yaradanına mutlaka hesap vermek zorundadır.
Bizler Doğu Türkistanlılar olarak ;
• Kişisel Sorumluluk duygularımızı mutlaka arttıralım ve bunu zirvelere taşıyalım !
• Hesap Sormaya önce başkalarından değil,öncelikle kendimizden başlayalım.
Çalışmak Bizden,Tevfik Allah’tandır.
Not : Sayın Bilal Azizi’in Turkistantimes Haber Sitesinde Uygur Türkçesi ile yayınlanan bu yazısı UYghurnet okuyucuları için TİLMAÇ tarafında Türkiye Türkçesine aktarılmıştır.
Etiketler: Çin » Din » Dünya » Genel » Görüş Yorum » Gündem » kÖŞE YAZARLARI » Makale Analiz » Röportajlar » SiyasetBENZER HABERLER