logo

trugen jacn
07 Ekim 2019

DOĞU TÜRKİSTAN : TÜRKLÜĞÜN KANAYAN YARASI – 3

DOĞU TÜRKİSTAN  : TÜRKLÜĞÜN KANAYAN YARASI ! – 2

Efendi BARUTÇU (efendibarutcu1@gmail.com)

  • Türkiye Doğu Türkistan’da yaşanan mezalimi bir insan hakları ihlali olarak Birleşmiş Milletler zeminine taşıyıp daha önce İsrail’in Kudüs’ü başkent ilan etmesine karşı alınan karar gibi; önce “Kızıl Çin’in” Doğu Türkistan’ı Birleşmiş Milletler gözlemcilerine açması ve arkasından da bu zulme son verilmesi noktasında bir karar aldırmaya çalışabilir.
  • Türkiye’deki Sivil Toplum Kuruluşları -siyasetten bağımsız olarak- Doğu Türkistan Meselesini gündemine alıp bu konuda bilgilendirme toplantıları, yayınlar ve muhtelif şehirlerde mitingler düzenlemelidir. Bunun çok geniş akisler yapacağının canlı bir örneğini söylemek gerekirse; Azerbaycan’ın bağımsızlık mücadelesinin bayrak isimlerinden Ebulfeyz Elçibey 1990’lı yıllarda Ankara’da Türk Ocakları Genel Merkezi’nin Tarihi Türk Ocağı binasında bir kurultayına katıldığında şöyle demişti: “1970’li yıllarda Ankara’da ve İstanbul’da Ülkücüler yürüdüğünde, Moskova’da deprem olurdu.”

Bu konuda geçtiğimiz günlerde Ankara’daki Ulus Meydanında milli mücadelemizin baş kahramanı Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın heykeli önünde Doğu Türkistan Derneği’nin yapmış olduğu telin toplantısına Türkiye’nin en büyük memur sendikalarından biri olan Türkiye Kamu-Sen’in ve bağlı sendikaların genel başkanlarının geniş bir katılımla destek vermesi ve İstanbul milletvekili Yavuz Ağıralioğlu’nun her vesileyle yapmış olduğu açıklamalar ülkücü-milliyetçi kuruluşların önümüzdeki dönemde Doğu Türkistan meselesini daha fazla sahipleneceklerine dair ümidimizi arttırmaktadır.

      *     Acil olarak bu konuda açık bir söylem geliştirmeli,

  • Türkiye tek taraflı bilgilenmemeli, meseleyi sadece Çin’in resmi kaynaklarından veya Türkiye’deki eski Maocu artığı Çin taşeronu grupçukların yayınlarından değil değişik kaynaklardan ve özellikle Doğu Türkistan’dan kaçıp gelen milletdaşlarımız ve Doğu Türkistan Kongresi yöneticilerinden öğrenerek kendi kamuoyunu aydınlatmalıdır.  (Çin propagandasına karşı olarak)
  • Üniversitelerde Çin Araştırma Merkezleri ve Doğu Türkistan Araştırma Merkezleri kurulmalıdır. Türkiye evvelemirde ülkemizin en itibarlı üniversitelerinden biri veya birkaçına Türkiyat Enstitüsü gibi Doğu Türkistan Araştırmaları Enstitüsü kurulmasını sağlayabilir. Çin’in Türkiye’de yayımlanmasına destek verdiği “(Modern) İpek Yolu” dergisine mukabil, biri popüler diğeri de uluslararası akademik (hem Türkçe hem İngilizce) bir Doğu Türkistan Dergisini çıkarabilir. Böylece Türkiye ve dünya kamuoyu bu konuyla ilgili doğrudan ve daha sağlıklı bilgilere sahip olabilir.
  • Türk Medyası konuyu gündeminde tutmalıdır.  
  • Doğu Türkistan davası Türk Dünyasının davası olmalıdır. Hem Türkiye’de hem de diğer Türk Dünyası ülkelerinde konunun gündeme taşınarak bir kamuoyu oluşturulması ve kamu diplomasisinin tüm kanallarının etkin olarak kullanılması sağlanabilir.
  • İki gün önce 10. kuruluş yıldönümünü kutladığımız Türk Keneşi(Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi tarafından 3 Ekim 2009 tarihinde imzalanan Nahçıvan anlaşması ile Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye arasında uluslararası hukuk ve BM ilkelerine uygun olarak kurulmuş bir teşkilat olup 19 Eylül 2019 tarihinde Özbekistan’ın da katılmasıyla daha da güçlenmiştir.) nezdinde ortak bir tavır alınması sağlanabilir.
  • Türk Dünyası Doğu Türkistan’daki ortak kültürel değerlere sahip çıkmalıdır. Turfan, Kaşgar, Hoten, Yarkent, Urumçi, Kurla, Karaşar gibi tarihî Türk şehir ve coğrafyalarına dair belgesel çekimlerini TRT belgesel ve diğer kanallarında gösterime sokabilir. Ayrıca turizm açısından bölgeye gidişler imkan dahilinde teşvik edilmelidir.
  • Çin Halk Cumhuriyeti’ne dünya ticaretinde ve ABD ile ticaret savaşlarında önemli avantajlar sağlayacak Çin’i Batı Avrupa’ya bağlayacak en önemli ticaret yollarından birisi (Bir Yol Bir Kuşak) Türkiye topraklarından geçecektir.Çin için hayati ehemmiyete sahip bu projenin Türkiye’den geçecek olan ayağı-Demir Yolu Bakımı,hat yenilenmesi-gibi gerekçelerle geciktirilip bir pazarlık konusu yapılarak Çin’in Doğu Türkistan üzerindeki baskı ve zulümleri önlenebilir.
  • Çin Halk Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti’nin karşılıklı ticaretinde büyük bir dengesizlik vardır. Çin bize yılda 76 Milyar Dolarlık mal satmaktadır. Buna karşılık Türkiye Çin’e ancak 2 Milyar dolar gibi gülünç bir rakam karşılığı mal satmaktadır. Bu durumda Çin’in bize daha fazla muhtaç olduğu aşikardır. Bu avantajımızı diplomatik temaslarla Türkiye’nin ve Doğu Türkistan’ın lehine kullanabiliriz. Olmazsa Türkiye’de sivil toplum kuruluşları marifetiyle Çin mallarına karşı genel bir boykot çağrısı yapılarak Çin’in Doğu Türkistan’daki baskısının bir nebze olsun hafifletilmesi sağlanabilir.
  • Çin ile yaptığımız ticari alışverişleri Doğu Türkistanlı soydaşlarımız üzerinden yaparak onların iktisadi yönden güçlenmeleri sağlanabilir.
  • Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti A.B.D.’nin dünya hakimiyeti için yürüttüğü vekalet savaşları ile Suriye ve Irak’ın kuzeyindeki PKK ve PYD unsurlarına her türlü silah ve mühimmat desteği vermesiyle büyük tehdit altındadır. Ortak rakibimiz ABD’ye karşı Çin’e  her türlü karşılıklı ticaretimizi ABD doları üzerinden değil, kendi milli paralarımız üzerinden gerçekleştirme teklifinde bulunabiliriz. Böylece hem Çin hem de Türkiye ABD’nin birtakım emrivakilerine karşı daha bağımsız hareket etme imkanına kavuşmuş olur.
  • Türk milletinin meseleye alâkasını çekmek için T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı, bir Cuma Hutbesini Doğu Türkistan Meselesine ayırmalıdır.
  • Çinliler Doğu Türkistan’daki Müslüman toplulukların DAEŞ gibi terör unsurlarının tesiri altında olduğunu ısrarla vurgulamaktadırlar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti şöyle bir teklifte bulunabilir: “Biz, bölgeye Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kontrolünde din eğitimi verecek ilahiyatçılar gönderelim ve İslam’ı en doğrusunu,  Sünni Hanefi Maturidi ehli sünnet yolunu öğrenmiş olurlar. Böylece hem Doğu Türkistan halkı hem de Çin Halk Cumhuriyeti bu aşırı unsurların tesirinden kurtulmuş olurlar.

Türkiye’ye Sığınmış Doğu Türkistanlılara Vatandaşlık Verilmesi  

Şu anda Türkiye’ye sığınmış Doğu Türkistanlı Uygur Türklerinin sayısı çoluk çocuk yaşlı genç yaklaşık 20 bin civarındadır.   Bunların Türkiye dışında çalacakları kapı ve sığınacakları bir ülke yoktur. Bunların dönüp Çin’e gitmeleri de mümkün değildir. Bundan dolayı bunların güvenlik incelemelerinden sonra İstisnai Statüde Türk vatandaşlığına kabulü konusunda çalışmalar yapılmalı.

G87 Kodlamaların Ortaya Çıkardığı Mağduriyetin Kaldırılması  

Bugüne kader Çin İstihbaratı veya birtakım ihtimallerden dolayı G87 ve buna benzer kodlarla yüzlerce Doğu Türkistanlı kardeşimiz mağdur oldu. Bu mağduriyetin bir an önce kaldırılması.

Sağlık Hizmetlerinden Yararlanma

Doğu Türkistanlı sığınmacı kardeşlerimiz ikamet tezkeresi, kimlik belgesi ve maddi sıkıntıları sebebiyle sağlık hizmetlerinden yararlanma hususunda ciddi sıkıntılar çekmektedirler.

Bunun sonucu Doğumlar evlerde yapılmakta, ciddi hastalıklar tedavi edilememektedir. Bu itibarla Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin sağlık problemlerinin giderilmesi hususunda Suriyeli kardeşlerimize uygulanan sistem neyse, aynısı Uygur Türklerine de uygulanmalıdır.

İkamet İzni Olan Herkese Çalışma İzni Verilmelidir

Aksi takdirde çalışmak isteyenler elinde çalışma izni olmadığından yabancı muamelesi göreceğinden işe alınmamakta, alınsa da kaçak işçi olduğundan düşük ücret alacak, sağlık sigortası olmadan çalıştırılacak, belki de ücreti ödenmeden işten çıkarılacaktır.

Çin Konsolosluğundan Belge İstenmemesi

Evlenme Nikah  müracaatlarında bekarlık belgesi, Nüfus ve Vatandaşlık Müracaatlarında ve İkamet  işlemlerinde Çinli Mercilerden /Çin Konsolosluktan belge ve apostil  tasdik gibi evrakların istenmemesinin daha uygun olacağı kanaatindeyiz.

Diploma Denklik Meselesi

Doğu Türkistan kökenli  Türk vatandaşları,  sığınmacılar, öğrenciler diploma denklikleri için YÖK’e başvurduğu zaman yönetmelik gereği  Çin Eğitim Bakanlığına yazı gönderilmekte, cevap gelmemektedir.  Çok sayıda mühendis, doktor, öğrenci denklik alamadığı için mesleğini yapamamakta, yüksek lisans, doktora yapamamaktadır.Bunlara acil bir çözüm getirilmelidir.

Türkiye, Türkiye’de Eğitim Gördüğü İçin Çin’de Hapse Atılan Uygurlara Sahip Çıkmalı   

  • Doğu Türkistanlılar 1980’lı yılların sonlarından  beri yoğun olarak Türkiye’ye gelip eğitim almaya başladı. Uygurlar 1991-yılı Sovetler Birliği parçalandıktan sonra Türkiye’nin yürürlüğe konduğu «büyük öğrenci projesin»den de yararlandılar. 2010-yılından itibaren YTB üzerinden seçilerek getirilmeye başlandı.  Son iki yıldan beri bunun da kesildiği görülmektedir.Doğu Türkistanlı gençlere Türkiyedeki üniversitelerde lisans,yüksek lisans ve doktora seviyesinde eğitim imkanı sağlanmalıdır.
  • Değişik yollardan Türkiye’ye gelmiş Doğu Türkistanlılar için Türkiye Cumhuriyeti devletin imkanlarıyla “Yarının Doğu Türkistanı’nın” her alanda kadrolarını ve kanaat önderlerini yetiştirmelidir. Bu kadrolar bir gün şartlar değiştiğinde Doğu Türkistan’a dönüp ülkelerinin iktisadi, sosyal, kültürel, manevi, siyasi kalkınmasını sağlayacakları gibi, Türkiye Cumhuriyeti ile bölge arasında da her türlü ilişkileri geliştirecek ve gönül köprüleri inşa edeceklerdir.
  • Ülkücü, Türk Milliyetçileri olarak lise yıllarımızdan beri insanlığa yaptığımız çağrıyı bir kere daha tekrarlıyoruz:
  • “İnsanlara Hürriyet, Milletlere İSTİKLÂL!’’
  • “Yaşasın Dünya Türklüğünün Bağımsızlık Mücadelesi’!’

  • KAYNAK : http://www.aydin24haber.com/dogu-turkistan-turklugun-kanayan-yarasi-3-2369yy.htm
Etiketler:
Share
320 Kez Görüntülendi.