Son Dakika
Şerife Yılmaz / Dunyabulteni.net
Çin Komünist Devleti’nin Sincan Uygur Özerk Bölgesi olarak ismini değiştiriği Uygur Müslüman nüfusun yaşadığı Doğu Türkistan tarihten sessizce silinmeye çalışılıyor. Doğu Türkistan 12 milyon Uygur Müslüman’ın huzur içinde yaşadığı bir ulus devlet idi. Ta ki Çin tarafından 1949’da işgal etmeye ve kolonileşmeye başlayana kadar.
Geçtiğimiz birkaç sene boyunca, çok sıkı kontrol edilen Çin işgalindeki Uygur topraklarından çok az bir bilgi sızıntısı bile almak mümkün değildi. Ancak son yıllarda gelen bilgiler ışığında anlaşılan odur ki Çin hükümeti Uygur kültürünün izini silmek için her türlü yolu deneyerek bir dizi katı kurallar uyguluyor.
Çin tarafından uygulamaya alınan katı kurallar Sincan’daki İslâm’ın herhangi bir ifade biçiminin tamamen yasaklanmasını içeriyor. Çin sadece camileri kapatmakla kalmadı, aynı zamanda Kuran da dahil olmak üzere tüm İslâmi metinleri yasakladı, İslâmi inanca bağlı kalmayı gösteren sakal ve kıyafetlerin yanısıra Müslüman isimlerinin de yasaklandığı gibi.
alaraby.co.uk haber sitesinden CJ Werleman’ın 9 Temmuz tarihli makalesinde yakın zamanda alınan yeni bir karar ile de Çin, tüm Uygur Müslümanlarının motosikletlerini ve araçlarını bir GPS izleme cihazı ile donatmasını zorunlu kıldığına dikkat çekildi; böylece yetkililer herhangi bir anda herhangi bir Uyguru bulundukları yerde tespit edebilecekler.
Akıllı gözlüklerle takip: Distopik bir fütürist roman değil
Bunun distopik bir fütürist roman olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Sincan eyaletindeki Çin polisinin Uygur Müslümanlarını halka açık yerlerde, trenlerde ve otobüslerde tanımak için yüz tanıma yazılımı kullanan “ akıllı gözlüklerle ” donatıldığını da göz önünde bulundurun. Merkezi bir veri tabanına bağlı olarak, “akıllı gözlükler ”, bir Uygur Müslüman’ın kendi “güvenli bölgesi” nin ötesine geçtiği, yani ev ya da iş yeri dışında bir yerde olduğu zaman devriye görevlisine bildiride bulunmak üzere tasarlanmıştır.
Yeniden Eğitim Kampları: Ateizm
Ancak bu sert önlemler buzdağının sadece ucunu oluşturur. Müslüman kimliğinden vazgeçmeyi reddeden Uygur Müslümanlarını devletin resmi ideolojisine dönüştürmek için tasarlanan Çin’in “yeniden eğitim kampları” olarak adlandırdığı zorlamaya itiliyor: Ateizm.
Bir Çinli hükümet yetkilisi, “Dini olan insanları hedef alıyoruz. Örneğin, genç olmasına rağmen sakal bırakanlar” itirafında bulundu.
İnsan hakları gözlemcilerinin raporlarına göre, Çin, Sincan’daki yetkililerine nüfusun neredeyse yarısını “yeniden eğitim kamplarına” göndermelerini emretti. Çin’in indoctrination (Beyin Yıkama) programına inatla meydan okuyanları ise hapis veya zorla kaçırılarak ortadan yok etme bekliyor.
Bu raporlar, bugün Doğu Türkistan’daki Uygur Müslümanlarına karşı gerçekleşen dehşetin kapsamının çok azını dile getiriyor.
Kadınlar hapse Çocukları ise Asimilasyon için Yurtlara
CJ Werleman “Çin hükümetinin elinde zulümden kaçan ve muhtemelen ölümün ölümüne neden olan birkaç Uygur Müslüman mülteci ile yaptığım görüşmeler doğrulandı.” diyerek kısa hayat hikayelerinden örnekler veriyor.
Avustralya’da öğrenci vizesi alırken 2017 yılında sığınmacı statüsüne başarılı bir şekilde başvurusu kabul edilen Uygur Musapir ile konuştuğumda, Çin’in şu anda yurtdışına seyahat etmeye çalışan herhangi bir Uygur Müslüman’ı hemen hapsettiğini söyledi. Geride bıraktığı eşi ve dokuz aylık çocuğu için endişe içinde. Musapir, “60 günlükken bıraktığım ve bugüne kadar hiç görmediğim bebek oğlum bir yaşına geldiğinde, Çin beş yıllığıns karımı hapsedecek ve daha sonra bebeğimi evlat edinme kurumlarına satacak.” dedi. Çin’in bu davayı karısına ve çocuğuna karşı neden başlattığını sorduğumda, “Avustralya’ya sığınma başvurusu yaptığı için” dedi.
Şu anda Amerika Birleşik Devletleri’nde ikamet eden bir Hui Müslüman olan Seven Zhang’ın hikayesi ise bambaşka. 18 Ocak 2016 tarihinde sınır kapısında yakalanan ve Jinwuhzen Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen eşi tutuklanmasından dört hafta gibi kısa bir süre sonra, içerde maruz kaldığı işkence ve kötü muamele sonrası kansere yakalandı ve vefat etmiş.
Zhang, karısının ölümünü takip eden haftalarda ve aylarda hükümetten adalet talep etmiş, ancak tazminat ya da bir duruşma yerine, Çinli yetkililerin “motosiklet kazası manipülasyonu” olarak tanımladığı şekilde onu öldürmeye çalıştığını iddia ediyor.
Trafik Kazası Manipülasyonu nedir?
“Trafik kazası manipülasyonu” ile ne demek istediğini sorduğumda, Çin yetkililerinin yönetimi eleştirenleri susturmak için kullandıkları ortak bir yöntem olduğunu söyledi, bir suikaste motor kazası gibi göstermenin bir diğer adı yani.
Hayatı için korkan Zhang, bugün hala yaşamakta olduğu 2017’de Amerika Birleşik Devletleri’ne Çin’den kaçtı, ancak sürekli olarak kendi ülkesi intikam peşinde koşacak.
Çin’in Uygur halkına karşı yaptığı haksızlıkların ne olduğunu bilmesine rağmen, Birleşmiş Milletler gibi uluslararası organlar hiçbirşey yapmadıkları gibi uluslarası toplumun kınamalarını bile sağlayamadılar.
Terörle Savaş Adı Altında Müslümanları Yoketmeye karşı Küresel Sessizlik
Bu küresel sessizliğin sebebi ise muhtemelen, Çin’in, “Terörle Savaş” söylemiyle ABD ve müttefikleri gibi, “radikal İslam” ile savaşta olduklarını başarılı bir şekilde uluslararası toplumu ikna etmesi.
Bununla birlikte, yavaş yavaş dünya gündemine girmeye başlayan tepkiler oluşmaya başladı. ABD’nin BM’nin ekonomik ve sosyal meseleler için temsilcisi, Çin hükümetini Mayıs’ta New York’taki BM karargahına giren bir Uygur aktivistini engellemekle suçluyor.
ABD temsilcisi Kelly Currie, “Bu çok üzücü ve hayal kırıklığı yaratan bir gündür” diyerek BM delegelerine verdiği demeçte, Çin’i Uygur eylemcisini Dolkun İsa’yı terörist olmakla suçlayarak zulüm gören Uygur azınlığını susturmaya çalışmakla suçladı.
Kaynak : https://www.dunyabulteni.net/asya/uygur-musluman-krizi-dusundugunuzden-daha-kotu-h425803.html
Etiketler: Çin » Din » Dünya » Eğitim » Genel » Görüş Yorum » kÖŞE YAZARLARI » Makale Analiz » SiyasetBENZER HABERLER