Son Dakika
Mehmet TOHTI ( Siyasi Analizci Ve Uygur Aktivist-KANADA)
New York Times gazetesinin 12 Mayıs, 2017 tarihindeki haberine göre, Çin,ipek yolu projesi için yaklaşık 1 trilyon dolar harcamayı planlıyor.
Şimdiye kadar bu projeye dolaylı ve dolaysız olarak katılan ülke sayısı 56′ yı geçmiş ve bazı ülkeler ise,bu projeye de katılmak için can atıyor.
Çin’in bu muazzam yatırımının fınansmanı, Dünya Bankasına alternatif olarak kurmuş olduğu Asya Altyapı Yatırım Bankası(AAYB) için ayrılan finansal fondan karşılanmaktadır. Bu finasal destek , Pakistan. Bengladeş ve Kamboçya gibi komşu ülkelere demir , kara yolu, köprü gibi temel alt yapı yatırımlarının yapılması için kredi olarak verilmektedir. Ayrıca,Çin’in bu Bankası’ndan ayrılan bu finansal yardım ile yeni deniz,kara ve demir yol ağları oluşturulacaktır. Bu bu yeni yollar ise, Çin’i uzak Asya’dan Avrupa’nın göbeğine kadar ulaştıracak ve Avrasya ile bütünleşmesini sağlayacaktır. Bu devasa yeni ulaşım projelerinin sadece Çin’in bir projesi olduğunu ve bu projelere ait yeni altyapı inşasının sadece ve sadece Çin’in yararı için yapılmakta olduğunu asla akıldan çıkarılmamalıdır.
Çin’in yeni Lideri Şi Jingping tarafından ortaya atılan ve gerçekleştirilmesi için yoğun çaba harcanan ” Çin Rüyası – Bir Yol Bir Kuşak ve 21.yüzyıl İpek yolu” vebenzeri projeler Çin yönetimi tarafından aşırı ve olağan dışı bir şekilde popolize edilmekte ve Çin usulü makyajlarla parlatılarak ülkeler ve toplumlara beyinleri yıkanırcasına sunulmaktadır. Ancak, kulaklara hoş gelen bu yaldızlı ve parlak sözcükler ise tamamen sinsice ortaya atılan kandırmaya yönelik yalanlardır, gerçekleri ustaca örten ve insanları aldatmaya yönelik Çin usulü propagandalardan başka bir şey değildir.
Bütün Bu Projeler Çin İçin Hayatı Öneme Sahiptir
ÇKP genel Sekreteri ve yeni Çin Lideri Xi’nin ortaya atarak gerçekleştirmeye çalıştığı ve çok önem verdiği bu projeler Çin için iki yönden hayatı değer taşımakta ve dolaysıyla Çin bu projelerinin gerçekleştirilmesine çok önem vermektedir.
Çin’in, son yıllarda Çin denizi üzerinde yapay olarak inşa ettiği adacıklar aslında Çin’in Pasifik okyanusun kontrolünde söz sahibi olmak istemesinden ileri gelmektedir. Çin,inşa ettiği bu yapay adacıklar üzerinden kuracağı kontrol ve güvenlik sistemi ile kendisini dış dünyaya bağlayan bu çok önemli güzergahı, başta Çin’in kalkınması ve gelişmesinde hayatı önem taşıyan enerji kaynakları’Petrol ve doğal gaz) ve ürettiği ticari mallarının ihracında kontrol ve güvenliğini ABD. etkisinden kurtarıp tam olarak kendisinin hakim olma ve kazanma çabasıdır.
Ama, Çin bu amacını gerçekleştirmeye çalışırken, fincancı katırlarını ürkütmüş ve tam manası ile kaş yapayım derken göz çıkarmıştır. Çin’in bu yöndeki adım ve girişimleri Çin’in komşular arasında endişe ve güvensizlik meydana getirmiştir. Dolaysıyla Obama yönetimi zamanında ABD. donanması bu bölgeye 5 uçak gemisi konuşlandırmak suretiyle bu deniz geçişini ve Pasifik’in kontrol ve güvenliğini asla Çin’e bırakmayacağının en güçlü işaretini vermiştir.
Kaşgar -Gwadar Ekonomik Kridoru
Diğer taraftan ise Çin, Pakistan ile 2015 Nisan ayında imzaladığı 17 anlaşma ile Kaşgar-Gwadar ekonomik koridorunun yapımına hemen başlamış bulunmaktadır. 46 milyar dolar tutarındaki bu proje Çin ile Pakistan arasında şimdiye kadar gerçekleştirilen çok geniş kapsamlı ve en büyük ekonomik proje olarak kabul edilmektedir. Bu ekonomik koridor ile Pakistan – Çin ilişkileri zirveye taşınmıştır. Karadan genişleyerek ticaret yapma ve enerji kaynaklarını taşıma ve Çin’e iletme konusunda bu koridor Çin için en güvenli alternatif olarak ortaya çıkmıştır . İpek yolu projesinin bu bölümü tam da, güvenliği Kendinde olmayan deniz ulaşımı yerine, güvenlik kontrolü tamamen kendisine ait olan kara yolu taşımacılığıyla amerikan denetimini bertaraf etmek yönünde atılmış stratejik bir adım olarak görülmektedir.
Tarihi Çin Yayılmacılığı ve Sonuçları
Çin uzun tarihi boyunca hep karadan giderek taşmış ve genişlemiştir. Denizlerde ise daima kaybeden taraf ve ülke olarak tarihe geçmiştir. Bu konuda kadim tarihten günümüze kadar kendilerine intikal eden tecrübeleri olan şimdiki ÇKP iktidarının yönetimi bu batı’ya yayılıma,taşma ve genişleme tarihi ve milli emelinde de bu konuda en iyi bildiğine inandığı ve ezberlediği ve en iyi bildiği şarkıyı kendi yöntemiyle okuma ve terennüm etme yoluna gitmiştir. Çin’in icadı olan bu yeni İpek yolu projesine Katılacak ülkelerin bu projenin gerçekleşmesi aşaması ve sonrasında güvenlik ve istikrarın sağlanması noktasında Çin’in tam güdümünde bir yol izlemesi ve karşılıklı çıkarlar bağlamında Çin ile tam bir Katolik nikahiyle bağlandığı ve bağlanacağı açıktır.Bu durum eğer tam olarak sağlandığı taktirde, önümüzdeki uzun bir süreçte Çin, enerji ve ticaret yollarının güvenliği bakımından batı’ya bağlı olarak yaşamak zorunda olmaktan kendini kurtarabilecektir.
Bu kadar parayla yürütülen bu proje, aslında Çin’in bu projeye katılımcı ülkeleri çıkar bakımından kendine bağlayarak, kendi tehdit algısını tüm bölge ülkelerine ortak edecektir. Dolaysıyla Çin bu ülkelerin çıkar bakımından Çine bağlanmasını sağlayabilecektir. Bu ülkelerin, Çini “tehdit eden hiç bir girişime göz yummayacak’ hale gelmesini garantilemek amacı taşımaktadır ve bu yöndeki çabalar ve gelişmeler de o yöne ve hedefe doğru tam gaz ilerlemektedir.
Şanghay İşbirliği Örgütü
Çin,Soyvetlerin dağılması ve Türkistan Cumuhuriyetlerinin bağımsızlıklarını ilan etmelerinden sonra, işgali altındaki Doğu Türkistan’in de bu bağımsızlık rüzgarlarından etkileneceği yolunda büyük bir endişeye kapılmıştır. Bu nedenle Nisan 1996’da Çin’e komşu 5 ülke’nin katılımı ile Şanghay Deklerasyonunu yayınlamıştır. Çin’in öncülüğünde Şanghay-5’lisi olarak başlayan bu oluşumun esas amacı Çin’in iç ve dış güvenliğini garantiye alma çabalarının daha da genelleştirilerek küreselleşmesini sağlamak olarak açıklanabilir. Daha sohraki yılılarda yeni katılımlar ile Şanghay İşbirliği Örgütü(ŞİÖ) adını alacak bu oluşum ile Çin, daha sonra ABD.ve AB.ülkelerine kafasını kaldıracak ve diklenebilecekti. Çin sadece Asya’da değil, tüm Avrasya coğrafyası ile Avrupa’da dahi bir baskın (dominant) güç olabilecekti.
AB. ve ABD.’in Çıkmazları ve Çin’in Avantaji
Çin’in küresel güç olma yönündeki bu ciddi girişimlerine karşılık ABD ve AB.ülkeleri Çin’in bu küresel dayatma ve rekabet politikalarına karşı yeni taktikler geliştirmesi gerekirken, tam tersine içe kapanmış ve kendine taşan ve yayılan Çin tehlikesi karşısında kendisine yeni “Düşmanlar ” icat etmiştir. Batı, Aşırı ırkçılık ve aslı ve esası olmayan İslam Düşmanlığı (İslamofobi’ye) kilitlenmiştir. Batı ülkeleri böylece kendilerini dar alana zorla sıkıştırmış ve Çin’in bu ataklarına karşı geri çekilmiştir. Halbuki Küreselleşmeyi başlatan ve uzun süre bundan nemalanan ve yarar sağlayan batılı ülkeler küreselleşmeden en önce geri adım atmıştır. İşin en acı tarafı ise, yeteneksiz ve karizması olmayan ve devlet yönetiminden anlamayan düşük çaplı Liderler bu ülkelerde iş başına gelmişlerdir. Batı’nın bu evsafsız ve popular kişilikli yöneticileri, Çin’in bu emin ve devasa adımları karşısında çaresiz kalmışlardır. Çin’in küreselleşme şampiyonluğuna ciddi şekilde soyunması ve Batı’nın yarattığı bu boşluğunu doldurması karşısında batı,bu kez kendilerini itilmiş, kakılmış, tecrit edilmiş ve hak ettiği önem ve değeri asla alamamış bir duygu içinde bulmuştur. Oluşan bu küresel yeni ortamda Çin, bir çok ülke ve hatta dünya için bir süre daha bir cazibe ve çekim merkezi olarak kalacaktır. Çin,bir süre daha Batı’nın sebep olduğu kargaşalar ve yarattığı krizli dünyamızda insanlığın ümit kaynağı olarak kabul edilecek ve uluslararası alanda denge unsuru olarak algılanmayı sürdürecektir.
Batı’nın Durumu ve Doğu Türkistan Sorunu
ABD ve AB.ülkeleri hayal mahsulü İslamfobi ve aşırı ırkçılık ile boğuşurken ve dolayisiyle küresel çıkmaza girerken, günümüzde Çin kendinden emin adımlarla dünya’da söz sahibi olmaya ve hatta şekil verme iddiasına devam etmektedir.
Bu uluslar arası fiili durum Karşısında Doğu Türkistan meselesi ve Uygur Türklerinin dramatik sorunu bu denklemin tam göbeğine yerleşmiş bulunmaktadır.
Dolaysıyla Çin’in bu etkin girişim ve adımları sadece bölgesel ölçekte değil, uluslar arası siyasi sahnelerde de Doğu Türkistan davasına çok büyük etki edecek ve bu etkiyi her zaman gösterecektir.
İnşallah nasip olursa ileride bu konu üzerinde daha fazla fikir üretmeye ve bu fikirlerimi sizlerle paylaşmayı sürdüreceğim.
Etiketler: Çin » Dünya » Genel » Görüş Yorum » Gündem » kÖŞE YAZARLARI » Makale Analiz » Röportajlar » SiyasetBENZER HABERLER