ABD.merkezli G.Washington Üniversitesi Öğretim üyesi Prof.Dr.Sean Boberts: ” Batılı ülkeler Çin’in bölgedeki etkisini çok hafife almaktadır. Çin’in Türk Cumhuriyetleri ile ekonomik bağlarını arttırarak güçlendirmesi ve bu yolla etkisini arttırması Türkistan bögesinde yaşayan Uygurlar üzerindeki baskıların daha da artması sonucuna yol açacaktır. ” açıklamasında bulundu.
UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ(UYHAM)
Çin Lideri Xi’in geçtiğimiz aylarda Türkistan Cumhuriyetlerine gerçekleştirdiği ziyaretten sonra Çin’den bir birlerini takip eden bir çok ziyaretler gerçekleştirildi. ÇKP’nin resmi yayın organı “Xinjang Gazetesi”nin haberine göre sözde Uygur Özerk Bölgesi yetkilileri ile ticari işletmelerin temsilcilerinden oluşan kalabalık dış ticaret ve ekonomi heyeti Türkistan ülkelerini ziyaret etti.
Yayınlanan bir rapora göre Ocak-Ekim 2022 döneminde Uygur bölgesi ile Kazakistan arasındaki ticaret hacmi 10 milyar ABD doları aştı ve bu ticaret hacmi,Uygur bölgesinin toplam dış ticaret değerinin %34,2’sini ve Çin’in dış ticaretinin toplam değerinin %39,3’ünü oluşturduğu bildirildi.
Çin’in Orta Asya iş heyeti ilk durak olan Kazakistan’a geldi ve 13 Aralık’ta bir iş forumu düzenledi. Karşılıklı işbirliğini güçlendirmenin yanı sıra, uluslararası sınır işbirliği merkezlerinin kurulmasına yönelik mekanizma ve destek politikalarını tartıştılar.
Çin ve Kazakistan’ın Kuşak ve Yol Girişimi’ni ortaklaşa inşa etme fırsatından yararlanarak, ekonomik ve ticari alışverişi güçlendirmeye yönelik bir dizi işbirliği anlaşması ve planı hazırladılar.
Orta Asya’da bulunan Türkistan Cumhuriyetleri zengin yeraltı kaynaklarına ve Avrasya ulaşım koridoruna sahip önemli bir geçiş bölgesinde bulunmaktadır. Rusya’nın Ukrayna ve Batı’daki savaşı gibi uluslararası durumların etkisiyle önemli bir enerji kaynağı ve kritik bir kıtalararası ulaşım rotası haline geldiği bilinmektedir. Rusya’ya yönelik yaptırımlar ve ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi sonrası gelişmeler bu tezleri doğrulamaktadır.
Haber ve analizlere göre Çin, özellikle “Şanghay İşbirliği Örgütü “‘nün patronu olarak “Kuşak ve Yol” vb. adı ile kurduğu projelerde diğer ülkelere göre göreli bir avantaj sağlayan ilişkiler nedeniyle Orta Asya’daki etkisini diğer ülkelere göre daha fazla artırmaktadır. Çin’e petrol gaz taşıyan mevcut iki boru hattı, Orta Asya Türk ülkelerinden Çin’e istikrarlı bir şekilde petrol ve doğal gaz arzı sağlamaktadır.
15 Eylül’de Özbekistan Devlet Başkanı Mirziyoyev, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’i Semerkant’ta sıcak bir karşılama töreniyle karşıladı. Xi Jinping törenin ardından yaptığı açıklamada, “Çin ve Özbekistan, birbirlerinin temel çıkarları olan ulusal egemenlik, bağımsızlık ve toprak bütünlüğü ile ilgili konularda kararlılıkla desteklemeli, kalkınma stratejilerinin uyumlaştırılmasını hızlandırmalı ve ortak kalkınmayı teşvik etmelidir” dedi. .” Xi Jinping, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün yanı sıra Orta Asya ülkeleri toplantısında da bu sözleri bir kez daha özellikle vurguladı.
Bütün bu gelişmeler sonrası Özbekistan ve Kazakistan, Çin ile Orta Asya ülkeleri arasındaki ekonomik ve diğer işbirliğinin gerçek doğasını ortaya çıkaran Uygur soykırımı meselesinin Birleşmiş Milletler tartışmasında Çin’in soykırım cinayetlerinin yanında yer alarak Uygurlara karşı karşı oy kullandı.
ABD’deki George Washington Üniversitesi’nden Profesör Sean Roberts, Orta Asya’nın Çin için neden önemli olduğunu ve Orta Asya üzerinden ulaşmak istediği stratejik hedefleri analiz ettiği makalesinde şunları yazıyor.
Çin yönetimi Uygurları ” 3 Zararlı güç’ – terörizm, ayrılıkçılık ve aşırılık” ile mücadele ettiği iddiası ile Uygurları bastırıyor. Xi Jinping’in Kuşak ve Yol Girişimi’ni açıklamasının ardından Kazakistan ve diğer Orta Asya ülkeleriyle altyapı, enerji, teknoloji, ticaret ve güvenlik alanlarında çok yönlü işbirliği hayata geçirildi. Afganistan ve Ukrayna’daki son olaylardan sonra Orta Asya, enerji ve ulaşım açısından kritik bir bölge haline gelmiştir. Bunun nedeni ise, Orta Asya’nın öneminin Batılı hükümetler tarafından uzun süredir önemsiz ve hafife alınmış olmasıdır. Ancak Batılı hükümetler, bölgedeki angajmanın temel direkleri olarak demokratikleşmeye ve liberal ekonomik reforma odaklanırken, Orta Asya hükümetleri istikrar ve kalkınmaya öncelik verdi. Batı’nın benimsediği bu yöntemler Orta Asya ülkelerinin tercihleriyle uyumsuzluk yaratırken Çin, Orta Asya ülkeleriyle ekonomik ve güvenlik bağlarını güçlendirme çabalarını artırdı.
Ayrıca, deniz taşımacılığının yerini alarak son yıllarda önem kazanan Avrupa ile Asya’yı birbirine bağlayan ” İpek demiryolu” ağı olan Avrasya Kara Köprüsü’nden en çok yararlanan Çin olmaktadır. Covid-19 döneminde artan emtia fiyatları ve navlun(malların yerlerine ulaştırılması ve taşıma ücretleri) ve gecikmeler nedeniyle Çin ile Avrupa arasındaki demiryolu taşımacılığı, pazar talebi nedeniyle daha da önem kazanmış bulunuyor. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi ve Orta Asya ülkelerinin Rusya’ya olan bağımlılıklarını azaltmaya başlamasıyla doğan boşluğu Çin doldurmak, bu ülkelerden daha çok yararlanma fırsatlarını kesinlikle kaçırmıyor.
Çin’in Türk Cumhuriyetlerinde Nüfuzu Artıkça Uygurlara Yönelik Baskısını Daha Arttıracaktır
Yurt dışında yaşayan Uygurların büyük çoğunluğu Kazakistan ,Kırgizistan ve Özbekistan gibi Orta Asya ülkelerine dağılmış durumdadır. Çin’in Orta Asya ülkeleriyle ekonomik iş birliği uluslararası alanda dikkatleri üzerine çekse de Orta Asya’daki Uygurlar üzerindeki etkisi büyük ölçüde göz ardı ediliyor. Çin’in finansmanı ve teknolojisi Orta Asya için ne kadar önemliyse, Çin için de en önemli şey, Uygur bölgesinin eşsiz coğrafi avantajı ve beş Orta Asya ülkesinin dağları ve nehirleri ile stratejik konumudur. Çin’in Orta Asya ülkeleri üzerindeki ekonomik etkisi, nihayetinde Çin’in dünyadaki rolünün anlaşılmasını genişletmeyi ve politik fikirler yaratmayı amaçlıyor. Orta Asya ülkeleri, Çin hükümetinin hediyelerine karşılık vermese de, kısmen Çin’in siyasi hedefine katkı vererek bunun karşılığını vereceklerdir.
Türkistan Cumhuriyetleri Çin’in ” Tek Çin ilkesini ve Uygurları hedef alan üç güce karşı direnme ” politikalarını kararlılıkla onaylamalarının yanı sıra kendi vatandaşları olan Uygurlarının da Çin’e olan muhalefetlerini dile getirmemelerini sağlıyorlar. Dolayısıyla Çin’in etkisi arttıkça burada yaşayan Uygurlar üzerindeki baskı daha da artacaktır.”
Günümüzde Çin yönetimi, işgalindeki Doğu Türkistan’da Uygur halkının hakkı olan tüm yer altı ve üstü tüm zenginlikleri ile tüm enerji kaynaklarını tam bir adaletsiz sömürge zihniyeti ile Çin’e taşıyor etnik Çin ulusunun günlük hayatı ve ihtiyaçları ile ekonomik kalkınması için kullanmakla kalmıyor, Orta Asya Türk Ülkelerinin kaynaklarına da göz dikmiş bulunmaktadır.
Uygurlar elbette endişeli ama Uygurlar bu konuda düşüncelerini ifade etmekten çok uzaktalar. Kazakistan vatandaşı bir Uygur’un bu konuda karşıt görüş ifade ve açıklaması iki ülke arasındaki dostluğu baltalamak olarak değerlendirilmektedir.