Son Dakika
Çin’in Sözde Özerk Bölge Yönetimi adı ile zorla işgal altında tuttuğu bölgelerde bu bölgelerin esas sakini halklarının yönetimde hiçbir söz hakkı yoktur Bu sözde Milli Sınırlara Sahip özerk bölge yönetimlerinde idari yetkiler direkt Pekin’den atanan Bölge ÇKP.Genel Sekreteri etnik Han Çinli diktatörün elindedir. Sözde yerli halktan yine göstermelik seçilen yerli İşbirlikçi vatan Haini Bölgesel Hükümet Başkanı yine Bölge Diktatörü ÇKP.Sekreterinini teklifi ile Pekin tarafından atanır. Bu sözde Özerk bölge yerli yöneticiler vitrinlik olarak kullanılan kuklalardır.
YÜCEL TANAY
İşgalcı Faşist Komünist Çin’in Uygur Türklerine zorla dayattığı sözde Uygur Özerk bölgesi’nin günümüzde kadar Pekin’den atanan Hükümet başkanlarının hiç bir yetkisi olmayan Çine hizmet eden bir işbirlikçi ve Hain bir Mankurttur. 2015’ten beri ise, İşbirlikçi Vatan ve Millet haini sözde Başkan Şöhret Zakir adında bir Mankurttur. Çin yanlısı işbirlikçi bu Uygur sözde Özerk Bölge Hükümeti başkanı önüne gelen her belgeyi şartsız imzalamak zorundadır.İtiraz etme hakkı yoktur.İtiraz ettiklerinde ise anında Bölgenin Çinli ÇKP.genel Sekreteri’nce diktatörü’nce görevden alınır. Bu Mankurt başkanların ilk ve öncelikli görevi Doğu Türkistan’ın kaynaklarının haksız ve hukusuz bir şekilde gasbedilerek Çin’e kaçırılmasını sağlayan belgeleri imza etmektir.
Doğu Türkistanı (sözde Uygur Özerk Bölgesi)’nin ayrıca, sözde bir Bölge Meclisi vardır.Bu Meclis Halk Kurultayı olarak adlandırılır. Ama,sözde Bölgesel Parlamento’da Uygur halkını temsilen çok az Uygur Türkü vardır. Sözde bu Halk Vekilleri hiç bir zaman seçiimle ataanmazlar.İşgalcı Çin yönetiminin gözüne giren,kendi toplumuna ve vatanına en çok ihanet eden işbirlikçilerden tayın edilir. Zaten Çin yanlısı olmayan bir Uygur,Kazak,Kırgiz veya diğen Türklerden hiç kimse bu Meclisi’ne üye olarak atanamazlar.
Çin Halk cumhuriyeti kurulurken kurucu unsur olarak Çinli olmayan Milletler yanı azınlıkların yaşadığı bölgeler de zikredilmiş ve Çun bayrağı’na konmuştur.Büyük yıldızı’ın etrafındaki küçük yıldızlar bu bölgelerin kurucu olduğununun ifadesidir. ilke olarak otonom bölgelerinin azınlık milliyetlerinden oluşturulduğu fikri benimsenmiş ve uygulamaya konulmuştur. Ancak azınlıklara ait olması gereken özerk bölge yönetimlerinde “Ağabey Millet” olarak Han Çinlilerinin görev alması gerektiği de özellikle ifade edilmiş ve uygulamaya konulmuştur.
Özerk yönetimlerde esas yetki ve onay makamı; özerk yönetimin başına getirilen “milli azınlık mensubu”nda değil, bölge Komünist Partisi – KP genel sekreteri’ndedir.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta, Özerk bölgelerde yaşayan Han Çinlisi’ne “bölgesel otonomi” hakkı verilip,bölgenin otokan yerli halkına hiç bir otonomi verilmemesidir
Ayrıca otonom bölgelerin milli kadrolarını yetiştirmek, ekonomilerini geliştirmek, milli kültür, eğitim, sanat, sağlık alanlarında serbest hareket etmek, yerel milis güçleri ve kamu güvenliği için düzenlemeler yapma yetkileri kağıt üzerindedir. Fakat Çinli olmayan bu uluslara Çin’i sevmeleri ve desteklemeleri zorla isteniyor. Özerk bölge yöneticilerinin kendi bağımsız hukuk sistemlerini meydana getirme hakları da kağıt üzerindedir, uygulamada ancak Merkezi Hükümet tarafından onaylanmak şartıyla… aynı derecede önemli bir nokta da, bu özerklik programının değiştirilmesi, yorumu sadece ve sadece Pekin’deki Merkezi Halk Hükümeti’nin yetkisinde olmasıydı.
Merkezi Hükümet’e bağımlı özerk yönetim yetmiyormuş gibi, ÇKP’ye sadık askeri ve siyasi yönetim kadrosunun otoritesi altında özerk yönetimde yetkilerin Han Çinlisinin kontrolünde olması; beraberinde komünleşme ve asimile siyasetini gündeme taşımıştır.
Netice olarak şunu söylemek gerekir: Aslında kendisi çok milletli bir devlet olan ve her vesile ile bunu sürekli ilan eden Çin yönetiminin, Han soyundan olmayan milletlere karşı “fiziki yönden baskıcı” siyaset uyguladığı görülmektedir. “Milliyetlerin Eşitliği İlkesi” adı altında, Çin soyundan olmayan milletlerin Çinlileştirilmesinin veya Çinlilerle birlikte, Çin kültürüyle iç içe yaşamalarının planlandığı yönünde genel kanaat vardır.“Çin Devleti’nin nihai hedefi, azınlıkları Han milletinin emrine amade kılmaktır. Zira, “göğün altındaki her şey bir”, yani “Hen Çinlisi” olmalıdır. Hen Çinlisi olmayan halklar ve Mançular veya Moğollar gibi asimile olup “ağabey Hen halkının şefkatli gölgesinde huzura kavuşacaklar”, ya da Doğu Türkistanlılar veya Tibetliler gibi “tarih öncesinden kalma, ilkel” kültür ve inanışlarında ısrar ederek, “kendi felaketlerine koşacaklar”. Azınlıkların ulusal kültür ve dini değerlerin yaşatılması taleplerine Çin tarafının sunduğu çözüm, “sosyalist anavatanda uyumlu toplum”, yani Çinlileştirme konseptidir”.
Yıllarca halkların eşitliğinden basheden komünistler Çin’i iyi incelesinler. Çin işgal altında tutuğu Doğu Türkistan (Uygur özerk Bölgesinde) bile devlet kademeleri ve KP’nin bütün yöneticileri hep Han Çinli’sidir. ” Milli Sınırlara Sahip Özerk Bölge = Milli Tritöryelik Avtonom Rayon ” sözü büyük bir Çin aldatmaca ve Yalanından ibarettir.
BENZER HABERLER