Son Dakika
Mehmet KARA(mkara@yeniasya.com.tr)
Koronavirüs musîbetini dünyanın başına saran Çin, diğer yandan da dünyanın gözü önünde Uygurlara karşı zulümde sınır tanımıyor! Toplama kamplarından tutunda hapishanelere atmaya varıncaya kadar milyonlarca insana yapmadığı zulüm kalmıyor.
Çin’in Doğu Türkistan’da toplama kamplarında aile üyeleri bulunan dördü çocuk, dördü de bayan 18 Uygur Türkü’nün Doğu Türkistan’da yaşanan zulmü anlatmak ve haber alamadığı yakınları ile ilgili basın açıklaması yapmak üzere geldikleri Ankara’ya ‘kamu düzenini tehdit ettikleri’ gerekçesiyle alınmamış, İstanbul’a geri gönderilmişti. Eylül ayında yaşanan bu hadisede belki yakınları zulüm gören bu aileler Ankara’ya girememişti, ama duyarlı medya tarafından sesleri duyurulunca Çin’in yıllardır sürdürdüğü zulüm gündeme gelmişti.
1949 yılından bu yana “hâkimiyeti altında tuttuğu” Doğu Türkistan’ın kırsal kesimlerinde etrafı yüksek duvarlarla çevrili inşaatların görüntülenmesine Çin hükümeti izin dahi vermiyor, görüntüler ancak uydular ile tesbit edilebiliyor. Doğu Türkistan çöllerinde inşa edilen ve içinde yüz binlerce Uygur’un tutulduğu toplama kamplarının son bir yılda büyük oranda arttığı görülüyor. Birleşmiş Milletler’e göre 1 milyon civarında Müslüman Uygur Türkü Çin’in dünyaya ‘eğitim merkezi’ olarak lanse ettiği toplama kamplarında tutuluyor.
***
ZULME GÖZÜNÜ KAPATIRSAN…
Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde ya da Uygurların adlandırdıkları biçimde Doğu Türkistan’da, 35 milyon Uygur, Çin’in zulmüne uğruyor. Ama dünya yaşanan zulümleri görmüyor ya da görmek istemiyor. Maalesef Türkiye de bu zulme gözünü kapatan ülkelerden birisi…
Doğu Türkistan’daki camilerin tamamının üzerinde, Komünist Parti’ye bağlılık bildiren “Partiyi sev”, “Ülkeyi sev” gibi devasa propaganda afişlerinin asıldığını -bir şekilde- bölgeden kaçabilen insanlar anlatıyor.
İslâmiyet ile tanışması 840’lı yıllara dayanan Uygur Türkleri “fişlenme gerekçesi”yle Cuma namazlarına dahi gidemiyor. İnsanlara, İslâm’a kesinlikle inanmamaları gerektiği söylenirken, “Allah’a inanmadığını ve dini reddettiği”ne dair belge imzalatılıyor. İmzalamayanlar cezalandırıyor, kamplara sürülüp işkenceden geçiriliyor. İnsanlar Allah’a inandığını söylemeye korkuyor…
Bu görüntüler dünyanın gözü önünde yaşanırken, kısık sesle Çin zaman zaman kınanıyor. 1,4 milyar nüfusu ile dünyanın en kalabalık ülkesi olan Çin’in dünya ticaretinin büyük kısmını elinde bulundurması, Müslüman ülkeler dâhil birçok ülkenin yapılan zulme sesini çıkaramamasına yol açıyor! Bu, insanlık adına utanç verici bir durum.
İngiltere’de 130 milletvekili, “Uygur halkına karşı sistematik ve hesaplanmış bir etnik temizlik” olarak niteledikleri Çin’in Doğu Türkistan’daki zulümlerini “kınayan” bir mektup imzalamıştı. Buna karşılık Türkiye dâhil hiçbir Müslüman ülkede böyle bir girişim olmaması da utanç verici başka bir durum…
Hükümetin icraatlarını sonuna kadar destekleyen, adeta ittifak ortağı gibi hareket eden Vatan Partisi bu insanları “terörist” olarak yaftalamasına dahi cevap verilemiyor.
***
İNSANLIKTAN CEVAP BEKLİYORUM!
Geçtiğimiz Çarşamba günü İYİ Parti Grubunda Doğu Türkistanlı Nursimangül Abduraşid’in konuşması konuyu bir kez daha gündeme getirse de maalesef bir adım atılamıyor. (Nursimangül hanımın konuşmasına başladığı sırada canlı yayınların kesilmesinin medyamızın “büyük ayıpları” arasına girdiğini de buraya not düşelim!)
İki çocuk sahibi Nursimangül hanımın yaşananları anlattığı konuşmasından “belki bu zulüm bir yerlerde duyurulur da dünya harekete geçer” ümidiyle birkaç paragraf aktaralım
“18 Haziran 2017’den beri ailemle iletişim kuramıyorum. Ne akrabalarıma ne de kardeşlerime ulaşabildim. Tam 3 senelik çabadan sonra öğrendim ki annem, babam, abim ve küçük kardeşim ilk önce 21. yüzyılın toplama kamplarına götürülmüş, sonra da hiçbir gerekçe gösterilmeden hapis cezasına çarptırılmış. Onların hayatta olup olmadığını bilmeden koskoca 4 sene geçirdim.
“Benim feryadım siyasî değildir. Ben sadece bir insan olarak annem ve babamı görmek, onlara sarılmak, insan gibi yaşamak istiyorum. İnsanlıktan, Müslümanlıktan, Türklükten yardım bekleyerek 4 sene geçti ama toplama kampları hâlâ orada… Her geçen gün can kaybı artıyor ve oradaki işkenceleri sizlere anlatmaya dayanamıyorum.
“Çin her ne kadar üstünü örtmeye çalışsa da teknolojiden yararlanan gazeteciler, araştırmacılar, uluslar arası insan hakları örgütleri Çin’in Uygur, Kazak, Kırgız, Doğu Türkistan’daki diğer Türk toplumuna soykırım uyguladığını kanıtlamıştır.
“Dünya neyi bekliyor? Oradaki milyonlarca insanın ölmesini mi? Eğer bu suskunluk Doğu Türkistan’daki kardeşlerimin silinmesine sebep olursa ben ‘insan hakları’ diye bir şeyin olduğuna nasıl inanırım ki? Nasıl inanırım ki Müslümanların ve Türklerin kardeş olduğuna? Lütfen elinizi yüreğinize koyunuz. Vicdanı olan, insan olan herkesin yapması gerekeni bir an evvel yapmasını istiyorum. Bu zulme hep birlikte dur demenizi istiyorum. Ben sözümü söyledim şimdi insanlıktan cevap bekliyorum…”
Doğu Türkistan Millî Meclis Başkanı Seyit Tümtürk de bu konuşma üzerine, “Üç maymunu oynayanlar hani Doğu Türkistan’da zulüm ve soykırım yoktu?” dedikten sonra şu can alıcı soruyu soruyor:
“Yurt dışında akrabası olmayan 35 milyon Uygur’un feryadını kim duyuracak?”
Artık, bu seslere kulak verilmeli… Zulüm yapanların ve bu zulmü destekleyenlerin sesi gür çıkarken, bu “zulme dur” demesi gerekenlerin sesinin çıkmaması insanlık adına utanç verici. Bu utanç daha fazla devam etmemeli. Dünya daha fazla utanmaması için Uygurlara yapılan zulüm, baskı, işkence ve asimileye son verilmesi için sesini yükseltmeli…
Daha fazla geç olmadan…
KAYNAK : https://www.yeniasya.com.tr/mehmet-kara/nursimangul-dunya-neyi-bekliyor_536161
BENZER HABERLER