İşgali altındaki Doğu Türkistan’da yaşayan Türkiye ve Dünya Türklerinin soydaşı, kardeşi ve Dünya Müslümanlarının dindaşı olan Müslüman Türklere karşı insanlık suçları ile etnik soykırım cinayetlerini sürdüren ÇKP Yönetimi denizaşırı Tehdit, Şantaj ve böylesi resmi devlet terörünü sürdürmektedir. Çin Büyükelçiliği, Çin Devlet Başkanlığı Basın Ofisi tarafından yayınlanan Uygurca,Kazakça ve Türkçe olarak yayınladığı broşörleri halka dağıtmıştı. Ayrıca 2001 yılındaki 11 Eylul terör saldırılarından sonra Doğu Türkistan Türklerini “DONG TOU” yaftası ile Çin’in güvenliğini tehdit eden terör güçleri olarak da suçlamıştı.
Çin işgal yönetiminin Doğu Türkistan’da devlet terörü kullanarak işlediği ağır insan hakları ihlallerini 9 batılı ülke ” insanlığa karşı işlenmiş suç ve etnik soykırım cinayeti olarak tanımış ve kabul etmiştir.
Ayrıca geçtiğimiz yıl Londra’da toplanan Bağımsız Uygur Mahkemesi 2021 yılının 9 Aralık tarihinde hükmünü açıklamış ve diğer 9 ülke gibi Çin’in İşgalindeki Doğu Türkistan’da 2İNSANLIĞA AKARŞI SUÇ VE ETNİK SOYKIRIM CİNAYETLERİ ” kararını açıklayarak teyit etmiştir. lerini 9 batılı ülke suçu olarak açıklanmasına rağmen cinayetleri BM.İnsan hakları Yüksek Konseyi raporları ile belgelenmış olmasına rağmen Doğu Türkistan’da işlemekle yetinmiyor. Türkiye başta dünyanın her tarafında faaliyet gösteren Aktivistlere saldırılarını sürdürüyor.
Çin’in Türkiye’deki Temsilcilikleri onlarca yıldan beri yayınladıkları bröşürler, kitaplar ve gerçeklere tamamen aykırı yalan iddialar içeren açıklamalar yapıyor iken, son zamanlarda sosyal medya üzerinden hukuksuz ve hadsızca tehditler savurması kabul edilemez bulunuyor. Ayrıca, Çin’in böylesi açıklamaları ile ÇKP’nen resmi politikalarını içeren böylesi propagandalar serbestçe yapabilmesi diplomatik ilişkiler ve kurallar konusunda Çin’in sorgulanmasına ayol açıyor.
Uzmanlar, Çin’in Türkiye’deki Temsilciliklerinin tehdit ve şantaj içerikli bu yalan propagandalarına karşılıklı(mütekabiliyet) esaslarına göre T.C.Pekin Büyükelçiliğinin de aynı şekilde aynı şekilde açıklamalar yapmasının bir karşılıklı hak olarak görülmesi gerektiği noktasında birleşiyorlar.