Son Dakika
THE İNTERCEPT haber Sitesi Çin’in işgalindeki Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’de ÇKP İşgal polisine ait veri tabanından sızdırılmış milyonlarca belgenin bir kısmını açıkladı. Ortaya çıkan Belgelerde,Çin işgal yönetiminin bölgenin esas unsurları olan Türklerin telefon mesajları ve arama kayıtları gibi kişisel bilgileri telefon uygulamaları üzerinden elde ederek kişileri nasıl takip ve kontrol ve istihbarat topladıklarını kanıtlıyor. Sızdırılan ve ifşa edilen bu gizli belgeler, İşgalci Çin hükümetinin, bölgede çoğunluğu Uygur Türkü olan Müslüman azınlığa karşı uyguladıkları baskı, zulüm ve soykırım cinayetleri ile Türkleri sindirme politikasını nasıl uyguladığını gözler önüne seriyor. Doğu Türkistan’daki Çin İşgal Yönetimine ait sızdırılan ve basına yansıyan bu baskı,zulüm ve etnik Soykırım belgeleri “II.WİKELEKS BELGELERİ” olarak tanımlandı.
UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (UYHAM)
The İntercept haber Sitesi,Çin polisine ait Urumçi merkezli veri tabanından sızan belgeler, hükümetin bölgede çoğunluğu oluşturan Uygur Türklerine ve diğer Müslüman azınlığa karşı sistematik bir sindirme politikası olduğunu doğruluyor. Veri tabanından elde edilen polis raporlarında, Komünist Parti’nin egemen olduğu Çin’de, inançları gerekçesiyle Urumçi halkına nasıl zulüm yapıldığıyla ilgili vahim ayrıntılar yer alıyor.
BELGELER SOYKIRIMA KANIT NİTELİĞİNDE
İlk defa The Intercept’in yayınladığı Çin polisine ait veri tabanından sızdırılan belgeler; insanların evlerine kamera yerleştirildiğini, toplama kampları kurulduğunu, ailelerinden koparılan çocukların elektrikli çitle çevrelenmiş anaokullarına yerleştirildiğini, Uygur mezarlıklarının sistematik olarak yok edildiğini ve Uygur nüfusunu azaltmaya yönelik zorunlu kürtaj, kısırlaştırma ve doğum kontrol uygulamalarının olduğunu kanıtlıyor.
ÇEŞİTLİ UYGULAMALAR İLE UYGUR TÜRKLERİNİN BİLGİLERİ TOPLANIYOR
52 gigabayt ve 250 milyona yakın veri satırını içeren veri tabanı, çeşitli uygulamalardan gelen bilgilerden oluşuyor. Bu uygulamalardan biri Çin polisinin, cep telefonundaki dosyaları takip edebilmek için Uygur Türklerine zorla kullandırdığı bilinen Jingwang Weishi uygulaması. Veri tabanını besleyen verilerin bazıları da, vatandaşların birbirini yetkililere ihbar etmesini sağlayan ve kabaca ‘kamu güvenliği’ anlamına gelen Baixing Anquan uygulamasından geliyor. Çin’de yaygın olarak kullanılan mesajlaşma uygulaması WeChat ve Çin yetkililerin toplumsal kontrolü sağlamak için kullandığı mesajlaşma, fatura ödeme, fotoğraf ve haber paylaşma uygulaması Outlook gibi uygulamalardan ‘delil’ toplayan ‘Delil Toplama Yöneticisi’ anlamındaki Quzheng Shuju Guanli uygulamasından da polis veri tabanına insanlar hakkında en mahrem bilgilerin akışı sağlanıyor.
2014’te Çin hükümeti, Müslüman azınlık hakkında elde edilen dijital bilgileri otomatik olarak analiz etmesi için ‘Entegre Ortak Operasyonlar Platformu’nu (IJOP) devreye sokmuştu. Hala devam eden sistem, Müslüman birinin sosyal medyada paylaştığı herhangi bir görüş veya arkadaşına özel olarak gönderdiği bir medya dosyası gibi bilgileri tarayarak suç teşkil edip etmediğini yetkililere bildiriyor.
YAPAY ZEKA İHBAR ETTİ, POLİS YAKALADI
IJOP sistemi üzerinden bir Uygur Türkünün suçsuz yere yakalanıp akrabalarının nasıl suçlu bulunduğu detaylı olarak aktarıldı. Anarşist olduğu iddia edilen bir Uygur Türkü, kız kardeşi WeChat uygulamasında katıldığı bir konuşma grubunda Çin’in Yunnan eyaletine ücretsiz seyahat teklifi aldı. IJOP, polise bu konunun araştırılması için bildirim gönderdi. Konuşma grubunda 200’den fazla Kırgız, Uygur ve Kazak bulunması, sistemin özellikle bu grupla ilgili bilgileri polise ihbar etmesine neden oldu.
Polis, ihbar neticesinde sabıka kaydı olmayan, WeChat grubunu hiç duymamış ve Çin’i turist olarak bile gezmemiş bir Uygur Türkünü yakaladı. Polis, yakaladıkları kişinin suçsuz olduğuna ikna olsa da telefonuna el koydu ve internet güvenlik birimine gönderdi. Sızdırılan belgelere göre, polisin, tutukladıkları Uygur Türkünü soruşturduğu ve en büyük kız kardeşinin beş ay önce dini faaliyetlerde bulunması nedeniyle tamamen kontrol etme ve izleme yetkisi verildiği ortaya çıktı.
Polis kayıtlarına göre, izleme ve kontrol etme yetkisini alan polis, kadının ve eşinin başka bir çifti dini sohbetler yaptıkları Tencent QQ uygulamasına davet etti. The Intercept’te yer alan haberde polisin kayıtlarında şu bilgilerin yer aldığı bildirildi:
“Davet edilen çift bir dizüstü bilgisayar satın aldı ve grupta her gün sabah 7’den akşam 11.30’a kadar vakit geçirdi; kocası sigara ve alkol içmeyi bıraktı ve karısı daha uzun kıyafetler giymeye başladı. Rapora göre çift, dizüstü bilgisayarlarında “dinle ilgili aşırıcı bilgiler” dinlemeye başladı. Polis, muhtemelen, İslam’ın Hz. Muhammed hayattayken uygulandığı gibi uygulanmasını savunan Tebliğ Cemaati ile bağlantılı olduğu için iki çiftin birbiriyle paylaştığı ve yasadışı sayılan 168 dini içerikli ses dosyasını ele geçirdi.”
Belgelerde, suçsuz yere tutuklanan Uygur Türkünün kız kardeşi ve eşi hakkında yalnızca farklı bir polis bürosuna gönderildiği bilgisi yer alırken, davet ettikleri çiftin toplama kampına gönderildiği yazıyor.
“UYGUR TÜRKLERİNİN MAHREMİYETİ KALMADI”
Veri tabanından elde edilen bilgiler, aynı zamanda, Urumçi’de telefon üzerinden denetimlerin ne kadar yaygın olduğunu gösteriyor: Çinli yetkililer 23 ayda 11 milyona yakın SMS topladı. 22 ayda telefon görüşmelerinden 11.8 milyon kayıt elde eden yetkililer, SIM kartlara operatörler tarafından atanan MSI numaralarının yanında kullanılan cihaza ait bilgilerden 255 bin kayıt topladı.
Doğu Türkistan, Kaşgar’da yaşayan dilbilimci ve şair Abdülveli Ayup, “Telefonunuz yüzünden hiçbir yerde güvende hissedemezsiniz. Telefonunuzu 24 saat boyunca açık tutmak zorundasınız ve polis sizi aradığında telefonu açmak zorundasınız” dedi. Ayup, Uygur Türklerinin evdeyken bile asla mahremiyetlerinin kalmadığını söyledi.
İNANDIRICI DEĞİLSEN ‘YENİDEN EĞİTİM’ KAMPINA
Belgelere göre, sadakatlerini ölçmek için bayrak törenlerinde, tutuklanıp serbest bırakılmış Uygur Türklerini ‘sınayan’ Çin hükümeti yetkilileri, mevcut iktidardaki rejime sadık olup olmadıklarını ‘kestirmeye’ çalışıyor. Özellikle polislerin ve vekillerin bu görevi üstlendiğini yazan belgelerde, yalnızca eski tutukluların değil, akrabalarının da gözlemlendiği belirtiliyor. Bu törenlerde ‘vatansever’ olduklarını yeterince gösteremeyen Uygur Türkleri, rehabilite edilmek için kamplara gönderiliyor.
CAMİ CEMAATİNDE YÜZDE 96 AZALMA
The Intercept’e göre, veri tabanından sızdırılan belgeler, Çin hükümetinin cami cemaatini azaltmada nasıl başarılı olduklarını takip ettiklerini ortaya koyarken, 2018 tarihli bir belgede, bir camiye dört ay boyunca gerçekleştirilen ziyaretlerin bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 96 düşüş olduğu yer alıyor. Bahane olarak imamın görevden ayrılması ve caminin geçici olarak kapatılması neden olarak gösterilse de, raporda, iki yıldır din görevlisi sayısında ciddi bir düşüş yaşandığı belirtiliyor. Bu sayının azalmasına sebep olarak raporda, cami ziyaretçilerinin şehri terk etmesi, kamplara gönderilmesi veya İslam dininin gereğini yerine getirmekten korkması gösteriliyor.
TUTUKLAMA ORANI, KAMPA GÖNDERİLENLERDEN FAZLA
Veri tabanından elde edilen bazı kanıtlar, rehabilite gibi kulağa daha ‘yumuşak’ gelen hapsetme biçimlerine kıyasla, tutukluluk oranlarının sanılandan çok daha yüksek olduğunu gösteriyor. Şubat, 2018 tarihli polis raporunda, Urumçi’de bulunan Şuymogu Bucağı’ndaki rehabilite etme kapsamında 803 kişinin tutulduğu, 787 kişinin de tutuklandığı yazıyor. Weihuliang’da tutuklama ve rehabilite etme oranında büyük fark var: 348 tutuklama, 184 rehabilite etme.Güncelleme:
KAYNAK : https://www.karar.com/polise-ait-belgeler-sizdi-cinin-zulmu-ortaya-cikti-1603552?fbclid=Iw
BENZER HABERLER