Son Dakika
Hamit Göktürk(UYHAM)
Çin Lideri Xi geçtiğimiz yılın Ağustos ayında kendisi gibi bir Çin ırkçısı ve şövenisti olan Çin Çüvenggou’yu Doğu Türkistan’a ÇKP.genel sekreteri olarak atamış ve bu ülkedeki Müslüman Türkleri diz çöktürüp yola getirmesini istemiştir. Tam bir Çin ırkçı ve faşisti olan Nazı kafalı bölge diktatörü Çin Çüvenggou, atandıktan hemen sonra daha önceki yıllarda görev yaptığı Tibet’teki acımasız,insanlık dışı ve vahşi uygulamalarını derhal Doğu Türkistan’da uygulamaya koyulmuştur. Yeni ÇKP.diktatörü Çin, uygulamalarını Çin faşizmi ile Han Şövenizmini Doğu Türkistan genelinde hakim kılmak temeli üzerine icra etmeye başladı. Çin’in Urumçi’deki ÇKP.diktatörü Çin,görevi devir alır almaz ülke çapında Müslüman Türklere toptan savaş ilan etti.1934-1944 yılları arasında Sovyet celladı Stalin’in Doğu Türkistan’daki orkağı Çinli cellat General Seng’in kendisine miras olarak bıraktığı Marksist maskeli tedhiş ve devlet terörüne ait hatıraları ve uygulamalarına ait notlarını derhal arşivlerinden çıkardı ve halefinin 10 yıl süre ile Doğu Türkistan’da estirdiği Çin devlet terörünün gelişmiş bir modelini bu ülkede büyük bir heves ve iştahla icraya giriştiği görüldü. Bunların başında ise Sözde ” Yipik siyasi ve Kesbi Terbiyeleş Merkezleri” adı ile sinsice makyajladığı “Gizli,Mesleki ideolojik Eğitim Merkezleri” gelmektedir.
Çin’in NAZI Kampları : İdeolojik Eğitim Merkezleri ( Kesbi Terbiye Merkezleri)
Geçtiğimiz yılın sonlarına doğru bütün Doğu Türkistan çapında kurulan bu Çin Nazi Kamplarına önce “Gizli Eğitim Merkezi – Yipik Terbiyeleş Merkezi “ adı verildi daha sonraki aylarda ise bunun adını “ Mesleki ve İdeolojik ve Siyası Eğitim merkezi- Kesbi Siyasi Terbiyeleş Merkezi “ olarak değiştirdi. Daha önce il merkezlerinde kurulan bu Eğitim merkezleri daha sonra zamanla ilçe.kasaba ve hatta büyük köylere kadar yaygınlaştırıldı.
Kamplar ilk önce Okullar tatil edilerek ve eğitime ara verilerek bu mekanlarda kuruldu.Daha sonraki aylarda ise,yeni kamplar hazırlanarak okullar boşaltıldı ve mahkumlar bu kamplara nakledildiler.
Bu Çin Nazi kampları her ne kadar “Eğitim kampları ” adlandırılıp lanse ediliyorsa da aslında birer işkencehane olarak işlev görüyor.>Buralarda tutulan insanlara her türlü Psikolojik ve fiziki işkenceler yapılıyor.Buraya kapatılan kişiler “İtirafname ve Tevbenameler” yazmaya zorlanıyor.Yazdıkları bu İtiraf ve Tevbenameler yüzlerce mahkumun önünde ve kişinin yakınları de zorla bu kamplara getirilerek onların huzurunda yüksek sesle okumaya ve tevbe ettiriliyor.Bu uygulama 1958 yılında Mao zamanında uygulanan Bin Çiçekler Açılısın – Aciliş Sayraş(Ötmek) kampanyasının daha geliştirilmiş bir versiyonu olarak öne çıkıyor. En dikkat çeken bir husus ise,bu kamplara kapatılan bir tek etnik Çinli yoktur.Kapatılanrın ve “Terbiye” edilenlerin tamamı Müslüman Uygur Türkleridir.
Çin Nazı Kamplardaki Gündelik Hayat
Çin yönetimini Uygur Türklerine karşı her türlü baskı ve zulüm uygulamasını uluslar arası toplumdan sinsice gizleyerek ve zihinlerden kaçırmak için Eğitim merkezi adı ile açtıkları bu Merkezler aslında NAZİ’lerin Zulüm ve İşkenece kamplarından farksızdır.Bu kamplarda kalanlara her türlü fiziki ve piskolojik işkenceler uygulanmaktadır. Kamptaki günlük yaşam bir askeri esir kampından farksızdır. Erken kalkmak,çevre temizliği. Spor,ideolojik ve siyasi eğitim ve diğer uygulamalar çok sıkı ve sert bir disiplin içerisinde icra edilmeketedir.
Burada verilen yemekler de çok kalitesi ve düşük kaloride olup, yeterli besleneme ve sürekli disiplin,baskı ve işkenceler sebebi ile bu kamplara kapatılan insanların çoğu zamanla önce sağlıklarını daha sonra ise hayatlarını kaybetmektedir.
Bu kamplarda bir süre kalarak serbest bırakılanlardan bir kişinin anlattıkları şöyle “ Bu kamplar eğitim kampları değil birer işkencehanedir. Bazı çevresinde tanınmış ve toplum tarafından itibar gören cemaat önderleri ve aydınlara çok daha fazla baskı ve zulüm icra edilir.Onların akşamları el ve ayakları zincirlerle bağlanır.Bunlar hava almak veya tuvalet ihtiyacı için dışarı çıkarıldıklarında başlarına siyah torbalar geçirilir, elleri kelepçeli ve ayaaları parngalı olarak çıkarılır ve diğer tutuklulara bu şekilde korku salınır şantaj ve tehdit edilirler.
Bir diğer Kampzede’nin anlattığı ise daha şaşırtıcı ve elem verici “ Bize özellikle Lahane çorbası (İçinde hiç yağ ve diğer eklemeler bulunmayan sadece suda kaynatılan bir çeşit çorba.Uygurlar buna Besey Şorpası derler) veriliyor.Bu tuzsuz ve tatsız çorbayı içen bütün mahkumların mideleri bozulur.Ayrı anda tuvalet ihtiyacı duyarlar.Çinli “Terbiyeciler” bunların ellerini kelepçeleyerek ve başlarına çuval geçirirek tuvalet götrürlür.Ancak,tuvalet sırası geldiğinde başlarındaki çuvalı ve ellerindeki kelepçeyi çıkarırlAyaklarındaki prangayı çıkarmaz.Tuvalet sırısını beklemek bir büyük işkenceye dönüşür. Amaç, Uygurları bu hale düşürerek onların onurları ile alay ederek onlara psikoldojik işkence yapmaktır.”
Tesettürlü hanımlar yarı çıplak bir şekilde açıkta spor yapmaya zorlanmakta ve her gün sabah ve akşam olmak üzere iki kez “Kendilerine makyaj eğitimi uygulamalı olarak verilmekte ve Güzel görünmeleri sağlanmak” tadır.
Bu Kamplarda tutulan her kes geçmişte yaptıkları için her gün tevbe ve nedamet duyduklarını ve bir daha yapmayacaklarını ve ÇKP.yönetimine sadık kalacaklarını yüksek sesle ifade etmekte ve yemin ettirilmektedir.
Çin Nazi Kamplarına Kimler Kapatılıyor ?
1. Cezalarını tamamlamış eski mahkumlar
2. Eğitimli Uygur aydınlar
3. Din adamları
4. Geçmiş yıllarda Kur’an kursu ve Medrezelere devam edenler
5. Geçmiş yıllarda dini vaaz ve tebliği yapanlar ve bunu dinleyenler
6. Geçmişe dönük sosyal yardım faaliyetlerinde bulunanlar
7. Yurt dışına bir kez dahi olsa gidip gelenler
8. Yurt dşında öğrenim görenler
9. Evinde Kur’an kerim ve dini kitap,sesli veya görsel dijital malzeme bulunduranlar
10. Tesettürlü kıyafet giyenler
11. Sakal bırakan Uygur erkekler
12. Yasalara aykırı davranacaklarından şüphe edilenler (Gumanlık kişiler)
13. Devletin Birliği ve Milletlerin dostluğuna aykırı söz ve beyanlarda bulunanlar
14. Çin’in dini tüzük ve uygulamalarına aykırı davrananlar
15. Her türlü Şüpheli ve dikkat edilmesi gereken Şahıslar(Gumanlık ve Noktalık kişiler)
2016 yılının Ekim ayında ilk kez Urumçi başta il merkezelerinde kurulan bu işkencehanelere ilk kurbanlar alınmaya başlandı. Urumçi uluslar arası hava alanına yurt dışından ülkesine geri dönen Uygur Türkleri daha pasaport kontrol noktalarında pasaportlarına el konlarak tutuklandı ve bu kamplara kapatılmaya başlandı.Bunlardan benim tanıdığım 2 çocuklu bir aile bir yıl kadar İstanbul’da yaşadıktan sonra 2016 yılının Kasım ayında Doğu Türkistan’a döndü.Urumçi hava alanında pasaport kontrölnde iken,pasaportlarına el konularak tutuklandı.7 yaşındaki oğlu bir hafta sonra serbest bırakıldı.15 yaşındaki kızı ise bu yılın Mart ayında kamptan azat edildi.Kendisi ve eşi halen bu merkezde ” terbiye” edilmektedir.. (1.bölümün sonu.Yazı devam edecek)
Etiketler: Çin » Din » Dünya » Eğitim » etnik Çatışma » Genel » Gündem » Haber » kÖŞE YAZARLARI » Makale Analiz » Röportajlar » Siyaset