Son Dakika
ÇKP faşist emperyalizminin işgali altındaki Doğu Türkistan’da Ferişteler Mektebi/Melekler Okulu sahte ad ile Uygur Çocuklarının asimile edilerek etnik birer Çinli’ye dönüştürülmesi amacı ile açtığı Çin Nazi Çocuk Kampları ile 21.yüzyıldaki Çin tipi etnik asimilasyon ve soykırımın tipik resmi olarak tarihe geçmiştir. ABD’li insan hakları aktivisti ve araştırmacısı Timothy Grose sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada ÇKP’nın acımasız ve vahşi etnik Çinli SS.leri Uygur çocuklarına ÇKP Faşizminin bu Çin tipi Çocuk Nazi Kamplarında her gün ” BEN BİR HENSU’YUM(ÇİNLİ’YİM)! ÜLKEM ÇİN’İ ÇOK SEVİYORUM !” cümlelerini Çince olarak onlarca kez zorla ve yüksek sesle söylettiğini açıklamıştır !
UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (UYHAM)
Doğu Türkistan’da yaşanan insan hakları ihlallerine her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Ailelerinden koparılan Uygur Türkü çocukların alındığı sözde eğitim kamplarında çekildiği ileri sürülen bir videoda, Uygur çocuklar, “Annem Çin’dir, annemizi seviyoruz. Çin’i seviyoruz.” diye bağırmak zorunda kalıyor.
Ailelerinden koparılarak baskı ve asimilasyon rejimine kurban giden Uygur Türkü çocukların da kamplara alındığı biliniyordu. Doğu Türkistan’daki çocuk kamplarından çekildiği iddia edilen bir video yaşanan asimilasyonun boyutlarını ortaya koydu.
ABD’li aktisivt ve araştırmacı Timothy Grose’un sosyal medya hesabından paylaştığı görüntüler:
October 2020 Maralbeshi County (Kashgar) "My mother is China, We Love Mother, We Love China 我妈妈是中国,我们爱妈妈,我们爱中国" (the tourist who recorded the video as part of a tour responds, “awesome 好棒”) pic.twitter.com/JmiPNqnrrC
— Timothy Grose (@GroseTimothy) November 12, 2020
ABD’nin Indiana eyaletinde yer alan bir üniversitede (Rose Hulman Institute of Technology) sosyal bilimler alanında öğretim üyesi olan Timothy Grose, Doğu Türkistan’da yaşanan hak ihlallerine ve Çin’in sistematik baskı ve asimilasyon politikalarıyla ilgilenen bir aktivist ve bilim insanı. Grose, Uygur Türklerinin yaşadığı Kaşgar ilindeki Ekim 2020’de çekildiğini iddia ettiği videoyu bir turistin çektiğini aktarıyor. İnsan hakları aktivisti, videoda çocukların Çince “Çin annemizdir, Çin’i seviyoruz” dediğini ifade ediyor.
Türkiye’de Doğu Türkistan’daki hak ihlallerine yönelik haberleriyle tanınan gazeteci Mustafa Bağ ise konuya ilişkin paylaşımında, “Ailelerinden koparılıp yatılı okula konulan Doğu Türkistanlı çocuklar, ‘Annem Çin’dir, annemizi seviyoruz. Çin’i seviyoruz.’ diye bağırıyor. Bunun adı asimilasyondur…” ifadelerini kullandı.
Çin hükumetinin sistematik baskı ve asimilasyonlar ile dini, etnik, kültürel ve siyasal anlamda “soykırıma” varan faaliyetleri, her geçen gün dünya kamuoyunun daha çok gündemine geliyor.ABD Dışişleri Bakanlığının açıkladığı verilere göre Doğu Türkistan’da yaklaşık 2 milyona yakın Uygur Türkü ve diğer azınlıklara mensup Müslümanlar, eğitim adı altında zorla toplama kamplarında tutulmakta.
Etnik ve kültürel ayrımcılığa ve insan hakları ihlallerine maruz kalan Doğu Türkistanlılar, ucuz iş gücü olarak Çinli şirketlerde çalıştırılıyor. Öte yandan, Birleşmiş Milletlerin resmi verilerine göre ise, Pekin idaresinin kültürel soykırım uyguladığı Doğu Türkistan’daki toplama kamplarında 1 milyondan fazla Uygur Türkünü zorla tutuyor. Farklı kaynaklarda cezaevleri ile gözaltı merkezlerinde tutulanlarla birlikte bu rakamın 3-4 milyon arasında olduğu tahmin ediliyor.
Ayrıca, Çin hükumeti, her ne kadar dünya kamuoyunda aksini iddia etse de Doğu Türkistan’daki toplama kamplarında, ABD Dışişleri Bakanlığı verilerine göre 2 milyonu aşkın Doğu Türkistanlı zorla tutuluyor. Burada, Çin Komünist Partisinin sistematik baskı ve zulüm politikalarına maruz kalan Uygur Türkü ve diğer azınlıklar, birçok hak ihlali ile karşı karşıya.
Doğu Türkistan’ın geneline bakılacak olursa 2017 yılından beri yatılı okullarda eğitim gören çocukların sayısında yüzde 76,9 oranında artmış durumda. Hükümetin “çocuklara daha iyi eğitim vermek” bahanesinin arkasına çıkarak başlattığı yatılı okulların yaygınlaştırılması projesiyle, Uygur öğrencilerin asimilasyonuna kapı açılıyor. Devlet okullarında çocuklara ne kendi dillerini konuşmak ne kültürlerini ve dinlerini yaşama hakkı tanınıyor.
Adrian Zenz’in tespitlerine göre, neredeyse hapishaneyi andıran yüksek güvenlikli bu okul ve yetimhanelerde çocuklar gün boyu sadece Çince iletişim kurmak zorunda kalıyor ve sistematik olarak siyasi propagandaya tabi tutulduğu psikolojik baskı sürecinden geçiyor. Anne ve babalarının kamplarda tutulduğunun farkında olan çocuklar, eğer verilen emirleri yerine getirmezlerse benzer kaderi paylaşacaklarını biliyor. Doğu Türkistan’da Uygur dilinin kademeli olarak ortadan kaldırılmasıyla birlikte 2.94 milyon öğrencinin bütün eğitimlerini Çince yapacakları da daha önce duyurulmuştu.
BENZER HABERLER