Son Dakika
Sedat ERGİN
Çin Halk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Wang Yi, bundan iki ay önce 24 Mart günü Ankara’ya ayak bastı.
Konuk bakanla yapılan görüşmelerdeki önemli bir gündem maddesi, Çin’in taahhüt ettiği Sinovac aşılarının tesliminde ortaya çıkan gecikmelerdi.
Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre Wang Yi’nin geldiği 24 Mart günü sabahı saat 09.00 itibarıyla Türkiye’de yapılmış olan toplam aşı miktarı 13 milyon 844 bin 506 doza ulaşmıştı. Bu toplam içinde iki doz aşı olmuş vatandaşların sayısı 5 milyon 723 bin 377’ydi.
İlk aşının 13 Ocak’ta Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’ya yapıldığını hatırlarsak, iki buçuk aya yakın bir zaman geçmişti. Yaşanan sorun, Çin’in yaptığı teslimatın imza attığı sözleşme ile taahhüt ettiği miktarın çok altında kalmış olmasıydı.
Kasım ayında yapılan anlaşmaya göre, Pekin merkezli Sinovac firması, aralık-ocak-şubat döneminde 50 milyon aşıyı Türkiye’ye teslim etmiş olacaktı. Şubat ayında varılan ikinci bir mutabakat çerçevesinde, bunu mart-nisan döneminde gelecek ikinci bir 50 milyon dozluk parti izleyecekti. Böylelikle, gelen toplam 100 milyon dozla mayıs ayı sonuna kadar 50 milyon vatandaşın iki kez aşılanması suretiyle, Türkiye yaza toplumsal bağışıklık açısından kısmen rahatlamış bir şekilde girecekti.
Oysa mart ayı sonu yaklaşırken toplamda ancak 13.8 milyon doz aşı yapılabilmişti. Teslimat, altına imza atılan takvimin çok gerisindeydi.
AŞI VE UYGUR TÜRKLERİ AYNI GÜNDEME GİRİNCE
Çin teslimatı neden geciktiriyordu? Gerisinde siyasi bir neden mi yatıyordu?
Bu soruya yanıt ararken Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun muhatabıyla 25 Mart tarihinde yaptığı görüşmeden sonraki tweet paylaşımına bakalım. Şöyle diyor Bakan:
“Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile diplomatik ilişkilerimizin 50. yıldönümünde ekonomik işbirliği potansiyelini ele aldık. Salgınla mücadele ve aşı konusunda işbirliğini ilerleteceğiz. Uygur Türklerine ilişkin hassasiyetimizi ve düşüncelerimizi ilettik.”
Görüleceği gibi, görüşmelerin gündeminde üç ağırlık merkezi var: 1) Ekonomik işbirliği, 2) COVID-19 salgını ve aşı, 3) Uygur Türklerinin durumu…
Bu açıklamadan Sinovac aşısının tedarik dosyası ile Uygur Türkleri sorununun masada birbiri ardına gündeme geldiğini öğrenmiş oluyoruz.
ERDOĞAN, ÇİN DIŞİŞLERİ BAKANI’NA AŞI İÇİN NE DEDİ?
Wang Yi Ankara’da iken 25 Mart’ta Beştepe’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından da kabul edilmiştir. Erdoğan, ertesi günü (26 Mart) İstanbul’da cuma namazından sonra gazetecilere, bu görüşmenin içeriğine ilişkin oldukça detaylı açıklamalarda bulundu.
Erdoğan, aşılama takvimiyle ilgili bir soru üzerine önce “Temenni ederiz ki, mayıs, haziran gibi bu iş tamamlansın, bitsin ve yaz mevsimine çok daha huzurlu bir şekilde girmiş olalım” diyor.
Ardından “Dün de Çin Dışişleri Bakanı’yla bunları etraflıca görüştüm” dedikten sonra şu bilgileri veriyor:
“Bizim Çin ile yaptığımız ilk anlaşma aslında 100 milyon faz aşıydı, Çin aşısı… Bunun ilk etabı 50 milyon fazdı. Şu an itibarıyla bu 50 milyon faz aşı henüz bize ulaşmış değil. Bu 50 milyon faz, şubat sonu itibarıyla bize ulaşmış olacak idi. Dün kendilerine bunu tekrar hatırlattım. Dedim ki, bu 50 milyon faz aşıyı biz sizden süratle bekliyoruz. Çünkü sözleşmemiz bu istikametteydi.”
Peki Çinli misafir ne karşılık verdi Cumhurbaşkanı’nın bu beklentisine?
Erdoğan, Wang Yi’nin “Ben bunu çok daha yakından takip edeceğim. Bunu sayın Başkanla da görüşeceğim” yanıtını verdiğini aktarıyor.
Bunun üzerine Wang Yi’ye “Bu yetmez, aramızda 100 milyon anlaşmamız var. Bu da nisan sonu itibarıyla dedim” diyerek, -50 artı 50- toplamda 100 milyon dozun tamamlanması için ısrarcı olduğunu anlatıyor Cumhurbaşkanı.
Çin Dışişleri Bakanı, Erdoğan’ın aktarımına göre, şöyle demiş: “Bunları konuşacağım, görüşeceğim ve size de bunları bildireceğim…”
Wang Yi’nin konuşacağım dediği kişi, Çin Halk Cumhuriyeti’nin en güçlü ismi Devlet Başkanı Şi Cinping’dir.
Bu ifadelerden aşı sevkıyatının Türkiye ve Çin’in cumhurbaşkanları arasında bir gündem maddesi haline geldiğini anlıyoruz.
ÇİN NİSAN AYINDA SEVKIYATI DURDURDU
Düşündürücü olan durum, Wang Yi’nin gezisi ve bu görüşmeler sonrasında sorunun aşılamamış olması, hatta bir süre sonra sevkıyatın kesilmesidir. Nisan ayında aşı kampanyasında doz miktarında ciddi bir düşüş yönelişi gözlenmiştir. Bu arada, 24 Mart’ta (Wang Yi Ankara’da) Almanya’dan ilk parti BioNTech aşıları gelmiş ve 2 Nisan’da kullanıma girmiştir.
Kamuoyu, Çin’den “nisan ayında sevkıyatın olmadığını” Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın 30 Nisan’da yaptığı bir açıklamadan öğrenmiştir. Koca’nın açıklamasına göre, Çin, sevkıyatın kesilmesine gerekçe olarak “Aşıları kendi vatandaşları için kullanmak istemesini” göstermiştir. Bakan, bununla birlikte sevkıyatın yakında yeniden başlayabileceğini söylüyor.
Bu durumda nisan başında BioNTech aşısı devreye girmemiş olsaydı, aşı kampanyasında çok sıkıntılı bir duraklamanın ortaya çıkmış olacağını şimdi daha iyi değerlendirebiliyoruz. 12 Nisan tarihi itibarıyla BioNTech’ten 4.5 milyon doz aşı gelmiş bulunuyordu.
ERDOĞAN İLE Şİ CİNPİNG GÖRÜŞECEK
Bu arada, Cumhurbaşkanı Erdoğan, 30 Nisan’da, yani sıkıntının sürdüğü bir sırada yaptığı açıklamada aşı alanındaki gelişmelerden söz ederken Rusya lideri Vladimir Putin ile Sputnik aşısını görüşeceğini, ayrıca BioNTech’in verilmiş sözü olduğunu hatırlatıyor ve konuyu Çin aşısına getirerek şunları söylüyor:
“Bazı ihtimaller diyorum, çünkü görüşmeyi henüz yapmadım ama (Çin Devlet Başkanı) Şi Cinping ile bizim önümüzdeki ayın ilk yarısında bu konuyla ilgili bir görüşmemiz olacak. Oradan da tekrar ciddi bir miktarda aşının gelmesiyle zaten bu sayıyı yakalamış olacağız.”
Dün itibarıyla Erdoğan ile Şi Cinping arasındaki görüşme henüz gerçekleşmiş değildi. Ayrıca, Çin Dışişleri Bakanı’nın Erdoğan’ın mesajını Cinping’e iletmesinden sonra Ankara’ya nasıl bir yanıt geldiği konusunda da bir açıklık yok.
Ancak Çin’in Ankara’daki büyükelçiliğinin web sitesindeki 12 Mayıs tarihli paylaşımda “Sinovac firmasının ürettiği CoronaVac aşısının yeni partisini taşıyan uçak Türkiye’ye geldi” mesajı yer alıyor, park etmiş bir THY uçağının fotoğrafıyla birlikte.
ÇİN, AŞI İLE SİNCAN’I İLİŞKİLENDİRİYOR ALGISI
Aslında aralık ayındaki ilk partinin varışı da dahil olmak üzere Çin’den aşı sevkıyatının hep sıkıntılı geçtiğini, sürekli gecikmeler yaşandığını vurgulamalıyız. Örneğin, ilk teslimat 11 Aralık’tan sonra beklenirken bu parti 30 Aralık’ta gelmiştir.
Bu arada dikkat çekici bir gelişme, Çin tarafının 30 Aralık’taki bu adımdan hemen önce iki ülke arasında 2017 yılında imzalanmış olan “Suçluların İadesi Anlaşması”nın onay işlemini 26 Aralık tarihinde Çin Ulusal Halk Kongresi’nde sonuçlandırmış olmasıdır. Pekin, önce anlaşmayı onaylayıp, hemen ardından teslimatı yapmıştır. Bu zamanlama birçok gözlemcinin ikisi arasında bir ilişkilendirme kurmasını beraberinde getiriyor.
Türk tarafı, bu anlaşmayı imzalamış olmakla birlikte henüz TBMM’den geçirip onaylamış değildir. Bu anlaşmanın onaylanıp yürürlüğe girmesi ihtimali Türkiye’de yaşayan Uygur Türkleri arasında Çin’in iade taleplerine kapıyı açabileceği gerekçesiyle endişe konusudur. Meselenin hassasiyeti nedeniyle Ankara’nın bu konuda aceleci olmadığı, hatta durduğunu söylemek mümkün.
Sincan bölgesindeki Uygur Türklerinin maruz kaldıkları sorunlar ve ciddi hak ihlalleri Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyeti arasında önemli bir görüş ayrılığına yol açıyor, ilişkilerde sürekli bir sıkıntı kaynağı oluyor.
İLİŞKİLERDE OLUMSUZ İZ BIRAKACAK
Her halükârda, Çin makamlarının bu dosyada sergiledikleri tutum, Ankara’nın Uygur Türkleri konusundaki tutumu ile aşı meselesi arasında bir bağlantı kurarak hareket ettikleri algısının yerleşmesine neden olmuştur geniş bir kesimde.
Çin Halk Cumhuriyeti, teslimdeki gecikmelerin siyasi bir nedeninin olmadığını, bunun ülke içi aşı ihtiyacından kaynaklandığını söyleyebilir. Böyle bile olsa, 100 milyon dozluk bir taahhütte bulunup bunun yalnızca küçük bir bölümünü yerine getirmenin, Ankara cephesinde ve Türk kamuoyunda bir hayal kırıklığı ve güven sorunu yarattığı aşikârdır.
Pekin’in yerine getirmeyeceği/getiremeyeceği bir vaatte bulunmaması daha düzgün bir davranış olurdu. Burada yaşanan sorunlar dizisi Türkiye ile Çin arasındaki ilişkilerde nahoş bir hadise olarak iz bırakacaktır.
BENZER HABERLER