logo

trugen jacn

NAZİ KAMPI TANIĞI SIDDIK : TUTUKLULARIN ACILARI ÇİNLİ ASKERLER İÇİN NEŞE KAYNAĞIYDI

04  Haziran 2021 günü Londra’daki Bağımsız Uygur Mahkemesi’nde başlayan duruşmalarda İşgalci Çin’in Doğu Türkistan’daki baskı zulüm ve ağır insan hakları ihlallerine ait cinayetleri tek tek ifşa  edilmeye başlandı. Mahkemede ilk ifadeyi veren Çin Nazi Kampı öğretmeni ve  cinayetlerin canlı tanığı  Kalbinur Sıddık’in anlattıkları kan dondurdu. Tanık Sıddık, İfadesinde  şunları  açıkladı : ” Çin Nazi  kamplarındaki tutuklulara (sözde öğrencilere)  prangalar takılı olduğu halde saatlerce süren Çince dersler zorla dinletiliyordu. Bunun yanında onlara ders esnasında  her türlü hakaret ve aşağılamalar yapılıyordu. Uygur tutuklulara Köpeklerden daha aşağı  ve daha kötü muamele  ediyorlardı.Çinli asker, polis ve gardiyanlar ise  tutukluların bu hakaret ve aşağılanmalarını izlemekten zevk alıyorlardı . Uygurların   acıları onlar için  sevinç ve  neşe kaynağıydı” dedi.

Tanıkları Çin işkencesini anlattı: Öğrencilerin acıları onlara neşe kaynağıydı

UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (UYHAM)

Çin’in işgalindeki Doğu Türkistan’in  başkenti Urumçi’deki bir Çin Nazi Kampında Çince  öğretmenlik yapmış Kalbinur Uygur Bağımsız Mahkemesinin ilk duruşmasında  ilk tanık olarak ifade verdi. Özbek asıllı  öğretmen, Çin kamplarındaki “öğrencilere” saatlerce süren derslerde pranga takıldığını söyledi. Kamptaki gardiyanların mahkumlara “insan” gibi davranmadığını belirten Sıddık, “Köpeklerden daha aşağı muamele gördüler. Aşağılanmalarını izlemekten zevk alıyorlardı ve acıları onlara neşe kaynağıydı” dedi.

“TOPLU TECAVÜZE UĞRADILAR”

Tercüman aracılığıyla konuşan Kalbinur Sıddık, kadın tutukluların sorguya alınırken tacize uğradığını dile getirerek “Onlar sadece işkence görmedi, tecavüze de uğradılar. Bazen toplu tecavüze uğradılar. Şahit olduğum ve yaşadığım hiçbir şeyi unutamıyorum” dedi.

Hollanda’daki kızını ziyaret etmek için kendisine vize verilmeden önce zorla kısırlaştırıldığını belirten Sıddık, Çin’den kaçtığını söyledi.

“ÇOCUĞUMU KAYBETTİM”

Şahitlerden dört çocuk annesi Bumeryem Rozi, Doğu Türkistan’daki Çin yetkilileri tarafından 2007’de beşinci çocuğunu aldırmak için diğer hamile kadınlarla birlikte tutuklandığını söyledi. Yetkililerin, evine ve eşyalarına el koyacağından, aynı zamanda ailesini tehlikeye atacağından korktuğu için onlara itaat ettiğini belirten Rozi, “6,5 aylık hamileydim. Biri Uygur ikisi Çinli (üç) polis geldi. Beni ve diğer sekiz hamile kadını arabalara bindirip hastaneye götürdüler” dedi.

55 yaşındaki Rozi mahkemeden önce AP’ye verdiği demeçte “Önce bir hap verip yutmamı söylediler. Ben de yaptım. Onun ne olduğunu bilmiyordum. Yarım saat sonra karnıma iğne batırdılar ve bir süre sonra çocuğumu kaybettim” ifadelerini kullanmıştı.

Rozi, oğlunun 13 yaşındayken tutuklandığını, 2015’ten beri kampta zorla tutulduğunu ve mahkeme sonucunun oğlunu özgürlüğüne kavuşturacağını umduğunu söyledi.

1990’larda Sincan’daki bir köy hastanesinde çalışan eski bir kadın doğum uzmanı-jinekolog Şemsinur Gafur, kendisinin ve diğer uzmanların hamile kadınları tespit edebilmek için mobil ultrason cihazıyla evleri gezdiğini söyledi.

uygur.jpg

“İZİN VERİLENDEN FAZLA DOĞUM OLURSA EVİ YERLE BİR EDERLER”

Şemsinur Gafur daha önce AP’ye verdiği demeçte “Eğer bir hanede izin verilenden fazla doğum olursa evi yerle bir ederler… Evi yerle bir eder, yıkarlardı” demişti. Devlet hastanesinde çalıştığı için kimsenin ona güvenmediğini söyleyen Gafur “Uygur halkı beni Çinli bir hain olarak gördü” diye konuşmuştu.

Mahkemedeki diğer bir şahit ise 2010 yılında Arapça dini bir kitap yayınladığı için aranan kardeşi hakkında kendisinden bilgi isteyen Çinli yetkililerin onu hapsettiğini ve ona işkence yaptığını söyleyen Mahmut Tevekkul.

Daha önce basına demeç veren Tevekkül, sorgulama sırasında dövüldüğünü ve yüzüne yumruk atıldığını belirterek, “Bizi parke zemine oturttular, ellerimizi ve ayaklarımızı kelepçelediler. Gaz borusu gibi bir boruya bağladılar. Altı asker bizi koruyordu. Sabaha kadar sorguya çektiler, sonra bizi cezaevinin en güvenlikli bölümüne götürdüler” demişti.

MAHKEME PAZARTESİ GÜNÜNE KADAR SÜRECEK

Her ne kadar “Uygur Mahkemesinden” çıkacak karar herhangi bir hükümeti bağlamasa da, Pekin mahkemede tanıklık edenleri “yalan üreten makinalar” olarak niteliyor.

Onlarca tanığın ifade vermesi beklenen duruşmalar Pazartesi gününe kadar sürecek. Mahkemenin Eylül ayında ikinci bir oturumunun yapılması planlanıyor.

İngiliz hükümetine bağlı olmayan mahkemeye, eski Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan Miloseviç’in yargılanmasına öncülük eden ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’yle birlikte çalışan insan hakları avukatı Geoffrey Nice başkanlık ediyor.

Avukatlar ve insan hakları uzmanları da dahil olmak üzere mahkemenin İngiltere merkezli dokuz jüri üyesi, Aralık ayında Çin’in soykırımdan suçlu olup olmadığına dair bir rapor yayınlayacak.

Mahkemeden çıkacak herhangi bir karar hükümetler için bağlayıcı olmasa da, ifade veren şahitler ve ortaya çıkan kanıtlar öncülüğünde Doğu Türkistan’da Uygurlara karşı yapılan zulme karşı endişeleri gidermek için uluslararası eylemi zorunlu kılabilir.

KAYNAK :  https://www.karar.com/dunya-haberleri/taniklari-cin-iskencesini-anlatti-1619406

Share
307 Kez Görüntülendi.