Son Dakika
Çin’in Başkanı Xi Jinping’in Doğu Türkistan genelinde açtığı Toplama kampları ile bu Çin Nazi Kamplarında hukuksuz olarak tuttuğu 1 milyon Uygur’u hapsetmesi, geçmişteki Kızıl Khmer rejiminin yeniden eğitim programı ile onların acımasız uygulamalarını akıllara getiriyor. Çin’in güvenlik görevlileri artık dünyanın dört bir yanındaki Uygurları Fransa’dan Amerika Birleşik Devletleri’ne varana kadar her yerde taciz edebiliyor. Başkan Xi Jingping’in Müslüman Uygurlara karşı kötü ve baskıcı tutumu ve onların temel haklarını kötüye kullanması, onun küresel stratejisinin ne kadar yalanlarla dolu ve bu konudaki ahlaksızlığını net ve açık olarak ortaya koymuştur.
Tom Rogan
Çin Komünist Partisi genel Sekreteri ve Çin devlet başkanı Xi Jingping yaptığı tüm konuşmalarınıda sürekli olarak içte Çin vatandaşlarının yaşamlarını kolaylaştırmak ve iyileştirmeye yönelik politikalar yürüttüğünü,uluslar arası ilişkilerde ise, istikrarlı ve huzurlu bir küresel ekonomik büyümeyi desteklediklerini iddia ediyor. Ayrıca, Lider Xi Uygur bölgesinde yaşayan ve Müslüman azınlık olarak tanımladığı Uygurlar,Kazaklar ve diğer halklara karşı da aynı iyileştirici uygulamalar yaptığını de öne sürüyor. Ancak,Başkan Xi’nin Ağustos 2016’de Tibet’ten naklen Urumçi’ye atadığı ÇKP.Bölge Sekreteri Çin Çuvenggou yönetiminin Uygur vatandaşlarına yönelik muamelesi, Xi’nin bütün söylemlerinin tamamen tersi bir durumu ortaya koyuyor. Bu vaatlarının ne kadar yalan olduğuna dair en somut ve inandırıcı kanıtlar bunu doğruluyor. Trump yönetimi de Uygur bölgesindeki mevcut durumu kritik ve insani kriz olarak açıklıyor. Elbette ABD.başkanı UYgurlar için öyle demelidir de .
Başkan Xi’nin Müslüman Uygur ve Kazak Vatandaşlarına yaptığı Baskıcı ve Ayırıştırıcı Uygulamalar çok Çirkin ve asla Ahlaki Değildir.
Wall Street Journal’da geçtiğimiz hafta yayınlanan bir yazıda ayrınıtılı olarak beliritildiği gibi Çin yönetiminin bölge’de “Yeniden Eğitim” adı ile açtığı Toplu Tutuklu Kamplarında günümüzde en az 1 milyondan fazla Uygur,Kazak ve diğer Müslüman halktan insanların hapsedildiği bildiriliyor. (Müslüman Uygurlar ve Kazaklar kuzeybatı Çin’de yaşayan bir Müslüman etnik grup) Bölgesel Yönetimin başı ve Bölge ÇKP genel sekreteri Çin ise, doğrudan başkent Pekin’deki ÇKP. Merkez Komitesine bağlı olarak bölgeyi direkt olarak yönetiyor. Ancak Lidere sıkı sıkıya bağlı ve onun kölesi gibi çalışan Bölgesel Yöneticiler bu kamplarda tutulan insanlara geçici tatil tarzı iş eğitimi verildiğini ve bu kampların birer İş ve Meslek Edindirme Merkezleri olduklarını öne sürüyorlar. Ancak bu kamplarda bir süre tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılan ve bu kampların içlerinde zaman geçirenlerin ifadeleri ise,bunun tam aksini aksini gösteriyor. Müslüman halkların Keyfi şekilde gözaltına alındığı, Tutuklulara şiddet içerikli ve kaba ve kötü muameleler yapıldığı ve zorla siyasi ve ideolojik eğitime tabi tutulduklarını belirtiliyor. Onların bu kamplarda çektikleri acılar Çin’in Müslüman Uygurlar ve Kazaklara din özgürlüğü, kültürel haklar ile temel insan hakları konusunda büyük ve daha geniş baskılar yapıldığını kanıtlıyor
Çin’in Müslüman Uygur ve Kazaklara karşı giderek artan bir şekilde terörle mücadele Söylemi Onlara Karşı Bir Tehdittir
Çin yönetiminin kendisinin terör tehdidi ile karşıya olduğu iddiaları kısmen doğru olsa da, bunun cevabıve karşılığı bu tür baskıcı uygulamalar olmamalıdır. Çin’in Müslüman Uygurlara karşı yaptığı 1940’ların başında ABD yönetiminin bu ülkede yaşayan Japon asıllı Amerikaları hedef alan ayrımcı uygulamalarının çok çok daha kötü bir örneğidir. 2018 yılında Çin’in bölgede yaşayan Müslüman azınlıklara karşı , zorlayıcı ve yanlış yönlendirilmiş bir güvenlik politikası için değil, etnik ve bireysel kimlik üzerinden Otoriter-Komünist uygulamasına dönüştürmek için kullanmakta olduğu açıkça görülüyor.
Dahası, Lider Xi aslında 1970’lı yıllarda Kamboçya’da iktidarda olan Khmer Rouge-esque benzeri yeniden eğitim programının bir örneğini Uygur bölgesinde uyguluyor ve onun kapsamını daha da genişletiyor. Çin’in Güvenlik görevlileri sadece Uygur bölgesinde değil, artık dünyanın dört bir yanında yaşayan Uygurları Fransa’dan ABD’ye kadar olan bütün dünyada tehdit ve taciz edebiliyor.
Bu konu hakkında Uygurlar daha geniş bir şekilde şikayetlerini dile getiriyor ve gündeme taşıyorlar. Ancak,Çin’in bu şikayetlere karşı tutumu sadece Uygurlara veya ABD’ye meydan okuması değil, aynı zamanda evrensel insan haklarına karşı kendi baskıcı uygulamalarını savunmaktan çekinmiyor. Çin’de yaşayan Müslüman Uygurlar ve Kazakların aynı zamanda bu haklarını ABD-Çin jeopolitik mücadelesiyle uyum içinde savunulmasıyla ilgili değildir. Çünkü Uygurlara olan baskıcı uygulamalar aynı zamanda ÇKP.genel sekreteri ve Çin’in tek Lideri Xi’nin Çin’in küresel feodal düzenini yeniden kurması ve bu konuda deneyim kazanama (ustası olma) çabaları ile yakından ilgilidir. Çin’in bu tavrı ise, ABD’nin özgürlük ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir uluslararası düzeni koruma çabaları arasındaki keskin ayrılığı ve anlaşmazlığı de ortaya koyuyor. Çin’in bu kendinden emin tavrı küresel çapta ve günümüzün belirleyici olan değerlerine karşı açık ve belirleyici bir meydan okuması olarak algılanıyor.
ABD’nin en yakın müttefikleri ve tarafsız aktörleri, şimdi Xi’nin sağladığı geniş Çin yatırımlarının karşılığı olarak Çin’in muazzam baskıları ile karşı karşıya bulunuyorlar. ABD’nin tarihi dostu ve stratejik ortağı Britanya bile Xi’nin ekonomik imkan ve kazançları karşısında tereddüte düşüyor ve bilinçli olarak Çin tarafından cezbediliyor .
Çin’in ABD.Liderliğindeki mevcut küresel düzene karşı bu meydan okumasıyla yüzleşmek için; İnsanlık tarihinde olduğu gibi, insanları yoksulluktan kurtarmak ve refah içinde yaşamalarını sağlamak ve insan hak ve özgürlüklerini garanti altına almak gerekiyor. Ayrıca,Çin’in bu konuda başka herhangi bir düzenden daha fazlasını yapmış olması lazımdir. ABD, yönetimi bölge’de büyük sorunlar ve insani krizler içinde yaşamakta olan Uygurların yaşamları arasındaki uçurumun çok uzak olduğunu göstermelidir. Günümüzdeki Pekin’in çok uzağındaki Uygur bölgesinde (Şinjiang’da) olanlar çok yakın bir gelecekte Brazilya, Londra, Yeni Dehli, Paris ve veya başka bir merkez ve başkentteki Pretoria (etnik ayırımıcılık içerikli) yönetimi ile yaşam biçimine dönüşme ihtimal ve tehlikesi pek uzakta görünmemektedir.
Nihayetinde aradaki bu uçurum, coğrafi mesafeyle değil, Xi’nin vizyonunun nihayetinde ortaya çıktığı gerçeğin ölçüsü ile asla ölçülemez . Çin’in kendi vatandaşlarının “yeniden eğitimi” ne bile olsa, Çin’in bireysel özgürlük ve fırsat eşitliği konusundaki nihai tutum ve kararı konusundaki tutumuna çok dikkat etmeliyiz. Çin,bir yandan ülkelere cazip yatırım imkanları sunuyor , diğer yandan ise, demokrasi denizinden okyanuslar çalıyor. Ayni Çin bir diğer yandan ise, herkesin yararına olacağını iddia ettiği “Bir Kuşak-Bir Yol – 21. Yüzyıl yeni bir ipek yolu “ gibi projelerden bahsediyor. Buna karşılık başka ülkelerin buluşlarını ve fikri mülkiyetini çalıyor. Çin Lideri Xi. mütemadiyen Çin’in başka ulus ve ülkelerin hak ve hukuklarına her zaman saygılı olduklarını, kendisinden başkalarına da saygı duyduğunu iddia ediyor.Buna karşılık ise yönetimi altındaki Uygur bölgesinde yaşayan Müslüman etnik Azınlıklar olan Uygurları,kazakları ve diğer Türk asıllı halkları yani etnik Çinli olmayan kendi vatandaşlarını “Yeniden Eğitim Merkezleri” olarak tanımladığı Toplama kamplarına hapsediyor
Çin Lideri Xi’nin Çaldığı Müziğe Göre Dans Etmemeliyiz.
Başkan Trump, Çin Lideri Xi’nin bütün bu yalan ve ahlaksızlıkları ile saldırılarına karşı Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve Savunma Bakanı Jim Mattis’i Çin saldırganlığına karşı koyabilmek için yeni ittifaklar kurma ve insanlığın ortak değerlerini daha iyi koruma ve insanlığın geleceğini daha iyi savunmaya yönelik mevcut çabalarını iki katına çıkarmalıyız, talimatını vermiştir.
Özetlersek : Başkan Xi Jingping’in Müslüman Uygurlara karşı kötü ve baskıcı tutumu ve onların temel haklarını kötüye kullanması, onun küresel stratejisinin ne kadar yalanlarla dolu ve bu konudaki ahlaksızlığını açık olarak ortaya koymuştur.
Kaynak : https://www.washingtonexaminer.com/opinion/chinas-abuse-of-the-uighurs-unveils-the-immorality-of-xi-jinpings-global-strategy
BENZER HABERLER