logo

trugen jacn

ÇİN; “DOĞU TÜRKİSTANCILAR” BU ANLAŞMA İLE TÜRKİYE’NİN KORUMASINI KAYBEDEBİLİR!

Çin ile Türkiye arasında imzalanan suçluları iade anlaşması ile ilgili olarak ÇKP’nin güdümündeki dwnews.com adlı bir haber sitesinde Türkiye ile Çin arasında imzalanan Suçluların iadesi anlaşması ile ilgili ” Xinjinang’in Bağımsızılığını isteyen Doğu Türkistancılar Türkiye’nin korumasını Kaybedebilir !” başlıklı bir haber yorum yayınlanmıştır. Çin Komünist Partisinin resmi görüşünü temsil eden bu yazı ile Çin’in Uygurlara ve Türkiye’ye hangi gözle baktığını gözler önüne seriyor. Türkçe tercümesi Kamer Artış tarafından yapılmış bu haber yorumu aşağıda bilgilerinize sunuyoruz.(UYHAM)

Fotoğraf açıklaması yok.

UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (UYHAM)

Çin’in en yüksek yasama organı olan Milli Halk Kongresi Daimi Komitesi, Suçluların İadesi belgesini görüşüyor. Şayet toplantının kapanış günü olan 26 Aralık günü onaylarsa, Siyasi sürgün olarak Türkiye’ye kaçak sokulan Çinli Uygurlar olası bir geri dönüşle karşı karşıya kalacak. Bundan önce T.C. devlet başkanı Recep Tayyip Erdoğan bu “İade anlaşmasını onaylamak için TBMM’ye göndermişti.Çin Milli Halk Kongresi 24. Toplantısını Beijing vakti 22 Aralık’ta yaptı. Oluşturulan gündeme göre Dışişleri Bakan Yardımcısı Le Yucheng, ÇHC ile T.C. Arasındaki Suçluların İadesi Antlaşmasının değerlendirme açıklanmasını yapmak için bir teklif sunmakla görevlendirildi.

Bu, anılan anlaşmanın büyük olasılıkla onaylanacağı anlamına gelir. TBMM de onaylarsa kısa zamanda yasal etkiye sahip olarak yürürlüğe girecektir. ÇHC’nin Antlaşmaların Sonuçlandırılmasına İlişkin Usul Hakkında Kanun Hükümlerine göre, Adli iade antlaşmaları gibi genel ikili anlaşmalar için “Antlaşmalar ve önemli anlaşmalar imzalandıktan sonra, Dışişleri Bakanlığı veya Devlet Konseyi’nin ilgili daireleri, Dışişleri Bakanlığı ile birlikte, incelenmek üzere Danıştay’a sunar.

Devlet Konseyi de Ulusal Halk Kongresi Daimi Komitesinin onayına sunar. ÇHC Devlet Başkanı da Ulusal Halk Kongresinin Daimi Komitesinin kararıyla onaylar.” 2017 yılında Beijing’de imzalanan bu İkili Antlaşma Beijing’de son yasal sürecini geçirmekte.

Erdoğan’ın TBMM’ye gönderdiği Antlaşma anılan kurumun onayından henüz geçmedi. İddiaya göre bu antlaşma, muhalefetin itirazına takıldı. Onlar bu antlaşmanın onaylanması halinde Türkiye’ye sığınan Çinli Uygurların ülkede yasadışı kalmaya devam etmelerinin zorlaşacağından endişeli.

Türkiye her zaman Uluslararası Pan-Türkist düşüncenin ana kaynağı konumundadır. 1980’li yıllarda Çin’deki siyasi havanın yumuşamasıyla eskiden bastırılan etnik çatışma ile dini meseleler (esas olarak Pan-Türkçülük ve Pan-İslamcılık) yeniden su yüzüne çıktı ve dış dünya ile temas aracılığıyla Orta Doğu İslamcı hareketi ile uyum sağladı.

1990 yıllarından itibaren Çin, Şinciang’daki bölücüler daha şiddetli terörist saldırılara geçti. Türkiye ise uluslararası toplumda aynı Türk halkı tavrıyla yanlış olan bu Pan- Türk ideolojisini destekleyerek, Çin hükümetinin etnik politikasını bir tür siyasi zulüm diye kınadı.

Bu sebeple Türkiye Çin’den ayrılmak isteyen Uygurlara siyasi sığınma hakkı tanıdı. Hatta, Güneydoğu Asya’daki temsilcilikleri aracılığıyla onların Türkiye’ye yerleşmeleri için aktif çalıştı. Türkiye’nin Pan-Türkist ideolojisinin etkisiyle binlerce Uygur çeşitli kanallardan Türkiye’ye giriş yaptı ve İstanbul gibi kentlerde farklı toplum yerleşim bölgesi oluşturdu.

2009 yılında Türkiye resmi olarak ülkede en az 50 bin Şincianglı’nın yaşadığını açıklamış ancak yakınki birkaç yılda bu rakamın 300 bine yükseldiği düşünülmekte. Hiç şüphe yok, bu durum, iki ülke arasındaki ilişkiyi kötüleştirir.

Özellikle T.C. hükümeti bu sürgünleri Şinciang’ı istikrarsızlaştıran şiddetli terör faaliyetlerini desteklediğinde, Pekin tekrar tekrar kızgınlığını ifade etti. 2009 yılında Urumçi’de patlak veren isyana o dönemin Başbakanı olan Erdoğan, Beijing’i soykırım yapmakla kınamış ve Beijing’in şiddetle protestosuna maruz kalmıştı.

Erdoğan, Osmanlıcılığa ve milli muhafazakarlığa sahip güçlü bir Türk siyasi adamı olarak tanınır. Çinli Şinciangli Uygurlara karşı doğası gereği sempatik bir tavır takınır. Bunun için de ikili ilişki zaman zaman gergin duruma düşer.

2014 yılında Cumhur başkanı seçilen Erdoğan’ın Çin ile ilişkilerinde rasyonel olma eğilimine girmesiyle ikili ilişkiler yumuşadı. Örneğin, İki ülke arasındaki Suçluların İadesi Antlaşması, Erdoğan ile Çin’in en üst düzey lideri arasında Mayıs 2017’de imzalanmıştı.

O sırada Erdoğan Beijing’de düzenlenen Kuşak-Yol Girişimi Uluslararası Forumuna katılmış ve iki devlet başkanı, Adli İade antlaşması, Ulaşım ve Kültürel İşbirliği belgelerinin imzalanmasına birlikte tanık olmuştu. Suçluların İadesi Antlaşması henüz yürürlüğe girmediğinden, Çin hükümeti 1992 yılında iki ülke arasında imzalanan Sivil, Ticari ve Cezai Adli Yardım Anlaşmasına dayanarak iş görmek zorunda kaldı.

Mayıs 2020’de medya, Çin’in Türk hükümetine buna göre adli yardım talebinde bulunduğunu ortaya çıkardı.O zamanki medya raporunda, T.C. ile Çin arasındaki yakınlaşma ile birlikte, Suçluların İadesi Antlaşması TBMM’de engele takılabilir, T.C. hükümeti bir yandan Uygurları Çin’e iade etmeyeceğini açık beyan ederken, öte yandan da son yıllarda ifşa olan üçüncü bir ülke olan Tacikistan üzerinden geri gönderebildiği gibi yapabileceğini yazmıştı.

Bu defa, İki ülke arasındaki bu antlaşma büyük ihtimalle her iki ülke meclisince onaylanıp uygulamaya koyulacak ve Türkiye, Şincianglı sığınmacıların iade edilmesine engel teşkil eden yasal engelleri büyük ölçüde kaldıracaktır.

Tabi ki bu, Erdoğan hükümetinin Çin’e olan tavrındaki değişiklik olarak tanımlanır. Ancak Türkiye’nin Covid-19’a karşı savaşmada maruz kaldığı baskı ve Beijing’in temin ettiği yardımlar da başka bir perspektif sağladı.

Tam da Çin Halk Kongresi Daimi Komitesi Suçluların İadesi Antlaşması üzerinde görüşürken, 14 Aralık günü Çin Devlet Konseyi üyesi ve Dışişleri Bakanı Wang Yi, T.C. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile bir telefon görüşmesi yaptı. Görüşmede İki taraf, yalnızca Çin’in yeni virüs aşısının acil tedarikinin içeriğini belirlemekle kalmadı, aynı zamanda terörle mücadele konularının siyasallaştırılmasına ve araçsallaştırılmasına karşı çıkılması ve terörle mücadele konularında çifte standart konusunda da fikir teatisinde bulundu.

Çavuşoğlu, “Türkiye hiç kimsenin Çin’in egemenliğine ve toprak bütünlüğüne zarar vermesine izin vermeyeceği konusunda Çin’e güvence verdi”.Covid-19 Türkiye’de kötüleşmeye devam ediyor. Çin, aşı denemesinin üçüncü aşamasını Türkiye’de gerçekleştirmek için ta Eylül ayında bu ülkeden izin almıştı. Kasım ayı sonuna doğru Beijing ile Ankara Çin’in biyoteknoloji şirketi SİNOVAC’tan 50 milyon aşı alma konusunda anlaşmıştı. Bu, aşı araştırma ve geliştirme yetenekleri az olan Türkiye için önem arzeder. Bilinmesi gerek ki, Çavuşoğlu Çin’e karşı ılımlı duruşa sahip bir insan değildir. 2019 yılında Batı medyası “Çin hükümeti bir milyon Şincianglıyı toplama kamplarına kapattı” diye yorumladığında, yine en aktif ses olarak o, Çin’den “yeniden eğitim merkezini” kapatmasını ve Uygurlara yönelik zulmü durdurmasını istemişti.

KAYNAK : www.dwnews.com/… /%E8%BF%91%E6%80%9D%E5%BD%95

Share
452 Kez Görüntülendi.