Son Dakika
Abdullah HAKİM
Dış işileri bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun geçtiğimiz haftalarda Çin’e yaptığı resmi ziyaret sonrası yapılan ortak basın toplantısında sarfedilen karşılıklı sözler büyük tartışmalara sebep olmuştur.Özellikle muhacerette yaşayan Uygur Türkleri arasında hayal kırıklığı yaratmış ve üzüntü yaratmıştır
Çin dışişleri bakanı Wang Yi’nin diplomatik teamüllere tamamen aykırı, sinsi ve ard niyet içeren ve haddini aşarak sarfettiği sözler bu tartışma, infial ve üzüntünün temel kaynağıdır.
Çin yönetimi Türkiye-Çin ilişkilerinde ve dipolamitk teamüller gereği sarfedilen söylemleri sürekli istismar etmiş ve bu ifadeleri Türkiye’nin bütün konularda Çin’in yanında yer aldığı intiba ve iddiasını yaymış ve sürekli olarak bu söylemlerin propagandasını yaparak Doğu Türkistan Türklerinin bu dünya’daki tek ilham,ümit kaynağı ve dayanağı olarak bildiği Türkiye’nin kendilerini terk ettiği, yalnız bıraktığı Çin’in yanında yer aldığı izlenimini vermeye çalışmıştır.
Çin’in bu sinsi tertipleri yalnız Türkiye ile sınırlı kalmamaktadır. Doğu Türkisan’in tarihi komşusu,dindaşı ve kardeşleri olan Pakistan ve Türkistan Cumhuriyeteleri yönetimlerini de kullanarak ve onları de yanlarına çekerek onlar üzerinden de Uygur Türklerini de vurmak ve yok etmek istemektedir. Doğu Türkistan’in batıya açılan kapısı konumundaki komşu ve Kardeş Pakistan bir zamanlar Uygurlar Türklerinin en yakın dostları,kardeşleri ve onların en yakın kollayıcılarından biri idi. Tarih boyunca Doğu Türkistan Türkleri ile her zaman iyi komşuluk ilişkileri olmuş,zor zamanlarında onlara kardeşliğin gereğini göstermiştir. Sıkıntılarında onlara kucak açmış ve haklarını gözeterek bir çok yardım ve katkılarda da bulunmuştur. 1980’lı yıllardan sonraki gevşeme ve kısmı bahar havasında ilk Uygur öğrenciler Pakistan’a gelmiştir.Pakistan yönetimi ve halkı bu Öğrencilere sahip çıkmış ve bağırlarına basmıştır. 1985 yılında yaklaşık 40 yıl sonra hac yapma imkanına kavuşan binlerce Uygur hacı adayları bu ülkeye ayak basmıştır. Pakistan halkı ve yönetimi onlara kucak açmış ve sahip çıkmıştır. O devrin Pakistan devlet başkanı Merhum Ziya-ul Hak’ın bu hacılarak gösterdiği içten ilgi ve şafkat ve yaptığı kardeşçe yardımları burada minnet ve şükran ile yad ediyorum.
Pakistan yönetiminin ve halkının Doğu Türkistanlı komşu ve dindaşlarına gösterdiği bu yakın ilgi Çin’i çok rahatsız etmiş ve bir çok tertip ve siyasi manevralar ile bu yardım ve ilginin kesmenin peşine düşmüştür. Çin her ne yaptıysa daha önceki yıllarda Uygur Müslümanlara yakın ilgi ve kardeşlik muamelesini gösteren komşumuz ve din kardeşimiz olan Pakistan hükümeti aniden 180 derece dönerek Müslüman Uygur Türkü Kardeşlerine adeta düşman kesilmiştir. Çin’in isteği ile Medreselerde öğrenim gören Uygurların oturma izinlerini iptal etmiş ve kendilerine sığınan mültecileri Çin’e iade ederek onların öldürülmelerine sebep olmuştur.
Türkistan Cumhuriyetlerini ise,1996 yılında kurduğu Şanghay İşbirliği Örgütüne üye yaparak bu kardeş ülkeleri adeta kendisinin peyki durumuna düşürmüştür.Bugün Kazakistan,Kırgizistan.Özbekistan ve Tacikistan yönetimleri kendisine sığınan Uygur Türklerini veya bu ülkelerde her hangi bir sebeple bulunan Uygurları Çin’in istemesi halinde tutuklayıp derhal Çin’e iade etmeyi sürdürmektedirler.
Türkiye Doğu Türkistan Türklerinin Tek Umut ve İlham kaynağı Ve Tek Sığınağıdır
Türkiye,tarihten beri Doğu Türkistan Türklerinin tek sığınağı,ilham ve ümit kaynağı ülke olmuştur. Coğrafi olarak Türkiye’ye çok uzak bir mesafede olmasına rağmen,manevi olarak çok yakın olmuş ve Doğu Türkistan Türkleri kendilerini Türlük aleminin merkezi Türkiye’nin gönül coğrafyasının bir uzvu ve onun çok yakın ve ayrılmaz bir parçası olarak görmüştür.
1863 yılında Doğu Türkistan’da Yakup Han Bedvelet Liderliğinde kurulan Kaşgariya(Doğu Türkistan)İslam Devleti ilk icraat olarak Osmanlı devletine fekelade bir elçi yollayarak kendilerinin Osmanlı devletine bağlı olmak istediğini bildirerek bu devlete biat etmiştir. Bugün hukuki olarak Doğu Türkistan Osmanlı devletinin bir toprak parçası olarak T.C.devletimizin de bir parçası kabul edilmektedir. Cumhuriyet Türkiyesinde de bu yakın ilişkiler devam ettirilmiştir. Çin istilasından sonra ta 1980’lı yıllara kadar bu ilişkiler kesilmiştir. Çin işgali öncesinde ülkesini terk etmek zorunda kalan Liderlerimiz Mehmet Emin Buğra ve İsa Yusuf Alptekin önderliğindeki yakalaşık 2 bin Doğu Türkistanlı mülteci Türkiye’ye iskanlı göçmen olarak kabul edilmiş ve yerleştirilmiştir.Doğu Türkistan’dan Türkiye’ye sığınmalar ve göçler daha sonraki yıllarda da devam etmiş ve halen sürmektedir.
Çin’de Mao’nun ölümünden sonra başlayan kısmı hüüriyet havasından sonra Türkiye ile ilişkiler1980’lı yıllarda yeniden kurulmuştur.Parçalanmış ailelerin birleştirilmesi,akraba ziyaretleri, öğrenim,öğretim ticaret vebenzeri amaçlarla ilişkiler yeniden kurulmuştur.Ayrıca, Doğu Türkistan’da büyük bir ulvi amaç olarak kabul edilen “Hilafet merkezi İstanbul’u ziyaret etmeden Yaplan Haccın Eksik Olacağı “ kanaati Uygur Türkü Hacıların Türkiye üzerinden hacca gitmeye yöneltmiştir.1985 ve daha sonraki yıllarda binlerce hacı adayı İstanbul’a gelmiş halkın ve devletimizin yardımları ile hacca gitmişlerdir. Ancak,daha sonraki yıllarda Çin yönetimi bu yolu da sıkı tedbirler alarak ve yasaklar koyarak İstanbul üzerinden hac yapılmasını engellemiştir. Çin bütün engelleme,yasaklamalara rağmen Uygur Türklerinin Türkiye’ye olan ilgi,sevgi ve saygısını engelleyememiş ve ümit ve ilham kaynağını asala söndürememiştir. (1.bölümün sonu.yazı devam edecek.)