Son Dakika
Mir Kamil KAŞGARLI
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ‘biz kendimizin (Çin ulusunun) Ejderhanın neslinden olduğumuza inanıyoruz ” sözleri ile herkesi hayretler içerisinde bıraktı.
ABD. Başkanı Donald Trump, 13 günlük Asya turu kapsamında Japonya ve Güney Kore’deki temaslarını tamamladıktan sonra, 8 Kasımda 3 günlük Çin ziyaretine başladı. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve eşi Pıng Liyüen, Donald ve Melania Trump çiftini, başkent Pekin’deki Tienenmin Meydanı’nda bulunan tarihi Yasak Saray’da karşıladı. Saray ziyareti esnasında Trump’ın Çin tarihi hakkındaki sorusuna cevap veren Şi büyük bir gafa da imza attı.
Donald Trump’ın ‘‘5 bin yıllık tarihi geçmişi olduğu söylenen Çin medeniyetinin dünyanın en kadim medeniyeti olduğu ileri sürülüyor bu doğrumu? Oysa ben 8 bin yıllık tarihi geçmişi olan Mısır medeniyetinin dünyanın en kadim medeniyeti olduğunu duymuştum’’ sorusuna yönelik Şi Cinping’ın verdiği skandal cevap batı medyası başta olmak üzere Çinli aydınlar tarafından da sert eleştirilere maruz kaldı.
Şi Cinping Trump’ın sorusuna ‘’Çin medeniyeti dünyanın en uzun devam eden kadım medeniyetidir. Biz Çin halkı olarak siyah saçlı, sarı tenli olma özelliğimizin varisi olmayı devam ettirmekteyiz. Biz kendimizin ejderhanın neslinden olduğumuza inanıyoruz’’ diye verdiği cevapla güya Kaş Yapayım derken Göz Çıkarttı.
ABD.ve Batıda tanınan ÇKP.rejim muhalifi Çinli aydın ve ‘’Pekin Baharı’’ dergisinin editörü Dr. Hu Ping Twitter hesabından yaptığı açıklamada ‘’Ejderhanın nesli’’ denen o söz aslında Tayvanlı bir şarkıcının şarkı sözlerinde geçen bir benzetmedir. Gerçekle hiçbir ilgisi yoktur. Her halde Şi bunu tarihi bir gerçek diye algılamış olmalı’’ dedi.
‘Tienanmen Öğrenciler Hareketi’nin[1]liderlerinden Tayvan’da yaşayan Uygur asıllı Örkeş Devlet de Twitter hesabında paylaşılan açıklamasında ‘’Ama Çin’de yaşayan Uygur halkı ejderhanın evladı olamaz’’ ifadesini kullandı.
‘’Pekin Baharı’’ dergisinin editörü Hu Ping konu hakkında Hür Asya Radyosuna verdiği demeçte şunları kayıt etti:
‘’Ejderhanın nesli denen o sözün gerçekle ve ilimle hiç bir alakası yoktur. Şİ kendisinin ne dediğinin de farkında olmadan, tarih bilgisinin sıfır olduğunu göstermiş oldu. Aslında bu sözü 1980’lerde Tayvanlı bir şarkıcı kendi şarkısında ilk defa kullanmıştı. O şarkıcı de bu sözü kafiye için kendisinin uydurduğunu kabul etmişti. Hal böyleyken Şİ Cinping’in kullandığı bu safsatayı nasıl anlamalıyız? Çin halkı nasıl olur da ejderhanın nesli olsun? O zaman Çin’de yaşayan değer milletler ve topluluklar ne olacak? Uygurları bile ejderhanın evladı diyebilir miyiz? Üstelik Tarihe bakacak olursak, eski Çin’de ‘’Ejderhanın nesli ya da evladı’’ denen söz sadece zalim kral ailesinin fertleri için kullanılıyordu. Normal vatandaşların kullanması yasak olup, kim kullanırsa kellesi gidiyordu. Bugün Şi Cinping’ın bu sözü kullanması çok gülünç ve çok büyük bir skandal oldu’’
Washington Post gazetesi yayınladığı haberinde, Şİ Cinping’in Çin tarihi hakkındaki sözlerini çok incelikle seçerek kullandığını ve semboller aracılığı ile eski Çin kültürüne sahip çıkıyor algısı yaratarak, radikal Han milliyetçiliğini körükleyerek harlatma amacı taşıdığını ileri sürdü.
Çinli aydın Huping de Şi’nin sözlerini büyük Hen milliyetçiliğini körükleme girişimi olarak nitelendirdi.
‘Ben onun sözünün çok yanlış olduğunu düşünüyorum. Eğer Han ulusu ejderhanın nesli ise, kendini ejderha ile ilişkilendirmeyen diğer milletler ne olacak? Burada apaçık bir ayrımcılık söz konusu. Siyah saçlı ve sarı tenli olmayanlar Çin’den ayrılması mı gerekiyor? Halefi olduğu Mao’un döneminde böyle safsatalar yoktu. Çin etnik ayrımcılığı de yoktu. Sadece ideolojik sınıflandırma söz konusuydu. Mao’un Ölümünden sonra Çin Komünist Partisi (ÇKP) kendi varlığını koruyabilmek için Han milliyetçiliğine sarılmak zorunda kaldı. Ama ÇKP’nın ortaya çıkardığı bu milliyetçilik radikal Han ırkçılığından başka bir şey değildi. Mesela, Uygurları ve diğer azınlıkları ‘’Ejderhanın nesli’’ ya da ‘’Yen Huan evladı’’ veya ‘’Ru Hanedanlığının nesli’’ dememiz mümkün değildir. Bu tür kışkırtmalar Uygurlar gibi azınlık milletleri ötekileştirmektedir. Böylesi ötekileştirici sözlerin kullanılması 2012 yılındaki ÇKP.Merkezi Siyası istişare Komitesinin kararı ile yasaklanmıştı. Şimdi bakıyoruz ki, Şi Cinping radikal Han ırkçılık görüşünü ileri sürmektedir’’ değerlendirmesinde bulundu.
Uygur Siyasi Analizci Dr. İlşat Hasan konu hakkındaki değerlendirmesinde şöyle konuştu ; ” Bu ve benzer rezmi ifadeler,Çin hükümetinin günümüzde Çir ırkından olmayan diğer Milletlerin milli varlığını kabullenmek yerine, onları kendi içinde eriterek yok etme politikası izlemekte olduğunun açık ve net ifadezsidir.”dedi.
Amerika Uygur Derneğu Başkanı ve Siyaset bilimci ve anlizci Dr. İlşat Hasan sözölerini şöyle sürdürdü ; ‘’Şuan Doğu Türkistan’da evlerden seccadeler, Kur’ani Kerem ve dini kitaplar ile islam dinini çağırıştıran her türlü objeler ve diğer İslami materyaller evlerden zorla toplanarak meydanlarda yakılıyor. Okullarda Uygur, Kazak,Kırgiz ve diğer Müslüman Türk ırkından ve diğer Çinli olmayan Ulusların çocuklarına Çin dili zorla öğretiliyor ve çocuklara Çin kültürü zorla dayatılıyor. Çin hükümetin şuan Doğu Türkistan’da uygulamakta olduğu misli görülmemiş tarzdaki asimilasyon ve zulümlerin ardında işte bu ötekileştirici radikal Çin ırkçılığı anlayışı yatmaktadır’ diye konuştu. [2]
Bana kalırsa, Şi Cinping’ın kendisinin geçmiş ecdatlarına yönelik bu tarihi keşfi, Nuh Tufanından sonraki insan neslini Hz. Nuh’un oğullarına bağlayarak sınıflandıran ama Han Çinlilerin atasını ise bir türlü bulamayan, yanı Han Çinlilerin Hz. Nuh’un hangi oğlundan olduğunu belirleyemeyen tarihçilerin işini kolaylaştırmıştır, Böylece Çinlilerin atası de Ejderha olarak ortaya çıkmış ve ‘’Çinlilerin Yecüc – Mecüc neslinden geldiği ’’ görüşü böylece ret edilmiş olmaktadır.
Çin Devlet Başkanı Şi’nin ifadesi ile mitolojinin en vahşi, önüne çıkan her şeyi canlı yutan, her yere ateşler saçan korkunç yaratık Ejderhayı ata olarak kabul edince, bende ‘Yoksa şimdi Yecüc – Mecüc Çinlilerin anası mı oldu?’ Diye sormadan geçemiyorum.
Birde, gökte uçan uçaktan, denizde yüzen gemilerden ve karadaki toplu ulaşım araçlarından başka her şeyi yiyen Çinlilerin hayvanlara ve özellikle işgali altındaki Doğu Türkistanlılara yaptığı akıl almaz işkenceleri ile ilgili ” Yav nedir bunlar? İnsan evladı böyle şeyleri nasıl yer? Nasıl böyle acımasız,vahşi ve insanlık dışı işkenceler uygular? Acaba Çinliler insan değil mi yoksa?’ Diye soranların de merakı böylece giderilmiş oldu.
Asıl konuya gelirsek ; Çin Devlet Başkanı Şi Cinping şayet karşı konulmaz gücünün ve Çin’in ileri yönelik işgalci, saldırgan, genişlemeci misyonunun simgesi olarak ejderhanı ata edinmiş olabilir. ABD ve Batıya ‘bizden korkun’ mesajını vermek istemiş ve onları da biraz korkutmuş olabilir. Oysa Dünyada Ejderha diye bir hayvan türünün hiç olmadığını ve sadece mitolojide ismi geçtiğini Çinliler gayet iyi biliyorlar. Ama yinede kendi elleriyle yaptıkları putlara tanrı diye kendileri taptığı gibi, Ejderhanın de resimlerini hayal ettikleri tarzda çizerek, kendilerini korkutmaya çalışması yetmediği gibi 21. Asrın dünyasına da tehdit aracı olarak kullanmaya çalışması tam bir akıl tutulmasından başka bir şey değildir. Ama bu Doğu Türkistanlılar için geçerli değildir. Zira Uygur Türkleri ejderhadan hiç korkmaz. Çünkü Uygur Türkleri eskiden beri çocuklarına ejderhanın masallarını anlata anlata onun söylendiği gibi yok edilmesinin zor olmadığını, tam eksine basit bir yöntemle köy çocuklarının dahi kolayca param parça edebileceği,doyumsuz ve açgözlü bur hayvan olduğunu öğrenmiştir.
Küçükken atalarımızın anlattığı masallara göre; Ejderha çok vahşi, acıma hissi olmayan, önüne gelen her şeyi yakıp yıkan, insanları canlı canlı yutmaktan çok hoşlanan bir yaratıktır. Ancak köyünü korumak isteyen kahraman çocuk onu param parça etmenin yöntemini bulmuştur. Çocuk ejderha gelince çifte kılıcını arkaya saklayıp, ejderhanın önüne dikilerek, canlı yutmasını bekliyor. Ejderha çocuğu yutarak tam boğazından geçirirken çocuk de çifte kılıcını çapraz şekilde açıyor ve böylece ejderha oracıkta parçalanıp ölüyor.
Atalarımızdan duyduğumuz bir diğer ejderha masalında ise; köyü işgal edip, her gün bilmem kaç yüz koyun, deve ve inek haraç ödemeye insanları zorlayan vahşi ejderhayı yok etmek isteyen fedakâr bir çocuk, ejderhanın ölümsüz olduğunu, hiçbir silah ona işlemediğini öğrenince çok üzülür ve bir zaafını mutlaka bulabileceğine inanır. Günler ve aylarca sabır ve azimle ejderhayı takip eden Uygur çocuk, Ejderhanın her haftada bir kez Taklamakan çölüne doğru uçtuğunu fark eder. Çocuk ejderhanın gittiği yönde bir hafta önceden gelip yerleşir ve beklemeye başlar. Uygur Türkü Çocuk ejderhanın ölümsüzlüğünün sırrını öğrenir.Onun parlayan yumurta gibi canını Teklemakan çölünde ‘Toğrak’ denilen bir ağaçın altında gizlediğini keşif eder. Bir sonraki hafta ejderha Toğrak ağacını altından canını çıkarıp emin olduktan sonra köylere talan etmeyi gittiğinde, çocuk da ejderhanın gizlediği küçücük yumurta gibi canını çıkarıp ayakları altında ezer, böylece o korkunç ejderha yarı yolda yok olup gider ve köylüler ejderhanın zulmünden kurtulmuş olurlar.
Aslında bu masallarla feraset ve basiret sahibi Atalarımız tam bugünü anlatmış ve bizleri bugüne hazırlamıştır. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’ın ‘ejderhanın nesli’ olma özelliği ve yarattığı atmosfere bu masallar ışığında bakacak olursak, evet, şuan Ejderha Doğu Türkistan’ı yutmuş ve tam boğazından geçirmenin telaşı içerisindedir. Bize düşen ise, çifte kılıcımızı çapraz şekilde açmak ve bütün dünyayı korkutan bu ejderhayı param parça etmektir. Şayet ejderha canını başka yerde gizleyip ölümsüzleşmiş ise, hemen Taklamekan Çölündeki Toğrak ağacı altından onun canını bulmak ve oracıkta ezmektir.
Bu arada şunu da hatırlatmadan geçmeyelim, dünyanın 2. Büyük çölü olan Taklamakan’ da Çin’in en büyük nükleer tesisleri bulunmaktadır.
Çin’in ‘Bir kuşak Bir yol’ projesi de tam ejderhanın her yere uzayabilen ve onun asla doymayan karnına bezemektedir ve Doğu Türkistan bu yolun tam boğazında durmaktadır.
Sonu mutluluklarla biten masallarla geleceği anlatmakla kalmayıp, bekleyen tehlikeye karşı konulmasının yollarını de öğreten o asıl Uygur Türkü, gerçek ferasetli ve Mümin ataların evladları olan biz Uygurlara…
Şükürler olsun, bizleri ‘ejderha’ denen o vahşi yaratığın değil, kainatın en şerefli saygın varlığı olan İnsanın ve ilk Peygamber olan Hz. Adamın evladı olarak yaratan yegane Allah’ımıza….
Kaynak: Haber Ajanda dergisi (http://cdn.haberajanda.com.tr/contents/files/dergiler/sayi133/index.html76 )
Etiketler: Çin » Din » Dünya » Edebiyat » Genel » Görüş Yorum » kÖŞE YAZARLARI » Makale Analiz » Röportajlar » SiyasetBENZER HABERLER