logo

trugen jacn

BİLİM KİSVESİ ALTINDA YAPILAN İHANETLER

Özbek Şairi: Rauf Parfi” adlı Konferans Düzenlendi

Prof.Dr.Hikmek KORAŞ( Niğde Ö.Halisdemin Ün.Öğretim Üyesi)

Adına Türkoloji dediğimiz bilim dalının tarihini kısaca hatırlayalım.

Önce oryantalizmin içinde değerlendirilirken sonra bu enstitülerin bir şubesi oldu, daha sonra adıyla enstitüler kuruldu. Adının hangi dilden hangi kurala göre oluşturulduğu bile belli değil. Yani batılıların farklı dillerdeki telaffuz ve ekleri alarak oluşturduğu bir bilim dalı.

Bu bilim dalının teşekkülü ile Türkün kaderi kararmaya, güneşi sönmeye başladı. Bu bilim dalını geliştiren ülkeler ise gittikçe semirdi, genişledi, yayıldı.

Türkler ise sahibi olduğu coğrafyada köle oldu. Toprakları istila edildi, bütün değerleri yağmalandı, kızları cariye, erkekleri köle oldu. Kanları oluk oluk aktı, kemikleri dağ gibi yığıldı.Türkler ise kendi adları ile anılan bu bilim dalının bütün dünyadaki üniversitelerde kürsüsünün olmasından övünerek bahsetti, bununla gurur duydu.

Halbuki bu kürsülerde görev yapanların çoğu din görevlisi, istihbarat elemanı veya Türk düşmanı idi.Hepsi de Türk’e ait ne varsa yağmaladılar, talan ettiler; doğruları yanlış, yanlışları doğru yaparak anlattılar. Kendilerinin hayal bile edemedikleri bir medeniyeti göçebe ve çadır medeniyeti diye çingenelerle eş tuttular, vahşi dediler, barbar dediler, yobaz dediler.

Buna içimizdeki insanların bazıları da inandı. Hatta içimizden bazılarını, zaaflarını kullanarak satın aldılar. Kendi söyleyeceklerini ona söyletmeye, kendi yapacaklarını ona yaptırmaya başladılar.

Ruslar bu işi Almanlardan öğrenmişti, hocaları Almandı, üniversitelerini, kürsülerini kuran, bu konudaki elemanlarını yetiştiren Almanlardı.

Bu kez Ruslar da Çinlileri yetiştirdi. 1926 yılında Çin hükumeti askeri ve politik sistemler konusunda politikalarını geliştirmek için devlet başkanı Sun Yat Sen, General Çang Kay Şek’i Moskova’ya gönderdi. Mao’nun ihtilalinden sonra da milletler politikasını uygulamak, özellikle Uygur Türklüğünü yok etmek üzere Sovyetlerden, yani Stalin’den adam istediler. Bu günkü Uygurca Sovyetlerden gelen o adamların gösterdiği politikalarla şekillendi.

Fakat işin acı olan tarafı temel eğitimini kendi ülkemizde almış kendi ülkemizde yetişen insanların bu misyonerlere duyduğu peygamberi saygı ve itaat idi. Çoğu onları sanki tanrı gibi görüyordu. Onların ihanet öğretileri bilimsel kisve altında üniversitelerimizde kendi çocuklarımızın beynini yıkadı. Bunlardan yurt dışına gidip orada yetişmiş olanlar sistemin işleyişi gereği tepelerde, ya da bürokrasinin kilit noktalarında görevlendirildi.

Doğu Türkistanlı Öğrencinin Anlattıkları

Doğu Türkistan’dan gelen ve danışmanı olduğum bir öğrenci şöyle bir hadise anlattı. Öğrencim lisan öğrencisi iken Türkiye’den bir profesör Pekin’e geliyor; Uygur Dili ve Edebiyatı Bölümünde okuyan öğrenciler Türkiye’den gelen birisini görmek, konuşmak, onun elini tutup tokalaşmak için can atarlar. Herkes onu dinlemek için programa katılır. Ancak bu kişi lafın arasında Çin’deki Türklerin hepsinin terörist olduğunu, Türkiye’deki PKK ile aynı olduğunu, onun için rahat durmalarını, Çince öğrenmelerini, Çine itaat etmelerini söyler.

Bu günlerde Türkiye’de bir profesör çıkıp bütün dillerin okullarda okutulması gerektiğini söylüyor. Bunu söyleyen kişi resmi dilin, devlet dilinin ne demek olduğunu çok iyi bilen birisi; kendisinin metot öğrendiği ülkelerde 72 millet var ama sadece bir tane dil okullarda okutulur, devlet katındaki resmi dildir. Bütün bunları bildiği için, müttefikimiz olan ülkelerin doğrudan yapamayıp yetiştirdikleri teröristler vasıtasıyla söylem haline getirdikleri terör örgütlerinin söylemlerini, sloganlarını bilim adamı kisvesi ile söyler.

Çarlık Rusyası da bir zamanlar bütün misyonerlere, papazlara Türkolog unvanı vererek bilim kisvesi altında bütün Müslüman Türkleri Hıristiyanlaştırarak Ruslaştırmaya, yok etmeye çalışmıştı. Bu uygulamayı Sovyetler Birliği kendi katillerine bilim adamı payesi vererek devam ettirdi, hatta Türk olmayanları bile işine gelmeyen şeyler söylediği ve yazdığı için pantürkizmle suçlayıp kurşuna dizdi.

Şimdi bakıyorum da aynı düşmanlar içimizde var. Aynı metotla çalışıyorlar, aynı dille konuşuyorlar.Bu sözde bilim adamları ekmeklerini yedikleri ülke ve millete ihanet ediyor fakat önünde diz çöktükleri hocalarına asla.

Tam bir mankurtluk, tam bir kölelik, kayıtsız itaat.Merak ediyorum, bunların hocaları bunlara ne veriyor da bu kadar itaat ediyorlar, kendi milletine bile ihanette hiçbir tereddüt yaşamıyorlar.

Kaynak : Sayın Hocamızın kişisel Sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşım

Share
444 Kez Görüntülendi.