ALMANYA DIŞİŞLERİ BAKANI MASS : BM. ÇİN’İN TOPLAMA KAMPLARINI YERİNDE İNCELEMELİ

Federal Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas BM.Teşkilatının Çin’in Uygur (Sincan ) bir soruşturması Heyetii göndermesi çağrısında bulundu. Bir gazeteci gurubu daha önce bölgeye gitmiş ve milyonlarca Müslüman azınlığın Çin’in “yeniden eğitim kampları” adını verdiği Çin tipi Toplama kamplarında tutulduklarını belgelendirdiğini açıkladı.

aLMANYA dIŞİŞLERİ bAKANI mAAS RESİMLERİ ile ilgili görsel sonucu

UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (UYHAM)

Eger yüzbinlerce insan toplama kamplarında zorla tutuluyorsa dünya bunu görmezden gelemez
Almanya Dışişleri Bakanı Heeiko Mass Çin’in Xinjiang -Doğu Türkistan-eyaletindeki yıkıcı insan hakları ihlalleri durumuyla ilgili uluslararası basında çıkan haberler i değerlendirerek şöyle konuştu ; “Yüz binlerce Uygur gerçekten kamplarda tutuluyorsa, bu duruma uluslararası topluluk gözlerini kapatamaz. Şimdi şeffaflığa ihtiyaç var ve her şeyden önce bölgeye bağımsız erişim sağlanmalıdır.” dedi,

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet. “İnsan hakları pazarlık konusu Asla Yapılama

Alman Sosyal Demokrat Partili (SPD) bir politikacı olan Michelle Bachelet İnsan haklarının evrensel ve ortak bir insanlık değeri olduğunu belirterek “İnsan hakları çıkarlara ve ülke menfaatlarına kurban edilemez ve pazarlık konusu da asla yapılamaz” dedi.

Delius : Soykırım yapan Çinli Yöneticilere Yaptırım uygulanmalı

Öte yandan Tehdit Edilen Halklar Derneği’nin yöneticisi Ulrich Delius, Uygurlara karşı soykırım Uygulayan Çin yönetiminin sorumlularına karşı AB çapında seyahat ve mali yaptırım çağrısında bulundu. Özellikle, bölgedeki eski soykırım cinayetlerinin sorumlularından Bölgesel Yönetim güvenlik şefi Zhu Heilun, halefi Wang Junzheng ve Xinjiang’dan sorumlu CKP sekreteri Chen Quanguo’ye yaptırım uygulanması gerektiğini belirtti.
Ulrich Delius DW (Almanaya’nın Sesi) radyosu ile yaptığı röportajında AB’nin Çin’in Uygur bölgesindeki soykırımlarına yönelik tutumunudan eksik ve yeterince etkili olmadığından şikayetçi olduğunu ve Avrupa Birliği’nde bu konuda bile fikir birliği havasının çok zayıf olduğunu ve duyarlılığın de günden güne azalmakta olduğunu açıkladı.

Münih merkezli Uygur Dünya Kongresi, federal hükümeti harekete geçmeye çağırdı. Başkan Yardımcısı Asgar Can, WDR radyosunda, Çin’de bir milletin yeniden eğitilmesi adı altında yok edildiğini söyledi. “Batılı ülkeler, her şeyden önce Almanya, gerçekten bir örnek oluşturmak zorundalar ve sadece bunu kabul etmiyorlar.”

Müslümanların yaşadığı Sincan eyaleti polis devleti olarak kabul ediliyor.Bölgede yaşayan Müslüman azınlıklara karşı Sistematik baskı ve zulüm uygulandığı biliniyor.

Çin, Uygur sorununu “iç içi ” olduğunu iddia ve uluslararası baskıyı de reddediyor.

Ülkenin kuzeybatısındaki Sincan eyaleti, karakteristik bir Müslüman bölgesidir ve çoğunluğu Uygur etnik grubunu oluşturan diğer Müslüman Türklerin yaşadığı bir bölgedir. Yıllardan beri uluslara arası medya ve insan hakları aktivistlerinin raporları, bölge’de Çin’in Yeniden Eğitim Merkezleri adını verdiği ve inşa ettiği yüzlerce toplama kamplarında bir milyona kadar azınlık halkın kendi iradeleri dışında ve zorla ne tutulduğunu belirtiyorlar. Çin Komünist Partisi (CP) ‘nin bölgedeki sadık destekçileri ve işgal yetkilileri Müslüman azınlıkların dinlerini ve kendi geleneklerini terk ederek Han-Çin kültürünü kabul etmeelerini istiyor ve bu kamplarda zorla dönüştürmek istiyorlar.

Uluslararası gazeteci konsorsiyumu ICIJ tarafından yapılan bir araştırmada, şu anda bu tür kampların varlığının Çin liderlik Aygıtından(ÇKP Üst Yönetiminin) sızdırılan gizli belgeler ile kanıtlandığını açıkladı. Bu uygulamaların ilk kanıtı bu kampların Ziyaret eden medya mensupları tarafından ortaya konmuş bulunuyor. Uygur bölgesinde yaşayan Müslüman azınlıkların tamamı Çin işgal güçlerinin fiziki güvenlik uygulamaları ,güvenlik kameraları ve yüz tanıma aygıtları ile sürekli gözetim altında tutuluyor. Bu durum ise Çin’in bölgedeki yönetiminin açık ve net şekilde bir ” Polis devleti” olduğunu gösteriyor.

Kaynaklar : ehl / fab (dpa, epd, DW) TÜrkçe tercüme için Sayın Sami Erkurt’a teşekkürler)