HRW: “Çin, Uygurların sınırlı ziyaretlerine izin vererek Sincan’ın normalleştiğini göstermeye çalışıyor”
İnsan Hakları İzleme Örgütü, 3 Şubat’ta Çin hükümetinin Uygurlara yönelik seyahat kısıtlamaları hakkında bir rapor yayınladı ve Uygurların yurtdışına seyahat etmelerine veya yurtdışındaki memleketlerini ziyaret etmelerine izin vererek, Uygur bölgesindeki durumun kamuoyunda “normal” olduğu imajını yaratmaya çalıştığını belirtti.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, 3 Şubat’ta Çin hükümetinin Uygurlara yönelik seyahat kısıtlamaları hakkında bir rapor yayınladı. Raporda, hükümetin Uygurların yurtdışına seyahat etmelerine veya yurtdışındaki Uygurların memleketlerini ziyaret etmelerine izin vererek, Uygur kırsalında “normallik” imajı yaratmaya çalıştığı belirtildi.
Çin hükümeti, 2017 yılında başlayan toplu gözaltıların ardından bölgedeki tüm Uygurların pasaportlarına el koyarken ve toplu gözaltılar sırasında yurt dışında bağlantıları bulunan Uygurları gözaltına alırken, son dönemde bazı Uygurların katı kısıtlamalar altında yurt dışına seyahat etmelerine veya yurt dışında bulunan bazı Uygurların çeşitli koşullar altında Uygur köylerini ziyaret etmelerine izin vermeye başlamıştır. Raporda, Çin hükümetinin seyahat kısıtlamalarının bazı Uygurların yurtdışına seyahat etmesine, bazı Uygurların ise yıllardır haber alamadıkları aileleriyle bir araya gelmek için Uygur anavatanlarına dönmelerine olanak sağladığı belirtilirken, “Çin hükümetinin Sincan’da ve yurtdışında yaşayan Uygurları bastırmak için seyahat kısıtlamalarını kullanmaya devam ettiği” ifade edildi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü için raporu hazırlayan Çin araştırmacısı Yalkun Uluyol, Çin’in Uygurlara yönelik seyahat kontrollerinin, sınır ötesi baskının bir göstergesi olduğunu vurguluyor. Yalgun Uluyol, 3 Şubat’ta gerçekleştirdiğimiz özel röportajda Çin hükümetinin bununla iki amaca ulaşmaya çalıştığını belirtmişti. Yalgun Uluyol, “Bu durum, öncelikle Çin hükümetinin bölgede işlenen insanlığa karşı suçları örtbas etme, hatta meşrulaştırma niyetini gösteriyor” diyor. Yalgun Uluyol, Çin’in diasporadaki Uygurları daha da bölmek ve aralarında “güvensizlik” yaratmak için seyahat kontrollerini kullandığını ileri sürüyor. Yalgun Uluyol, Çin hükümetinin “sürgündeki Uygurlar arasında güvensizlik duygusu yarattığını” söylüyor.

“Çin: Uygur Seyahatlerine Ciddi Kısıtlamalar” başlıklı raporda, raporun hazırlanması sırasında Çin dışında yaşayan 23 Uygur ile görüşüldüğü ve ayrıca ilgili Çin hükümet belgelerinin incelendiği belirtiliyor. Raporda, bazı Uygurların Sincan’a girişine izin verilse de, sıkı bir taramadan geçirildikleri, Çin’in yurtdışındaki diplomatik misyonlarının süreci tamamlamasının altı ayı bulabildiği, Çin’e girmek için vize gerektirmeyen ülkelerin vatandaşı olan bazı Uygurların ise ailelerinin yaşadığı “mahalle komitesi” ve polis karakolundan izin almaları gerektiği belirtiliyor.
Raporda, Çin hükümetinin siyasi olarak tarafsız olmasına rağmen, çocuklarını yurt dışında Uygur anadilinde eğitim veren okullara yazdıran veya Uygur aktivistlerin katıldığı düğün ve cenaze törenlerine katılan Uygurlara vize başvurusunda bulunmadığı belirtiliyor. Raporda, yurtdışına seyahat etmek isteyen Uygurlara yönelik sıkı kurallar ve koşullar getirileceği, yurt dışı seyahat planları, yurt dışındaki aile üyelerinden davet, kişisel bilgiler, adresler, çalışma durumu ve diğer belgelerin yanı sıra bir “kefil” sağlamaları gerekeceği, yurt dışındaki faaliyetleri, kalış süreleri vb. konularda sıkı düzenlemeler getirileceği belirtiliyor.
Raporda, yetkililerin, yurt dışına seyahat eden Uygurların aile üyelerini, geri dönüşlerini sağlamak amacıyla “ciddi şekilde” gözaltına aldığı belirtiliyor. Bunu ihlal edenler, “kefilleri” veya “aile fertleri” ceza riskiyle karşı karşıya kalacak.
Ancak İnsan Hakları Örgütü’nün Çin Direktör Yardımcısı Maya Wang, raporun Çin hükümetinin Uygur bölgesine ilişkin anlatıyı ne ölçüde kontrol etmeye çalıştığını ortaya koyduğunu vurguladı.
Maya Wang, 3 Şubat’ta verdiği özel röportajda, “Sanırım bu rapor, Çin hükümetinin 2017’de dünyanın dikkatinin bu bölgeye yönelmesinden bu yana Uygur bölgesi hakkındaki anlatıyı ne kadar kontrol etmeye çalıştığını gösteriyor” dedi. Maya Wang, bunun aynı zamanda, çoklu krizlerle karşı karşıya olan günümüz dünyasında, Çin’in “Sincan durumu”na ilişkin açıklamalarına itiraz etmenin giderek zorlaştığını gösterdiğini söyledi. Maya Wang, Uygurlar hakkında mevcut bilginin sınırlı olmasının, Çin’in Uygur bölgesindeki eylemlerine karşı çıkan çeşitli faktörlerin ele alınmasında bir boşluk yarattığını söyledi. Maya Wang, “Bu durum, Çin hükümetinin bu konudaki anlatıyı sansürlemesine, tekeline almasına ve çarpıtmasına olanak tanıyor ve böylece Sincan bölgesinde yaptıklarına yönelik her türlü muhalefeti etkili bir şekilde ortadan kaldırıyor” diyor. Maya Wang’a göre Çin hükümeti, Uygur bölgesinde “insanlığa karşı suçlar” işlemekte son derece başarılıyken, eylemlerini örtbas ediyor.
Maya Wang, “Çin hükümeti bir yandan insanlığa karşı suçlar da dahil olmak üzere ciddi insan hakları ihlalleri işliyor, diğer yandan da bu konudaki tüm eleştirileri etkisiz hale getirip normalleştirmek için yoğun çaba harcıyor” dedi. “Sincan’a yönelik politikalarına ve dünyanın tepkisine ilişkin tutumuna bakarsanız, sorumluluktan kaçınmada oldukça başarılı olduğunu söyleyebilirim.”
Ancak araştırmacı Yalgun Uluyol, raporun Çin hükümetinin Uygurlara yönelik muamelesini örtbas etme veya meşrulaştırma amaçlı son dönem politikalarının bir başlangıç noktası olduğunu belirtiyor. Yalgun Uluyol’a göre bu politikaların etkisi altında yaşanan Uygur göçü ve göçü herkes için bir soruyu gündeme getiriyor. Yalgun Uluyol, raporun “bu sorulara cevap bulmak amacıyla hazırlandığını” belirtti. Raporda, Çin hükümetinin, iş amaçlı yurtdışına seyahat etmek isteyen Uygurların Kazakistan gibi ülkelere gitmesine izin verirken, Türkiye gibi Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu “kırılgan ülkelere” seyahat etmelerini kısıtladığı belirtiliyor. Raporda ayrıca yurtdışındaki Çin diplomatik misyonlarının diasporadaki bazı Uygurları Xinjiang Birleşik Cephesi tarafından organize edilen “Xinjiang Turizm Projeleri”ne katılmaya davet ettiği belirtiliyor. Bu projeye katılan Uygurların Uygur köylerinde Çin kimlik kartlarını, pasaportlarını ve adreslerini vermeleri gerekiyor ancak listeleri yerel polis karakoluna, kamu güvenliği bürosuna, terörle mücadele departmanına ve Uygur köylerindeki toplum komitesine gönderiliyor ve yalnızca onaylanan kişiler bu projeye katılabiliyor.
Raporda, “Çin hükümeti, bu tür kontrollü ziyaretler ve seyahatler yoluyla diasporadaki Uygurları kontrol etmeye devam ediyor” denildi. Bunlardan bir kısmı ya bu durumun farkında değil ya da Uygur faaliyetlerinden kaçınıyor. “Aileleriyle yeniden bağ kurmak veya bölgeyi ziyaret etmek için bile olsa Uygur kültürel faaliyetlerine katılmaktan çekiniyorlar.”