Raporda, polis protokolünde yer alan, kampların tüm bölgelerinde silahlı memurların, gözetleme kulelerinde makineli tüfeklerin ve keskin nişancı tüfeklerinin konumlandırılması bilgisinin, kaçmaya çalışanlar için “vur-öldür” politikasının varlığını açıkladığına işaret ediliyor.
ÇİN’İN SİSTEMATİK HAK İHLALLERİ. Türkiye’nin de yer aldığı BM üyesi 43 ülke, 21 Ekim 2021’de New York’ta düzenlenen BM İnsan Hakları Komitesi Toplantısı’nda yaptıkları ortak açıklamada, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde 1 milyondan fazla kişinin “yeniden eğitim merkezi” adı verilen siyasi kamplarda alıkonulduğundan, işkence, kötü muamele, insanlık dışı ve aşağılayıcı cezalandırma, zorla kısırlaştırma, cinsel şiddet ve çocukları ailelerinden ayırma gibi yaygın ve sistematik insan hakları ihlallerine maruz kalmasından duydukları endişeyi dile getirmişti.Açıklamada, bölgede din ve inanç özgürlüğü ile seyahat, toplantı ve ifade özgürlükleri üzerinde kısıtlamalar bulunduğu ve yaygın kullanılan elektronik izleme teknolojilerinin orantısız şekilde Uygurları ve diğer azınlık mensuplarını hedef aldığı belirtilmişti.Pekin yönetiminin hukukun üstünlüğü ilkesine ve insan haklarını koruma konusundaki ulusal ve uluslararası yükümlülüklerine uyması gerektiği vurgulanan açıklamada, “Çin’e, BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri ve ofisi de dahil bağımsız gözlemcilere Sincan’a hızlı, anlamlı ve serbest erişim sağlama çağrısı yapıyoruz.” ifadeleri yer almıştı.Çin, Sincan’da kaç kamp bulunduğuna, buralarda kaç kişinin olduğuna ve söz konusu kişilerden ne kadarının sosyal hayata döndüğüne ilişkin bilgi vermezken kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin vermişti.
ZORLA ÇALIŞTIRMA. Öte yandan çok sayıda Uygur Türkü’nün bölgedeki fabrikalarda zorla çalıştırıldığı iddia edilmiş, Sincan’daki bazı işletmeler, zorla çalıştırma yoluyla üretim yapıldığına dair iddiaların hedefi olmuştu.ABD Kongresi, Aralık 2021’de Çin’in Uygur Özerk Bölgesi’nde Uygur Türkleri ile diğer etnik ve dinî azınlıkların zorla çalıştırılması yoluyla ürettiği malların ABD’ye ithalatının yasaklanmasını öngören yasayı kabul etmişti. Washington yönetimi, iddialara konu olan işletmelere ve onlarla çalışan şirketlere yaptırım kararları almıştı.Pekin yönetiminin sözcüleri ise zorla çalıştırma iddialarını da “Çin-karşıtı güçler tarafından uydurulmuş yalanlar” olarak nitelemiş; ülkedeki insan hakları durumunun gerçeğe aykırı olarak karalanmaya çalışıldığını savunmuştu. Çin’in Uygur Türklerine yönelik zulmü artarak devam ediyor. Çin hükümeti, Müslüman nüfusu azaltmak için Uygur Türklerine yönelik doğum kontrolü baskısını genişletiyor. AP haber ajansının bir araştırmasına göre, Pekin yönetimi Uygur Türkleri ve diğer azınlıkların doğum oranlarını düşürmek için sert tedbirler alıyor. Araştırmada, daha önce de gündeme gelen doğum kontrolü baskısının şuanda daha yaygın ve sistematik olduğu belirtiliyor.
BEŞ YILDIR DEVAM EDİYORResmi belgelere, hükümet istatistiklerine, eski tutukluların ve eski bir gözaltı kampı eğitmeninin açıklamalarına dayandırılan araştırmaya göre uzmanlar, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde (Doğu Türkistan) son 5 yıldır devam eden doğum kontrolü baskısını “demografik soykırım” olarak adlandırıyor. Buna göre Çin hükümeti, azınlık kadınları düzenli olarak hamilelik kontrollerine tabi tutuyor ve yüz binlercesini gebeliği önleyici haplar kullanmaya ya da diğer yöntemleri uygulamaya zorluyor.. Araştırmada, nüfus kontrolüne uymayanların ise kitlesel gözaltı kampına gönderilmekle tehdit edildiği ifade ediliyor.
YÜZDE 60 DÜŞTÜÜlke genelinde gebelik önleyici uygulamalarda büyük düşüş yaşanırken, Sincan’da keskin bir artış meydana geldi. Hükümet verilerine göre Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Hotan ve Kaşgar kentlerinde, 2015 ve 2018 yılları arasında doğum oranlarında yüzde 60’tan fazla düşüş yaşandı. Sincan bölgesi genelinde de doğum oranları düşmeye devam ediyor. Geçtiğimiz yıl Sincan’da doğum oranlarında yaklaşık yüzde 24 düşüş yaşanırken, ülke genelinde bu oran yalnızca yüzde 4.2 olarak kayıtlara geçti. ABD Dışişleri Bakanlığının raporuna göre, Doğu Türkistan genelindeki toplama kamplarında Uygur, Kazak, Kırgız ve diğer Türk azınlıklara mensup 3 milyon civarında Müslüman bulunuyor. Uygur Türklerine zulmünden dolayı uluslararası toplumun tepki gösterdiği Çin hükümeti, toplama kamplarını “aşırılıkçılığı” ortadan kaldıran ve insanlara yeni beceriler kazandıran “Mesleki eğitim kampı olarak” adlandırıp tüm suçlamaları reddediyor.
Çin’de Zulüm Gören Uygur Türkleri ne Nasıl Onlara Yardım Edebiliriz?
- yüzyılda hâlâ ırkçılıkla karşı karşıyayız. İnsanlar dinleri, ten renkleri ve kıyafetleri nedeniyle ölüyor, işkence görüyor veya dışlanıyor. Ve bu zulümlerden bazıları insanların dikkatini çekiyor ve gündem oluyor, bazıları ise ya hiç duyulmuyor ya da göz ardı ediliyor.
Göz ardı edilen, duyulmayan zulümlere bir örnek; Uygur Türkleri.
1) Uygur Türkleri kimlerdir?Uygurlar veya Uygur Türkleri, Orta ile Doğu Asya’dan kaynaklanan ve kültürel olarak bu bölgelerle bağlı bir Türk azınlık etnik grubudur. Uygurlar Çin’in resmî olarak tanıdığı 55 etnik azınlıktan biridir. Çin’in kuzeybatısındaki Sincan Uygur Özerk Bölgesi, Uygurların memleketi olarak tanınır.Uygur Türkleri tarih boyunca Çinlilerle yaşadılar ve sadece iki kez bağımsızlıkları ilan edildi. Biri 1933–34’te “Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti”, diğeri ise 1944–49 yılları arasında Sovyetler Birliği’nin desteğiyle kurulan “Doğu Türkistan Cumhuriyeti” adı altındaydı ve her ikisi de Çin Cumhuriyeti’nin işgaliyle sona erdi.
2) Çin hükümeti Uygurlara neden ve nasıl zulmediyor?
Uygurların zulüm görmelerinin sebebi anadillerini konuşmak ve dini ritüellerini yaşadıkları yerde yerine getirmek istemeleridir.Çin hükümeti buna karşı olduğundan dolayı 3 milyondan fazla Uygur Türkü Müslümanı “Yeniden eğitim kampı” diye adlandırdıkları kampa zorla hapsetmiştir. Euronews’de yayınlanan bir rapora göre; Çin’in 1949’dan beri egemen olduğu Doğu Türkistan’ın kırsal bölgelerinde birçok inşaat gerçekleşmiştir.Uydu görüntüleri Doğu Türkistan çöllerinde inşa edilen ve yüz binlerce Uygur Türkünün tutulduğu toplama kamplarının geçen yıl üç kat büyüdüğünü ortaya koyuyor.Toplama kamplarında domuz eti yemeye, alkollü içki içmeye ve Müslüman olduklarını reddetmeye zorlanıyorlar. Sızan dokümanlar, tutukluların çeşitli haplar almaya ve enjeksiyon yaptırmaya zorlandıklarını gösteriyor. Bu şekilde, bir takım tıbbi deneyler, organ toplama ve sterilizasyon prosedürlerinde kullanılıyorlar. Propaganda şarkılarını ezberlemeye ve işlemedikleri günahları itiraf etmeye zorlanıyorlar.Çin hükümeti Uygur çocuklarını Çince konuşulan yetimhanelere gönderiyor…Uygur kadınlarını (Kocaları “Yeniden Eğitim Kampı”nda tutulan kadınlar da dahil olmak üzere) Çinli erkeklerle evlenmeye zorluyor ve yaşlı çiftler için de hükümet tarafından evlerine Çinli insanlar birlikte yaşamaları (birlikte yemek yemeleri, birlikte uyumaları…) için gönderiliyor.Müslüman kadınların, 45 yaşını doldurmadıkça türban (eşarp) takmaları yasak. Yabancı bir dil konuşmak yasak. Helal gıda bulunmuyor. Her evde domuz eti ve alkol bulundurmak zorunlu tutuluyor. Yüz tanıma sistemleriyle camilerin yanından geçenleri tanıyor ve cezalandırıyorlar.Ek olarak bazı zorunluluklar ise erkeklerin sakal bırakamayacakları, kadınların uzun kıyafetler giymeyecekleri ve insanların düğünlerde alkol kullanmaları gerektiğidir.
3) Uygurların hangi insan hakları ihlal ediliyor?
Madde : 1Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.
Madde : 2
- Herkes, irk, renk, cins, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir akide, milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin işbu Beyannamede ilan olunan tekmil haklardan ve bütün hürriyetlerden istifade edebilir.
- Bundan başka, bağımsız memleket uyruğu olsun, vesayet altında bulunan, gayri muhtar veya sair bir egemenlik kayıtlamasına tabi ülke uyruğu olsun, bir şahıs hakkında, uyruğu bulunduğu memleket veya ülkenin siyasi, hukuki veya milletlerarası statüsü bakımından hiçbir ayrılık gözetilmeyecektir.
Madde : 3Yaşamak, hürriyet ve kişi emniyeti her ferdin hakkıdır.
Madde : 4Hiç kimse kölelik veya kulluk altında bulundurulamaz; kölelik ve köle ticareti her türlü şekliyle yasaktır.
Madde : 5Hiç kimse işkenceye, zalimane, gayriinsani, haysiyet kırıcı cezalara veya muamelelere tabi tutulamaz.
Madde : 6Herkes her nerede olursa olsun hukuk kişiliğinin tanınması hakkını haizdir.
Madde : 7Kanun önünde herkes eşittir ve farksız olarak kanunun eşit korumasından istifade hakkını haizdir. Herkesin işbu Beyannameye aykırı her türlü ayır edici muameleye karşı ve böyle bir ayırtedici muamele için yapılacak her türlü kışkırtmaya karşı eşit korunma hakkı vardır.
Madde : 8Her şahsın kendine anayasa veya kanun ile tanınan ana haklara aykırı muamelelere karşı fiilli netice verecek şekilde milli mahkemelere müracaat hakkı vardır.
Madde : 9Hiç kimse keyfi olarak tutulamaz, alıkonulamaz veya sürülemez.
Madde : 10Herkes, haklananın, vecibelerinin veya kendisine karşı cezai mahiyette herhangi bir isnadın tespitinde, tam bir eşitlikte, dâvasının bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafındannasafetle açık olarak görülmesi hakkına sahiptir.
Madde : 11
- Bir suç işlemekten sanık herkes, savunması için kendisine gerekli bütün tertibatın sağlanmış bulunduğu açık bir yargılama ile kanunen suçlu olduğu tespit edilmedikçe masum sayılır.
- Hiç kimse, işlendikleri sırada milli veya milletlerarası hukuka göre suç teşkil etmeyen fiillerden veya ihmallerden ötürü mahkûm edilemez. Bunun gibi, suçun işlendiği sırada uygulanan cezadan daha şiddetli bir ceza verilemez.
Madde : 12Hiç kimse özel hayatı, ailesi, meskeni veya yazışması hususlarında keyfi karışmalara, şeref ve şöhretine karşı tecavüzlere maruz kalamaz. Herkesin bu karışma ve tecavüzlere karşı kanun ile korunmaya hakkı vardır.
Madde : 13
- Herkes herhangi bir Devletin arazisi dâhilinde serbestçe seyrüsefer ve ikamet eylemek hakkına haizdir.
- Herkes, kendi memleketi de dahil olduğu halde, herhangi bir memleketi terk etmek ve memleketine dönmek hakkını haizdir.
Madde : 14
- Herkes zulüm karşısında başka memleketlere iltica etmek ve bu memleketler tarafından mülteci muamelesi görmek hakkını haizdir.
- Bu hak, adi bir cürüme veya Birleşmiş Milletler prensip ve amaçlarına aykırı faaliyetlere gerçekten müstenit kovuşturmalar halinde ileri sürülemez.
Madde : 15
- Her ferdin bir vatandaşlığa hakkı vardır.
- Hiç kimse keyfi olarak vatandaşlığından ve vatandaşlığını değiştirmek hakkından mahrum edilemez.
Madde : 16
- Evlilik çağına varan her erkek ve kadın, ırk, vatandaşlık veya din bakımlarından hiçbir takyidata tabi olmaksızın evlenmek ve aile kurmak hakkını haizdir.
- Evlenme akdi ancak müstakbel eşlerin serbest ve tam rızasıyla yapılır.
- Aile, cemiyetin tabii ve temel unsurudur, cemiyet ve Devlet tarafından korunmak hakkını haizdir.
Madde : 17
- Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olmak hakkını haizdir.
- Hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden mahrum edilemez.
Madde : 18Her şahsın, fikir, vicdan ve din hürriyetine hakkı vardır; bu hak, din veya kanaat değiştirmek hürriyeti, dinini veya kanaatini tek başına veya topluca, açık olarak veya özel surette, öğretim, tatbikat, ibadet ve ayinlerle izhar etmek hürriyetini gerektirir.
Madde : 19Her ferdin fikir ve ifade hürriyetine hakkı vardır. Bu hak fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek, memleket sınırları mevzuubahis olmaksızın malûmat ve fikirleri her vasıta ile aramak, elde etmek veya yaymak hakkını gerektirir.
Madde : 20
- Her şahıs muslihane toplanma ve dernek kurma ve derneğe katılma serbestisine maliktir.
- Hiç kimse bir derneğe mensup olmaya zorlanamaz.
Madde : 21
- Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketinin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
- Her şahıs memleketin kamu hizmetlerinden eşitlikte faydalanma hakkını haizdir.
- Halkın iradesi hükümet otoritesinin esasıdır, bu irade, gizli şekilde veya serbestliği sağlayacak muadil bir usul ile cereyan edecek genel ve eşit oy verme yoliyle yapılacak olan devri ve dürüst seçimlerle ifade edilir.
Madde : 22Her şahsın, cemiyetin bir üyesi olmak itibariyle, sosyal güvenliğe hakkı vardır; haysiyeti için ve şahsiyetinin serbestçe gelişmesi için zaruri olan ekonomik, sosyal ve kültürel hakların milli gayret ve Milletlerarası işbirliği yoliyle ve her Devletin teşkilatı ve kaynaklarıyla mütenasip olarak gerçekleştirilmesine hakkı vardır.
Madde : 23
- Her şahsın çalışmaya, işini serbestçe seçmeye, âdil ve elverişli çalışma şartlarına ve işsizlikten korunmaya hakkı vardır.
- Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit çalışma karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
- Çalışan her kimsenin kendisine ve ailesine insanlık haysiyetine uygun bir yaşayış sağlayan ve gerekirse her türlü sosyal koruma vasıtalarıyla de tamamlanan âdil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır.
- Herkesin, menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır.
Madde : 24Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin mâkul surette tahdidine ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır.
Madde : 25
- Her şahsın, gerek kendisi gerekse ailesi için, yiyecek, giyim, mesken, tibbi bakım, gerekli sosyal hizmetler dahil olmak üzere sağlığı ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, ihtiyarlık veya geçim imkânlarından iradesi dışında mahrum bırakacak diğer hallerde güvenliğe hakkı vardır.
- Analık ve çocukluk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
Madde : 26
- Her şahsın eğitime hakkı vardır. Eğitim parasızdır, hiç olmazsa ilk ve temel eğitim safhalarında böyle olmalıdır. İlk eğitim mecburidir. Teknik ve mesleki öğretimden herkes istifade edebilmelidir. Yüksek öğretim, liyakatlerine göre herkese tam eşitlikte açık olmalıdır.
- Eğitim insan şahsiyetinin tam gelişmesini ve insan haklarıyla ana hürriyetlere saygının kuvvetlenmesini istihdaf etmelidir. Bütün milletler, ırk ve din grupları arasında anlayış, hoşgörürlük ve dostluğu teşvik etmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışın idamesi yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir.
- Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim nev’ini tercihan seçmek hakkını haizdirler.
Madde : 27
- Herkes, topluluğun kültürel faaliyetine serbestçe katılmak, güzel sanatları tatmak, ilim sahasındaki ilerleyişe iştirak etmek ve bundan faydalanmak hakkını haizdir.
- Herkes, sahibi bulunduğu her türlü ilim, edebiyat veya sanat eserlerinden mütevellit manevi ve maddi menfaatlerin korunmasına hakkı vardır.
Madde : 28Herkesin, işbu beyannamede derpiş edilen hak ve hürriyetlerin tam tatbikini sağlayacak bir sosyal ve milletlerarası nizama hakkı vardır.
Madde : 29
- Her şahsın, şahsiyetinin serbest ve tam gelişmesi ancak içinde yaşamasıyla mümkün olan topluluğa karşı vecibeleri vardır.
- Herkes, haklarını kullanmak ve hürriyetlerinden istifade etmek hususunda, ancak kanun ile sırf başkalarının hak ve hürriyetlerinin tanınmasını ve bunlara saygı gösterilmesini sağlamak maksadıyla ve demokratik bir cemiyette ahlâk, nizam ve genel refahın muhik icaplarını karşılamak için, tespit edilmiş kayıtlamalara tabidir.
- Bu hak ve hürriyetler hiçbir veçhile Birleşmiş Milletlerin amaç ve prensiplerine aykırı olarak kullanılamaz.
Madde : 30İşbu Beyannamenin hiç bir hükmü içinde ilân olunan hak ve hürriyetlerin bir Devlet, zümre veya fert tarafından yok edilmesini güden bir faaliyete girişmeye veya bilfiil bunu işlemeye her hangi bir hak gerektirir mahiyette yorumlanamaz.
4) Çin hükümeti bu zulümlerle neyi amaçlıyor ve Uygurlara ne zamandan beri zulmediyor?
Çin zulmünden kaçan bir Uygur Türkü, Çin hükümetinin amaçladığı şeyi şu cümle ile açıklamıştır: “Çin bizden ya yok olmamızı ya da Çinli olmamızı istiyor.”
Doğu Türkistan bölgesine ve Çin’in çeşitli bölgelerine yapılan saldırılardan sonra Çin, 2014’ten beri ‘terörizme karşı popüler mücadele’ adı altında yeni bir süreç sürdürdü. Ancak Uygurlara karşı kültürel ve dini kısıtlamalar ve baskılar 2009’dan beri gerçekleşmektedir.
KAYNAK : https://www.kocaelihakimiyet.com/makale/13034924/dogan-aktas/cin-iskencesi-uygur-turklerine-uygulanan-soykirimcinde-zulum-goren-uygur-türkleri